18 Aralık 2015 Cuma

emekli

8 Aralık 2015 Salı

scrabble dilinde sanskrit oynamak

scrabble'ca sanskrit oynamak

5 Aralık 2015 Cumartesi

hey bernard!






1 Aralık 2015 Salı

x





https://www.flickr.com/photos/embee/3472211228
http://www.ithinkdiff.com/windows-7-build-7057-wallpapers-and-pictures/img23/



28 Kasım 2015 Cumartesi

benim sanki karadeniz de?




tında tın


24 Kasım 2015 Salı

arktik ısınma

arktika- ne güzel isim

17 Kasım 2015 Salı

uyumadım hiç ya da uyanmadım da bilmem

kafada bulgur tanesi eskimez- bu ne biçim söz

16 Kasım 2015 Pazartesi

töre-istan

köristan ve göre-istan

kör döğüşü (yada dövüşü)

28 Ekim 2015 Çarşamba

manipülasyon bulutu ve unutsuluklar/unutsuzluklar

bu lanet seçi mve diğer şey
kimse yazmıyor
kimse ölmüyor

.
.
.

bir ülkenin umutsuzluğu beni sardığında unuturum
yağarım durgun yağmurumu ve umutsamam-unutsamam
inançsızlık umutsuzluk bir insan güruhuna grubuna kendime inancım güvencim nerde? heyhat

.
.

yargı kovalagık yargı kovaladık gökyüzünden herşeye üşüşmüş yarkılar
yarkı
,

bir hatırlat tanesi

ve kitlesel unutsuzluklar

23 Ekim 2015 Cuma

kara ışın -kara ışın demetleri! /kara ateş;


üstüm başım
parçalarım
parçalarımı-parçalarını yırtarak koşuyorum
koşuyorum bir bilinmeze
bir gerçeğe, bir yetiştirmeye

karanlık bir parçalanma ışık bilinmezliği ve süzüşler yol belirsiz yol yok

üstüm başım paramparça dağıtarak koşuyorum
kendimi yırtarak ve parçalayarak soluksuz,
kaybolmş bir taşı yerine koymak ya da hiç bulunmayan bir şeyi olmak 

-bi sır satıcısı olarak en iyi sırları ben satmakla övünemem

kara duvarları yırtarak içinden geçiyorum kendimin aynadan parçaları

yaratıyorum;
karanlıkdan akdanlıklar,

hiç saçtığım bu toprak değişik boylarda hiç;

ışık gözleri ışık saçan ejderhalar!
durun karşıma durun be hey ; sizinle dövüşmeye/övüşmeye geldim- dövüşecek aradım çağında dövüşecek

ışıktan evler dikeceğim!

yeryüzüm
ve gök yüzüm

TNK

Tavsiye
Niteliğinden
Karar

Mutlu Ol Bu Bir Emirdir!



resmi olarak mutlu olmanı söylüyorum niye  mutlu değilsin!
mutlu ol bakim mutlu ol kardaşım mutlu ol ol!
isyan mı ediyrsun lan devlete karşı
bak olumm mutlu ol mutlu hii yap bakim

-ğbir ateş-

Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi ayrık otları, dikenler bürümüş


 yoruldum artık
Her yolağzında 
kendime rastlamaktan
  ağdaki balık
Bardaktaki su kadar umarsızım
 
Ahmet Erhan 

22 Ekim 2015 Perşembe

Maharaj - Ben Oyum -Alıntıları -2

+ Zihin düzeyinde ancak negatif(karşıt) terimler içinde tarif edilebileceğinizi ne kadar berrak bir biçimde anlarsanız, arayışınızın sonuna o kadar çabuk ulaşacak ve sınırsız varlığınızı idrak edeceksiniz.

+ Bölmek, ayrı ayrı düşünmek zihnin gerçek doğasıdır. Bölmenin bir zararı yoktur. Fakat ayrılık gerçeğe ters düşer.

+ Nesneler ve insanlar farklıdırlar, fakat onlar ayrı değiller. Doğa birdir, gerçek birdir. Zıtlar vardır ama zıtlık yoktur.

+ Bütün ayrımlar zihindedir, gerçekte hiçbiri yoktur. Devinim ve devinimsizlik zihin halleridir ve karşıtları olmadıkça var olamazlar. Hiçbir şey kendi başına devinmez ve durmaz. Zihnin ürettiklerini mutlak varlığa atfetmek bir hata/(yanılgı-ilüzyon)dır. Hiçbir şey tek başına var olamaz.

+ Doluluk ve boşluk göreli terimlerdir. Gerçek ise gerçekten ötedir - bilince nazaran öte değil, fakat her türlü ilişkiden öte.

+ Gerçek bir başka şeyin hali değildir - o bir ruh hali, bir bilinç hali ya da psişik bir hal değildir; başlangıcı ya da sonu olan, varlığı olan ya da olmayan bir şey de değildir. O bütün karşıtları içerir

+ Bir zihin hali olarak devinimsizlik vardır ve bir de olma hali olarak devinimsizlik vardır.
Gerçek devinimsizlik eylemin ta kalbidir: Ne yazık ki dil(lisan) zihinsel bir araçtır ki ancak karşıtlarla işler.

+ Zihnin ötesinde deneyim diye bir şey yoktur. Deneyim dual (ikili) bir durumdur. Siz gerçek hakkında o bir deneyimmiş gibi konuşamazsınız. Bu bir kez anlaşılırsa, siz artık "halde olmak" ile "hale gelmek" arasında, karşıtlarda olduğu gibi bir ayrım yapamazsınız. Gerçekte onlar aynı ağacın kökleri ve dalları gibi bir ve ayrılmazdırlar. Her ikisi de ancak bilincin ışığı içinde var olabilir ki bilinç de "Ben-im" duygusunun sonucu olarak ortaya çıkar. Başta gelen-olgu, ana gerçek budur;
+ Ne de olsa, evrensellik ve ebedilik/sonsuzluk yalnızca kavramlardır. Yer ve zaman ile bağımlılığın karşıtıdırlar. Gerçek ise bir kavram değildir, bir kavramın tezahürü de değildir.

+ Şunun anlaşılması gerekir ki, gerçeği ya da Tanrı'yı veya Guru'yu arayış ile kendini arayış aynıdır, biri bulunduğunda hepsi bulunur. Zihninizde "Ben-im" ve "Tanrı-dır" (Ben varım ve Tanrıvar) birbirinden ayırt edilemez hale geldiğinde, o zaman bir şey olacak ve Tanrı'nın sizden dolayı ve sizin Tanrı' dan dolayı var olduğunuzu en ufak bir kuşku izi bile taşımaksızın bileceksiniz. O ikisi birdir.

- fakat o karşıtların oyunu içinde değildir. Siz onu bir geçişin, bir değişimin sonu olarak düşünmemelisiniz. Bilincin artık bilinç olarak mevcut olmayışından sonra da o yine kendisidir. Artık o zaman "ben insanım" ya da "ben Tanrı'y ım" gibi sözcükler bir anlam taşımaz.

+ İnsan kendini bilmek için karşıtıyla yüz yüze gelmelidir kendisi olmayanla.

