24 Mayıs 2013 Cuma

Bilgi Sevgisi , Arayışı

(Adını anmak istemediğim o düşünürlerin bilimi, doktrini, vb. gibi anlaşılan ama aslında "bilgi sevgisi ve arayışı" anlamına gelen Felsefe üzerine "özne" üzerine düşünürken ya da ararken karşılaştığım bi kaç satır)
(Aslında, bugünlerde bi çok sorumuzun, sorularımızın, (onları geçmişte sormuşların) yanıtları diyemesem de hani, çıkarımsamaları, analizleri gibi)

--------

Felsefede suje-obje-bilgi ilişkisi
Felsefe, derin bir alandır.
+++ İnsanoğlunun merak duygusu, varlık sebebidir denilebilir.
Düşünen insan, her an birşeyler aramakla meşguldür.
Felsefenin, bu konu üzerine kafa yoran insan sayısı kadar tanımı vardır.
Mesela, şöyle bir tanım da yapılabilir;
+++ Belirli kurallarla yapılan soru sorup gerçeğin bilgisine ulaşma süreci…
Felsefenin özünde üç önemli kavram vardır; suje, obje, bilgi! Şimdi bunlara bir bakalım…
Suje, tek kelime ile bilen olarak adlandırılabilir. Yani, bilgi arayışında olan, bilmek isteyen, düşünen, arayan varlıktır.
Suje,(konu) soru sorma becerisine sahip, gerçeğin bilgisine; akıl, gözlem, sezgi ve benzeri değerlerle ulaşma gayretinde olan varlıktır.
Suje insandır, çünkü sorma eylemine sahip olan varlıktır.
Obje, herşey olabilir. Suje’ye göre, kendisi bile obje olur.
Bilgi ise bu ikisinin ilişkisi sonrası ortaya çıkar.
+++ Bilginin doğru veya yanlışlığı önemli değildir, önemli olan bir ürün ortaya çıkmasıdır.
Felsefi Bilginin İlkeleri ve Özellikleri hakkında
Doğa ve doğa üstü(metafizik) olaylar hakkında salt düşünceye dayalı açıklamalar yapmaya çalışır.
Evren ve varlığı parçalı değil, bir bütün olarak ele alır ve anlamaya çalışır, tümel açıklamalara ulaşmayı amaçlar.
Felsefe için soru sormak yanıt vermekten daha değerlidir. Çünkü felsefe için eleştiri ve sorgulama hayatidir, felsefenin var olma sebebidir.
Felsefe’nin özü; bir bilgiye sahip olmaktan çok, o bilgiyi aramak ve arayışı amaç edinmektir.

Alıntı, kaynak
http://www.asaskan.net/2010/11/felsefede-suje-obje-bilgi-iliskisi.html
http://www.asaskan.net/2009/11/felsefi-bilginin-ilkeleri-ve-ozellikleri-hakkinda.html

------

(ama şu var ki bugün ihityacımız olan kavramlardan biri de felsefe, ama adı ağırlaştırılmamış, kirletilmemiş olarak,(yani düşünürlere ve derinlere (derin olanlar gibi) bırakılmışlıktan arındırılarak) herkes tarafından açıkça bir bilgiye ulaşma arama denemesi olarak ve gerçek adının açılımı olan "bilgi sevgisi" olarak, ve öz niteliği olan soru ve cevap olarak felsefe  değerlidir, Zihin hiçken soru cevapla başlar başlamalı gibi algılıyorum ben, ve durmamalı gibi, Ve felsefe okumak, (araştırmak, bakınmak) amaç olarak öğrenmeye yönelmeyebilir de, Çünkü okuyan ondan bilgi süzmese (öğrenmese) bile (daha önce akıl yürütenin) akıl yürütme, soru cevap, deneme deney sürecini gözlemler ve içselleştirir (öğrenir), Bu önemlidir(bence))
(Kişi kendine sorular sorup yanıtlar alarak cevaplara ulaşabilir diyor Kasyopya metinlerinde ve (bilme isteği olana, sorana) bunun denenmesi tavsiye ediliyor, sonsuz öğrenme gücü ve aklın sınırı olmaması da vurgulanıyor, Belirtmek istedim,

İşte felsefe
Hepimiz bugünlerde okuyacak saf, kaynak metin kanal metni-bilgisi,vb. arıyoruz, Felsefe önemli kaynaklardan biri ve edebiyatta var tabi ama seçmek ve bulmak , saflaştırılmış kaynaklar ( her yerde))

Benzer bağlantılar ve yazımlar
http://www.notdenizi.com/suje-ile-obje-arasindaki-iliskilerde-kurulan-baglar-27971/?ModPagespeed=noscript
http://www.dersimiz.com/ders_notlari/Estetik-Sanat-Felsefesi-oku-22139.html

(Felsefe adını esefle kınamıyorum ama buraya kendimce onun adını (zihnimde) eğlenceli hale getiren bi şeyler deneyeceğim, az sonra) , (felsefe adının zihnimdeki çağrışımı ile oynayacağım ve onu pozitifleyeceğim gibi)

23 Mayıs 2013 Perşembe

Bir oyun oynayalım mı?

