27 Ekim 2013 Pazar

Yıkılmaktan korkmayın,

Yıkılmaktan korkmayın,

Bir ağaç yıkıldığında kökleri hala topraktaysa gövde üzerinden gökyüzüne ve ışığa dimdik uzanan yeni ve genç sürgünler verecek ya da köklerinden farklı yeni gövdeler büyütecektir
Kökleriniz sağlamsa, yıkılsanız bile yenilerek gençleşerek ve hatta güçlenerek yaşamaya devam edersiniz,

Yıkılmaktan korkmayın,
Bir ağaç yıkıldığında, kökleri topraktan sökülmüş ve kurumuş bile olsa, nesiller boyu saçtığı binbir tohumla yaşamaya ve yeniden doğmaya devam edecektir,

Yerinde sabit olduğunu düşünen ağacın meyvelerin içinde sakladığı tohumları, göçmen kuşlarla millerce seyahat ederek başka yerlerde yeni ağaçlar oluşturacaktır,

Bu da demek oluyor ki ağaçlarda sehayat edebilir;

25 Ekim 2013 Cuma

Bizi bir gerçeklik değişimi bekliyor,

Bizi bir gerçeklik değişimi bekliyor,

Gerçekten,

Ve şu anda oluyorda, sürüyorda,

Şu anda gerçekliğimiz değişiyor ve boyut geçiş çizgisindeyiz, Ben demiyorum Kasyopya Kanalı ve kanallığı bunu söylüyor;

Evet bazılarımız kalacak ve felaketler deneyimleyecekken bazılarımız yeni ve bilinmez ama muhtemelan tarif bile edilemez bi gerçekliğe gidecekgöçecek,

Neler oluyor,

Bizi bir gerçeklik değişimi bekliyor,

 -


Bazılarımız bunu ve bunları okuyor, bunların olacağını düşünüyor ve inanıyor, Yani gerçekliğin gerçeklerinin değişeceğine, yeni bir boyuta gideceğimize, termonükleer patlama benzeri anlar yaşayacağımıza, yüksek benliklerimizel sonsuz sürmüş gibi gelecek ve görünecek olan birleşme anı yaşayacağımıza, dünyadaki fizikelliğin değişerek daha eterik/uçulabilen kaçılabilen çok boyutlu ama daha önemlisi daha önemlisi var, bugün kü ben yapılarından farklı olarak daha ben bileşkeli , çoğul benli ve benliklilik fikrine daha açık böyle değilse bile daha bileşke ve bütün hissedilen bi duyuş gibi bi şeye ve yakın bi gerçekliğe yürüyor olduğumuza ve hatta çift cinsiyetli ve cinsiyetsiz vb. gibi uzayan bi gerçekliğe geçiyor olduğumuzu düşünüyor, Yani bekledikleri bunun ve bunların artık olması uçuşa geçmek yani ve yani dünyanın felaketlere boğulması gibi şeyler, bunlar olur mu acaba olacak mı ya da olsun artık vb. diye,
Yani bunları okumuş değerlendirmiş ve bunlara inanıyor olsanız, kıpır kıpır uçmaklı ve herkese anlatmaklı mı olursunuz ya da nasıl olurdunuz bilmiyorum, Ya da ne söylemek isterdiniz onlara, Bilmiyorum, Size kalmış, açık alan;

Bekliyoruz

Ve bekleyip göreceğiz,

-
İlgili bazı Kayopya Transkript Kalıpları
fizikselliğin değişkenliği, (geçişte-geçiş sonrası için gibi,  beden ve beden hissedimi için gibi))
yenilenerek genç bir görünüm elde edecekler, (geçiş sonrası geçenler için bi temsil)
yeniden enkarne olmadıkça ya da (boyut) / geçiş çizgisinde dönüşmedikçe KH sınız, ( ölmeden ölmüşte yeniden doğmuş gibi başka bi gerçekliğe ya da dünyaya boyuta enkarnasyona geçmek, ölmeden gerçeklik değiştirmek fikri)
hiperkinetik duyumsayış, (dalga/boyut geçişi için bi temsil/anlatım)

Bi termonükleer patlama gibi olacak (deneyimleyici için yanılmıyorsam, bu da geçiş ve birleşme anı, vb. yi ifade ediyordu sanırım aklımda kalmış)
bunu kendiniz görmenize izin vermemiz gerekiyor, (Lauranın 4. yoğunluk nasıl, benzeri bi soruyla geçiş sonrası hakkında bilgi almak istemesi üzerine verilen cevap)

Bazıları için sonsuz sürmüş gibi gelecek/olacak (Yüksek benlikle, kendi geleceğinle, gelen yeni gerçeklikle birleşme gibi yanılmıyorsam, )



24 Ekim 2013 Perşembe

Binlerce kuşa bölünüp uçmak

Binlerce kuşa bölünüp / dönüşüp uçmak

--

Binlerce kuşa bölünüp / dönüşüp uçmak

Sonra gökyüzünü dolduracak kadar /taşacak kadar
sonra yeryüzünü
her yerde uçan kuş olmak
yeryüzüne konduğunda yeryüzü olmak yeryüzüne dönüşmek
ağaca konduğunda ağaç
havalanan bir ağaç,
ağaç kuş

--

Yeryüzünde bi esin olsaydım, esine dönüşseydim, sanırım; Yani bi esin vermek sunmak isteseydim bu özgür, sınırsız (sonsuz) çok ve açık olasılıklı düşünce ve düşünme esinleri olurdu, sınırlanmamış ve kısıtlanmamış (özgürleştirilen) düşünce ifadesinin altını çizmek istiyorum ve çiziyorum, bu kavramın anlamı o kadar derin ki;