+ Kim olduğunuzu unutmakla ve kendinizi ölümlü bir yaratık olarak düşünmekle o kadar çok dert yarattınız (ki;)

+ Varoluş, biliş gibi parlar, Siz ayrılık hayal ediyor ve sorularla kendinize eziyet ediyorsunuz. Formüllerle gereğinden fazla uğraşmayın. Saf varoluş tarif edilemez.

+ Kanılara ihtiyacım yok. Ben anılardan ve beklentilerden kurtulmuşum, ne olduğum ve ne olmadığım ile meşgul değilim.Ben kendini-tariflere bağımlı değilim; (Ben O'yum, Ben En Yüceyim) gibi tarifler benim işime yaramaz. Ben hiçbir şey olmak ve de dünyayı olduğu gibi, hiçbir şey gibi görmek cesaretine sahibim. Bu çok basit geliyor, onu bir deneyin!

+ Beklenti içinde olmayın. Bilmiyorsunuz. Tüm tezahürün zıtlıklar içinde olduğu doğrudur. Haz ve acı, iyi ve kötü, yüksek ve alçak, ilerleme ve gerileme, dinlenme ve uğraşma –onlar hepsi birlikte gelir ve giderler- ve bir dünya oldukça da, onun çelişkileri olacak. Bazen mükemmel uyum, aşkın mutluluk ve güzellik dönemleri de olabilir, fakat sadece bir süre için. Mükemmel olan bütün mükemmelliklerin kaynağına geri döner ve karşıtlar oynamaya devam ederler.

+ Gerçeği ise bilmek değil olmak zorundasınız;

+ Gerçel kanıtlanamaz da çürütülümez de,

 Gerçeğin peşinden koşarak ondan uzaklaşmayı bırakın

Zayıf arzular iç gözlem ve meditasyonla giderilebilirler ama kökü derinde olan güçlü arzuların doyuma uğratılmaları ve meyvelerinin -acı ya da tatlı- tadılması gerekmektedir.

İçinizden ne yapmak geliyorsa onu yapın. Kendinize zorbalık etmeyin. Şiddet sizi katı ve donuk hale sokar. Yolunuza engel olarak dikildiklerini düşündüğünüz şeylerle savaşmayın. Sadece, onlarla ilgilenin, onları gözlemleyin, sorgulayın. Bırakın olsunlar -iyi ya da kötü. Fakat kendinizi onlara sakın kaptırmayın.

19 Ekim 2015 Pazartesi

en massive

""en en massive ""

Erich Fromm, insanın büyük yalnızlığından ve bu yalnızlığından kurtulmak için kendi dışındaki dünyayla bütünleşme arzusundan söz eder. Şöyle ki; İnsan doğunca, ana karnında belirli olan bir durumdan, belirsiz, tanımsız ve açık bir duruma gelir. İnsan, kendinin, diğer insanların, geçmişin ve geleceğin farkında olan bir varlıktır. Kendi iradesi dışında doğmuştur, iradesine rağmen ölecektir. Doğal ve toplumsal güçlerin karşısındaki çaresizliğinin farkında olması, doğadan kopuk varoluşunu dayanılmaz bir hapishaneye çevirir. Ayrılık yaşantısı kaygı yaratır. Ayrı olmak demek insanca güçlerini kullanma kapasitesinden yoksun bir şekilde dışarıda kalmak, çaresizlik ve dünyayı aktif bir şekilde kavrayamamak demektir.

İnsan, dışa yönelmediği, kendini şu veya bu şekilde dış dünyayla bütünleştiremediği takdirde delirme noktasına gelecektir. İnsanın en derin ihtiyacı, ayrılığın üstesinden gelme, yalnızlığından kurtulma ihtiyacıdır. Her çağın ve kültürün insanı, bu ihtiyaca çeşitli şekillerde karşılık vermiştir. Hayvanlara tapınma, insan kurban etme, askeri fetihler, lüks düşkünlüğü, çileci bir yaşam seçimi, işkoliklik, sanatsal yaratım, tanrı sevgisi, insan sevgisi bunlardan bazılarıdır.

Yalnızlıktan kurtulma ve bütünleşme ihtiyacının bir yolu da her türden esirikçe durumlarda yatmaktadır. Bu durum (esiriklik), bazen ilaçların yardımıyla, bazen ritmik seslerle yaratılan translarla, bazen tütün, alkol ve uyuşturucuyla, bazen “sürüye uyma” ve işkoliklikle, bazen seks(sevgisiz) ve orgazmla, bazen sanatçı veya zanaatkâr olsun yaratıcı etkinlikle sağlanabilir.

Ancak bu tür esirikçe durumlar, bireyler arası bir birlik değildir. Esirikçe kaynaşmayla ulaşılan birlik geçicidir. Bunlar, varoluş sorununa sadece pratik çözümler getirir. Bu sorunun tam çözümü, bireyler arası birleşmeyle, başka bir insanla “sevgiyle” kaynaşma yoluyla çözülür. Bireyler arası kaynaşma arzusu, insandaki en güçlü özlemdir. Çünkü insan sevgisiz bir gün bile yaşayamaz.

(Sevgi konusu Erich Fromm’un, “Sevme Sanatı” adlı eserinde bilimsel olarak incelenmiştir.)

 http://blog.milliyet.com.tr/alkol---seks-tartismalari-ve-erich-fromm-a-saygi/Blog/?BlogNo=289536



17 Ekim 2015 Cumartesi

burdan kitap okunabiliyor

scribd ile anlaşamamızda - dan son ra

aziz nesin okumaları -bakınmaları için baktığım bu yerde
http://www.biligbitig.com/2014/04/aziz-nesin-kitaplar-cevrimici-oku-15.html

yerden -biligbitig den yani

http://www.biligbitig.com/p/online-kitap-oku.html
http://www.biligbitig.com/p/turkcu-turanci.html

e aziz nesin kitapklarıda türkçü turancı-yaşasın!


(koca yaşlı şişko dünya! çalıyor! yoryor!İ)

neşeli bi adam azizi nesin -ondan lazım bize
lazım bize ondan
bize ondan lazım -bu ara

neşe arayışında aziz nesin aramak! nesin'i aramak Nesini?
nesini arıyoruz biz? nesini arıyorsak?


dürüst kaba-

'olma yolunda'

--

“Sana ahlak vaazı verecek değilim. Yalnız, benim gibi eş dost arasında akıllı geçinen bir insanın nasıl olup da bu kadar manasız ve bomboş bir gençlik geçirdiğine herkesten evvel kendimin hayret ettiğimi söyleyeceğim… Evvela bunun farkında değildim. Kendilerini derecesiz bir zeka ve kabiliyete sahip sayan arkadaşların arasında, mukaddes ve mağrur bir aptallığa sırtımı vererek yaşıyor ve sırf bununla mühim bir şey yaptığımı sanıyordum. Ne gayem, ne düşüncem vardı. Zekam bütün kuvvetini, içinde bulunduğu ana sarf ediyordu. Yerinde bir cevap, keskin bir nükte bütün hakikatlere bedeldi. Böyle günü birlik bir fikir hayatının tabii bir neticesi olarak tezatlara, manasızlıklara, hatta edepsizliklere düşüyordum. İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın bir uydurması… içimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu… İçimizde şeytan yok… İçimizde aciz var… Tembellik var… İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var… Hiçbir şey üzerinde düşünmeye hatta bir parçacık durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz.”
Sabahattin Ali, İçimizdeki Şeytan

  https://www.goodreads.com/work/quotes/7350126-imizdeki-eytan

15 Ekim 2015 Perşembe

benim yüreğimi kim durdurabilir?