Kelimeler yetse, Benim adım orman,  
                     
Kundağında kundaklanan bir ruh
Vicdanlardan göğe taştı

ne ahlak ne de sevgi gökten dünyaya indi
insanlık istedi keşfetti hepsini
---

içimde içinde yüzdüğüm bir deniz var
-

yüreğimde yaşıyorum
-

kendimde yaşıyorum
-

Bir ağacım ormanda,
-

Kim, bu ben?
-

Kim bu susan?
-

sen hiç, 'hiç' oldun mu ?
-

Aklımdan geçen sözler
Kalbimden gelen sesler
Hepsi bir orman oldu
-

bu kalabalığın içinde yapayalnız hissetmektense dünyanın bir ucunda tek başımayım
kir göstermeyen renkleriniz sizin olsun, (ki) korkmaktansa bulanıklığın tam içinde bir başımayım
(ki) benim belki de gizli bir bildiğim var elbette ağlarım, benim can kırıklarım var
(ki) senin gördüğün yanağımdan süzülenler, asıl içimde içinde yüzdüğüm bir deniz var

-
Dünyanın bütün nehirlerinden
Sözlerimiz seslerimiz aksın

-

aşk masalsa gerçek olsun
aşk (gökte yıldızlar gibi) sonsuz olsun
-

(bazen)Çok sağlam sandığım her şey birden bire çöktü
-

her şey insanlar için, görmek öğrenmek için
-

Kaybetmeye gerek yok bulmak için
-

Her gün güneş doğar, yeter ki açık olsun perdeler (perde-örten, perdeleyiş-koruyuş, saklayış, perde-ses-katman,boyut,geçiş eişiği,iki eşik arası)
-

Sizi bilmem, ama ben karar verdim.
Su gibi duru olup hep akmaya,
çoğalmaya, Dalgalanmaya, taşmaya...
-

Bedenim sağlam bulunmuş; yüreğim paramparça
-

çok parçalandım... parçalandıkça çoğaldım diye inanmazsam nasıl yaşarım
-

Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayati seyredersin
-

Hep sanmışım
-

Yağmur yağmış heryer yıkanmış
-

bir bilet istiyorum
sadece gidis olsun
cocuklugun safligina
gidip orda yasamam gerek
-

Hayat bize oyun oynuyor olabilir mi
-

Bizler büyürken durmaz büyür oyunlar
Bütün oyunlarda herkes kadar benimde payım var...
-

Sil baştan başlamak gerek bazen Hayatı sıfırlamak
Sil baştan sevmek gerek bazen Her şeyi unutmak
-

Biraz su biraz yeşillik Her yer benim evimdir
Taşırım dünyayı sırtımda Her dil benim dilimdir
-

Suyun derinliği aynıydı
Ama senin beline benimse omuzlarıma geliyordu
Sana bilmediğin bir şey söyleyemem
Ortak mı oluyorsun bir başkasının yalnızlığına
Yüreğin yalnızlık nedir bilmeyecek
-

Aynıydı gökyüzümüz
Berraktı umutlarımız
Farklıydı seslerimiz
Aynıydı gerçeğimiz
İnsanlığa ne oldu

Ormandık kül olduk
İnsandık kul olduk
Bittik artık
--

ne ahlak ne de sevgi gökten dünyaya indi
insanlık istedi keşfetti hepsini

"senin ne haddine böyle şeylerle uğraşmak?"
diye soran hazırcı tembel sen misin?
böyle yaşlanmak olmaz, seninki eskimek, çökmek
ruhu küskün bomboş bir bedensin

kelimeler yetse daha neler neler buldum
elimle koymuş gibi huzurluyum
geniş ve loş bir yer istersen sen de bir uğra (yüreğine)
--

öyle şeyler söyleyebilmek isterdim ki anlatabilmek
öyle şeyler gösterebilmek isterdim ki resmedebilmek
öyle bir ilaç bulabilmek isterdim ki kurtulabilmek
bıçakla keser gibi kesip atabilmek bütün her şeyi

rüzgar olmak isterdim

bu bir rüya bu bir dua
rüzgara karşı uçmaya çalıştım
gözlerim kapalı
körebe oynar gibi
el yordamıyla, sezgiyle

kesebiliyorsan ruhumu, dene; duygularımı, yüreğimi;
bu bir rüya bu bir dua
ne dersen de, öyle olsun
--

İçimde bir ateş yanıyor
Bedenim dar gelir oldu
--

Beni ben yapan içimdeki sesleri susturamazsın
Yüreğimdeki sesleri susturamazsın...
--

Biz hepimiz uyuduk bittik yalnızlıktan
Sür yüzünü yüzüme korkma yalnızlıktan
--

Bitmesin sürsün bu düş
Sende düşün sende konuş
--

Nereye..Gider bu aşk
--

bir oyun oynayalım mı?

herkes açsın kalbini
oyun oynayalım mı

her kalp bir büyük dünya
ve bir kalp kırıldığında
hayata dair ne varsa
üzerinde o dünyanın başlar yok olmaya

bir kalp kırıldığında
denizler kurur toprak küser
denge kalmaz o dünyada
her kalp kırıldığında
bir yerlerde yolculuk başlar
mavi renkten siyahlığa karanlığa
her bir kalp kırıldığında
--

Gülümse bir kez benim için eğer duyuyorsan.
Rüzgar oool...
--

Gece geçmez gündüz olmaz
Can bu dünyaya dayanmaz
neden
--

düşlerim gerçek gerçeğim yalan
---

Karlı dağların ardında biri yaşarmış Bulut olur yağmur olur Bize bakarmış
---

Aklımdan geçen sözler
Kalbimden gelen sesler
Hepsi bir orman oldu
Bir kibritle yok oldu
Yana yana en sonunda kül oldum
----

üvey insanlık
----

senin adın ne, bana ismini söyle
neden böyle nefret dolusun söyle
neden önce adını sordum biliyor musun
biraz kendine dönmen daha iyi olacak
bir adım daha atmadan önce
yolun nerde bitiyor baksan iyi olacak

