Uzayda derin bir boşlukta üç boyutlu bir kürenin üzerinde duruyordu Küçük Prens ve küresi o kadar küçüktü ki bunun bir küre olduğunu görebiliyordu ve dolaşarak tüm küresini gezebiliyordu ve başa gelebiliyordu. Başa dönebiliyordu Küçük Prens
Küçük Prens bize ne anlatıyor?
Dünyayı düşünüyoruz. ve bir yer ve bir dip/zemin algımız var. Ve bunun üzerinde de geniş bir gök boşluğu. bu algıyı düşünüp duruyoruz. Dünyada ne kadar ileri gidersek gidelim yer bitmeyecek gibi ama ufuk kuşağıdan kesinti var yani ne kadar bir ovaya da gitseniz boşluk ufku kesiyor.
Eski insanlar ne düşünüyordu onu bilmiyorum. Bunu düşündüm. Yani ileri sonsuz mu? dünyanın biteceği yer mi? kaşifler ne yaptı. Örneğin Kolomb Amerika'yı buldu ve yeni bir kıta keşfetti. ve yaklaşık 500 yıllık bir olay. O kadar eski de değil
Bugün hala düz dünya cemaatleri var
-düzenlenecek-
24 Ağustos 2017 Perşembe
22 Mayıs 2017 Pazartesi
ne yazdığımı bilmediğimde;
kestanenin iğneleri var kendini korumak için;
şöyle düşünebiliriz
olgunlaşmamış kestane topağını daha henüz yeşil çiğ ve olgunlaşmamışken ve ağaçtayken kuşlar gagalayamıyor?
,sonra olup birden dökülürler ve çatlar açılırlar zaten
ve bi kaç tanesi toprağı bulursa yeterlidir
bin tane kestane doğmalı değildir
işin ilginci bunu niye söyledim. Bazen kimseye batamazsın
ve yuvarlanırsın
önceden dikenlerin olması gerektiğini keşfeder ya da öğrenirsin..
bazı şeyler dikenlidir...
daha fazla anlamak sanırım bir çılgınlık olurdu ya da
gök gürültüsü yada şimşek yığını gibi bir şey;
---
çıplaklığın sımsınırlarında
çıplaklığın ardında ne görmeyi umuyoruz bunu bilmiyorum ancak
bi insan ne görüyor ki diyebilirsiniz
algılar danseden yaratıklar ve şarkı söyleyen
bazen olma çeşitleri yenmiyor
---
kesinlikle sabahları bu gerçeği ya da durumumu ve tüm diğer durumları yok etmek ya da başka bir şeye-gerçeğe dünyaya dönüştürmek ya da varsa oralar birden puf olup kaybolmak ve bunun gibi şeyler ...
sanat denilen nicelik ya da yücelik ne harika!
bir o var gözümün gördüğü ve aklımın aldığı
---
zorlanma çeşitleri ve uyumsuzluk türleri içinden en çok herhalde ben olması zor...
yanlış bir resmin içinde resmin ressamına ya da olmadı diğerlerimize dönüp beni yanlış hayal ettiklerini ya da çizdiklerini söyler gibiyim...
bu ilginç bir keşişme...
sabahtan beri onbinsaattir düşünüyorum....
---
uykuyla varlık arasında gidip gelen trenler
çocukların bir şoka uyanması gibi her sabah biri bana uyanıyor!
biri bana burda ne olduğu ya da ya olacağını açıklamalı!
yapmak istemediğin hiç bi şeyi yapmamak bir yaşama çeşidi olabilirdi
yapmak istemediğin hiç bi şeyi yapmamak bir yaşama çeşidi olabilirdi daha ziyade! yapmak istediklerini yapmak değil!
,ve yapmak istediklerini yapmak/yapabilmek için (tüm sınırlamalara ve) yapmak istmediklerine göz yummak değil sanırım
bi şeyleri istemeyi geçtim -..istemediklerim ya da direkt olarak reddettiklerim/reddettiğim durumlar sönsün yeterdi
ve bıraktım istemediğim durumlar içinden seçim yapmak seçimi de nedir? varoluş/varolma ya vardır ya da yoktur
ya istediğin/isteyeceğin gibi ya da hiç;
yokolma da bir varolma biçimi bu anlamda!