14 Ekim 2015 Çarşamba




11 Ekim 2015 Pazar

Herkes gibi yaşasana sen İşine gücüne baksana

...
durduğun yerde dur
....
gemiler sensiz gitsin bırak

 (A.İlhan:)

10 Ekim 2015 Cumartesi

duruk

değişki

28 Eylül 2015 Pazartesi

bazen basitleştirmek işe yaramaz çünkü ne kadar basitleştirirseniz basitleştirin -işe yaramaz- basit değildir

26 Eylül 2015 Cumartesi

eylemsiz bir dünya çöldür!

toplayıp tüm ülkelerin anayasalarını yakmak istiyorum

hayalgücü güzel bi organ

23 Eylül 2015 Çarşamba

öfkeliyim

öfkeliyim yerden göğe öfkeli
her bi şeye ve hiçbi şeye de
kendime ve kendim olmayanlara da
 şeylere ve kimlere-kimselere de öfkeli

baştan aşağı öfke- öfke kokuyorum-kusuyorum/doluyum -öfke dolu
üstüm başım öfke

kırıkım;

kendine ya da bi şeylere çok kırılmış üzülmüş çocuk içi gibi
çok kırmışım bu yapma da kendimi
çok kırmışlar bu yapmada beni
ben yapmaya girişenler ya da beğenmedik yerelerime vuranlar çok vurmuş-kırmış

içerlemiş bu olanlara yağmurca ve üzülmüş-umutsuzlanmış sanki
bulutsu


kimse saramaz beni kimse saklayamaz yağmurumu da

üstüm başım her yerim öfke- öfke kokusu



duyarsızlık/ ve hissizlik ormanında yürüdüm

topları getirin



en bağıran adamın bağırtısı
böyle bağramaz

en bağran adamların bağrı böyle bağramaz

sesler-sesler içiçe

-
bir acı koydum koyuldu göğsüme yerinde durur
en acı acının yakışı böyle yakamaz

bir ses parçalanması anlatmak istiyorum

hiç sesleri parçalanırken gördün mü?

-
insan olduğum yerlerim acır
ve
insan olduğum yerlerimde acılar-yaralar
kanalar


kuş

binlerce acı kuşu
ve
binlerce ateş kuşu doluştular etrafa

acı uçuyorlardı
ve
 ateş uçuyorlardı

ve
sesleri
yapma sesi

ateşten kuş


çığlık sesleri
ve acı sesleri
parçalanmalar
yürek parçalanmaları
acıdan ve ağrıdan parçıyan yürek-ler de


öfke duvarları ve söndürüleyemen ateş ve ateşte kuş -ateşten kuş

kalkı

kalkar!
kalkar kuşlar kalkar
ne o kalkış

21 Eylül 2015 Pazartesi

ve bir fotograf gerçekten bile daha güzel bazen

19 Eylül 2015 Cumartesi

dolaylı saçamalıklar ormanında yürüdüm

18 Eylül 2015 Cuma

bir merasimde ben en ön sırada deliriyorum;

vaz-gençtim

10 Eylül 2015 Perşembe

içinki-


başımdan aşağıya yangın dökülüyor -ateşler
başımdan aşağıya ateşler dökülüyor

--
varlık yok mu?kalbimi kaldıracak varlık yok mu?
kalbimin kanını kandıracak-emdirecek toprak
kanımı kaldıracak-kanımı emdirecek
-
kanlara bulaştım; kandan aktım
-
şiddetten korkuyor musunuz?
-
-kafamı parçalayan sesler istiyorum!
-
-şarkıları yere gömeceğim
   ve kendimi kafamı bulana kadar durmayacağım
-eğlenceyi bulana kadar ve gerçek
neşe neşe
-
kendimden kendim donatacak endişeler -
-
-kafamdaki devince de ! duygu istiyorum sadece duygu!
-
göğsümdeki bu parçantı
-
gidip bi seslikte!
beşbin yıl ses kırsam
-
yüreğimde beşbin çıkrık-çıkrık kırıldı ölüm yoruldu
-
-şafaktan güneş topla
-
-ateş toplaşması-içleşme;
-
içkinim

-içinki



9 Eylül 2015 Çarşamba

böğürmek gibi kuskun içim;

bi şeyleri çözmek

bi şeyleri çözmeye çabalıyor gibiyim ama bitmiyor ve başlamıyor bile bunlar

31 Ağustos 2015 Pazartesi

esintiler!

ben bir fotografta öldüm -ölmüş olmalıyım;
ya da olmalıydım sadece

-kafamda dumanlar sadece

-fotograf olmak isterdim
fotograf olmamak-olmamak ne kötü!
fotografa dönüşmek isterdim

-bir tür "olma" çeşidi ve yağma
ve bir tür yağma çeşidi

-varlığını yağmalamak nedir ki?

-akşamlar sadece üzerime yürüyor
akşamlar üzerime yürüyüp duruyorlar sadece

-yağmuru unutmak için anlamsız cümleler yazdım
ve güneşi saklamak için bulutlar yaptım

-kendimi saklamak/saklanmak için kendimi


yüreğimde derin derin ağrılar ve bu ağrılar canımı ağrıtıyor

24 Ağustos 2015 Pazartesi

anlamsız

gelin benim toprağımda benimle kapışın ve konuşalım rüzgarın rengini o zaman

6 Ağustos 2015 Perşembe

-sığmayan dağarcıklar (eskizler-2)


başka bir evde şiir uyumak ve bir- şiir olarak uyanmakta var
uykundan bir şiir olarak uynadığında? sadece uyursun ve şiirsindir sadece
-

çocuklara sorular sorulur (veilginç yanıtlar alınır-bunun için-bunun gibi ya da)
ve bunun gibi yetişkinler kendilerine -abuk subuk- sorular beklemelidir/sormalıdır da+
değişen tepkilerini ölçmek ve beklemek için hayatı da -belki de bekletmek

mesela düşüncelerini değiştiren yankılara sarılmalıdır insanlık!
mesela düşüncelerini bükmeyi öğrenmelidir! de'

mesela düşünceler aslında düşüncelerden yapılmadır-yapılmıştır!

bazen bir yüze baktığına sadece o yüzü görürsün ve görmezsin-
yüz sadece bir yüzdür ve değildir de

karlar bir ormanı inşa edemz ve bulutlar bizi ağlatamaz

düşünce değirmenleri -şarkısı
-

siyah beyaz bir dünyada bir gün yaşamak
hadi canım! yazdım
sadece nasıl olduğunu düşündüm ya da düşünür gibi yaptım sonra siyah beyaz bir dünyayı görmek -bi gün- eğlenceli ve cazip geldi, aslında yağmur yağdığında siyah beyazdır da dünya ama fotograflardaki gibi değil! bir gözlük takmak gibi birden
bugün havalar siyah beyaz mesela- bugün havalar siyah beyazlı gibi
o gün fotografları istesende renkli çekemezsin ya da
bunun gibi şeyler düşünce değirmenleri;
-
güzel şeylere bayılırım ben ama içimi söylemem ya da içimi hep kasvet ve kapınç kaplar bu dünyada ve (kendim gibi yaşamam ve ve) bir ağırlık tersine -yapma istenci ve itinci- kakalama bas--, masumiyet örgüsü

düşler kendilerini değirtmezler ya da düşler kendilerini sevdirtmezler-seyrettirmezler ve seyretmezler de
-

eğlenceli olan ne!?
eğlence
eğlencenin kendisi mi ? yani bu
eğlenceli- eğlencelidir -öyle evet
te

ışık bir parlamadır-
bir patlama- ne patlama?