çok mu anlamsız geldi adını sormam
kim olduğunu unutmandan olacak
----

Yağmur yağmış , her yer yıkanmış.
----

Beni sevmezsen yağmurları sev
Bulutlar ağlasın sen gül güneş doğsun yeniden
----

ver elini sonsuza
al beni dünyadan
nerden geldim
yolculuk nereye
----

yeniden doğup gelsem
çocuk kalır büyümezdim
----

Rüzgara yön sorduk bilinmez
----

boşluğa düştüğümde oyunlar yaratıp oynadığım taşlarım var
----

içinde herşeyin anlamı gizli unutulmuş bir dil sözlüğüm var
----

Karanlıkla dans etmeyi
Sonra ölmeye yatmayı
Kahpe dunyayı anlat

Her bahar öncesinde
Kardelene dönüşmeyi
Kopmayı koparılmayı anlat

Gözlerin dolu dolu, hayatın da oyle
Hep göz pınarında
Duran o gözyaşında
Akmaya hazırlanan
-----

Yorgun geldim bu dünyaya kimse bilmez
sonsuzluk benim olsa fayda etmez
Çaresizlik gözlerinde can verirken
Söylerim ben senin yerine
İşte ben böyle öldüm gittim kendimi gömdüm
Sonra toprağa sordum dünya böyle değildi
Toprak dedi sen kördün
----

Birden, aniden buharlaştık
Bol kitaplı bir odada
Dünya yavaşça önümde uzandı.

Yel değirmeni rüzgarla,rüzgar uçurtmayla geldi.
Uçurtma bir çocuğun gözünden dünyayı korkuyla seyretti

Kundağında kundaklanan bir ruh
Vicdanlardan göğe taştı
-----

hic islanmadan yüzmek ne kadar mümkünse
hic yanmadan atesle ne kadar oynanabilirse
icinde yasamak varken teget gecmek dünyaya
iste bana öyle geliyor cünkü zaman gecip gidiyor
avuclarinda hissetmek varken
birinin ellerini sikica tutup sevmekten güvenmekten korkar olmusuz
kapilari kapatmak yetmemis bir kücük asma kilitle insani insan serrinden sakinmisiz
gözlerimiz var ama görmek istemedikce yüreklerimiz var ama
iste bana öyle geliyor cünkü zaman gecip gidiyor
zamanimiz var ama korkmayi sürdürdükce
ruhumuz var teslim etmeden önce
----

Bir ağacım ormanda,(ormanda bir ağacım ya da ben bir oramnım dağınık ve (bu) ağaçlarımdan biri (o) ormanda)
----
(seçki)
Şebnem Ferah ,

Ben bir mülteciyim

Ben bir mülteciyim (sığınmacıyım, kendi yüreğimde (korunan,(yüreğimce)), kendi yüreğine sığınan) GÜÇ     
                 
kendi yüreğimden başka sığınacak yerim yok yurdum yok
burda savaş çıksa bile ölen yok
yüreğimde yaşıyorum
(esir değil kul hiç değil)

kendimde yaşıyorum

burda aslında sınır yok
kazanmak kaybetmek yok
bu yüzden daha büyük güç yok

artık eminim
herşey içimde filizlenip,
istersem büyüyor, bakmazsam çürüyor

aşil topuğum aşktı
başka yüreklerde mutlu olmadım, yaşayamadım
oysa içimde ne ok var ne de atan
ne yön ne arka ön
ister yaşa ister sön

tüm hayallerin sonsuzluğa ve sona erebildiği yerdeyim
tüm niyetlerin bedenleri varmışçasına görülebildiği bir yerdeyim
tüm kitapların arasında kurutulup saklanan anılarla dolu bir yerdeyim
tüm sözcüklerin cümlelerden kurtulmuş gibi incitmeden özgür kalabildiği yerdeyim

ben bir mülteciyim
yüreğimde yaşıyorum

(esir değil kul hiç değil)

Şebnem Ferah

21 Mayıs 2013 Salı

(Düşlüyorum)


Bo blog adından ve başlağındanda anlaşılacağı üzre, bi düş blog, düş bahçesi gibidir, bildiğimiz gibi düşlerde değişir her şey, mekanlar, zamanlar, onlar bazen bize bi şeyler anlatırlar, anlatmayı denerler; Bazende karmaşmış zihinaltımızın çalkantılarını sunarlar, Yayınlar öylesine yapılır ve kanal da değiştiremeyiz değil mi?
İşte bizde böyle burada, kendimizce yazımladık, (Belirtmek isteriz ki) Doğruları, gerçekleri anlattığımızı, bilgi sunduğumuzu, bi şey bildiğimizi, sandığımızı, ya da şunu bunu anlattığımızı demeden içimizden o an ne gelirse döktük satırlara; evet bazen her şeyi bilir edesayla, noktalı ve keskin cümlelerle anlatmış ve yazımlamış olabiliriz ama tüm metinlerin tüm ifadelerin başında görünmeyen bir "Biz öyle düşlüyoruz ki, Biz öyle düşünüyoruz ki" vardır. Kendime şöyle anlatmayı denedim blog anlatısı için. Bu şunun gibiydi, Bi fotograf makinamız vardır ve basıp deklanşöre çekersiniz, Ve bazen hayatta görmek istemediğimiz karelerle ve yanılgılarla bi çok şeyle karşılaşırız, Bizde zihnimizde o an devinen düşünceleri o anki perspektifimizle, olabildiğince egolandırmadan ve olabildiğince içten ve iyi okuyarak resmetmeyi ve aktarmayı denedik, Ve biz neredeyse tüm negatifleri (tablanmamış ham fotoları yani) burada bıraktık gibi; (Bazen düzenliyoruz ancak bir çoğu hamdır, ışık patlamış, kapak kaplı unutulmuş, şu olmuş bu olmuş bozulmuştur)