,ve yapmak istediklerini yapmak/yapabilmek için (tüm sınırlamalara ve) yapmak istmediklerine göz yummak değil sanırım
bi şeyleri istemeyi geçtim -..istemediklerim ya da direkt olarak reddettiklerim/reddettiğim durumlar sönsün yeterdi
ve bıraktım istemediğim durumlar içinden seçim yapmak seçimi de nedir? varoluş/varolma ya vardır ya da yoktur
ya istediğin/isteyeceğin gibi ya da hiç;
yokolma da bir varolma biçimi bu anlamda!
görmek'in kendi
minimalizm'den gerçeküstücülüğe ve soyut dışavurumculuğa kadar sanatın kendi okullarda ders olarak yapılmalı !okutulmalı bile değil!
objektif tarih anlatımı ya da objektif gerçek ve veri anlatımı ya da herhangi objektivite ve kimliğe karar vermeye dair ne varsa?
görmek (görmekin kendi) tuhaf bi yaratık olmakla birlikte; dört kollu bi canavardır
objektif tarih anlatımı ya da objektif gerçek ve veri anlatımı ya da herhangi objektivite ve kimliğe karar vermeye dair ne varsa?
görmek (görmekin kendi) tuhaf bi yaratık olmakla birlikte; dört kollu bi canavardır
sanat var ölmedi ve kalbimizde yaşıyor;
http://35photo.ru/hosseinzare/
http://hosseinzare.com
https://www.facebook.com/HosseinZarePhotography/
4B Kültüralizm ya da kürecilik;
Bunların basıldığı dergiler çocukların evlerine ulaşmalı....
http://hosseinzare.com
https://www.facebook.com/HosseinZarePhotography/
4B Kültüralizm ya da kürecilik;
Bunların basıldığı dergiler çocukların evlerine ulaşmalı....
olma çeşitleri
şu olmayana bir çıkmalı bakmalı
olmayandan haber salmalı
karnı ağrıyan kurbağa gibi
varoluşum tüm bildiklerini tükürüyor
hiç bi şey olmak istemiyorum
adım isyana doğsun ve dikilsin
toprağın adının isyan gibi olduğu, bir anlama geldiği bir yerde, boy vermiş ağaç gibi bi şey olmak
olma çeşitlerinden yokolma yedim
,tadı zehir gibi bu şey tüm açlıkları ağzında pekiştiriyor...
olmayandan haber salmalı
karnı ağrıyan kurbağa gibi
varoluşum tüm bildiklerini tükürüyor
hiç bi şey olmak istemiyorum
adım isyana doğsun ve dikilsin
toprağın adının isyan gibi olduğu, bir anlama geldiği bir yerde, boy vermiş ağaç gibi bi şey olmak
olma çeşitlerinden yokolma yedim
,tadı zehir gibi bu şey tüm açlıkları ağzında pekiştiriyor...
21 Mayıs 2017 Pazar
24 Nisan 2017 Pazartesi
özgür; lük adına- eksenine;
"ve tüm öfkelerim, arzularım
meydanlanıp (göğe) gerçeklenip, imge olup; beni de içine çekecek - katacak ve
anlamlarını (ve doyurum ve doyurumsuzluklarını beni adam edene kadar)
bana ve bilişime gülücükler , oyunlar ve saldırılar gibi çarparak (ve benimle alay geçen oyunlar
oynayarak) kendilerini olarak beni kendime getirecekler gibi ….
..."
yadırgadığım her şey ve yapamadığım olamadığım her şey; boşluktan üzerime yağıp beni yağmalayacak ,çullayacak ve dalga geçişlerle kendini olacak gibi...