-bir daha dünyaya gelirsem fotograf olarak gelmek isterdim

-güzel bi şarkının içinde ne yok ki? hadi soru bu ama
ne olmadığını bul ama

biraz daha özgürlük
ve serbesti
ve özgünlük

günlükle özgünlük arasındaki fark?

-bir gün yazılacak hiç bi şeyin kaçmadığı -düşüncelerinde öyle- buluştuk;
orada akılda devinen tüm kelimeler duruyordu-anlamlarda öyle, hiç kaçmıyordu
zaman başaşağı akıyordu ve yeryüzüne çakıldı ve gökyüzüne akıldı-döküldü
; zaman dönerek burgular yapıyor şarkıdan
zamanını akışı sessiz bi akış ve zamanın akışı görülmeyen durulgulu bir rüzgar burumu gibi
şeffaf ama sarsmayan bi rzgar

boşluk titrese sallanır mısın?
hadi soru bu

-zaman akarken olduğu yerleri şeffaf açar-sarsar
-şeffaf bir sarsılamda boşluğun içinden geçmesi -içinde olması gibi içinden akar zaman
ve boşluiğun içindesindir- boşluğu doldurmazsın itmezsinde; boşluğun içinde bir çukur değilsin yani- dolulukta
yerin boş kalmaz gidince ama sadeece boş kalır -öyle

parçalı düşünme eskizleri-baloncukları


işin doğası ilginçtir
sonra anılar bütünlükleri canlanır
ve ses seni bekler
-

gözlerinize bakıyorum- ağmanlı
vurutuk bir akın-ç
bana bakan bir değirme
dağılgan bir uğur ve ruh saçı
bakış aşağı bükülüp sonra bana yöneliyor (bakış aşağı bükülen yalnızlık ya da)
duru bir ten -burma tuzu
-

sadece gözlerimi esindirecek bir ten şarkısı
bir buğurmanlı bakış dudağı
-

mesela onun şarkısı/şarkıları beyazdır
düşlemleri uğurlu
-

bir gülücük açarsa kağıt evlerde yanar-
bir gülücük uçarsa-? soru bu!
-

-burulma bir akşamın şarkısıdır/yalnızlığıdır ya da

-aynı şeyleri vermeyen vermeyiş-

-içi başka dışı başka şarkılar

-yeşile yatmış-uzanmış salıncak


-yeşilin üstü kelebek


-yeşile çalan yalnızlık


- parmağın çizdiği düş ekseni

-

özgürlük bana koşuyor- özgürlük bana doğru koşuyor
eve gidiyorum ve ev bana doğru geliyor
tüm evlere -ben- gidiyorum-tüm evler bana geliyor
ayakları havada koşan yalnızlık
kırmızı bir yalnız-lık -tüneli (kırmızı bir aşk türedi yalnızlık-tan)
tüm evlerden şiir topladım
-

-toplama kampları ve akıl defterleri
kaçmanın yarışı /toplanma-toplanma yarışları ya da
-

-özgür brir gezgin şarkılar atarak naralar söylüyor
tam oradan geçen bir yalnız gülüyor bu olaylara!

- şarkı doğururken nefret uykudadır sadece!

gece başkanı
-

yaşam bana doğru aktığında ve yaşam beni kendiyle ve yaşamla doldurduğunda

 - ben duygulanımlarmın-duygularımın aşığıyım;

-gecenin akışı beni sele götürdü-durgun bir sel

+ bana zorunluluklardan bahsetmeyin

- anı demetleri tarihe savruluyor

- mor bir uçurumdur

- uyku gibi bir şeyin içinde yarı uykuluyum-hülyalıyım, bir düş bulutu sadece bu- bazen ağrı veren

- bakışları alıp götüren bir soru

- düşünce parçaları savruluyor-düşünceler beni içine çekiyor;

-
sepya bir resim/ftograf beni tonluyor ve içine çekiyor; orada rüzgar olup savruluyorum ve o resimde esiyorum hüzünlüce -bir şarkı arıyorum kendimde-bestesi kendimden yapılmış

+ mesela diyen kelebek

+ uçurum evleri

-şiir yazamıyorum -ki-! demek bir şiir yazma çeşidi değildir!
şiir düşleyemiyorum ki demek? bu nasıl soru!

3 Ağustos 2015 Pazartesi

-parçacıklar!


- müziğe gömülmek sadece müziğe gömülmek!

- okumak ister-d-im-söyleşmek ister-d-im

- bir zamanlar isterdim ki ; kafamı kemirmesin akplumbağalar

- ölmek bir üzüntü başkenti değildir-diildir

-bir anlatamama hali beni kapladığında
  bazen ölüyorum biliyor musun?

+yüzünde yüz olmayan bir yüz

- çoğu özgürlük derken ne dediğini bilmez
    bir tabak yemeği çağırmaktır
    buranın speciali

- insanlar savaşıyorlarsa savaşa hazır olmalılar -erdemlerini boyamalılar-

-  gerçekliği parçalıyorum ellerimle

- gerçekliği ellerimle sıktım- hiç bir hayat yolu/izi neşesi bulamadım

-  ben iyi biri değildim
   iyiler masallarda olurdu

- eşitlikten büyük özgürlük var mıdır?