Aşağıda bi yazımda şöyle bi düşünce kalıbı gelişti, Yeryüzünde okunduğunda en çok duygu yoğunluğu, derinliği, düş oluşturmuş şiirlerden damıtılmış esin topluluğun bir matriks matematiksel bir yapı olup anlamları bezeyerek yeni şiirler oluşturması gibi bi düşünce, Aslında bu düşünceyi yazı içinde kullanırken ve sunarken sunmak istediğimiz, sunduğumuz bi düşünce kalıbı, Daha önceki yazımlarda da dünyadaki verilerin böylesine işlenebildiği görülebildiği onlarla deney yapılabildiği bi yerden bahsetmiştik, Gökyüzünde bi yer bi sonra bi gelecek farketmez, Bi çok düşün ve esinin kapısını açıyor, Yeryüzünde oluşmuş en duygu yoğun anları görmek onları yeniden canlandırmak, o anlarla bileşke yaparak yeni yaşamlar anlar deneyimler tasarlamak ve onlardan matematiksel veriler süzmek, sadece bunu düşünenin bende yarattığı mutluluğu , duyguyu ve doygunluğu tarif edemem, bu anları bi gerçekliğin sanal gerçekliğin ya da bi alternatif ya da paralelegerçekliğini içine girer gibi deneyimlemek, Dünyanın tüm dillerinden matematiksel bi matriksin bi zeka bütünlüğünün otonom şiir oluşturması, ya da bunun gibi nicesi ki sadece basit ve belkide tutarsız bi örnek ama Aslında bu düşünce kalıbı bize bunun mümkün olduğu ya da olacağı bi noktayı mümkünlüğü ifade ediyor, bunun mümkün olduğu bi noktayı gerçekliği düşünmeyi ya da bunun gibi, Bunu okurken orayı düşlüyoruz, belki içinde ki orayı düşlersek sadece bu düşünce kalıbının sunduğu düşlem artık düşlenmemiş bile olsa sonsuz oluyor, Örneklenebilir çoğaltılabilir ya da üzerine düşünülebilir, Yeni çocuklarız ve ve dünyanın tüm geçmiş gerçeklik bilgisi ve verisi bi database gibi elimizde orada istediğimiz görebiliyoruz ve alabiliyoruz, Onlardan karmalar bileşkeler ve oyunlar yeni gerçeklikler yapabiliyoruz onların içine girip deneyimleyebiliyoruz, ve nicesi, Bu bi oyun parkı ve kitaplık ve bu sadece bi düş ve düşünce kalıbı, Bunu tekrar yazmak ve açmak istedim çünkü bize 4.seviyeden 6.seviyeye kadar perspektif sunabilecek bi düşünce kalıbı, Aslında yazdıklarımız yani yazmak istediklerimiz ne metinler ne de şiirler araya serpiştirilmiş esinler ve düşünce kalıpları,Bu ne diyebilirsiniz, Ne önemi var diyebilirsiniz, Bi düşüncenin vurguladığı hatırlattığı bir yer mekan geçmiş gelecek olabilir mi diyebilirsiniz, Ya da bi düşünce kalıbı nedir diyebilirsiniz, ne uynadırabilir diyebilirsiniz, Kendimce önemi anlamı ve çağrışımı değeride öyle bu dünyadan ve gerçeklikten bile çok çok büyüktür gibi,, bu zaman zaman üzerine yazmayı ve açmayı düşündüklerimden ama nedense sadece zihnimdeki düşünce kalıbı imgesi ve anlatımı belki sayfalarca yazılabilir ama ne zaman yazacak olsam çıkmıyor ya da analtmıyor gibi ve bu aslında özetle anlatıyor da gibi,

Düşünce kalıbı ifadesi bi kasyopya çeviri ifadesi olup bu şekliyle tam olarak anlamını doldurmuyor olabilir ama yeni bi kelime ya da yeni bi düşünme biçimi kalıbı ifadesi gibi bi şey

Ve bi düşünce kalıbı kitaplığı/bankası casseiopeia'ya sevgilerle;


Yukarıdaki yazı neden kaleme alındı,

Sadece belirtilen şiir teması ona benzer bi an, bi flashback gibi, zihnimde açılan bi pencere gibi, yaşanmış bi an gibi hatta yaşanmış bi andan daha güçlü yaşanması mümkün olan bi an gibi zihnimde belirdi canlandı, Belki saniye bile sürmeyen bi an ve tek duyumsadğım neşe coşkunluk mutluluk ve gülüş, Sadece bi silüet ama bi ekip bi grup birileri bi an bu gerçek olmuş ve gerçekten benzer bi şekilde oluşturulmuş şiirleri okuyp birlikte gülüyorlarken gibi,

Ben bunun tadını anlatamam doğurduğu mutluluğu ya da coşkunluğu,
Bu ve benzer şeyleri tüm kalbimle tüm coşkunluğuyla paylaşmak istiyorum ama yaşanmamışlığı paylaşma değil ve hiç bi anlatım ve kelime buna yetmiyor, Ben kendime sorup duruyorum, Kasyopya da belirtilen takip eden deneyim binlerce yaşamlık zevk ve eğlenceye değecek ifadesi ne anlama geliyor olabilir, bu da bi düşünce kalıbı, Sadece aşağıdaki yazımla birlikte yukarıda belirttiğim ve yaşadığım anın doygunluğu o an donsa ve zaman sonsuz değil binlerce milyarlarca yaşamlık (dünya içinde) zevk ve eğlenceye değebilir mi diyorum, o kadar yüksek ki, o kadar doygun, o kadar yeni ve neşeli ki, Düşünce kalıbı diyorum işte bu bi düşünce kalıbı, bizi binlerce yaşamlık zevk ve eğlenceye değecek bi şeylerin bekliyor olması, bunun gerçekliği geçek olup olmayacağı bi yana işte bu bi düşünce kalıbı ve seni binlerce yaşamlık zevk ve değecek bütünlükte bi şeyler düşlemeye buna inanmaya genişlemeye-zihin açmaya itiyor, Ve ben bunu gerçekten bundan öte açmak istemiyorum, Herkes kendi düşlemeli anlamalı ve çözmeli, o kadar büyük ki,

""3. yoğunluk KH yaşam formlarının ya 4. yoğunluğa geçiş öncesinde ya da tam geçiş çizgisinde öğrenecekleri “numara”, mutlak şekilde sınırsız olasılıklarla düşünmektir. Bu süreçteki ilk ve en somut adım, ummayı/beklentiyi (ç.n. anticipation) tamamen bırakmaktır. Bu sizin için çok zor. Bunu anlıyoruz, ama bu nedenle de bu noktayı tekrarlayıp duruyoruz. Örneğin, geçmiş hayatlarınızdan birinin aynı zamanda gelecekteki bir hayatınız olduğunu düşünür müsünüz?""
Kasyopya Transkriptleri

Sadece bu kalıbın ya da yularıdaki binlerce yaşamlık zevk ve eğelnceye değecek deneyim kalıbının yaşamıma kattığı anlamı ben inanın tarif bile edemem, Doygunluğu ve umudu, Düşünce kalıbı nedir diyorum, işte budur, Sadece bu kalıpların düşünceme kattığı genişlik ve anlam zenginliği gerçekten bunun ölçülebildiği bi noktadan ölçülebilseydi sonuç ne olurdu merak ediyorum ve gerçekten merak ediyorum, Ama tüm duyuşum ve sezgilerimle ölçtüğümde tm madd, yaşamıma bedel ve sözde varlık mutluluk vb. içinde geçen bi yaşamı bu ana sadece bu kalıba bu anlamı yükleyerek baktığım ve doldurduğum bu ana bi anda düşünmeden takaslardım, ki daha fazlası nice söylenebilecek güzel söz ve duygu anlam, Gerçekten tüm yaşamım bi yana sadece bu kalıbı/kalıpları öğrendiğim anın yaşamıma kattığı gerçeklik değişimi benim için binlerce yaşama, binlerce yaşamlık zevke ve eğlenceye değerdi,

