22 Temmuz 2013 Pazartesi

Güzel bi gelecek düşleme sendromu

(Taslak ana fikir, düşünce başlıkları, gözden geçirilecek)

Umarım bi gün sizde yakalanırsınız;

Platonun matematiği
http://dusundurensozler.blogspot.com/2009/09/platonun-matematigi.html




(Plato, palton, pisagor, newton,huygens,öklid)

Dört elementle düşünüyorlardı ve bu temel geometrik biçimlerle evreni ve dünyayı anlamayı deniyorlardı, Hatta onları boşluğa yerleştirip gezegenler arsındaki mesafelerde vb. de matematiksel bağlantılar arıyorlardı, Newton bile ve onun zamanında bile bi dürbünle beş yıl boyunca mars yörüngesi oluşturmak için gözlem yapıyorlardı, Ama huygens çkıyordu ve sadece düşünce gücüyle ışığın dalgalarla ilerlediğini söyleyebiliyordu;


Şu nedenle paylaşıyorum, Şöyle düşünmeyi seviyorum, Bugün biz biliyoruz ama geçnişte nasıl algılıyoduk ya da geçmişte diğer insanlar nasıl algılıyordu, Geçmiş yaşamlarımız varsa, tüm bilgileri, hayatı onlarda nasıl yorumladık, yorumlamıştık, Bunu günlük hayatta zaman zaman zihnimde yanan bir ampul ve düşünüyorum;

Örneğin Jules Verne nin yarattığı kasvetli dünyalar ya da Arthur J. Clarke in dünyaları ya da Orwell in 1984 ü, ve bizim diğerlerimizin hayal gücü nasıl görüyorlardı, bakıyorlardı ya da bugünlerimizi nasıl etkilediler, etkilediler mi gibi sorular soruyorum, Ve hiç bi elektronik devre olmadan sadece mekanik düşlemeyi bugün bile seviyorum, Ve gelecek, geleceği düşleyenlerin yarattığı bi şey olabilir mi, bu soruyu gerçekten soruyorum ve ya öyleyse ihtimali bile bende ara sıra güzel bi gelecek düşleme sendromunu tetikliyor, Özellikle çocukken erkenden yatmamız istenirdi ve ben asla uyuyamazdım, Genel olarak ortalama bir saat olsa yaklaşık bir saat ve üstüydü, Yattıktan sonra uyuyabilme zamanım, Dokuz aylıktan sonra hiç gündüz uykusu uyumadığımı ve genel olarak yetişkin bi insan gibi ve kadar hatta bundan bile az uyuduğumu hatırlıyorum, hatırlamadığımı öğreniyorum büyüklerimden, Uykuya dalmak benim için bir kabustu, Şimdi dalacaksın ve uyandığında sabah olmuş olacak hadi uyu ne var bunda gibiydi uykuyla ilişkim, Neden uyuyorduk ki sanki, Bir hayal gücüm vardı belki ama bu uyku öncesi yatakta geçen zaman ve bazen bilinmeyen bi iç sesle ya da Tanrı özdeşi ile uzun iç döküş ve konuşmalarda hayal gücümü etkileyenlerdendi, İçimden benimle konuşan bi  sesim her zaman vardı, Yaklaşık dokuz on yaşlarıma ait güçlü bi anım var, Geleceğim benle iletişim kurduğu ve geleceğimle konuştuğum hissine kapılıyordum çok güçlü bir biçimde ve bu olabilir mi diyordum, Zamanı anlamakta güçlük çekiyordum, Rüyalarımda rüyada olduğumun farkına varabiliyor bu sayede yüksek bi yerden atlayıp daha sonra kendim iuyandırabiliyordum, Büyüyünce bunların hepsi geçti her şey gibi, Rüyalar korku filmeleri senaryoları gibi karmaşık bi şekil almaya başladı daha sonra hiç hatırlanmamaya, Belki zamanla hayal kurmayı ve yatmadan önce yi bile ihmal etmeye başladım, Hayatımın büyük bölümünde yatmadan düşünceye dalmadığım ve her şeyi unutmadığım bir gece bile yoktu;

Anılarımın hisleri hala canlı, bi elele dergisinde gördüğüm adem havva çizimlerinin bende uyandırdığı hisler, evdeki dinler ansiklopesdisinde çizimlerin ve yazımların uyandırdığı hisler, bilim teknik dergisi çizimleri ve farklı dünyalar düşünüşlerinin ve çizimlerini bende uyandırdığı füturistik hisleri benzer çizimler gördüğümde aynen hatırlıyorum, Ben zamanı hala anlayamıyorum, Bazı anlar ve zamanlar hala şimdi gibi;

Ben bazen kendimi özlüyorum, çocuk doğası ve aklıyla;

Bilmemek, bazen güzel, farklı ve yeni düşündürüyor sizi, Hayallerinizi özgür yapıyor, Verne bugün yaşasaydı her hangi biri olacaktı belki ya da yitip gitmiş bi ruh belki bi oyun delisi belki başka bi takıntı, Marco Polo internette gezecekti,

Bugün biz, yoksa bile bi dördüncü yoğunluk düşlemeliyiz, Gerçek ya da değil aldırmayıp Verne gibi ya da bi kaşifi yazan bi başkası gibi onu hayal etmeliyiz, Kolomb gibi orayı keşfetmek için yolculukları göze almalıyız, Teknolojinin hızı düş-hayal hızımızı ve biçimimizi alıp gidiyor, Hayatın yoğunluğu çocukları artık eskisi gibi hayal güçlü ve derin yapmıyor bunu açıka görebiliyoruz, biz artık bu dünya da keşfedilmemiş, bilinmeyen ve yapılmamış kalmamış gibi düşünüyoruz bu durumda hiç olmayan gideceğimiz yeni ve başka bi dünya düşlemeliyiz belki, Farklı bir biçim, Renkle sesle oynanan bedenin enerji olabildiği uçabildiği havada eriyip havaya karışabildiği, Biz bunları düşlemeliyiz, hayal etmeliyiz belki; kimbilir;

(Eski bilim, sezgisel bilgi, keşif ve düşünce gücüne dayanıyor,
Bilim ve teknoloji bugün ilerleme, genişletme yani eldeki teknloji ve bilgiyi kullanark yeniler ve farklılar üretmeye dayanıyor)

0 yorum:

Yorum Gönder