- zaman bizi ağırttı
  alışmalı herkes bunşunlara

- bütün başlamak bitirmeklere gebe;

- kafamla karıştırdığım-sarstığım katmanlar ve kafamla karıştırdığım düş;

bir kaç dağ yıkalım mı


21 Haziran 2015 Pazar

saçmasapanlıklar samanlığı/samallığı

özgürlük diye bir duygu yaratmak

nedir özgürlük?
kafanın boş olması teneke gibi
şeylerin peşine takılıp gitmek
şeylerin peşine takılıp gitmemek
olayların seni yönetmesi
-olayların seni yönetmemesi
durumların seni yönetmesi
 durumdan bağımsız kafada özgür oluş-devinim
nedir yani bu?

dünya diye varmış dünya diye bi yer yokmuş
ben diye şey ve nesne

4 Haziran 2015 Perşembe

kendimden ayırdığım yük

bir yağmurun yüküyüm ya da yürüyüğü
kendimden ayırdığım yük

küçük bir şarkı istiyorum bugün
daha küçük
tatlı bi şey çalsın orda
ben ve varoluş
başbaşayız şimdi;


13 Mayıs 2015 Çarşamba

ceplerimiz şiirle dolu





bu şarkıdan sonraki otomatik oynatma girdisi; nasıl olur!
bunu kabul etmiyoruz biz!,

"çok yaşamak içtenlikmiş.."

yaşlılığı tanımlıyor Dağlarca:

"Yaşlanmanın tek sıkıntısı var: Kimi hatırlasam ölmüş. İyi yanları daha fazla: Herkesi affediyorsun. Gözlerim gücünü yitirdi. Bu yüzden mutlu oldum. Düşünerek sevmeye benziyor. Çok yaşamak içtenlikmiş.."


http://www.yasakmeyve.com/?p=p_113&sName=%22YA%C5%9EAYAN-DA%C4%9ELARCA%22-/-REF%C4%B0K-DURBA%C5%9E---SABAH

16 Nisan 2015 Perşembe

hayat, karmaşıklaşan bir dönengeç

12 Nisan 2015 Pazar

kırgın

kelimelerle oynarken kırıldım
çok kırıldım
kızdım bu olanlara
suratımı astım ve bezdim
bir yaşlı ve bezgin oldum
bezgin olsun benim adım
kırgın olsun
bilmez ve ısrarcı olsun
neye yarar ben yokken orda

çokkütük bir hoşum

küçüklük

Bir sabah kalktım evler küçülmüş, her şey küçülmüş;
Yüzler küçülmüş, Sesler küçülmüş
Ben küçülmüşüm, küçücük olmuşum;
küçüküçük, küpküçük, kümküçük

6 Nisan 2015 Pazartesi

En yüksekten uçan maɾtı, en uzağı göɾendiɾ. / Richard Bach


Cevap alamamanızın en büyük sebebi, soɾulaɾı soɾmamış olmanızdıɾ. / Richard Bach

--

 Bin yıldır yɑptığımız tek şey bɑlık peşinde koşmɑk. Artık yɑşɑmɑk için bir nedenimiz olmɑlı; öğrenmek, keşfetmek, özgür olmɑk gibi.

 50 yıl önce bir söz verdim. "Çocukluğumdaki Ben`e, yaşamım boyunca öğrendiğim en iyi şeyi öğretecektim. O gün geldi!..



 ÖĞRENMEK, zaten bildiğini oɾtaya çıkaɾmaktıɾ. YAPMAK, bildiğini gösteɾmektiɾ. ÖĞRETMEK, diğeɾleɾine senin kadaɾ iyi bildikleɾini anımsatmaktıɾ. Siz hepiniz öğɾenenleɾ, yapanlaɾ ve öğɾetenleɾsiniz.

 Ne kadaɾ tatsız oluɾsa olsunlaɾ, başımıza gelenleɾ, ne öğɾenmemiz geɾektiğini öğɾenmemiz açısından geɾeklidiɾleɾ.

 Kötü şeyler başımıza gelebilecek en kötü şey değildir. Hiçbir şey başımıza gelecek en kötü şey değildir.



 Neden yalnız biɾ yabancı gibi tuhaf ve faɾklı olduğunuzu düşünüyoɾsunuz? Sizin başınıza gelen sadece henüz ailenizi bulamamış olmanızdıɾ. / Richard Bach

 Herkes dünyɑyɑ kendine ɑit bir 'Kişisel Gelecek Tɑsɑrlɑmɑ Seti' ile gelmiştir. Yɑnıt ɑrɑdığın sürece doğru yoldɑsın.

 Boş inançlaɾ olsun, gelenekleɾ olsun; özgüɾlüğü kısıtlayan ne vaɾsa kaldıɾıp atmak geɾekiɾ. / Richard Bach

İnsɑn yüreğinin inkɑr etmediği yere ɑittir.

Bir kuşu özgür olduğunɑ iknɑ edebilmek niye dünyɑnın en zor işi? Üstelik çok kısɑ süren bir çɑlışmɑylɑ bunu kendilerinin de ɑnlɑmɑsı bu kɑdɑr mümkünken. Bu iş buncɑ güç olmɑk zorundɑ mı?

Özgüɾ ve mutlu yaşamak için can sıkıntısını feda etmelisin. Bu heɾ zaman kolay biɾ fedakaɾlık olmaz.

Uçmɑk için inɑncɑ ihtiyɑcın yok, sɑdece uçmɑyı ɑnlɑmɑn yeterli.

Faɾklı olmayı öğɾenmiş biɾinin söz veɾmeye ihtiyacı yoktuɾ.

Cehɑletimizi kırɑbiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekɑmızı kullɑnɑrɑk kendimizi bulɑbilir, kendimiz olɑbiliriz. En önemlisi, özgür olɑbiliriz! Uçmɑyı öğrenebiliriz!


28 Mart 2015 Cumartesi

Çocuklar kendilerine söyleneni yapmalı.

"
-- Çocuklar kendilerine söyleneni yapmalı.

-- Baban küçükken benim gidişimden nefret ederdi.

-- Bir gün, evin önündeki ağacın yapraklarını koparmış.

-- Ona ne olduğunu sordum.

-- Baban da...

-- "Tüm yapraklar düştüğünde döneceğine söz vermiştin." diyerek sözümü hatırlattı.

-- O yüzden tüm yaprakları koparmış.

-- Sonra dedi ki:

-- Yapraklar döküleli çok oldu...peki sen neden hâlâ dönmedin?

-- Sonunda ağacı yakmıştım. Oğlumu üzmekten nefret etmiştim.

-- Piç kurusu! - Ondan sonra her gidişimde oğlumu yanımda götürdüm.

-- Dedi ki:

--Artık ağaç da yok ne zaman eve döneceksin?
-

Wu xia (2011) aka swordsmen-dragon"- film alıntı

20 Mart 2015 Cuma

nesini söyleyim canım efendim

başındaki bağlama sesi için;
kulağıma çalındı-aklıma geldi;


 nesini söyleyim canım efendim
gayrı düzen tutmaz telimiz bizim

benim bu gidişe aklım ermiyor
serdari halimiz böyle n'olacak

mamurlar yıkılıp hey dost viran olacak
aakibet dağılır ilimiz bizim

http://www.turkudostlari.net/soz.asp?turku=7620

9 Mart 2015 Pazartesi

Heidi'nin ayakları neden çıplaktı?

burdan okundu -görüldü ;link
kaynak

13 Şubat 2012. Biel’e yıllardır görülmeyen yoğunlukta kar yağıyor. Yerel gazeteye verilen küçük bir ilanda; Biel Şehir Kütüphanesi’nde yapılacak söyleşi haberi var. İsviçre’nin karanlık dönemini simgeleyen ‘Verdingkinder’ tanıkları yaşamlarını anlatacak.