---
ben olmayı yadsıyışım ve kendi benime öfkem ve nefretime varan
kendimi sevmemem ve onamamam; yerinde duran gaflet gibi olan bu adamı sevmemem
ve çıkıp onun herşeyi değiştirmesini ve kendini değiştirmesini -birden olup
beklemem ve hiç durmadan olmasını beklemem ve bir değişimde hiç onu
yadsımadan değişim istememenin derinliği ve anlamsızlığı ve çözümsüzlüğü o
kadar anlamsız ve derin bir uçurum ki;
-kendi- suratıma çarpan tokat gibi
–oluşum;
ben olmak istemeyişim o kadar
derin ki
olmak bir çalkantı ve sallantı)
tüm bu tantananın da ne yöne gitmesini bilmediğim de
bireysel yaşamımı neye kılabilirdim ki!
varı yoku ellerimle biçimlesem ya
da dönüştürsem neye biçimlerim?/dönüştürürdüm?
dışarda bir anlam, cevap var beni çağıran gibi ama olmayan/henüz
yapılmamış
durmak, anlamak, yapmak arası
çelişkiler de çekim ve gidim gelim selleri
benden daha büyüğün /birlikteliğin
imi ve diğer oluşların ve işlerin imi-ya da bekleyişimin imi -sarıyor
beni o anda kuşatıyor;
çoklaşmış çocuklar gibi günsüz insanların/durumlarının beni
sarması
hiç yadırgamayan bir insan-biliş
topluluğunun, “ooo sen mi geldin” demesi ya da hiç aldırmaması gibi bir yerde dinlenme
ve durarak ve bekleyerek sadece varolma gibi histen sonra
tüm varoluşu bırakmak gibi bu
esaret aklımı kurcalıyor
bir coşkunlukla solgunluk arası bir yere ya da her ikisi bi
aradaki yerde dirençle bekleme eğilimi
(yıkılgan ve yıkılgan olmayan ben
ikisi bir arada tutunuyor ve çekiyor birbirini)
tüm bu -kendini yaşayanı ve olanı ;kendi adına bağımlamam ve
çözümlemem o kadar derin ki; bir şey olmanın merkezi olmaktan öte beni alıp
kucaklayacak bi şeyin olması ve durumun kuşatganlığının temizliği ve saflığı
gibi oluşun açılımı gibi bekleyişler
beni varedecek yada oyuna çağrıcak; yeni bir varoluş çocuğu /oyunu
ya da “bak bu var gördün mü” de ki yenilenmenin
olumu,
varoluş gücünde ve büyüklüğünde, belki adam kılığında belki değil
ne kılığındaysa o kılığında, beşbin çocuk gelip beni hani ne duruyorsun diyecek
gibi ..
durumlar ya da bu çocuklar farketmez; etrafta kıyamet
kopuyor-çemberimde sanki;
dışarıdaki boşluktaki imgeler tüm sesleriyle
beni dövecek ve içimden geçecek gibi;
beni savurup yerlere vuracaklar gibi
"ve tüm öfkelerim, arzularım meydanlanıp (göğe) gerçeklenip,
imge olup; beni de içine çekecek - katacak ve anlamlarını (ve doyurum ve
doyurumsuzluklarını beni adam edene kadar) bana ve bilişime gülücükler ve
oyunlar ve saldırılar (yani bana çala çala) ve hatta alaylar gibi çarparak
(ve benimle alay geçen oyunlar oynayarak) beni kendime getirecekler gibi
ya da (bir benzeri-) kendime
geleceğim yere bakıyorum..."