Notlar olabildiğince kişisel ve bazen günce gibi, bazen taslak ve hatta bazen taslağın taslağı gibidir, Bi düşünüşün taslağı ya da daha sonra yazılabilecek bi anlatının taslağı, başka bi surumu anlatmayı denemek için ön hazırlık, vb. ( yan bazen anlattığı şeyi bile anlatmıyordur bu notlar) bu ve benzer yazımları başlangıçta buraya blog taslakları olarak kaydetsekte zaman içinde oldukça yazdığımızı ve çoğunlukla geriye dönüp bakmadığımızı ve yazımları yeniden düzenlemediğimizi de gördük, bu nedenle kişisel taslaklar ve notlar bile en ham ve doğal hali ile bu blogta sunulmuştur, (Kendi kendine düşünüşün saflığına yakındır olabildiğince ki ego bozar, okuyucu tepkisini azca çokça da olsa düşünmek bozar ama böyle işte) Bi çok yerde içimizde o ana gerçekten ne hissettiğimizi ,ne istediğimiz anlatmayı denedik ve tekrar tekrar yaptık, anlatımızı saflaştırmayı denedik ve dedik ki öyle bi anlatalım ki tam onikiden vursun yani ,hissimizin tercümanı olsun sözümüz olabildiğince yakın,

Anlatılar, düş yazımlar (ki bazen ciddidir ya da öyle görünürse dedeğildir) belirtildiği gibi zaman zaman fazla kişisel, okunması zor, vb. olabilecektir, Çalakalem üzerinde fazla düşünülmeden (yazarken,öncesinde düşünce yoğrulmuşsada) ve çoğunlukla redakte edilmeden ve gözden geçirilmeden sunulmuştur, Yazım ve imla hatalarıda bolcadır,

Bi konuyu özellikle yeniden vurgulamak ve belirtmek istiyoruz ki blog içinde her ne yazıyor olursa olsun, ne bildiğimiz, ne bulduğumuz, ne şu, ne bu, derdinde ve anlatısında değiliz, Bazen roman kahramanlarını seslendirir gibide özgürce kimliksizce ve aldırmadan işte, Ben yazımları tekrar okuduğumda büyük bir kısmında kendime aitlik ve benimlik bile görmüyorum çünkü o an bi şairin şiir yazması gibi akıp geldi bi kısmıda, Başlangıçta en büyük amacımız tüm bu karmaşada, kendimiz durumu daha açıkça görebilmek (aydınlanmak) ve gördüğümüzce anlatabilmek resmedebilmek düşünü ile başladık, Bir dönem Ple ve bazı kaynaklardaki gibi esin(ilham) olabilmek düşünüşü ile yoğunlaştık ve sonra her şey kendiliğinden gelişti ve zaten olduğu gibi oldu
Blogda zaman zaman delilik olarak bile tanımlanabilecek/nitelenebilecek duygu durum ve ruh hallerinde de yazımlar sürdürülmüş olup, yazımarın bir bölümündeki içeriğin okuyucu tarafından bu süzgeçlerle süzgeçlenerek değerlenmesini rica ederiz, Silmedik yazdık, silmeden yazdık, Hastaysan ağrı kanıyorsan kan yazarsın mı bilmem ki ve bazen ve çokçada saçmaladık ve belki saçmalık ötesi saçmaladık, Artık saçmamıza ne takılırsa, Biz bi derin ummanı saçmalayıp duruyoruz; ya tutarsa;
----

Ve biz neredeyse tüm negatifleri (tab edilmemiş, basılmamış ham fotoları yani) burada bıraktık; Ama basmadan yayınladık ve eğer bastık incittikse nice çiçekten de özür dileriz;

Eğer yinede herhangi nedenle bu blogda bir esin, esen arıyorsanız öncelikle diyeceğimiz şudur/şunlardır,


(Biz öyle düşlüyoruz ki, biz öyle düşünüyoruz ki,)
Yeniden düzenlenebilir fotograflar, istemediklerinizi silebilirsiniz, gidip yeniden çekebilirsiniz, ekipmanınız değiştirebilirsiniz, hayat her şey yeniden ve yeniden, her dönüş yeniden ve yenidenlik ve her an yeni bir dönüş

Dilemediğiniz negatifi tablamayın;
Hayatta bazen daha fazla deneyim ve anı sığdırmak için çok fazla deklanşöre basmış olabilirsiniz, Yani elinizde çok fazla negatif olabilir, Dilediğinizi seçin, istediğiniz istediğiniz gibi düzenleyin, Ve silmek istemediğiniz ve yinede oradan güzel bi şey çıkarmak istediğiniz negatifler için, ya da bunlarda benim yaşanmışlıklarım ve hatıralarım dediğiniz yükler için bence kimseyi suçlamayın, Bence onlarıda siz çektiniz ve bence bunu çok yapıyoruz;

(Biz öyle düşlüyoruz ki, biz öyle düşünüyoruz ki, )
Eğer yinede herhangi nedenle bu blogda bir esin, esen arıyorsanız öncelikle diyeceğimiz şudur/şunlardır,
 içinizi dökün, döküşlerle dökün, saçışlarla saçın, açın onu ve bakın, isterseniz dağınık bırakın ama bakın ve yeniden deneyin anlatmayı, içtenlikle olana kadar, bazen yeni yeni açtığınızda ve elinize aldığınızda bi şeye benzetemezsiniz kimi şeyi incelersiniz ve çözdükçe çözersiniz, Belki en basit örnekle bi akıl küpü tam olarak çözemezsinizde bazen ama denemekten ve öğrenmekten vazgeçmemelisiniz, Yinede renkler yan yana geldiğinde ve uyum oluştuğunda daha iyi okunabilir belki, bilmiyorum bende deniyorum ve öğreniyorum, keşfediyorum;

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Yunus, Deneme



Yunus, (emre olmayan, bilinmeyen, emre=erime, erme)

