28 Mart 2015 Cumartesi

Çocuklar kendilerine söyleneni yapmalı.

"
-- Çocuklar kendilerine söyleneni yapmalı.

-- Baban küçükken benim gidişimden nefret ederdi.

-- Bir gün, evin önündeki ağacın yapraklarını koparmış.

-- Ona ne olduğunu sordum.

-- Baban da...

-- "Tüm yapraklar düştüğünde döneceğine söz vermiştin." diyerek sözümü hatırlattı.

-- O yüzden tüm yaprakları koparmış.

-- Sonra dedi ki:

-- Yapraklar döküleli çok oldu...peki sen neden hâlâ dönmedin?

-- Sonunda ağacı yakmıştım. Oğlumu üzmekten nefret etmiştim.

-- Piç kurusu! - Ondan sonra her gidişimde oğlumu yanımda götürdüm.

-- Dedi ki:

--Artık ağaç da yok ne zaman eve döneceksin?
-

Wu xia (2011) aka swordsmen-dragon"- film alıntı

20 Mart 2015 Cuma

nesini söyleyim canım efendim

başındaki bağlama sesi için;
kulağıma çalındı-aklıma geldi;


 nesini söyleyim canım efendim
gayrı düzen tutmaz telimiz bizim

benim bu gidişe aklım ermiyor
serdari halimiz böyle n'olacak

mamurlar yıkılıp hey dost viran olacak
aakibet dağılır ilimiz bizim

http://www.turkudostlari.net/soz.asp?turku=7620

9 Mart 2015 Pazartesi

Heidi'nin ayakları neden çıplaktı?

burdan okundu -görüldü ;link
kaynak

13 Şubat 2012. Biel’e yıllardır görülmeyen yoğunlukta kar yağıyor. Yerel gazeteye verilen küçük bir ilanda; Biel Şehir Kütüphanesi’nde yapılacak söyleşi haberi var. İsviçre’nin karanlık dönemini simgeleyen ‘Verdingkinder’ tanıkları yaşamlarını anlatacak.

Verdingkinder… Bu kelimeyi, “Sözleşmeli Çocuk” diye çevirsek de Türkçeye, kapsadığı karanlık ve acı öyküyü bilmeden anlamını açıklayamayız. Bu yazıda onlardan “çıplak ayaklı çocuklar” olarak söz edeceğiz.

Ecclesiastes - ‹‹Her şey boş, bomboş, bomboş!››


- gnoxis'e girdim, yeni başlıkları taradım,  - "karakoncolos"-"karakoncoloz"'u gördüm,
- Buralarda söylenen "goncaloz"-"goncoloz" kavramını düşündüm, google da arattım;
- Sonra Metin Münir'in bu yazısına ulaştım ; Goncoloslara Lokma ve Golfilla

- Metin Ünir'in bi kaç yazısını taradım, Bir yazısında bu kavram; "Ecclesiastes"ve link ile karşılaştım

"Ecclesiastes" Türkçe ya da  ; http://www.bibleserver.com/text/TR/Vaiz1

sanırım bu metin bi tür incil biçimi ya da öyle bi şey
ilginç bi şey gibi geldi bana
ve 10 kadar geldim-okuyorum; yukarıdaki oklar ile (sayfa) değişebiliyor

alıntı-lar

‹‹Her şey boş, bomboş, bomboş!››
 Bütün ırmaklar denize akar, Yine de deniz dolmaz.
Her şey yorucu, Sözcüklerle anlatılamayacak kadar. Göz görmekle doymuyor, Kulak işitmekle dolmuyor.
Ben kendimi göklerin altında yapılan her şeyi bilgece araştırıp incelemeye adadım.
Güneşin altında yapılan bütün işleri gördüm; hepsi boştur, rüzgarı kovalamaya kalkışmaktır!
Kendimi bilgi ve bilgeliği, deliliği ve akılsızlığı anlamaya adadım. Gördüm ki, bu da yalnızca rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış.

 Bir adam yüz çocuk babası olup uzun yıllar yaşamış, ama uzun ömrüne karşılık, zenginliğin tadını çıkaramamış, bir mezara bile gömülmemişse, düşük çocuk ondan iyidir derim.
Çünkü düşük çocuk boş yere doğuyor, karanlık içinde geçip gidiyor, adı karanlığa gömülüyor.
Ne güneş yüzü görüyor, ne de bir şey tanıyor. Öbür adam iki kez biner yıl yaşasa bile mutluluk duymaz, düşük çocuk ondan rahattır. Hepsi aynı yere gitmiyor mu?
İnsan hep boğazı için çalışır, Yine de doymaz.
Bilgenin akılsızdan ne üstünlüğü var? 
Yoksul başkasına nasıl davranacağını bilmekle ne yarar sağlar?
Gözün gördüğü gönlün çektiğinden iyidir. Bu da boş ve rüzgarı kovalamaya kalkışmaktır.

Bilgenin azarını işitmek, Akılsızın türküsünü işitmekten iyidir.
Çünkü akılsızın gülmesi, Kazanın altındaki çalıların çatırtısı gibidir. Bu da boştur. 
 
İnsan güneşin altında olup bitenleri keşfedemez. Arayıp bulmak için ne kadar çaba harcarsa harcasın, yine de anlamını bulamaz. Bilge kişi anladığını söylese bile gerçekten kavrayamaz.