boşluklara çarpıp dağılıp imgeler olup -beni boşluğa ve imgeye katıp benle -h-alay edecekler ve ben buna artık bi yerden sonra içim geçip -kendime gelip- güleceğim yeri -orası -çılgınlığı
imgelerim bana tokatlar vuracaklar ve çözümlemelerini
vuracaklar-alaylarını vuracaklar alaylarını
beni döve döve adam edecekler gibi;
işte o zaman /yeni gülmeye/ (gülme olmayana başlayacağım gibi
yadırgadığım her şey ve yapamadığım olamadığım her şeye boşluktan
üzerime yağıp beni yağmalayacak çullayacak ve dalga geçişlerle kendini olacak
gibi
varoluşu-m-uz; bunu çözümlemem o kadar derin ki defalarca düşündüm
kendimi bu anılarımla ya da (var ya da yok söksem ve bir oraya ya
da buraya götürsem taşısam ve taşsam anlamını sökemiyorum- doyumunu
alamıyorum/vuramıyorum. Doyganlık bir temas, açlığı içimde… Tam bir doyum….)
geçmişimle ve varolanımla yüzleşili/barışılı, onu unutarak ve
soyutlayarak çıkaramıyorum ve dönüştüremiyorum
yok edemiyorum-var edemiyorum-
bu tutuncalı tutunca beni sarıyor
ve aklımı kuşatan bu im doğuyor-bekle ve diren
direngen ol; diren diren diren;
bu herşeyi yarıda bırakma kaçma ya da yokolma olmama çekimleri
gibi duran şeyler ve atmosferler beni şeye savunamıyor ve savunamıyor-olmuyor
ve bana yetmiyor
bana bize yetmiyor bu varoluş-um-uz
sığınamıyorum sığamıyorum/sığamıyorum artan (yalnızlıktan) ve
azalan şeylerden umulan medet
bana taşmıyor
bir zafer istiyorum-adı zafer olmayan -kimseyi yenmemiş
zaferin en bilinmedik sonuca-na
bekletmiş olumunu
bir patlama istiyorum göğsümde -diğer hiç bir şeyi patlatmamış/kırmamış
dökmemiş
değişim sancısının/değişim
isteminin onurduğu ya da kırıp dökmesinin edası bir bağımlılığa ve bağıma gebe
olmayan özgür bir olma/dönüşüm
yarattıklarımdan yaratcaklarımdan/kendimden
olumumdan/olaganlığımdan da ürküyorum ve korkuyorum
bir şeyin bağımı olmamam; bu alıp verme ve velvele beni götürüyor
yaratamam kullayamam
obejktif tam objektif bir yaratımın yaratısı nedir-üretisi nedir
bu sonuçlarla yüzleşmek ve görmek bilmek çılgınlığı , aşıgan çılgınlıklar,
artma çığlıkları ve bilinç sesleri --uzayları
hiç bir kavrama bağıl bağlı kalamam -ben olurum-ne istersem
hiç bir şey beni sınırlayamaz
tüm sınırlardaki ve sınırsızlıklardaki herşey öğretir bana --oldurur
taşlara ya da başlara dönüşen yanım buğuruyor
ben hiç bir şeyin yaratıcı üreticisi uzayı, uzağı ve bağımı olamam
/olmak istemiyorum
bir seçimin tanırı
bom boş bir anlam ve anlamsızlık ve var ve yok
(var ama yok) gibi bir şeye; uykuya dönüşmüş gibi olduğumda; olmak
istediğimde beni uyandıran ses güç ve kudret ya da durum daha büyük bir zafer
ya da umulmayacak umulmadık büyüklüğünde bir sarma kuşatma biliş ve oluş
olmalıdır
biliş kopuş çığlık ve çığkım çağlısı olmalıdır
benden büyük işler yaratan
bütün varoluşun kopması gibi bilinmez bi enginlikte olmalıdır
burdan benim enerji taşan ışımlarla ve ışınlarla söküp çağlayan özgürlüklüklere
götürmek ve bilinçler ve tüm varoluşlar meydanlarında kopan gezintiler gibi
olmalıdır
----