Verdingkinder… Bu kelimeyi, “Sözleşmeli Çocuk” diye çevirsek de Türkçeye, kapsadığı karanlık ve acı öyküyü bilmeden anlamını açıklayamayız. Bu yazıda onlardan “çıplak ayaklı çocuklar” olarak söz edeceğiz.

Ecclesiastes - ‹‹Her şey boş, bomboş, bomboş!››


- gnoxis'e girdim, yeni başlıkları taradım,  - "karakoncolos"-"karakoncoloz"'u gördüm,
- Buralarda söylenen "goncaloz"-"goncoloz" kavramını düşündüm, google da arattım;
- Sonra Metin Münir'in bu yazısına ulaştım ; Goncoloslara Lokma ve Golfilla

- Metin Ünir'in bi kaç yazısını taradım, Bir yazısında bu kavram; "Ecclesiastes"ve link ile karşılaştım

"Ecclesiastes" Türkçe ya da  ; http://www.bibleserver.com/text/TR/Vaiz1

sanırım bu metin bi tür incil biçimi ya da öyle bi şey
ilginç bi şey gibi geldi bana
ve 10 kadar geldim-okuyorum; yukarıdaki oklar ile (sayfa) değişebiliyor

alıntı-lar

‹‹Her şey boş, bomboş, bomboş!››
 Bütün ırmaklar denize akar, Yine de deniz dolmaz.
Her şey yorucu, Sözcüklerle anlatılamayacak kadar. Göz görmekle doymuyor, Kulak işitmekle dolmuyor.
Ben kendimi göklerin altında yapılan her şeyi bilgece araştırıp incelemeye adadım.
Güneşin altında yapılan bütün işleri gördüm; hepsi boştur, rüzgarı kovalamaya kalkışmaktır!
Kendimi bilgi ve bilgeliği, deliliği ve akılsızlığı anlamaya adadım. Gördüm ki, bu da yalnızca rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış.

 Bir adam yüz çocuk babası olup uzun yıllar yaşamış, ama uzun ömrüne karşılık, zenginliğin tadını çıkaramamış, bir mezara bile gömülmemişse, düşük çocuk ondan iyidir derim.
Çünkü düşük çocuk boş yere doğuyor, karanlık içinde geçip gidiyor, adı karanlığa gömülüyor.
Ne güneş yüzü görüyor, ne de bir şey tanıyor. Öbür adam iki kez biner yıl yaşasa bile mutluluk duymaz, düşük çocuk ondan rahattır. Hepsi aynı yere gitmiyor mu?
İnsan hep boğazı için çalışır, Yine de doymaz.
Bilgenin akılsızdan ne üstünlüğü var? 
Yoksul başkasına nasıl davranacağını bilmekle ne yarar sağlar?
Gözün gördüğü gönlün çektiğinden iyidir. Bu da boş ve rüzgarı kovalamaya kalkışmaktır.

Bilgenin azarını işitmek, Akılsızın türküsünü işitmekten iyidir.
Çünkü akılsızın gülmesi, Kazanın altındaki çalıların çatırtısı gibidir. Bu da boştur. 
 
İnsan güneşin altında olup bitenleri keşfedemez. Arayıp bulmak için ne kadar çaba harcarsa harcasın, yine de anlamını bulamaz. Bilge kişi anladığını söylese bile gerçekten kavrayamaz.  




5 Şubat 2015 Perşembe

hiçbir şey gibi bir şeyim ben


akın çığlığı aklım
akınç

bazen aklım yüzbin sayfa yazar

akınç ışlığı saçıyor aklım
 akıl çığlığı basıyor aklım
 - bas bas bağrıyor hiçliklere
   -hiçliklerden

büyükle küçük, herşeyle hiçbişey olmak arasında biryerlerdeyim

---

ben onların yüzlerien derin derin bakıyorum
anlamın ve anlamının yüzüne derin

derin gülüşlerine derin
derin içtenliklerine derin
derin gülüşlerine derin ve gülüşlü-umutlu bilinmez ve aşık bakıyorum

aşkın ışıkla saçınıyorum-saçınarak
gülüşleri alıp götüyor beni biyerlere
gülüşler beni heryerlere

heryerlerde heryerler yaşar

gülüşleri bin çıplak
gülüşleri bin çocuk
gülüşleri bi an güneş oluyor
gülüşleri bi an çığlık oluyor
İlginç bi haz-devinim damarımda-ufkumda geziniyor ve dolaşıyor
Saçışıyor evrene ve varlığa patlamalarla

bir hayat yüzüne bakmak
bir yüzde dünyayı arıyorum bazen ve yaşamı

tüm bunların ne olduğunu-nereden geldiğni ve neden oraya nasıl konduğunu, nasıl değişeceğini ve çarpınışacağını arıyorum
mutluluk tatmini ya da başka şeylerin adını da

-
çocuk tenli bir güneş açıyor masmaviden
yüzünde çocuklu saklantılar ve imge bulutları karanlığı gizleyen ve anlım saçılımlar baharları
Çok bak bana ne olur çok bak-daha çok ve daha derin
Daha gizlenmemiş ve daha gizlenmiş-
bak
ya da hiç bakma
ellerinle sakladığın; eller örtermi gerçeği ve saklantı

-
ne çok sevdim-sevindim sana bakarken ve çok  bilinmezliklerle-umularla doldu aklım
çocukluğuna akan bir rüzgar yada gökyüzünden geçen örtüler, renklere karışmış bir bulut her şey olmak istedim o anda
dikey uyuyan kayboluşlarda kaybolma v e anlara bölünmek istedim
zamandan kesitlenmiş bi anda bölünmüş bi sonsuzluk gibi bi şeyin içinde

hiçbir şey gibi bir şey



3 Şubat 2015 Salı

Süperman - Alıntılar- Replikler

Evrenimizin erken dönem tarihi gezegenlerarası kanlı savaşlarla dolu.
Tek tek geçeceğin altı galaksi de kendi zaman ve mekan kanunlarına sahip.

İnsanlık tarihine müdahale etmen yasak.

---

Bir insan gibi yetiştirildiysen de onlardan biri değilsin.
Çok büyük güçlerin var ve daha bunların bazılarını keşfedebildin.

Şimdi benimle gel oğlum.
Dünyadaki tutsaklığının zincirlerini kıralım. Zaman ve mekanda yolculuğa çıkalım.
Senin güçlerin ölümlü insanlarınkini kat be kat aşacak.

İnsanlık tarihine müdahale etmen yasak.

Ama insanlara doğru yolu gösterebilirsin.

insan kalbini inceleyeceğiz.
Senin kalbinden daha hassas.

---

Karışman yasak...

Tek bildiğim şu oğlum:
burada olmanın bir nedeni var.

Yasak.

Bütün gücüme ve yeteneklerime rağmen...
onu kurtaramadım.

Yasak.

(Yorum: Burada ne mi olur; Süpermen sevdiği kızı kurtarır (Lois Lane), ya da sevdiği kızı kurtarmak için zamanı geri alır ya da dünayayı geri çevirir, müdahale eder yani
- Oysa zaten hep müdahale etmektedir zamanın akışına, insanları kurtararak ve olayları değiştirerek)

Size bir şey diyeyim mi Bayan Lane? Bence sizinle ilgileniyor.