Kasyopya'ya en içten ve en derin sevgilerimle;
Kasyopya'ya ekibine arkasındakilere, içeren içermeyen tüm zekaya ve aslında zihnim ulaşabildiğince bu çerçeveden tüm varolana  en en ama en derin sevgi ve şükranlarımla;
Yaşamımda bu ve benzer mutluluk doygunluk ve şükran tattığım tüm anlarımı selamlayarak, bitmesin gibi olsun;
Büyük umutla;


23 Ekim 2013 Çarşamba

Düşlüyorum / Çocuk

Bu dünyadaki en büyük kelimelerden biri çocuk,
Çocuk çağrışımı berraktır,
Genel olarak, belki kendi çocukluğuna belki genel bi çocukluğa ama yine de bi tür öğrenmeye açıklığa, saflığa, yönlenmemişliğe ve kirlenmemişliğe vurgu ve çağrışım yapar gibi,
Her ne kadar acı ve drama dolu çocuklar ve çocukluklar olsa bile, bu iyilerin iyi olanların hatırlandığı vurgulandığı bi kelime gibi,
Çocuk kelimesi bi tür her yöne gidebilirlik, her şeye açıklık, çok olasılıklılık, başlangıçlık, ilerisi açıklık ve daha fazlası tüm bunlarla doluluk;
Sadece çocuk kelimesi zihne çarptığında oluşan çarpışma, düşünülebilecek olasılıklarla başlayarak düşünülebilecek ve düşlenebilecek sonsuz açı;
Çocuk dediğinde zihninde bi yaş ya da bi yüz belirmez belki,
Çocuk dediğinde bi durum algı ve imge belirir belki,
Çocuk mutsuzdur ama imge mutludur belki,
Çocuk nereye gideceğini bilmez ama imge umutludur belki,
Yeniden çocuk olmak desem belki, binlercesi ardımdan çocukluğuna atlayacak,
İşte tam şimdi çocukluğun içine atlanan bi düş düşlüyorum
Nasıl mı demiyorum tam düşündüğüm/düşlediğim ve duyduğum/hissettiğim gibi,
Tek düşündüğüm sonunda çocukluğun içine atlamış ve bu olmuş hissetmek;
Yaşam/ oluş aban böyle bi an doygunluk getir,
bunu tüm anlarıma beze
Öyle bir evren olsun ki her anı bu duydu dünyada/evrende çocukluğuna atlamak dönmek(bilmek/anlamak) tadında olsun,
Aşkın coşkun duygu/doygu kendine yol buldun, Özgürce güzellikler yaratsın,
An kendine gerçek arasın,
Tüm gerçekliklere çarpı çarpsımn,
Gerçeklik toplasın/biriktirsin, damıtsın/berraklasın

Özgür düşlerim, özgür düşüncelerim, hiç dillenmemiş kelimelerim/umutlarım
Zihnimde benim arayıp bulmadığım yeşermiş filizlenmiş tüm umutlar
Anlatamadığım anlamadığım tüm düşünceler, berraklıklar
İnanmayan inanç
Kör umut

İçimdeki sözleri yazılmayan his şarkı,
akıp giden o sel, durmayan o sel
gerçeklikler gerçeklikler çarparken
Gerçeklikler akıp giderken
Zamandan kopmuş bi duyumsama,
Tüm her şeye bedel bi anda uykuya dönme korkusu ve kaygısı,
Çığlıklar gibi patlayan zaman


---

Say ki hiçbir işin yok da düşünüyorsun
Amma da düşünüyor diye şaşsın dünya
Sanki senden önce düşünen hiç olmamış

Dalga mı geçiyorsun düşler mi kuruyorsun
Öyle sonsuz sınırsız düşler kur ki çocuğum
Böyle bir dalgacı daha dünyaya gelmedi desinler


Aziz Nesin

---

Ben bir gerçeklik yaptım,
Umutlarım içinde,
Gerçekliğim ve inancım yarı buçuk içinde
Ama ben dışındayım gibi
Şimdi burda başka bir sanrıda orası için o gerçeklik için veri/gerçeklik biriktiriyorum topluyorum, o gerçekliği yapıyorum/ o gerçeklik için parametre damıtıyorum gibi,
Bunu kendime anlatıyorum kendim bile inanmıyorum,
ben o gerçeklik olacak mıyım onu yaşayacak mıyım
bu gerçek mi?
Bilmiyorum demek isterdim ama bilmiyorum gibi değil bu,
Ben deliden deli bu inanç bükülmez
ama dışındayken bu dünyadayken bunu kendime bile anlatamıyorum
bu zor, bunu yazsam yarın sabah uyandığımda her şey başka

ama bırakalımda öyle desinler, böyle bi dalgacı gelmedi desinler;

Bunu gör dünya buraya yazmıyorum,

Gerçekliğine çarpanı, çarpacak olanı gör

Umuttan büyük dalga bu, dalgacı dalgası
bu dünyada, her şey acı ve drama sanılan uyku dolu bu dünya da bi dalgacı bi zihin, her anı çocuk gülüşüyle patlayan, çocuk neşesiyle patlayan çocukluğu kaybetmekten geri dönüş tadında bilinciyle patlayan bi evren yaratmak ve o evrende yaşamak düşledi, özgürce düşledi;
Gerçekliğe çarpan her parametre umuttan büyük olsun, nedenini nasılını biçimini düşlemeden özgürce düşledi;
Özgürlüğün özgürlüğüne kanat çırptı, inanarak ve inanç tanımında inanç ötesi inararak, kendi bilincinde bunu yaşayacağına ruhunun en karanlık tortularında ikna olarak , inanç geliştirerek düşledi, Yarın güneş doğacağını bilmekten daha güçlü inanç umut biriktirerek düşledi, dolu dolu düşledi;
Özgür düş uyku dolu ve nice bilinmeyen kanat,
İnanarak uçuyorum;
Tüm gerçekliklerin tüm gerçekliğine,
düşlenmemiş nice düşe,
Umuttan ve öğrenmişlikten damıtılarak yaratılan nice gerçekliğe ana inanarak
Kendimde uçuyorum,
Uçmak dedimse gökyüzünde uçmaktan bin uçmak;
düşlerim boşluk gökyüzü olmuş bana, inancım umudum kanat,
Anlatamadığım her kelime yumru yumru patlamlarla güç veriyor,
Boşluktan düş toplayarak uçuyorum, hepsini her birini bıraktığım yeri biliyorum umutlarımın,
hiç biri yarım kalmayacak;
Ben öz kendi saf zekayım,
Varım ve bilincindeyim,
Anda ruhumu patlatsa , istersem ve gerkirse kendime kendimi duyduracağım ve duyacağım
Kendimi kendimden yeniden ve yeniden yaratarak
Kendimde uçacağım;