ben olmayı yadsıyışım ve kendi benime öfkem ve nefretime varan
kendimi sevmemem ve onamamam; yerinde duran gaflet gibi olan bu adamı sevmemem
ve çıkıp onun herşeyi değştirmesini ve kendini değiştirmesini -birden olup
beklemem ve hiç durmadan olmasını beklemem
ve bir değişimde hiç onu yadsımadan değişim istememenin
derinliği ve anlamsızlığı çözümü o kadar anlamsız ve derin bir uçurum ki;
---
yadırganmayan -ikilik duyulmayan -ya da kendinden başka
kalamayan bir özel imge oluşunda ve varoluşunda evreninde gibi bir yerde
özgür-tutsak tutkuların kendilerini kendilerini -deneyimletmesi gibi bir
çözümlemeye ithafen;
yadırganmayan -ikilik duyulmayan -ya da kendinden başka
kalamayan bir özel imge oluşunda ve varoluşunda evreninde gibi bir yerde
özgür-tutsak tutkuların kendilerini (dışarı savurarak ve oldurarak kendine
kendi kendilerini -kendileri gerçeklerenerek nerdeyse coşkunla ve yağımla
kendini ters bana yağması olması gibi) deneyimletmesi ya da durumu çözümlemesi
gibi bir ters bakışta;
narsizmin öbeği;
yeniden doğuş;
------
ölme gibi yer
dönenlerle işim ne;
belki de gezegen olmak istenebilirdi ...üzerinde kuşlar otlar bitirmek için....bilmiyorum güneşlerle işim ne;
belki de gezegen olmak istenirdi ...üzerinde kuşlar (hayatlar ve yeni hayaller ve yeni sefaletler) bitirmek için.....bilmiyorum güneşlerle işim ne;
belki de gezegen ,gezmeyegen de olmak istenirdi
üzerinde kuşlar ötürmek ,otlar bitirmek (sevgiler bitirmek/başlatmak) (hayatlar ve yeni hayaller ve yeni sefaletler) bitirmek için-/başlatmak için bilmiyorum
sönüşlerle -sönenlerle ve dönenlerle işim ne;
belki de gezegen olmak istenirdi ...üzerinde kuşlar (hayatlar ve yeni hayaller ve yeni sefaletler) bitirmek için.....bilmiyorum güneşlerle işim ne;
belki de gezegen ,gezmeyegen de olmak istenirdi
üzerinde kuşlar ötürmek ,otlar bitirmek (sevgiler bitirmek/başlatmak) (hayatlar ve yeni hayaller ve yeni sefaletler) bitirmek için-/başlatmak için bilmiyorum
sönüşlerle -sönenlerle ve dönenlerle işim ne;
kesinlikle ölü/ölügen bir bedene tıkılmış ve doldurulmuş boşluk gibi olmak
kesinlikle ölü/ölügen birinin/bedenin içine canlı sandırılmak üzere boşluk doldurmak-doldurulmak gibiyim
arkadan (içerden) bir şeyler sanırım her sabah bunun içine girer gibi -başlar gibi
o da olursa;
burdaki his sanırım şey gibi
resim çekilmek için kafası boş adamlar yaparlar
bedeni boş bir eski hafıza yığını burda ve bedeni boş kompleksin otomatı bi şeyler çağrıyor -durumlar oluşturuyor-ona programlanmış -gidilmiş
kurulmuş saat gibi
yeni seçemiyor
içimde bire boşluk sanırım ne sızarsa her gün ordan -içeri ne girerse o var ve oluyor gibi;
sabah bir otomat yaşıyor ve kalkıyor
gün içinde sonra bi şeyler devinirse burda hak getire
yaşam ve canlılık yok inanmıyorum
bedenle bağ kuran bu im-bu eski ben kırıntısı orda yaşamıyor artk- yerini terkedip gitmiş;
belirli belirsiz zamanlar ,ara ıslak düşünceler -arada sıra çakan şimşekler- yaşıyor sadece içimde
-hafıza izleri-