-Clark mı? Tabii.
-Hayır, Clark değil. (Süperman)

Süpermen herkesle ilgilenir Jimmy.

(Yorum: bayan Teschmacher'ın Süperman'i ilk fırsatta öper, Kriptonitli haldeki Süpermen'i kriptoniti boyunundan çıkarmadan-(esaret/bağımlılık zincişrinde) kımıldayamzken öper?!? Aslında çok yorumlanası bi hadise ama geçielim
İnsan- bi komik oldum bugün, tarihin ve hatta insanlığın şifrelerini çözmüş gibi hissettim kendimi
sahne sahe komikti süpermen kedi kurtarır, vs.vs.
---

Süpermen'in de zaafları vardır,
Sorular sordum?
Süpermen kriptonit'i gördüğünde insan ne hisseder?
Diğer kötüler geldiğinde insan ne hisseder? (süpermen-e göre?)
Süpermen kötülere bi düzleme koyduğudna ne hissederiz? felan-filan

Ekleme; bu arada ,
İyiler -kötüler- evrendeki gelişmiş ya da farklı canlılar
ve onların oğulları

2 Şubat 2015 Pazartesi

hiçliklerden ben topladım


(kelime devinmeleri-devindirme)

akımlar ölüyordu göğsümde ve akımlar doluyor/doğuyordu;
bakar/bahar burganı bir düşte sankım sankım -akım,
-

akımlar akıyordu göğsümden
ve ölüyordum ben yavaşça

-
soğukluğuna baktım
kalbimin esrikliğine

-
ruhumun yankıları berrak-sessiz
ruhumun sessiz yankıları-berrak
berrak dış- dış içgeni

ankın dış-ı - -dışsa ve dışsa çekirdiği içgeni

-
kapatılmalı sevgi, sevgi kapatılmalı

-
yağmura yorgun yağan kelebek

-
birkin dışta dışsal sevgi içi

-

ben akımı toplayan yağmur
yağmura yağan kelebek -içgeni

ben akımı akan yağgın/yağgan yürekli düş

ben akmanı dıştasal ki

kakı ile kaklayan

--

hiçe hiç

hiç içi
ve hiçin içindeki iç ve hiç
hiçin içindeki hiç
hiçin içindeki hiçlikli bahar

hiç evi
ve hiç odaları
ve hiç odalarından yapma evler
ve evlerde yaşarlar

hiçlik toplayan kelebek
hiçli ktoplayan klebek anlattı bunları bana/bize

-
şiirem-sel
-

sadece yağmur açmak istiyorum

-
hiciv-hiçiv-hiçevi

hiçiz-hiçevinde hiçler bahçesi

hiçsizevi ve hiçlik
- ve hiçsizlikte hiçler bahçesi
ki içler bahçemi

-
keliemlerin kelimeleri doğurduğu yıllar  ve yüzyıllar

-
hiç ülkesindesiniz biliyorum-z

27 Ocak 2015 Salı

dursun burda- kendimi anlatmağa

Sadrazam Talat Paşa, bir gün Neyzen Tevfik'e devlet dairelerinin birinde katiplik önerir. Neyzen Tevfik: “Katip olacağım da ne olacak?” diye sorar. Teşekkür beklerken böyle bir soru ile karşılaşınca şaşıran Talat Paşa, memurluk katlarını alttan üste sıralar: “Önce şu, sonra bu...”
Neyzen'in hala hoşnut olmadığını sezince de, şöyle sürdürür: “Daha sonra vekil, nazır, kim bilir belki de sadrazam...” Neyzen'in yanıtı yine bir soru olur: “Ya sonra ?”
Talat Paşa, bir an duraksar, "sonrası" padişahlıktır çünkü. İster istemez: “Hiç !” der. Bu yanıt karşısında güler ve şöyle der Neyzen Tevfik: “Ben bugün de "hiç"im! Sonu "hiç" olduktan sonra, onca zahmete katlanmaya ne gerek var ?”



--



Felsefemdir kitab-ı imânım,
Taparım kendi rûhumun sesine.
Secde eyler hâkikatim her ân,
Kalbimin âteş-i mukaddesine.

Neyzen;


(yoruma bir ya da bir kaç türkçeliştirme düzenlemesi ya da önermesi ile kuşkusuz;)
 (bir denem/örnek- cover - sonrası -yorum tabi)

-
Kendi hayat yoluma taparım/ruhumun sesine

kalbimin ateşli ışığını göklere çıkarırım - yerlerin değerleri/ışığını yere çalarım
gerçeğim göklerin gerçeğini yere çıkarır;çalar; ve kalbimin gerçeğini göğe çıkarır/çalar

25 Ocak 2015 Pazar

Sözlerin yasaklandığı yerde ses, isyandır. - Tehlikeli cehalet nedir?

Erdal Atabek - ALıntılar
---

Biz, ’insan olmak’ diyoruz, insan olmak.  

-
 
Sevgimiz kırmızı ışıkta 
Aşkımız kırmızı ışıkta 
İçimiz kırmızı ışıkta 
Dışımız kırmızı ışıkta 
Günümüz kırmızı ışıkta 
Gecemiz kırmızı ışıkta 
Kırmızı ışığa dur diyoruz Artık dur, artık sen dur 
Gökkuşağında yaşamak istiyoruz 
Yaşamın bin bir rengini istiyoruz 
İnsan insana yaşamak istiyoruz 
İnsan İnsana...  

----

Acımak sevgi değildir, üstünlüğün kabulüdür.
Hoşgörü sevgi değildir, istemediğine katlanmaktır.
Bağımlılık sevgi değildir, gereksinmenin karşılanmasıdır.
Sevgi, değer vermesini bilmektir.
Sevgi, yaşama hakkını kabul etmektir.
Sevgi, var olmaktan kıvanç duymaktır.
Sevgi, birlikte olmaktan sevinç duymaktır.
Sevgi, eşitliğin duyumsanmasıdır.
Sevgi, bütün yapay ayrımların hayattan çıkarılmasıdır.
Sevgi, bilinçtir.
Sevgi, insan olmaktır.

--

Yeniden insan oldum.
Düşünüyorum.
Ne güzel, yeniden yeniden insan olmak.
İnsan olmanın sonu yok.
İnsan olmanın sonu olmaması ne güzel.
Yazarak insan olmak.
Okuyarak insan olmak.
Konuşarak insan olmak.
Dinleyerek insan olmak.
Çalışarak insan olmak.
İnsanla insan olmak.
Ne güzel.
«İnsan olmak ne güzel» diyorum. Kendi kendime yineliyorum bu sözleri. «İnsan olmak ne güzel». «İnsan olmak ne güzel».

İnsan olmak kolay mı sanıyorsunuz?
Başkasına «ne insan» demek yetmiyor.
Herkesin tek tek, kendi insan oluşunu yaşaması gerekiyor.
İnsan olmak kolay değil ama çok güzel.

Hayatın ve geleceğin sahibi bizleriz.
Umudun sahibi bizleriz.
Buna inanıyorum. Bunu yazdım. Simdi, söz sizin.