Farklı perspektifler, kelime oyunları

yun,us - yıkan aklım, arın (yunmak , sözlük yıkanmak, yun-yıkan)
yun-us (o) > oyunus, yunus (biz)
Yunus Emre,Yıkanan, arınan aklın erimesi isteği (akılda, akıl içinde, büyük akıl içinde)

-----------

(parantezler eklemelerimizdir, gerisi internette bulunabilece Yunus'a atfedilmiş sözlerdir)

Bir, Ben Vardır Bende (Tek bir ben)

Bir ben var bende benden içeri

Bir,  ben (bir tane ben, tek olan, birlik, tüm benlerin birliği) varmış bende benden içeri (gidildiğinde, dışta kalan bir ayrı, bir dışı benler imiş, yansı imiş, birimiş meğer)

Beni, bende demen bende değilim , (ondayım, bizdeyim)

Benci-leyin (benci olduğunda, örn, sabah leyin-sabah olduğunda) garip misin,
Benci olduğunda garip misin?
Bencil eyin, garip misin? (eyin sözlük,vücut, beden, sırt, göğüs kemiği, üstbaş, elbise, sırt)
Üstün başın bencil, garip misin?
Bencillik elbisesini, (eynini, bedenini vücudunu giyinmişsin), garip misin?
Bencillik sırtına yaslanmış (dayanak, güvence, bencillike sırtını yaslamışsın) garip misin?

Sen doğru ol da varsın sanan eğri sansın. Lâkin sakın unutma ki; Sen kendini birşey sanmadığın sürece doğru insansın.
"bir şey sanmadığın" - (bir şey, bir olan bildiğin, sanı ve zan ve varsayma ile sanmadığın yani bilgi bildiğin anladığın zaman, )

İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendin bilmez isen, ya nice okumaktır.
İlim, ilme işi durumu, ilmek, iliklemek, bağlamak, bağlantılamak, bağdaşmak,iline iline ilişmek, ayrı uçları birleştirmek, yarları, ayrı ve yarı olanları ilmek ve tümleştirmek, kendini kendine ilmek, ilim, kendin ile birleşmek, kendi bütüne ilinmek ilişmek, bütünün ile ilişik olmak ilişki kurmak ilim, ilişki ilmi

Dervişlik baştadır, tacda değil. Kızdırmak oddadır, sacda değil.
(Sen kızdın ise sacsın aynı zamanda, kızdıran od var, ateşeleyen, körükleyen, tahrik eden)

Akıl bir kişidir

Dağlar nice yüksek ise yol onun üstünden geçer.

Dost(yar, yaratıcı, yaradan sanılan) benim gönlüm evinde Tenim içinde can imiş

Sanırdım kendim ayrıyım
Dost ayrıdır, ben gayrıyım
(ayrılık, gayrılık sanıdır, ayrı ile ayrılık, ayrı değilim gördüm, gayrı değilim bildim anladım, aynıyım, aynım, aynayım)

İnsan sıfatı, kendi Hak
İnsan durur (insandır) Hak, doğru bak (Hak insandır, doğru bak, İnsan haktır doğru bak ki yukarda der ki sen doğru olda bırak sanan eğri sansın; ehline sözdür;)

Dünya bir penceredir, her gelen baktı geçti.

seni, candan içeri severim

nereye bakar isem dopdolusun
seni nere koyam benden içeri

Okumaktan mânâ ne, kişi Hakk'ı bilmektir (kişi haktır)
Eri Hak bilmez isen, abes yere yelmektir (er haktır)

Hak Cihana Doludur
Kimseler Hakk'ı bilmez
Onu sen senden iste (Kendinden iste hakkı, kendinde ara, bak, o kendinde)
Ol senden ayrı olmaz (Hakk senden ayrı olamaz, sen ile birdir, bütündür, yek vücuttur, Yaradan ile varlık birdir ve aynıdır)


Yunus sözün anlarsan
Mânâsını dinlersen
Sana iy(i) dirlik gerek
Bur da kimsen kalmaz.

Bana seni gerek seni, (beni gerek değil, seni gerek çünkü sende kendim ararım, seni kendimde kendimde seni ararım)

Yunus'durur benim adım
Gün geçtikçe artar odum (odu artar ise sacı kızdırır)

YUNUS düşte gördü seni
Sayru musun, sağlar mısın

Aşk boyadı beni kana (Aşkın rengi kan rengi, kan boyası)

Miskin Âdem Oğlanını  Benzetmişler Ekinciye (ekinci, hasat bekleyen,ki zamane miskinleri)
Kimi Biter Kimi Yiter  Yere Tohum Saçmış Gibi (hasat, çimlenme, çimlenmemiş derilir mi?)

----------------
m > em harfi, r > r harfi, mr em ve re emar , emrenin emarını çektik, kemikleri erimiş,

Soru Yunus adında emre adı, sıfatı var mıdır? Herhangi dizesinde kaynakta geçer mi? Sonradan bozuldu dezenforme mi edildi? taptuk (tapduk) emre , emre tapduk ile yunus adı dergah bağlantısı ile mi emre oldu;

yunus emre, emre yunus - emre (u)yunus , emre uyunuz
Oysa aslı (o) yunus, oyunuz, (oyun, biz oyunuz) , (oymaktan oyunuz (siz)) değil mi?
yunus suyun yusun uyusun , usuyun (aklı yıka)

Yunus, yonus , yonis, iyonis, canis, janis, janus, yanis, canus-can akıl, jun,juny,junus,jonus, john,(can)

yunus soyun uyusun (da büyüsün nenni)

kemikleri sızlıyor;

