29 Haziran 2014 Pazar

bomboşluk

boşluğa sormuşlar senini derdin ne diye
hiiç

sen hiç boşluk oldun mu?
bomboşluk bi boşluk,
bomboş bi boşluk
içinde şeyler olsa da sen boşsun
senin özün boş
senin kendiliğin/kendiliğinğin, özlüğün boş/boşluk
olsun içimdekilerle yetinirim

içinde mi onlar,
kendi içinde
kendi içinde her şey
boşluk kendi içinde bomboşluk

--

... yergisi

bomboşluk patladı
boom diye, sıkıntıdan belki;
boşluk içinden boşluklar çıktı
boşluklar etrefa saçıldı dağıldı
her yer ama her yer boşluk oldu, boşluklarla doldu;
boşuna dememişler

---

atamadığım bu şeyden/şeylerden bi şeyler yapmam lazım
ne olur bunlardan
özge bi hayat;
çöpe attığım hayatım- hükümsüzdür;
kaldı elimde yapayalnızlık;
hiçe gidecek kimsem yok;
yalnız uyunmaz ki hiçte;

--

boşluğu çıkarsam yerinden
boşlukta bi sallasam öylece,
nereye koyarım yeniden bilmem
söksem boşluğu ; boşluğu-boşluktan
boşluklara diksem yeniden
boşluktan ipliklerle

sersem boşluğu boşluğa/boşluklara
üstüste boşluklar
altalta boşluklar
yanyana boşluklar
çook boşluklar çook
boşluklardan boşluk kaldırıp atsam / boşluklara

boşluğun olmadığı yere/yerlere boşluk götürsem
yükselnsem boşluğu sırtıma
boşluk kopyalasam boşluktan,
boşluk dersem
boşluk eksem/biçsem
yesme-içesem boşluk
doyursam boşluğu boşlukla/boşluklarla

uçsam boşluklarla,
boşluğun üzerinde boşlukların üzerinde
üstüm başım boşluk
önüm arkam boşluk
boşluğun içinde ben boşluk gibi, başka bi boşluk - içine hiç bi şey dolmayan,
boşluğa kaynaşmayan, boşlukla kaynaşmayan-
boşluğa erimeyen- boşlukla erimeyen
çook boşluğum var çok

tutsa elimden çocuklar

tutsa elimden çocuklar
çocuklar tutsa
hiç bi şey istemezdim
başka bi şey istemezdim
yenilenirdim
yenilenirdim o zaman,

tutsa doğaçça-safça beni oyuna çekse; çağırsa
eksik olsa bi oyuncuları ya da öyle bi şey işte;
ya da sen hiç oyun biliyor musun dese;
ya da sorsa bana dünya kaç bucak,
bilmem ki ben bucak-tek bucak sormasın aman bıktım;

çocuk olsalarda hiç yargılamasalar
hiç öylece anlamlı-konuşacak bi şey olmasa,
hiç anlatacak bi şey olmasa-kalmasa;
unutsam öylece bende bildiğim her şeyi, tutunduğum herşeyi;
bildiğim öğrendiğim hiç bi şeyin anlamı kalmasa, işe yaramasa da hatta atsam onları artık çöpe;
kendimi atar gibi ;

atmış tüm yüklerimi çocuklarla oyun oynayan gibi
izleyen-yargılayan-yargılayacak hiç büyükte olmasa;
doğaçca öyle yapılan şey yapılsa-kendiliğinden olsa;
sormasam işte öylece, kendimi eksik hissetmesem
ama tamamlayan da hissetmeden
kalbimdeki bu boşluk kırılır mı?
onarılır mı?