Mavi şelaleden bi ışık
maviden bi su

 açık, berrak saydam

damarlarım aşk taşı,

---

Dalga mı geçiyorsun düşler mi kuruyorsun
Öyle sonsuz sınırsız düşler kur ki çocuğum
Böyle bir dalgacı daha dünyaya gelmedi desinler

Aziz Nesin

---

gökyüzü parçalanıyor,
Yeryüzü parçalanıyor
Gökyüzlerinin içinden gökyüzleri, yeryüzlerinin içinden yeryüzleri çıkıyor
Uçuyorlar, dağılıyorlar, savruluyorlar
Gözlerinin önünde gözün/gözlerin yeryüzü gökyüzü

pembe soluk bir nesin;
düş taşı
maviye çalan bi mutluluk

---

Düş Dalgası
Gerçekliğe vuran çarpan düş dalgaları
Gerçeklikteki soyut ve saydam şoklar
Sessiz sesi çağlayan ve uğuldayan bi ışık

---

Çocuk adının bilinmeyen imgesinden yapılmış bi umut
çağnık çağnık (gerçek) aşk


Patlam patlam patlamak istiyorum

 ---

Matematik adı çocuk zihni olsun,
Matematik adı çocuk zihni duyuşu imgesi gibi bi şey olsun,
Matematik adını kelimesini zihnindeki çocuk adı imgesinin doğurduğu bi şey/şeyler olsun üzerine;

 ---

Günüm, gecem
Bana yaşadığımın, varlığımın, herşeyin yolundalığının daha parlak bir ışığını getir;
Bana hissetmenin, anlamanın farkında olmanın daha parlak daha güçlü olduğu bir an getir,
İşte ben yaşıyorum (varım) ve sonsuzum duygusu içinden hiç kaybolmasın ve arttıkça artsın ve çoğaldıkça çoğalsın gibi olsun, Duygu/doygu patlatacak sığmaz gibi olsun, Neşesi/darı/coşkusu olsun,
O an öyle bi olsun ki, gerçeklik patlamış gibi olsun,
Gerçeklik patlamış gibi olsun;
Birazdan kendimin (içimdeki) içine uçarak atlayacağım gibi olsun;
Atladığımda deli gibi tekrar, ama atlarken mutlu gibi, düştüğümde işte burdayım gibi bi şeyler olsun;

Bedenim içimden yarılmış gibi enerjim içimden çıkmış gibi iki tane olmuş gibi, çoğalmış gibi olsun,
Biri bi uçurum boşluk gibi olsun, diğeri düşülecek bi yatak, karşılayıcı bi uçuk zemin gibi olsun;
Tüm bunlar atlayan bene hadi sıra sende daha biz sana atlayacağız der gibi olsun;
Düşmek ne uzun ne kısa olsun, Atlamak gibi keskin olsun,
Düşmek uyanmak gibi başka da kalkmak gibi olsun,
Her yanda görünmeyen parıltılar var gibi olsun,
Boşluk seni beni gıdıklıyor gibi olsun;

Kendim kendime işte bu benim der gibi saçılsın,
Kendim kendime işte bu benim der gibi saçılsın,
Üzerine patlasın, üzerine saçılsın/ atlasın,
Varlığım patlasın
Öyle bi patlasın dağılsın açılsın ki,
Patlasımda oldum der gibi;
Patlam patlam patlamak istiyorum

Zihnimde patlama şiddetinde açılımlar ki ben bile inkar edemeyeyim gibi
Zihnidem anlatmak, anlamak patlasın
Zihnimde bilmek patlasın,
Zihnimde öyle bir patlasın ki anlamamak bilmemek onu basınçlı kaplar gibi sıkıştırsın sıksında daha güçlü patlasın
Kıyametler bu patlamaların zerresi gibi olsun kalsın yanında
Ziihnimdeki tüm cehennemler anda don buz buz patlasın

Varlığım varlığma görüş patlasın/patlasın
Bakış/biliş patlasın
Şaşkın donuş patlasın

Neşe adı, sevinç adı, coşkunç adı, soğuk gibi su gibi boşluk gibi hiçlik gibi uzay gibi olsun her yeri ve her şeyi doldursun, İçinden çıkılmaz gibi olsun,
Başka şey duydurmaz gibi olsun,
Karanlık kasvet varamadan erir donar gibi olsun;
Patlam patlam an patlasın,
An üstüne an patlasın,
Vuruş vuruş vursun zihnime,
Yarış yarış yarsın zihnimi,

Neşe neşe neşe patlasın,

Coşkun sel çağnıyan anım, anlarıma an patlasın, an dağıtsın,
Eskik zamanlı bi an sandığım bu duyuş, sonsuzuma sonsuz patlasın,
İçinde patladığım patlamaya patlasın;
anlatmayan kelimelerim patlasın
Anlatmayan anlamaya naklım patlasın
duymayan kulağım patlasın
Kendimden söz/his kaçıran eksik duyuşum patlasın
İçiçe içiçe her şey patlasın
Patladıkça patlasın;
Atım atım patlasın

Kayalara vurup giden çarpıp giden kasvetler gibi dağılan bu şeyler,
İçindelik-içimdelik patlasın
Anlatamzlık ve bu anlatamazlık bu kendine dokunamaz çatır çatır patlasın;

http://www.siir.gen.tr/siir/a/aziz_nesin/cocuklarima.htm

Say ki hiçbir işin yok da düşünüyorsun
Düşün düşünebildiğince üç boyutlu
Amma da düşünüyor diye şaşsın dünya
Sanki senden önce düşünen hiç olmamış

Dalga mı geçiyorsun düşler mi kuruyorsun
Öyle sonsuz sınırsız düşler kur ki çocuğum
Düşlerini som somut görüp şaşsınlar
Böyle bir dalgacı daha dünyaya gelmedi desinler

Dünyada yapılmamış işler çoktur çocuğum
Derlerse ki bu işler bişeye yaramaz
De ki bütün işe yarayanlar
İşe yaramaz sanılanlardan çıkar


Aziz Nesin

---

Karanlikta kımıldayan düşünce

Behçet Necatigil

--

Bir çeşit anlatamayış;