Moral

Moralim bozuk, moralım bozuk
Tamir edilmesi ya da değişmesi, yenilenmesi gerekiyor,
Olasılar, şıklar, açılımlar
Mor-al ( moralmak, mor alımı, mor alamıyorum, mor alım pencereme daral geldi ve daraldı, daraltıldı)
Mor-al (al-kırmızı, mor kırmızı dengesi uyumu ve karışımı, mordaki kırmızı dengesi ve yükseliği, yüksek mor, mor al dengem iyi değil)
Mor-al (al(i), alilik, ululuk, yükseklik, mor yüksekliği ve mor derinliği, mor yüksekliğim alçaldı)
M-oral, (oral, ağızdan, ağız yoluyla, yeme içme-beslenme, tüketim, M-Benim I'm, Benim duygusal ve enerjisel beslenmem, enerji alımım bozuk, vitamin mor almam gerekiyor olabilir )

Moral bozucular,
Tasa, endişe, kaygı, vb. stres, tutunamama endişesi, kaybetme korkusu kaygısı, vb.
Demek oluyor ki bunlar mor alımını ve mor dengesini bloke ediyor, daraltıyor ve düşürüyor,
Reçete,
Moralımı iyi endişesiz endişe, dert etmeyen, önemseyen, tepki veren ama umursamayan stres benzeri
Mor Ali'ni yüksek tut,
Mor-al'ını bozma, moruk (morarmış olan, moraran)
Vurulan, darbe alan, darp edilen yer morarır, mora çalar, ama öncesinde kızarır, durdukça morarır, derinleşir ağırlarşır, temiz kan kızıl, kirli kan mor akar, kan moru, kırmızı mavi ile kirlenince mor olur ya da tam tersi mavi kırmızı ile kirlenince mor olur; Ya da başka bir bakış açısından kırmızı mavi ile temizlenince ve ya mavi kırmızıyı içinde temizlerken mor olur
Darbe aldık, düşürüldük, kaygılar salındı üstümüze yumruk yumruk, bozuldu moralimiz,
Gardını alırsın bazen ama bazen yersin yumruğu, ya geri vurmak, morartmak, mor artar mı, morartınca,
Morarmış her yerimiz demek ki çokta yeni değil bu darbeler
Kızarıp bozarmış olsaydık yeni, yenice demekti;


Sarı morun tersidir, neden?

12 Mayıs 2013 Pazar

Öylesine (ilk)

Ses sese çarparsa ses yapar,
-

Yağmuru seviyorum ben, benim sevmediğim yağmursuzluk
-

Zaman akıntısı, (akışkan zaman, sıvı-sıvışık, akışık zaman)
-

Her şey çözülüre varır,
-

Oyun oynuyoruz hayatta,
Ki gerçekler bile bir oyun,
Büyümüş çocuk oyunları,
Büyümemiş büyük oyunları
-

Ne yapar düş, oyun oynar mı hala
Oyun oynayan düş,
Düş-iş
-

Ketum benim içim kendinden bile saklar sözünü, konuşmaz suskundur, Böyle anlaşmak dertleşmek ister, (sessizce)

Tam şu an en önemli olan nedir, (cass)
------------------
Deneyişler, gerçeklik tamlamaları)
Gerçeğin, gerçeği yıkayan kasesi, (gerçeğin içinde yıkandığı, arındığı, gereçeğin gerçekle yıkandığı, arındığı); ((gerçeğin) gerçekle gerçeği yıkayan seyrelten, incelten çözeltisi)
Gerçeğin içindeki gerçek, gerçeği gerçekleyen gerçek, (gerçeği gerçekle kesen düşey, çakışım)
(Perspektif odaklılık , çoklu perspektif, çoklu perspektif odaklılık)
------------------------

Ses patlamaları ve ses rüzgarları, termonükleer ses patlamaları, ses ısıtımı, ses fırtınaları ve ses rüzgarları,
---------------------

Düşünüşlerim tadında değil sesler sözler
Hissedişlerim ve algılayışlarımın anlatısından, yazışımdan/ifade edişimden başka duyuşum
Ya yetmiyor sözler, yetmiyor
Ya bulamıyoruz doğru sözleri ve kurguyu
Büyük bir his hissediyorum
Ve karşılığında sadece böyle yazabiliyorum, anlatamamak gibi bi şeyler, büyük, sözleri olmayan, ne anlattığı bilinmeyen hisler, düşünce ve duygu halleri, engin
Kendime bile sözlerle anlatamıyorum ya da yazamıyorum
Bu benim kendimi ne hissettiğimi anlamadığım, anlamlandıramadığım anlamına mı geliyor
Kendimi kendime anlatamadığım ya da kendimi ifade edemediğim anlamına ya da
Ya da sözleri bırakıp öylece manzara gibi mi izlemeyiz hisleri ve düşleri, duyguları
Sözleştirmeden ve tadını alarak
Ve birine ki, kendine bile anlatma kaygısı taşımadan
Havayı solur gibi özümsemek hisleri
Ruhunda tadı kalmak gibi
Çiçek koklamak gibi
İşte böyle

kokusu engin hislerim
------

Söz üzerine yoğurdum günlerce haftalarca aylarca ve  belki yıllarca zihnimi ve aklımı, (ki sözsüzlük, sessizlik ve ketumiyet bana yakındır)
Tam, keskin olmalıydı, (sözlerim)
Gerçek gibi, (kın) keskin bıçak gibi olmalıydı
Yazdığımda ve okuduğumda kan fışkırır gibi olmalıydı, (kesişi aklımı (düşünüşlerimin))
Sözlerim bilen (biley ile) dedim, bileylen, bileylendikçe bileylen
Benim beni anlatamayışım anlayamayışım kalmasın dedim
O yazdığım/düşündüğüm bin kurguyu bin meseli bin cümleyi kurgulasın,
(Ben kendimi anlasamda duygularımdan/hislerimden okuyuşumda, anlatmama ifade etmeme söz gerek, ki diğere resmetmede de, ki uyanık olmayan kendimede anlatmaya (kendim olan , ben kendime-diğer dışı)
Sözü saltık sanat yapsın, akınca kapılmadan (zihnim,yetim, gereğince)
Çiçekten özüt, kokudan eter, seyreltiden tat çeksin bulsun,
Ok gibi (saplanış, hedefi vuruş) olsun içimi okuyuşum
Şimdi içim (kendim, kendim olan) sana bakıyorum ve dinliyorum seni (özümseyiş)
Hiç bi şey anlaltmıyorsun, ( ki anlatın benim dilimde değil, özüm dili ise de o sessiz lisan)
----------