kesinlikle bir harabeden fışkıran otların bedenimi sarması gibiyim ve beni sarmaşıklar ve filizler (beni yaşıyor-ben de yaşıyor) yaşıyor-ben değil
ben imi sabahları direnen bi şey sadece.. alttan yeni fışkıran-çözülen
her gün yeniden yapan bunu
sonra günün görüntüleri-eski program ve günün götürdükleri ,sürülmeler başlıyor/yaşıyor;
yeni şimşekler- aranıyor; bazen
ve yeni yapımlar
uykudan sonra burası bir kapıdan dar bir kapıdan yeni yine içeri geçmek gibi
bir azizin cenazesi ve cesedi -sanki sadece işte ..bir duvar gibi cansız ceset her sabah akım topluyor içine
ya da yeni kuşlar konuyor cenazeye ve
kuşlar ötüyor işte sadece sanki burdan
eski harabe anılarıyla birlikte
içerde ne yapılacağı bilinmiyor -kimin olacağı/olunacağı
yeniler gidip geliyor gibi
eski olumları tekrarlanıyor ve yeni enerjiler -durumlar aranıyor sadece
kesinlikle ölü/ölügen birinin içine adam koysalar-bana/buna benzerdi;
arkadan (içerden) bir şeyler sanırım her sabah bunun içine girer gibi -başlar gibi
o da olursa;
burdaki his sanırım şey gibi
resim çekilmek için kafası boş adamlar yaparlar
bedeni boş bir eski hafıza yığını burda ve bedeni boş kompleksin otomatı bi şeyler çağrıyor -durumlar oluşturuyor-ona programlanmış -gidilmiş
kurulmuş saat gibi
yeni seçemiyor
içimde bire boşluk sanırım ne sızarsa her gün ordan -içeri ne girerse o var ve oluyor gibi;
sabah bir otomat yaşıyor ve kalkıyor
gün içinde sonra bi şeyler devinirse burda hak getire
bedenle bağ kuran bu im-bu eski ben kırıntısı orda yaşamıyor artk- yerini terkedip gitmiş;
belirli belirsiz zamanlar ,ara ıslak düşünceler -arada sıra çakan şimşekler- yaşıyor sadece içimde
-hafıza izleri-
kesinlikle bir harabeden fışkıran otların bedenimi sarması gibiyim ve beni sarmaşıklar ve filizler (beni yaşıyor-ben de yaşıyor) yaşıyor-ben değil
ben imi sabahları direnen bi şey sadece.. alttan yeni fışkıran-çözülen
her gün yeniden yapan bunu
sonra günün görüntüleri-eski program ve günün götürdükleri ,sürülmeler başlıyor/yaşıyor;
yeni şimşekler- aranıyor; bazen
ve yeni yapımlar
uykudan sonra burası bir kapıdan dar bir kapıdan yeni yine içeri geçmek gibi
bir azizin cenazesi ve cesedi -sanki sadece işte ..bir duvar gibi cansız ceset her sabah akım topluyor içine
ya da yeni kuşlar konuyor cenazeye ve
kuşlar ötüyor işte sadece sanki burdan
eski harabe anılarıyla birlikte
içerde ne yapılacağı bilinmiyor -kimin olacağı/olunacağı
yeniler gidip geliyor gibi
eski olumları tekrarlanıyor ve yeni enerjiler -durumlar aranıyor sadece
kesinlikle ölü/ölügen birinin içine adam koysalar-bana/buna benzerdi;
içizyonizm ve bencilik
içyonizm ve bencillik
göğsüm kahkaha atıyor
aslı şuydu - hiçizyonizm-hiçizyonluk
çok kere hiçizyon
hiçizyon _bizyon da
-
görülen ve kaybedilmiş savaşların ertesinde derin düşünür kendini yönelten tehlikenin farkına varır
düşman bir düşman yaratmıştır .. kendini
kendini yaratan düşmanı bunu görür
bir düşmanın iyi bir düşmana sahip olmak üzere yarattığı kendini gördüğünde
hiç bir yolculuk kalmamıştır-
derin asılı uzaylar boşlukları
göğsüm kahkaha atıyor