Yoksa bir sonu, olmayacaksa
Bitsin gitsin, patlasın dağılsın bu anlamazlık, bu yalnızlık, bu bilinmezlik
bitsin, gitsin, dağılsın;
patlasın emi
patlasın
---

Bütün çabalarım olmuyora varıyor,
sanki her yer, her yerin adı olmuyor ve olmayacak konulmuş,
varacakın adı bu,

---

Bu değil anlatışım, bir yalanı anlatıyorum şimdi,
bu değil kargaşam ya da bilmediğim,
sakladığım bi yer ya da saklandığım ya da içinde bulunup kendimi koruduğum sığındığım
ama bu da değil,
tüm yalanlarımı görüyorum artık çünkü hislerim doğruyu söylüyor
kendime yalanlar söylediğim be değile çıkıyor hislerim
ve sanki her yer bu değil
ben nerdeyim;
ben ordaysam her yer ne ve nere
bu değilse ne yalanım dolanım

---

Zihnimde kargaşadan kurulmuş bir köprü,
çöküyor,
çöküp duruyor,
iyi de ben nere düşüyorum,
şimdi nereye gideceğim

ola ki, olsun ki,
bilinmezliğe umuttan yapılmış bir köprü
çok umudun ve umut mühendisliğinde olması lazolım belki o ayrı
o nereye çıkacak
ola ki , olsun ki bilinire, bilenen,
orayamı gitmek istiyorum ben,
daha çok acı, daha çok akrmaşa içinde boğulmak dağılmak istiyorum ben/ istiyor gibiyim
neden?

İşlenmemiş umuttan evrenlerim,
Her yere ve her şeye köprüleyebilecek ham-saf düşüncem ruhum neden bu izbede çürümek istiyor gibi
Bu şiire kaçan yalan bi duygu anlatımıysa neden doğru susar içimde elimi kırıp elimi almaz,dilimi kırıp dilimi almaz

Bir avcı ve bir ok,
Avcı hedefi bilir görür,
bi düşünce avcısı bi duygu avcisi sislerle dolu bi boşlukta kanat çırpan kuş gibi nereye gitsin nereyi oklasın,
Düşünce ham imgeden yoğurup, içine farklı dokunlar katılıp yoğrulan ve pişirilen hamur gibi,

Zamanım zamanıma ve anım anıma bindi,
Bi anımdan başka hissettiğim bi anımı düşünüyorum ve gözlemliyorum ve anımdan anıma esin aynılık oluşturmayı deniyorum, başka bir andaki kendimle onu kendim hissederek iletişim kuramıyorum, Sanki onu yaşayan ben değildim ben o karmaşayı yaşamazdı mama yaşadım biliyorum ve görüyoru mve ona ulaşamıyorum onu benimleyemiyorum gibi bi karmaşa ve tüm diğerleri,

Artan bilgi edinme çabasının ölçütünün ne, Zihninde bi temel yoksa ne üstüne yüklenecek yükselecek direk, Tüm kavramlarım, bilgim bilimim bildiğim çöktü, Hiç bir veri,,, taban yok-temel yok

İstemek içine hiç bir şey sığmıyor ya da her şey sığıyor, sınırsız-tutarsız ve isteğim ötesi istiyorum ben ama istediğimi bilmeden ve istemeden unutmak ya da bilmemek içinde gibi ki unutmak bile bunu kapsamıyor;

bu çılgın çağlayan zaman, tüm köprüler, anlatılamayan his;

-

buraya açmadım ben bu kapıyı buraya girmedim, evet
Günlerdir ve geçmişinde yıllardır zihnimde yoğurduğum bu anlamazlık cevapsızlık ve gün doğar gibi doğacak ve aydın sürecek anlamlı gün isteği/ beklentisi ya da bu değilse bile bu yakını şeyler üstüne,

duygularım onlara baksam, tam şu an,
içten;
şöyle hisssettim dağılmış ya da sisten yanlış yola sapmış gibi
iyide ben durgunlaştırmak, toplamak ya da doğru yolda olmak istemiyorum gibi de hissediyorum,
patlasın dağılsın gitsin her şey çözülsün,
yürümekte istemiyorum ki uçmak bile zahmet, kendiliğinde giden bir gidiş gibi bi şey ama
oyunbozan çocuk olsam bile bahanelerim var;
ve bi karmaşayı bi araya toplayıp (ondan) güzel bi şey yapmayı denemek yerine nedne karmaşasızlıkta ,,,
Bir yankı ve bir ayna o beni büküyor yoksa kimsesiz hissederim, Ben okunuşuyorum ona çarpıyor ve bana dönüyor nasıl döndüğüne bakıp yeniden bi konuşuyorum gibi bi şey bu,

ama lar boğuldu içimde;

her neyse bi şey vardı çıkmadı sanki bu gece, ya da çıakrmadım onu bilerek ve isteyerek bunun gibi bi his;

ama hazır değilim gibi değilde istemiyorum ya da değer vermiyorum bi histe eşlik ediyor,

Ve son sözüm duygum
Ve ateşten duman çıkar ateş görünmesede gören için duman ateştir ve ateş yol almaz ama duman yol alır, kokusu ve sisiyle; Ve yakında yakar ateş ama duman yakmaz, ateşi hatırlatır yine de 

ve yani desem ki patlamadım yanmadım, küçük bi ateşten yaş ve yapraklı düşünceler yakıp bolca duman yaptım desem bu ne ukalalık derin kendime

Bahçemde temizlik yaptım, tuttum bide ateş yaktım, kül ve gül savurdum,
Çalı çırğpı bunlar , derdim ne sapı ne kökü
Güle güle;


An gelir

An gelir
anlamak istersin,
an gelir
bilmek istersin,
an gelir
an içinde , o an olsun istersin hepsi
ama algıladığın zamanda algıladığın şekliyle o ana sığsın her şey / tüm gerçek
tüm düşünce parametrelerin, tüm imgen savaşır uğraşır sana gerçeği anlatmak için
bu şöyledir,
bi ormanda seni bulan gerçeğin; dilini (senin) gerçeğini ve kavramlarını öğrenerek onlarla sana gerçeği (kendini) anlatmayı denemesi gibi
ama algın kadar, sözlüğün kadar anlarsın, (algın sözlüğün/dilin/perspektifin)
oysa uçsuz bucaksız duyguların , onlara sığar anlam, varoluşun tüm gerçeklliği, tüm gizemi ( ki gizem sandığın tüm gizemsizliği)
duyguların dili yok sana anlatamaz,
O evrensel bi sözlüktür
Daha çok kelime öğrenmelisin,
Daha çok gerçek,
Daha çok düş-düşünce öğrenmelisin,
Tanımlanmış olmamalı, tanımlanmaya açık kelime yüzeyleri, imge yüzeyleri,
Onlar bükülürken aklında , denizler gibi dolar dipsizlik, alamsızlık,
bilgiyle anlamla dolar,
Sen imkansızlığa açıldıkça, sen imkansızlık- sınırsızlık (soznsuzluk-özgürlük) denizine yüzükçe/kürek çektikçe