kendime kendimin üzerine bir ben yapamıyorum;
kendimin üzerine bir ben koyamıyorum
kendimi temel alan bi şey yapamıyorum;
benden olmuyıor; olmuyor işte;
değişse o ben değil olacak sanki ya da diğerinin üstüne o başka bir olacak;
eski ne oalcak eski, eski yaşamak istiyor;
eskiyi çöpemi atacağız;
o çok seviyor kendi duygularını, mutsuzluğuyla yetingeç;
ama hayatla uyumsuz, mu? ki!
mutluluk sığmıyor içime benim ,
içim çok küşük
ya da içim çok dolu
atacak hiç bi şeyim deyok,
açabileceğim yerde yok ona,
gelmesin o;
dışarda beklesin yalnılık;
hayır yalnızlık değil mutluluk
kapıda kalsında aklı başına gelsin
almıyorum onu içeri
hem dışarısı

çocuklarla öylece yağmura baksam

boşluğun içindeki hiç kadar

kırgınlık
kalp üzüntüsü
hiç
anlamsızlık

boşluğun yaptığı şaka

götürüldüğüm yer
götürmüyorum kendimi
alıp varlığımın varlığına
yokluğumun yokluğuna

bırakmıyorum kendi karamsarlığımı
iyimserliğe inanmıyorum
mutluluğa inanmıyorum
ben inanmıyorum
paylaşmaya inanmıyorum

o kadar üzdü ki bu dünya beni
o kadar anlamadım ki
o kadar acımasız ki
bi mutluluk olsa ben ona bilmiyorum ne derim/yaparım
mutluluk üzgünlüklerin içinde yaşayamaz, yaşayabilir mi?
anlamlı mı bu?

orada mavi bi ülke varmış,
ben inanmıyorum buna/ ona
hem gitsem bile oraya
ve hem gitsem/görsem bile ve bambaşka olsa her şey
ben inanmam ona

beni ben yapan bu şey
bu sarsıntı
neden?

içinde durduğum bu şey
içinde durduğum bu hal
beni onda mutlu yapan ne
beni ona ait hissettiren ne
hiç bi yere gitmemek kadar
düşlerimin sesleri olsa

yeni bir olmak istemiyorum
bambaşka olmak istemiyorum
mutluluk ya da neşe istemiyorum
bana ait değiller gibi onlar
burada herşey güzel, böyle, böylece,
ben benim-yeterim kendime, öylece;
beni yalnızlığımla

bir şaka,
büyük bir şaka,
büyük bir şaka gibi,
bi yerlerdne birileri çıksa,
çıksa her şey öylece belki kalırım öyle;
yoksa tüm bu şeyler gerçekse
çokçok, çok yavan her şey; anlamsız
bu ciddiyetin üzerine varlığım esen/mutluluk bulmayacak
bi çocuk olmanın/ yeni bi çocuk olmanın bile anlamı yok
ben ne kadar büyüdüm böyle
ben neden büyüdüm böyle

başkaları yaşamayınca bi şeyleri anlamı yok
paylaşılmayan ama gerçekten paylaşılmayan/paylaşılmayan-bölüşülemeyen bi şeyin hiç bir anlamı yok;
yalnız hissedilen şeyler,benin içidne yitip gitmiş gibi

ben kendimin içinden çıkmak istiyorum
ben kendmini içinden çıkmak istiyorum sanki,
bırakıp gitmek öylece kendimi
terketmek
ne hali varsa görsün


seslerden yapma kanatlar

öylece yalnızım
ama adı büyük
gerçek bir umut var mı?
gerçek bir coşku
bambaşkayı bambaşka yapan,
her şeyi bilmiyorum işte birden yeni-anlamlı coşkulu ve belki de yaşanablir-katlanabilir yapan;
coşkunun bi anlamı var mı?
şu an hiç bi anlam ifade etmiyor bana,
gelse öylece elimin tersiyle iteceğim,
hüzne boğulmak hüzne diyeceğim;
bi daha hiç gelemediğinde hüzün, gelmeyecek olduğunda;
adı da coşku olmayan şey

ben sarsıntısı
hiç uykusu

çatlayan boşluk
dağılan bu şeyler

dip

düşey bi boşlukta dibi nereye yaptım ben
dip
dibin altı /ardı/arkası var mı?