Benim sizden kendim için istediğim hiç bi şey yok, N.Hikmet
-----------

Sadece aranızda yaşamak/yaşayabilmek istedim,
Kendim olarak, kendim kalarak kendimi ifade ederek, edebilerek
düşünüşümün kılığını değiştirmeden
diğerlerinin (sizlerin), (onların) algı ve bilgi seviyelerini ölçemeden onların neyi nasıl algılayabileceğini ölçmeden ve hesaplamadan konuşabilmek, olabilmek
yada tüm bunlardan yorurulup özgürce susabilmek, istedim,
İstedim, içinizde (işlerinizde güçlerinizde) sizinle uyum içinde çalışabilmek, olabilmek ve içinizde var olmak , istedim, (barındırıyor musunuz?)
Siz mi seçitiniz benmi seçtim biz mi birbirimizi mi seçtik, her ne ise, ne farkederse, ne savaş ne kavga istemiyorum, canım acıyor, eskiyor yaşlanıyor ve yıpranıyor düşlerim; yoruldum; tazelerim, taze berrak duru umutlarım küf tuttu, nem tuttu, ıslandım ve üşüdüm içinizde, yağmalandım, Sizden sakındım sizi, acıtan düşlerim, keskin sözlerim var benim, (kendimden sakladım); yalandan (yalan ile) bükmem sözü, yine kesmesin diye sizi ellerimle sıkar gibi (kını) sözlerimle sıkarım en keskinini sözlerin, Sözlerim acır,
Kın olur sözlerim keskin gerçeğime, (ki kendimede, kın bükülür-büker, bıçağıda)

Benim ben olmayışım,
Ben olmayan ben/benler, (bendeki istenmeyen haller, ben dışı olarak nitelenen işaretlenen haller, ki onlar erir gider, gidecektir)
Benim ben olmayışımda ki halim, kalışım (oluşum, durumum) terket beni, beni terket ki ben terkediyorum seni (istiyorum hali) yavaşça ve anlatarak (kendime)

Ne olmadığımı biliyorum ve hissediyorum, ne olduğumu, olabileceğimi gördükçe, nasıl olur olacak da diyorum, Bir gerçekte (bir gün gibi) gerçek olur, Bu dünyaya konmasada o düş, biliyorum ki bir zaman mekan ve yerde (ve,olacak) ki tüm bunların dışındada var ve olacak, Bekleyip görürüm sonsuzumda, Sonsuz kadar uzun bekleyiş, bekleyiş kadar sonsuz olsa, inancım, ben onu bulduysam kaybedersem (ki kaybedemem) oda beni bulur, Çünkü o benimdir, benim olandır, (benim içimdedir, benimlik, inancımlık, bana özdeşlik), Benden ayrılmışsa (kavramsal olarak) bana dönecektir,
------------

Renk Gezegeni,

Düşlenemeyen mekan, ( Gözleri bağlı, bilmediği bir yemeği yiyip tadına varmak ama )yemeğin) biçimini imgeleyememek gibi orası (benzeri), Böylesine tadıyorum düş tadında (düşleri, düşünceleri, imgeleri ve düşünüşleri ki dilleri yok anlatamıyorlar, ki daha önce görmedim ki anlatamıyorum, resmedemiyorum, benzeştiriyorum), Hiç anlatamıyorum şeklini ama zihnimde ilginç ve bir o kadarda eşsiz ve hatta bir o kadarda gerçek tatlar bırakıyor (bu düşlemeler) ama  tatlı mı desem ekşi mi, buruk mu desem, acı mı, ne ona benziyor ne buna ama sanki benziyor bir çok şeye (hepsine ve hepsinin az biraz karışımına), belki daha önce böyle bi şey tatmadım gibi de belki

fiziksel kütlesiz boşluk gezegeni, Çok yönlü bakış, boşlukta renk çalışmak , dokuşgan renkler,
Renkler ve seslerle yüzmek, perspektif deneyişleri, kıvrımsal akışkanlar
Zihinsel oyuncaklar ve zihin oyun parkları ve zihin oyunları, düş seven oyunbaz,

Boşlukta ebru çalışmak gibi düşlemek, bunu düşlemek, bir zemin yok ama yinede dökülmüyor renkler ve boyalar, dökülüyor ama bir zemine değil, ve sonsuza kdar aşağı düşüp durmuyor, düşünce ile nerede istersen orada durmuş gibi zaten ve ne istersen onu yapıyorlar, her yönden ve her açıdan bakabiliyorsun buna, bire yüzeyi bir tabanı ve bir zemini yok, sınır yok
--

Ses patlamaları, dönüşgen tınılar,
Ses nereden doğar , enerji midir, kayıp var mı,

Düşünce ve enerji bağlantısı yapılandırması, enerjiyi kazanımsız olarak kendinde sonsuz var olarak, kaybedilmez, bitmez ve eksilmez olarak düşünme (ki senden ayrılmaz ve bölünmez olarak, gidişleri senin içinde sanadır), kendinden ayrılamama, ortaya çıkarma, (yoğuşum ve ısı)
----------