Sözcükler bilgelik taşıyan teller olmadığı gibi, sözcüklerin ucuna takılmış bilgeliğini yakacak bi ampulun mü var
Neden uçsuz bucaksız olanı zihnindeki anlamla sınıyorsun ve ona sığdırmayı deniyorsun,
bin bilge / Bin guru anlatsın / Bin söz bin sözle bilensin, söze kanıt gerçek terazisi kurulsun, Kağıttan gemide yapılır o da yüzer bunun gibi olur batar,
Dipsiz uçsuz bucaksız anlam - bilinç enerji ruh zihnin, varlığın,
bu anlatamayan söz şiir bin meselden bin hatta onbin farklı şekilde yazılsın, dünyanın en seçkin şiirleri seçilsin,
Yüce bir zeka bu işe çanak tutsun rehberlik etsinde dünya yüzünde zihinlere çarptığında en beğenilmiş (en ses getirmiş) bin şiirden bi matriks denklem türetip en özgün anlam ve şiirleri kelimleri seçsinler en büyülü anlamları dokusunlar, söz sana ne yücelik anlatabilir ne bilgelik, bu çaba ucunda ampul olmayan bi kanala enerji taşımak gibi yakamayacağı ampulu enerji taşır mı bilge, o halde o bilge değil, ham bilge, dibi tutmuş bilgi;

ki an gelir
anlatmakta istersin
Bu anlamaktan da zor
belki içinde

Anlamak sırta alınan bi kefeyse anlatmaka boşalacak yükü, olsun bu şiirde

-

Çığlık çığlık kendime de ya da ,,,
Yabanda bi toplum buldun, git kültürünü, bilgini bilgeliğini gerçeğini anlat
Neden anlamıyorumu sorduğunda buna benzer bir rüzgar bir hortum olup yıkıyor zihnini belki,
Sabır bir sığınak ve fırtınada haberci belki

--

Çok duygu var dökülebilecek saçılabilecek ifade edilebilecek çok şey var, Evet başkalaştırarak ya da başkalaştırmayarak, Ama her birinde bin farklı denklem çıkıyor karşına sınanacak, burada içtenlik güvenebileceğin sığınaklı bi yapı ama içtenlik çatını başından uçuran rüzgarlar esiyor dışarıda , çığlığım varın bilinen en sert en katı en yıkılmazının kat kat katlanmış katlamlanmış duvarlarının içine dolsa patlatır açardı gibi hissederken bu çığlığı kendine duydurmaya yaşatmaya çalışma niye, uyku ya da uyanıklık, arasında tüm bunların, uyandığın sabahın gerçeği uykunun kendine uyanıyorsa gibi bi çığlıkta sözcüksüz tümcesiz acılar ve kendinden bile saklanmış ve bir ses ,,, yolları anlamaka çıkmayan anlatmak çabası, sözcüklere sığmayanı sözcüklerle betimlemek çabası ve niceleri, ki bunun altına dokunabilecek dokunmamış binlerce kelime, ses dize ünlem, bitge herşey, yazılabilecek yazılmamış her şey, ham tortuları zihnimde

gözyaşının ve ağlamanın bile sahtesi var,
belki sen anlarsın ama ben anlamıyorum artık kendimi;


 

 

Düşüncelerden yayılan müzik


Düşüncelerin Sesleri / Müzikleri

(Burada)

Tıpkı koku gibi havaya yayılan bi şey müzik,

(Havada başka kokuların olması ve birbrine karışması seni rahatsız ediyor mu? İşte burada havada başka (başka müziklerin yankılanması seni rahatsız etmiyor / etmeyecek) ( Yani belki istersen birazda koklamak için yaklaşırsan ya da koklarsan duyabildiğin gibi yaklaşarak ve kulak kabartarak duyabilirsin düşüncelerin seslerini/müziklerini)

Düşünceler kelimelerden bağımsız uçan yaratıklardır, (gibidir-bu temsilde)

Ve kelimeler onlara saldıran yırtıcılar gibidir, artık ne koparırlarsa

(doymak-doyurmak için)

Anlam ve anlamlar farklı bi katman ve yoğunluk gibidir, (renk ve ses)

Anlam bi düşüncede (demetinde) yemeğin tuzu gibi ayarlanır;

 (piyanonun başına oturmuş, düzenli ni notlar toğluluğu oluşturöayı ya da çıakrmay ıdenerken çalakalem tuşlara basan bestecinin gezintisi gib idüşünceler üzerinde gezintiler, çalakelem notalar)

Orman

 Tamamlanamyan ve yönlenemeyen masal - hikaye denemesi,

- Şey ben güzel bir şiir arıyordum,
- Ama çürümüş düşünceler ormanındasın, burada güzel bi şiir ya da esin bulmazsın ki, buradaki koku ve müzik, eskimiş, çürümüş düşüncelerden ya da onalrdan artık kurtulmak istediğimiz notalardan ve düşünce tınılarından yayılır, Güzel bi şiir ( için esin) arıyorsan uzaklara gitmelisin, (Tüm bu karmaşasada uzak esintileri duyamıyorsan?)
- ama buradayım,
- burada ne yaptığını ve ne aradığını bilmiyor musun?
- ()
- Kaybettiğin bi düşünceyi ya da izlerini arıyor olmalısın, Eski bi şeyler olmalı , Biraz dolaşmaya ne dersin, Müziğe ve kokuya aldırma hem sonra uzaklara gidebilirsin, Buradan toplayacağın şiirler bölük pörçük eski ve aynı olacaklar,
- Ne arıyor olabilirim ki burada,
- Düşünce tohumların için gübreye ne dersin, Biliyorsun ki taze çürükler orgaikleşir ve gübreye dönüşür ve bunları daha sonra yeni düşünceler ve şiirler yetiştirmek için kullanabilirsin, bi şiir tarlan varmı başka bi ormanda, şiirlerin yetişiyor mu ve meyve veriyorlar mı?
- (Şiir ağaçları olan bi orman)
(Belki başka bi orman)
- En iyi düşünce tohumlarına ne dersin, Ama onları bu ormandan taşırsan biliyorsun ki başka bir ormanda buradakinin aynısı yetişmeyecek onlar yaban olacaklar ve bulundukları ormana uyum sağlayarak başka olacaklar ama onları daha önceki ağaçlarınla aşılayabilirsin ama o zaman elinde aynı meyveler olur,
(- Elimde düşünceden evrimleştirilmiş, nesiller boyu yeniden ve yeniden düşünülerek aşılanmış aşkınlanmış saf düşünce başkalarından alınmış en yiyi tohumlar ve onları yabanlara ekiyorum)