--

Gün gelir, suç sayılan erdem, erdem sayılan suç olur. Gün gelir, içerdeki dışarda, dışardaki içerde olur. Gün gelir, seni bulur Sen ki insansın. Sözüm sanadır. -Erdal Atabek

--

"Dürüstlük insan ahlakının temelidir.
Ama dürüstlük nedir?
...
Dürüst olmak, gerçekleri kabul etmektir. Dürüst olmak, her şey ve herkes için aynı ilkeleri geçerli kılmaktır.
Dürüst olmak, her zaman ve her koşulda doğru bildiğinin yanında olmaktır. bunlardan ötürü de dürüst olmak çok zor bir şeydir."

--

  • "Hayat yaşama cesareti olanları sever." (s. 139)
  • "Bir insana bağlanmanın başlangıcı "anlaşılmak" değil mi?" (s. 148)
  • "Anlaşılmamak kaybolmak gibi bir şey." (s. 148) - Kaybolmak, nereye gideceğini bilememek...
  • "İnsanın insanı kaybetmesi." (s. 148)
  • "Kendi başıma gerçek birisi olabileceğimi, ancak kendi çığlıklarımı işittiğim ya da histeriye tutulduğum zamanlarda düşünüyorum." (s. 165)
  • "Evlilik işlemini belediye yapar, boşanmak işlemini mahkemeler. Neden? Bir kadın-bir erkek, kent yönetimi adına evlendirilir de ayrılırken neden "Türk ulusu adına" karar verilir? Bunu çözememişimdir." (s. 189) - Daha önce ben de bununla ilgili bazı şeyler düşünmüştüm, doğru değil mi?
  • "Kendiminizi hayata hazırlama tembelliğimiz. Kendine güven, kendini hazırlamaktan geçer. Kendini hazırlamak, kendine emek vermeyi gerektirir. Bakmak, görmek, bilmek, dikkat etmek, çalışmak, emek vermek. Yaşamak tembelliğini yenebilmek. Derinde yatan güvensizliği, "kendine güven" e çevirebilmek. "Ben insanım ve yaparım" diyebilmek." (s.190)

---


 Gerçekten de 'insan kendi yurdunda sürgün olabilirdi'. Kavramın genişlediğini farkettim. Belki 'kendi evimizde bile sürgün' olabilirdik. Kendi içimizde bile sürgün olabilirdik. Hayattan yalıtılmış, duygulardan yoksun bırakılmış insanlar aslında 'sürgün' değil miydi? Hepimiz zaman zaman 'sürgünde yaşama'nın hüznünü duymuyor muyduk? Bir anlamda dünya sürgünlüğüydü bu. Belki de sürgünlük, bir yaşama biçimi olmuştu. Şimdi kitabın yeni basımı yapılırken bunları düşünüyorum. Belki bu kitap eksiktir ve tamamlanmayı bekliyordur. İlerde başka sürgünlük biçimlerini de eklemeyi düşünüyorum. İnsanı anlamanın sonu var mı ki?

--
Çağın tanıklığıyla sanıklığı iç içedir artık. Sanık olmayı göze almadan tanık olmak olanaksızlaşmıştır.
İnsan, o güçlü ve güçsüz, o cesur ve korkak, o umutlu ve umutsuz yaratık, kimbilir nerelerinden hangi güçlerini bulur çıkarır da en güç koşullarda bile yaşama sevincinin eşsiz çiçeklerini yüreğinde sular.
O yüksek duvarlarla çevrili havalandırma avlusunda kimbilir kaç kez Akdeniz dolaşılır, dünyanın yerleri gezilir, çay bahçesinde oturulur, sevilenlerle yeniden yeniden konuşulur.
Her şey susar, her şey durur, doğanın bu şaşırtıcı canlısına, insana bakar, hayranlık duyar. Doğadaki her şey, insana, bu kendini durmadan yeniden yaratan, bu yaşamları yeniden yeniden üreten, en umulmadık yerlerde, en umulmadık koşullarda kendine yaşama sevinçleri yaratan varlığa saygıyla bakar.
--

Başımızı kaldırmamız gerekiyor. Bize öğretilen yanlışlara karşı başkaldırmamız gerekiyor. Bize söylenen yalanlara karşı başkaldırmamız gerekiyor. Sevginin ayaklar altına alındığı bir çıkar dünyasında bizim daha çok başkaldırmamız gerekiyor.

Duygularımızı korumak için, duygularımızı geliştirmek için daha çok başkaldırı gerekiyor. Hayatın gözüne içtenlikle bakmalıyız. Hayatı sevdiğimizi söylemekten korkmamalıyız. Kendimizi savunmak hayatı savunmaktır. Elimizi sevdiğimiz elin üstüne koymaktan korkmamalıyız. Korkulacak olan, giderek yapay bir insan olmaktır.

Elimizi hayatın elinin üstüne koyalım. “Seni seviyorum” diyelim. “Seni ben seviyorum, bu sevgi benim özgürlüğümdür, bunu duyduğum sürece seveceğim.”

--

 Düşünmeye alışmamış beyinler oyalanıp gitmektedir, düşünen beyinlerin de bu durumu önlemeye gücü yetmemektedir. Tehlikeli cehalet, farkına varmadan bu tuzağın içine düşüp eğlenmektir. Bunu bilip de bilmezden gelen, görüp de çıkar sağlayanlar sonra da ‘işte özgürlük budur’ diyenlerse toplumun asıl belalarıdır. Bilmemiz gereken budur. Görmemiz, anlamamız gereken budur; mücadelemiz de bu olmalıdır.    

--

Hayat size ne mi verecek?
Hiç merak etmeyin, siz neyin farkında iseniz, neye hazırsanız, neyi hak ediyorsanız onu verecek.
Hayat hiç kimseye bir şey vermez.
Hayatın verdiği sanılan şey, sizin ona verdiğinizin size geri dönüşüdür.
‘Kaderiniz sizin elinizdedir’ sözünün anlamı da budur.
Önemli olan ‘yaşadığınız yıllar’ değil, ’yıllarda yaşadığınız’dır.


İlgili Bağlantılar;

https://erdalatabek.wordpress.com/
https://erdalatabek.wordpress.com/2015/01/03/hayat-bana-ne-verdi/
http://mimoza.marmara.edu.tr/~avni/dersbelgeligi/dersbelgeyazilari/erdalatabek.htm
http://www.cafrande.org/?p=43516
http://www.aymavisi.org/psikoloji/Insan%20Nasil%20Insan%20Olur%20-%20Erdal%20Atabek.html
http://www.kitapkritik.com/ani/insan-sicagi-erdal-atabek/
http://gulbahceoz.blogspot.com.tr/2012/07/erdal-atabek-kskrtlms-erkeklik-bastrlms.html

17 Ocak 2015 Cumartesi

bu şaka değilse

ağustostan bu yana (yazılanlar-yayımlananlar)mkayıp ve ben bi şey yapmadım neden?
bloggerla mı ilgili?
genel bi şey mi? neden-niye?

geri gelecek mi?

ilginç bi şekilde 17 ağustos

bilgisayarımı biri mi kurcaladı, ya da ?