aslı şuydu - hiçizyonizm-hiçizyonluk
çok kere hiçizyon
hiçizyon _bizyon da
-
görülen ve kaybedilmiş savaşların ertesinde derin düşünür kendini yönelten tehlikenin farkına varır
düşman bir düşman yaratmıştır .. kendini
kendini yaratan düşmanı bunu görür
bir düşmanın iyi bir düşmana sahip olmak üzere yarattığı kendini gördüğünde
hiç bir yolculuk kalmamıştır-
derin asılı uzaylar boşlukları
çözülen yumak/çözülmeye devam eden- zorlanan;
çorap söküğü yüzyılında
--
ilk ipin ucunu tutmak ve pimi çeker gibi çekmek oraası sonrasında
yumağın eriyip dağılması-
ortada bir yumak olmaması ve kalmaması
sonucunda
bu başta;
ilk ve son sayıla nbir yerden
baş ya da son -kördüğüm- sayılacak bir yerden tutuyorsunuz
düğümü kesiyor, söküyor ya da çözüyorsunuz ve
sonra da ipini ucu rüzgara veriyorsunuz
ya da çocuklar oynuyor
ya da bir kedinin kuyruğuna bağlıyorsunuz onu
sonra bir yumak kalmıyor
oyun oluyor sadece
--
ilk ipin ucunu tutmak ve pimi çeker gibi çekmek oraası sonrasında
yumağın eriyip dağılması-
ortada bir yumak olmaması ve kalmaması
sonucunda
bu başta;
ilk ve son sayıla nbir yerden
baş ya da son -kördüğüm- sayılacak bir yerden tutuyorsunuz
düğümü kesiyor, söküyor ya da çözüyorsunuz ve
sonra da ipini ucu rüzgara veriyorsunuz
ya da çocuklar oynuyor
ya da bir kedinin kuyruğuna bağlıyorsunuz onu
sonra bir yumak kalmıyor
oyun oluyor sadece
Yazar ağzını kapamalıdır ki eseri kendininkini açsın. - Nietzsche
- Kendi dünyasını kazanır dünyayı kaybeden.
- Nereden geldiğiniz değil, nereye gittiğiniz belirlesin bundan sonra şerefinizi!
- Yaşamak, arzuladığım gibi ya da hiç yaşamamak: Bunu istiyorum, bunu ister en ermiş olan da.
Ah siz ilahi varlıklar, bana çılgınlık verin artık! Çılgınlık verin ki sonunda kendime inanabileyim! Hezeyanlar ve çırpınmalar, ani aydınlıklar ve karanlıklar verin, korkutun beni hiçbir faninin hissetmediği şekilde ateş ve buzla, gümbürtü ve etrafta dolaşan şekillerle, ağlatın ve inletin beni, bir hayvan gibi, süründürün yerlerde; yeter ki ben inançlı biri olayım! Şüphe yiyip bitiriyor içimi. Yasayı öldürdüm; yasa beni, bir cesedin canlı birini korkuttuğu gibi korkutuyor. Eğer ben, yasanın daha fazlası değilsem, o zaman dünyanın en alçak insanıyım. İçimde olan yeni ruh, eğer sizden gelmiyorsa, nereden geliyor? Size ait olduğumu ispatlayın bana; bunu sadece çılgınlık ispatlıyor bana.
Arzularımız o kadar şiddetlidir ki bazen birbirimizi parçalamak isteriz. Ama topluluk duygusu bizi durdurur. Lütfen not edin : işte bu, neredeyse ahlakın tanımıdır.
- Ah, buldum onu kardeşlerim! İşte, en yüce dorukta kanıyor sevinç pınarı benim için! Burada, hiçbir ayak takımının benimle birlikte içemeyeceği bir yaşam var! Akışın nerdeyse pek yoğun geliyor bana, ey haz pınarı! Doldurayım derken, sık sık yeniden boşaltıyorsun kadehi!
- Ancak hepiniz beni inkar ettiğiniz zaman size dönmek isterim. Gerçekten,kardeşlerim,o zaman kaybettiklerimi başka gözlerle arayacağım.O zaman sizleri başka başka bir sevgi ile seveceğim.
6 Nisan 2017 Perşembe
.Haklısınız..