(Orman düşünce için bi alan ve bahçe benzeri sembolizma, evren, boşluk, hiçlik)

(aslında sadece kendi düşüncemde güzel bi kaç esin ararken, düşüncemin duygularımın, benimin odağımın aslında bunun için doğru yerde buna uygun bi yerde olmadığını kendi iç sesimin rehberliğimin ban hatırlatması, aslında bu hatırlatma bilinçaltımda yaptığım bi gezinti, kazı ya da nadasın izlerinide taşıyor belki, )

(Buraya şuradan geldik, sanki başkalarını okurken düşüncelerinin gezdiği yerleri, içinde bulundukları ya da ulaştıkları enerjileri duyumsamak benzeri bi his üzerine, yani buna benzer şeyler üzerine düşünürken, Yani şiir ya da yazın yazarken kelimeler ve anlamlar düşüncenini yaptığı farklı açı ve perspektifleri sunmak, düşünce parçaçıkları ve kalıpları sunmak benzeri bi izlenim üzerinede düşünürken ve şiirlerde tüm bunları ararken ve bakarken çağrışımlar ve ilhamlanırken kısacası ve açıkçası, Her şey aynı gibide, Aynı ağacı dikmiş ve aynı meyveyi yetiştirmiş, Bunu aynı ormanda yapmış gibi herkes, Yani önceki nesillerin köklerine yenileri aşılamış ama onun ağacından almışken, Yani farklıları araken ve farklıları yetiştirmeyi denerken, Biliyorum ki sözcükler yetersiz tüm bunlar ama bunda da öte arayışlar tabi ve (dökülen uzayan anlatılmak istenmeyen anlatım)

Özce; Çürümüş düşünceler ormanından bi sepet şiir topladım, alın size yeni şiirler diye yutturmaya geldim, Pamuk prenses e en çokta;

Özce; Kendi öz tohumunu yaratmamışsan bile, (yani başkasının tohumunu kullanacaksan bile) git onu aynı bilindik eski köke (aşılama bari) ekme, kendi işlediğini, barındığın toprağa (kendi düşüncene, öz olan imitasyon olmayan senin olan-a) ek ki ham ve pek olsun ama dayanıklı özgün ve yenide olsun, Başkasına benzemesin, (Bin çeşit elma- bininin tadı birbirinden başka ama her biride elma; Tatlar içinde tatlar dışında tat yaratılır mı, Aradığın içinde olduğunun dışındaysa içine zaten sığmaz düşün, bunun gibi anlatımın ve sözcüklerinde sığmaz)

Masallar büyüyeyene kadar ve uyumak için, uyanmak isteyenler için çalar saatler, Zamandan saat çalan;

---

Bir düşünce taslağını bir bina gibi kurup işlemek ve yükseltmek, sütunlarını atmak, odalar inşa etmek ve süslemek ya da sadece taslağı kabaca resmetmek

Barış uçardım üstünüze


OLMACA

Ben çocuk olsaydım eğer
Kav çakmak satardım
Bulut amcalara
Pamuk şekeri alırdım yerine
Patlamış mısır alırdım

Ben çiçek olsaydım eğer
Hiç saksı giymezdim ayağıma
Ödünç kanat alırdım
Güvercin teyzemden
Barış uçardım üstünüze

Ali Yüce

Oyun


OYUN

Sebzelerden sevdiklerim:
Havuç, domates, oyun.
Meyvelerden sevdiklerim:
Elma, şeftali, oyun.
Bence en iyi besin oyun
Çünkü
Hiçbir şey yemesem bile bazen
Oynarken doyuyorum.

İsmail UYAROĞLU

Yeni çağ da / Bir çağ ki akar ötelere,

Yeni çağda mızrak çuvala girsin

Hey Gökler / F. Hüsnü Dağlarca

--

Bir çağ ki akar ötelere,
Bir ak.. ki yüce atalar

Türkçe Katında Yaşamak / F. Hüsnü Dağlarca

--

Oynasak
Biri yıldız olsa
Biri ben olsam.


Oyun /  F. Hüsnü Dağlarca

--

Ağaç taşı anlamaz

Mavi /  F. Hüsnü Dağlarca

--
 
İşte karanlık büyümüştür,
İşte gözlerini örtmüştür yenilen.

Yenilen Büyür /  F. Hüsnü Dağlarca

--

Bir sorgu günü değil anlamak günü
Gözleriniz açılsa
Maviden

Simgelerde Yüzler / F. Hüsnü Dağlarca

--

Aşkla kımıldayan küçücük ışıklar uçusur içimde yön yön,
Yaşadığımın farkındayım.

 Zaman Parıltısı / F.  Hüsnü Dağlarca
 
--

Çıkamaz çocukluğundan dışarı kimse

Dört yapraklı yonca / F. Hüsnü Dağlarca

--

Bir kuştu,
Her tüyüne bir çocuk kordelası bağladılar
Uçtu o.

Çocuk Kuş / F.  Hüsnü Dağlarca

--

Bana göre dağ
Yalnızdır

Göre / F. Hüsnü Dağlarca

--

Bir ışık üstünde gelir
Gelir o
Işırsın
Seversin yeri göğü
Uyanmış tutsaklar çağrısına dek.

Simgelerde Yüzler / F. Hüsnü Dağlarca

--

Yüreğin mi daralıyor, yıldız ışığında,
Bırak anılar gitsin biraz daha geri.
Ruhu götürmeden vakit yürüyebilir,

Deniz Feneri / F. Hüsnü Dağlarca

--

İlk insandan son insana kadar, daima.
Kendimi ve herkesi boşlukta hissediyorum;
Dairemsi bir müddet iniyor ruhuma.

Kainatın Akşam Yoklaması / F. Hüsnü Dağlarca

--

Öyle uzun seviyorum ki seni
Ya yaradılışta doğmuşum
Ya ölümsüzün biriyim ben...