bi şeylerin bi şeylerin üzerine düştüğü
bi şeylerin üzerine düştüğü bi yüzey
boşluksuzluk

arka arkaya düşmeler
arka arkaya boşluklar
birbirlerinin arkasında şeyler

dikey yüzeyler
ve
ve ve
dikey derinlik / ileriye derinlik
her şey aşağıya düşüyor
ve ben karşıdan bakıyorum
ya yukarıdan baksaydım / dikey dikey
ya alt karşıda olsaydı
ya alt hem karşıda hem aşağıda ve belki de hem de yukarı olsaydı
iki derinlik bi arada
iki derinlik bi arada olsaydı
bi şeyler iki yöne birden düşseydi
düşmeseydi de ben öyle mi görseydim
bi şeyler dairesel düşseydi

piyano vurduğunda

piyano vurduğunda ben uçarım;
ben uçarım piyano ile
ben uçarım seslerle
seslere dönüşürüm
sesleri dinlerim
sesleri daha çok dinlerim,
sesler titrer içimde
sesler

boşluğun dışında


boşluğun üstüne
öylece çıksam
öylece otursam
boşluğun üstüne

boşluğun dışına öylece çıksam
öylece boşluğun dışında olsam

dışımdaki dış-hiç, içimdeki boşluk

boşluk olmayan bi yer, ya da boşluk dışı
dış

ötesi
adı ötesi olmayan bi yer
kaçmak kaçmak kaçmak

--

yokluk denen bir uçurum mu var varlığın dışında;
gidip ordan atlanıyor mu?
gidip ordan özgürce atlanıyor mu?
gidip ordan özgürce atlanıyor mu yokluğa?

yokluğa atlasam
ne kadar düşerim
kaç yıl düşerim
kaç zaman düşerim
ne kadar

unutulmanın dinginliği bulur mu beni?
unutmanın martılığı?

varlık yokluğun altında mı?
yokluğun içi var mı?
yokluğun kendi içi var mı?
yokluğun içi beni sarar mı?
yokluğun kendi içi var mı, yok olan, yok olunan? olunmayan
varlık döşek mi yokluğa

varlığa mı düşerim,
yokluğa atlasam, yokluktan atlasam

yokluğa atlasam
yok kadar
olmamış kadar olur muyum?

benim olmadığım bi yer mi aradım ben?
yalnız olduğum mu?
yalnız olmadığım mı? yalnız hisestmediğim mi?
boşlukların içi bana dar geldi ise boşluk ne kadar
sonsuzluk ne kadar
neden bana yetmiyor bunca olmak?

boşluğun içinde


boşluğun içinde
öylece
hiç gibi
yok gibi olmak
sadece boşluk
sadece hiçlik
ben görünmez gibi bi şey

saklanmış bi titreşim ya da imge gibi
saklanmışmış bi salıntı ya da durgun-durguntu
ama titreşmeyen/dalgalanmayan/salınmayan
salınsam boşluğun içinde boşluk titreşir/dalgalanır

renkler yok gibi
ışık yok gibi
aydınlıkdeğil gibi hiç bir yer
ama görüyorum
görüyorum boşluğu
boşluğu görüyorum
her yerini görüyorum
ve her yerini biliyorum
ama her yerini bilmeme de gerek yok boşluk işte
her yeri heryeri
orada öylece
boşluk
her yer

bir dairenin iç yüzünü/yüzeyini dış olarak algılasaydık


bir dairenin dış yüzeyini değil, iç yüzeyinin üstünde olsaydık;
ve dışa çekim olsaydı;
gökyüzü içerde olsaydı;
nasıl olurdu?