.Milliyet Gazetesinden Bilgin Gökberk'in
10 Ağustos 2007
tarihli yazısı
10 Ağustos 2007, Köyün Delisi'nden…
Yine Alman Lisesi ve yine O nesil
…Okul 08:00'de başlıyordu.
Her sabah, Kadıköy'den Karaköy'e 07:15 vapuruyla gidiyordum.
Ucu ucuna.
Bazen…
Sis olurdu ya da lodos.
O zaman 07:00 vapuruna binerdim.sis çok lodos olunca da 06:45 veya 06:30 vapuruna. Öyle bir programlamışlardı ki hepimizi…
…Bir sabah yine vapurlar çalışmadı.
Göz gözü görmüyordu yine.
Kalkan ilk vapura bindim (06: 45).
08:05'de dersteydim.
Sınıfta, şimdi yaşıyorsa Kalli'nin yaşında olması gereken, en sevdiğim Hocalardan Herr Umlauf vardı.
Hocaların içinde en mantıklı gibi olanı.
- Niye geç kaldınız Herr Gökberk?
- Sis vardı.
- Bir önceki vapurla gelseydiniz.
- Öyle yaptım.
- Demek, ondan da öncekiyle gelmeliydiniz.
- Normalde geldiğim vapurun 2 öncesiyle geldim.
- 3 öncesiyle gelseydiniz.
- Kalkmadı.
- ?
- İlk kalkan vapura bindim.
- Dün geceden, sis olacağını bilmiyor muydunuz?
- Hayır.
- Bilmeniz gerekmiyor muydu (genelde sorardık hakikaten bir gece önceden, hava durumunu)?
- Gerekiyordu.
- Madem vapurla geliyorsunuz, bir gün önce, hava durumunu öğrenmeniz lazım değil mi?
- Evet.
- Eee?
- Sordum “yarın sis yok” demişlerdi.
- Meteoloji yanılabilir, hazırlıklı olmanız lazım her şeye.
- Haklısınız.
- En iyisi, sizin belki bu yakaya taşınmanız.
- Haklısınız.
10 Ağustos 2007, Köyün Delisi'nden…
Yine Alman Lisesi ve yine O nesil
…Okul 08:00'de başlıyordu.
Her sabah, Kadıköy'den Karaköy'e 07:15 vapuruyla gidiyordum.
Ucu ucuna.
Bazen…
Sis olurdu ya da lodos.
O zaman 07:00 vapuruna binerdim.sis çok lodos olunca da 06:45 veya 06:30 vapuruna. Öyle bir programlamışlardı ki hepimizi…
…Bir sabah yine vapurlar çalışmadı.
Göz gözü görmüyordu yine.
Kalkan ilk vapura bindim (06: 45).
08:05'de dersteydim.
Sınıfta, şimdi yaşıyorsa Kalli'nin yaşında olması gereken, en sevdiğim Hocalardan Herr Umlauf vardı.
Hocaların içinde en mantıklı gibi olanı.
- Niye geç kaldınız Herr Gökberk?
- Sis vardı.
- Bir önceki vapurla gelseydiniz.
- Öyle yaptım.
- Demek, ondan da öncekiyle gelmeliydiniz.
- Normalde geldiğim vapurun 2 öncesiyle geldim.
- 3 öncesiyle gelseydiniz.
- Kalkmadı.
- ?
- İlk kalkan vapura bindim.
- Dün geceden, sis olacağını bilmiyor muydunuz?
- Hayır.
- Bilmeniz gerekmiyor muydu (genelde sorardık hakikaten bir gece önceden, hava durumunu)?
- Gerekiyordu.
- Madem vapurla geliyorsunuz, bir gün önce, hava durumunu öğrenmeniz lazım değil mi?
- Evet.
- Eee?
- Sordum “yarın sis yok” demişlerdi.
- Meteoloji yanılabilir, hazırlıklı olmanız lazım her şeye.
- Haklısınız.
- En iyisi, sizin belki bu yakaya taşınmanız.
- Haklısınız.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)