Seni / F. Hüsnü Dağlarca

--

Peki sizin bu doldurduğum boşluk
Sizin
daha istemiyorum
Işıksızlığını yaşadığım varlık
Hepsi hepsi
Sizin
Daha istemiyorum

Geri Verin /  F. Hüsnü Dağlarca

--

doğada ilk kirlenmedir
ülkelere bölünmesi yeryüzünün

Kara Çizgiler /  F. Hüsnü Dağlarca

--


Ruhumun dünyasından eser tahayyüllerim
Rüya rüzgarlarında bir yaprak yalnızlığım

Yalnızlığım /  F. Hüsnü Dağlarca

--

Ben ölecegim, kimse seyretmesin,
Günes ve düsünceler içinde


Tenha / F. Hüsnü Dağlarca

--

Seslenir seni bana "sonsuz"
Der ki çoğal,
Der ki uzan mutluluğuna
Usun, iyiliğin, doğruluğun,
Bir bilinmeyenden bir bilinene dek
İşte and içiyorum,
Bütün ölüler adına,
Bütün gençler, bütün doğacak çocuklar adına,
Varacağım deyişine gündüz gündüz,
Varacağım Tanrı'ya dek,
Soluğumda soluğun.. 

Türkçe Katında Yaşamak / F. Hüsnü Dağlarca

(Dağlarca'dan Esintiler)

Barış Çağı / Altın Çağ

Çıplak su gibi yinelenir zaman
Gökyüzünde usumuzun dirliği
Her şeyin sese dönüşeceği bilinemez ki!
Bulutlar düşümüzde doludizgin   

O çağa bu çağa gömüldük
Bir şey var, susar, bakar durur
Gökyüzünden başka çağ yoktur.

Hiçbir yüzyılı yaşamadım
Nesne ve bilinç birdir, çağ atlattı beni
Bir hoş bilmece içinde yaşadım.

Yeniden doğuş, kıvanç, uyum
Kurgular bir yana, biz bir yana
İlk kez düşünmeden görelim

Martılar gibi yağmurun altında

Yağmurun Altında / M. Cevdet Anday

----

Yetsin demir çağının beyliği
Yeni bir gün başlıyor demek
Yeryüzünde korkusuz yaşamak
(yeni) bir dünya

Ah günüm yetse görmeye seni
Seni övmeye gücüm yetse
Barış çağı altın çağ

O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör
Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör 

Olsunda gör / M. Cevdet Anday

20 Ekim 2013 Pazar

Bu kapı yaşama açılıyor,

-Bu kapı yaşama açılıyor,
-Ben zaten yaşamdayım,
-Ama başka nereye açılıyor olabilir ki
-Girelim bakalım,
 --
Ne demiş aşık, satırlara yazacağına gerçekliğe yaz,
---

12 Ekim 2013 Cumartesi

Ne olmak isterdin


Akan müzik,

Kendi kendini doğaçlayan coşkunlayan akan müzik,

büyüyünce,

--

10 Ekim 2013 Perşembe

Varmak yok yola devam

3 Ekim 2013 Perşembe

Sıvışma

Sıvıyış, Sıvı iş
sıvışık - sıvı ışık
sıvışma- sıvılaşma

Sıkışma - kısılma-daralma-gerginleşme
sıkaşma - sıklaşma

2 Ekim 2013 Çarşamba

Tamga

google "tamga" web ve görsel araması, (yaptım ve buluntular) - ufuk açıcı

bu linki ( ve bağlantılı bi kaç linki) gerçekten sevdim, neden bu kadar geç karşıma çıktı ki;
Göktürk Yazılarının (Harflerinin Kökeni) - http://4.bp.blogspot.com
http://gokturkceogreniyorum.com/turk-damgalarinin-kokeni.html
http://turkcesivarken.com/

(Beni burada en çok etkileyen "A1" harfinin bir dalga titreşim yayılım benzeri olarak betimlenmesi, Bir dil oluştursam bununla betimler ya da başlardım inanamıyorum ki gerçekten bu ve benzer şeyleri bunları okumadan ya da karşıma çıkmadanda biraz düşünmüştüm, Tab idalga ya da değil bilmiyorum ama öyleyse tabi ve Kasyopya kalp atışı aklıma geldi yine kendi düşüncelerim kelimelerin-harflerin-seslerin ışık hareket-ışık yansı benzeri temaları olduğu olabileceği benzeri çağrışımların ve sezgilerim tüm bunlar, bunlar tamga ismide uyuşuyor, ga-gan (kan) ve tam-ga, tamkan ve Kasyopya kalp atışı,esen düşler gerisi size kalmış)

Dal-ga , (Talga)
(ga-gan(kan)) dalgan-dal-kan, kan dalları, damarlar (kan atışı, kalp atışı, kan dalgası)

Dam-ga (Tamga) - Tamkan

Tamkan - Dönüş (Alfabe,)
Dalga (harf)


Ve atalık blogdan kaldırdığım bi link aklıma geldi ve gidip içinde ne var ne yoksa silip aşağıdaki bölüm kalacak şekilde yayına aldım,

http://buyukbuyudedematam.blogspot.com/2012/10/theme-gecmis-ve-gelecek-ithaf-olunmustur.html

---
ve diğerleri;
Tamga
Tamga
Tamga
Türk tarihine ışık tutan motifler
Tamga
Boyların Tamgaları

---


Dökül karanlığıma ışıklar gibi
Ümit Yaşar Oğuzcan 

Oyun koyun çocukların adını

Oyunu sever bütün çocuklar
birdirbir, uzun eşek, körebe
bu yüzden anlamı aynıdır, değişmez
oyun sözcüğünün halkların dilinde

(Oyun koyun çocukların adını) 


http://www.siirperisi.net/siir.asp?siir=999

Dilimi ısırıyorum susuyorum


bellek, beden yazısı, bedenine kayıtlı ve sınırlı, ne yazık ki, evrenin ve insanın tüm tarihini kapsamayacak kadar sınırlı!
Yeryüzünde bir bellek ya da vicdan olup dolaşmaktan, bir lanet gibi gece uykularını kaçırmaktan daha anlamlı ne olabilirdi bu hayatta?

Hatırlıyorum. Hatırladıkça suskunlaşıyorum, sımsıkı yumuyorum ağzımı, dişlerim birbirine kenetleniyor, dilimi ısırıyorum, susuyorum, içim dibe iniyor iyice, hatırladıkça kımıldıyor içim, dibe doğru, çöküyor, birikiyor, ağırlaşıyor, artık istesem bile açamayacak hale geliyorum ağzımı, açsam tek ses çıkmayacak biliyorum, kimse anlamayacak, kimse duymayacak sesimi, ben bile duymayacağım sesimi, başkasının sesiyle de çıksın istemiyorum ağzımdan laflar, susuyorum. Hatırlıyorum.
Bir daha asla dönemeyeceğiz, bir daha asla cennet bahçesine dönemeyeceğiz, masumiyete dönemeyeceğiz,

http://www.odatv.com/n.php?n=dilimi-isiriyorum-susuyorum-0210131200