-

boşluk bir daire mi?
boşluk kapalı mı?

soyut oynayışlar

(boşluk)

sembolizma bi şeyi kendi içine saklamaktır;
paketi kendinden yapılmıştır;


dıştaki bi şey değil
içteki bi şey hiç değil
iç her yerdeki ya da hiç bi yer
iç, bi yerin neresi

aslında bu soru cevaplanmayacaktı ama iç bi yerin her yeri;
örneğin bi dairenin içi onun her yeri;
bi dairenin dışı aslında daire değil ya da daire olmayan yerler
ya da boşluk
ama;
boşluğun dışı neresi? boşluğun dışında boşluk mu var?
boşluğun içi var mı?

ben boşlukta yer tutuyor muyum?
boşluğa yapışık değilim
boşluğun üstünde değilim
boşluk benden özgür ve özgür olan boşluk
boşluk her yer

bi şey açıksa onun içi yok, ya da içi her yeri
bi şey açıksa içi onun kendisi ya da içi onun üstü
bi şey kapalıysa içi onun içinde ya da bi anlamda altında
bi düzlemin içi yoktur ama karşısından bakıyorsan ona arkası vardır

boşluğun arkası hep boşluktur oysa

boşluktaki bi ayna, boşluğa bitişik bi ayna ya da boşluğun (aslında olmayan) sonunun kıvrımları
arkasında yokluk yok
arkasında hiçlik yok
aslında arkası yok, sadece önü var
giz ve gizem bi şeyler saklandığında
açıldığında her şey açık

boşluk savaşları


boşlukta kendine yer arayan iki hiç
birbirine girdi
(ya da yazılmadı bu dize)

boşlukta herkese yetecek kadar alan vardır
ve bir alan diğerinin aynısıdır

-

zaman bitmeyen bi şeydir;

-

enerji diğerinden çalınması ve biriktirilmesi gereken bi şey değildir

sözsüz boşluk

buldum ka

kelimeleri kullanmadan şiir yazmak;
az kelimeyle çok şiir yazmak
oyun adı

kelimesiz şiirler
henüz kelimeleri olmayan anlam şiirleri

dergi
seçinti

unutku
hiç sesi
sen hiç, hiç sesi çıkarmayı denedin mi?

değilmeme ; değilmesi onun
hiç gelir çalar kapımızı

kelimeler büküldü,
belki de üzüldü bu şarkısızlığa

sesleri anlatan şarkı
hiç üzüldü

sessizliğin sesi
ilk ses doğduğunda









hiçliği başka yapan neydi

sözcükler henüz doğmadığında;
anlam henüz oluşmadığında
boşluktaki şarkı anlamı besteliyordu mu? ki?-! hiç!!!

sesler nereye gidiyordu
içine sesler girdi,
durulgulaştı,
gerçek oldu,

boyayan bu aşk seli

duygusuz hiç

meoldi ve mırıltı
boşlukta dönen sesler
silinmiyordu unutulmama
unutulmuyordu
hiçliği başka yapan neydi

kendim kadar boşluk

hiçliğe boşluk yaptığımda
içiçe boşluklarla doldurdum şeyleri

boşluğa boşluktan yüzeyler doldurdum
boşlukların içindeki boşluklara girdim
başka boşluklara

boşluklar boşluklar kadar
boşluk kadar

boşluktan başka hiç bir şeye ihtiyacım yoktu
kendim kadardı boşluk

28 Haziran 2014 Cumartesi

olmamak varı

hiçe gittim
yattım çok
orada hiç vardı

hiçten başka olmayan

olmayanlar ülkesi

boşluktaki olmama

yalnızlık bile yok burda
yok bile var kadar

başka hiç bir şeyin olmadığı
benim bile olmadığım bi yer düşünemediğimde
diğer her şeyi nereye koyduğumu bulamadığımda
diğer her şeyi,
susku;

olmama yatkısı;
olmama çukuru

olmamak varı

kıvıltı

renklerin ışıkları yoktu
kuru
hiç

aynıyı aynı yapan

 zamana asılmış durulgaç

karşım dik
hiç boşluğu
asılı zihin

orada hiç bir şey yok
hiç bir şeyin olmadığı yerde ben varım
bulgu
benim olduğum yerde her yer
durgu
her yerin olduğu hiçbir şey
hiçbirşeylik

boşluk dışımda değil
ben boşluğun içinde değilim ü
zerinde olduğum şey hiçlik değil
altımdaki varlık değil
çokluk kadar yol hiç,

hiç durağanlığı
asmalı kayboluşlar;

başkıdan başkı yapan birilgeç
mitlik, devlim,ensiz bir hiç biri,
içimçe birteki, vervi devliği , mutluk ağlı ;

ıssız

imge

--

dur

 --

ses beni boşluğa götürdü;
orada boşluk yoktu

---

sustu ku,
kamu kan
berti buruk,
durulgun ay, derge;
hiç soluğu, yüzyıl sesi, sessizlik yankısı, hiçsizlik ormanı; kayış aşkı;
kaymak soluğunda hiç, kaymak bi şeyin üzerinden akmak gibi

-- sesleri yok yapan orman;
kayboluş zihni;

ormansız ağaç
 ağaçsız orman
yeni bir şiir doğdu
doğduğunda kimse onu tanımadı

unuttu

ses çaldığında;
suskunlaşık;
durulgun an
durgu
yağmur
hiç
unuttu

Deli Düşler Ülkesi

deliren bu düşler çok kaybolmuş;
yitip gitmiş silintiler,
kalıntılar, kazıntılar, izler bulgular;
ağlar ve çamurlar

derin başkalaşım

yeni bir boşluğa başlangıç;
başlangıç uyudu;
boşluk boşluğa yattı;
düşüncelerini sildi,
ziihnini sildi,
silerken izledi;

derin dşünemeler ormanı; yüzeyi
düşüncesizlik; uyku; uyudu;

24 Haziran 2014 Salı

Geçti Dost Kervanı



11 Haziran 2014 Çarşamba

deliyim ben deli

deliyim ben deli
dibine kadar deli
nasıl olmam
nasıl aklım başımda olur
bu kör karanlık
bu gerçeksizlik
bu yalanmazlık
bu bilinçsizlik
kim neden yalan okutuyor bana
ben neden soruyorum bunun doğrusu aslı ne diye
neyin ne olduğunu neden bilmiyorum ben
ben kimim
kim bana yalan söylüyor
sen kimsin bana yalan söylüyorsun
siz kimsiniz bana yalan söylüyorsunuz
gerçek ne, açıklayın, ifşa edin, çıkarın ortaya,
bu gerçek densin tertemiz yalanana bulanmasın-bulanmadan;
balçıksız, çamursuz dosdoğru öz-açık gerçek;
ben neden bilmiyorum-görmüyorum olayların apaydın gerçeğini
gerçeğin kökünü
kim benden ne saklıyor
kimim ben, ben bilmiyorken sen biliyorsun/yapıyorsun
o biliyor yapıyor
kim kimden ne saklıyor
ne okuyorum ben;
ne okutuyorsun bana;
bana gerçekleri bul yaz;
açıklamayan açıkla;
insanım ben insan, senin kadar, onun kadar,
senin bildiğin kadar, herkesi bildiği kadar bileceğim ben;
gizli saklı gerçeğin yalanın olmayacak;
nerde ne dönüyorsa, apaçık, çarpıtılmadan, paraçalarını görmeden,
kökünden apaçık gerçeği istiyorum;
yeryüzüne savaş-kan salan;
dalga dalga aklım çarpsın bilinmeyenlere;
saklının saklası, saklayanın saksısı benim aynamda açık gerçek olacak;
neden korkuyorsunuz, korku yapacağım size korkusuzluktan;
kimin ne planı, kimine yalanı varsa dökülsün ortaya;
yeryüzü kan gölü olsun;
ya da yeryüzü gerçek gölü olsun;
korkun ulan korkun;
en çok benden korkun;;

2 Haziran 2014 Pazartesi

kanıksamak/kanıksamıyorum

dünyadaki hiç bir çarpıklığı kanıksamıyorum ve kanıksamayacağım
aç neden aç tok neden tok
düzen böyle demiyorum ve demeyeceğim
düzeni biz yapıyoruz biz yaptık ve yine biz yapacağız
dünyada kötülük yapan yapmak isteyen herkes gözümün içine bakarak yapacak
düşüncelerime maruz kalacak hatta düşüncelerimin içine bakarak yapmak zorunda kalacak