Her şey sesti, başlangıçta her şey sesti, ses kendini farketti, kendine çarptı, katılaştı ve maddeleşti, iletgenlişlik oldu, (bir süşünüş ve algı egzersizi ya da perspektif deneyişi, ilhamı)

Varolan ve yokolan titreşti, (kımıldadı, dalganımlandı, salınımlandı, his duydu, doku ve kendinlik, kendine dokunluk duydu

10 Mayıs 2013 Cuma

Döndüm baktım bi,

Ne yazmışım, ne yazmamışım,
http://isiklidusler.blogspot.com/2013/01/oynamak-istiyorum-ben-ask-cocuklar-gibi.html
Bu çıkıverdi karşıma, sevdim onu,
Diğerleri o kadar değil gibi
Sanki hiç yazmamışım ya da yazmaktan ödenecek borcum var gibi oturuyorum bazen başına ve hatta genelde yani yazmadım sanıyorum sanki hiç,
Tekrar üzülerek görüyorum ki okunamaz bi yer yapmışım burayı sanki,
Arada bi kaç güzel hatırat gerisi delilik, çılgınlık, saçmalayışlar, her neyse;

Umut olsun;

Düşüncemin kılığını değiştirmektense, susmak, benim için daha kolay olacak!

Düşüncemin kılığını değiştirmektense, susmak, benim için daha kolay olacak!    Aykırı Düşünceler - Denis Diderot

Hakkında söylenenler
    Bütün yaşamını gerçeğe ve doğruluğun coşkusuna adamış bir insan varsa, bu, Diderot'dur. --Friedrich Engels
    Diderot ve diğerlerinin emin olabileceği tek bir şey var: Kişi soru sormaya cesaret etmeli, bir başkasının düşünme gücüne güvenme?li ve her şeyi baştan düşünmeye hazır olmalıdır. --Michel Foucault



Sözleri, (vikisöz, kaynaklı kaynaksız, atfedilen,vb.)

Adaletin aklını kaybettiği yerde felsefe susar...

Felsefeye ilk adım inançsızlıktır.

Aklımız tanrının bir hediyesi ise ve inancımız hakkında aynısını varsayarsak, tanrı bize uzlaşmayan, zıt iki hediye vermiştir demek.

Bana bazı şeylerin aklımızı aştığını söyleseler de, bu, saçmalıklara inanmama yol açmaz. Hiç şüphem yok ki aklımızı aşan şeyler var; ama aklımıza aykırı olan herşeyi ve ona zıt düşen ne varsa, cesurca reddediyorum.

Büyük bir ormanda kayboldum ve önümü görmek için küçücük bir ışığım var. Orada yanıma biri gelir ve der ki: "Kardeşim, yolunu daha iyi bulmak için mumunu söndür." O birisi bir ilahiyatçıdır.

Eğer rahipleri istiyorsanız filozoflara ihtiyacınız yok demektir ve eğer filozofları istiyorsanız rahiplere ihtiyacınız yoktur; çünkü biri aklın dostu ve bilimin geliştiricisi olarak anılırken, diğeri aklın düşmanı ve cehaletin savunucusu olarak tanınır.

Filozoflar hiç din görevlisi öldürmemiştir, oysa din görevlileri çok fazla filozof öldürmüştür.

Felsefe sadece gerçekle uğraştığı izlenimi verir ama belki de düşlemleri dile getirir, edebiyatsa sadece düşlemlerle uğraştığı izlenimini verir ama belki de doğruyu dile getirir.

Yanlış yola girdiğinde, hızlandıkça daha da kaybolursun. 

Son hükümdar, son din görevlisinin bağırsaklarıyla boğulana kadar insanlar asla özgür olmayacak.

İnsanı taş ya da kırık kalpli yapan bu dünyadan gidiyorum. Beni nereye gömerlerse gömsünler.

http://www.tsip1974.com/Denis%20Diderot-Ayk%C4%B1r%C4%B1%20D%C3%BC%C5%9F%C3%BCnceler.txt

O an uçtum kendimden


O an uçtum kendimden
Ve o an doğdum (kendimden)
İçimden, daha büyük bir içim doğ(du)
Daha coşkun, daha yağmalı
O an uçtum kendimden
Kendimden, kendimle uçtum
Kendimli, uçtum
Masmavi buğu
İçkin içte yoğun rüzgar


Yağmur rüzgarı sürükledi
Ki kıyılara
başka bir gelen
bahar yakışı
bi geliş bi gülümseyiş gibi uğuldayış ve çağıldayış
Yağmurların rüzgarları uzakların çığlıkları gibi sesler
masmavi bulantılı bakış
kimleniş, içim içimleniş

9 Mayıs 2013 Perşembe

Uçsuzdan gelir ses

Gelir ki gelir,
Gelişlere gider,
Gidişlere döner
Dön ki dön,
Dön aşkı aşkta
O aşk ı aşkta ben benin;

----------------

Önce martılar vardı,
Zamana salındı kuşlar,
O en çok, kuşlar,
Kan kuşu, kan kanatlı
Yetingeç bir martı zaman,

--------------------

Unutulan ezginin sesi çığlık,
Tonlaması çıkmayan
Ses çıkardığını düşünene bebek,
İçinden devindirdikleri başka,
Dışarıdan duyulan başka
Bunun gibi,

-------------

Şarkı kaçtı,
Rüzgar oldu,
Rüzgar uçtu
Kum yağdı
Kum, cam tanesi gibi küçük köşeli kristalimsi taş ve kristal
Taşlar gezdi
Taş yağdı, (gök-ten)
Yağgın kristal
Gök tenli gök

---------------

Ses sus,
Sesin çıkmasın
Seni dinlemek istiyorum
Ama en çokta yağmuru
Özlemek
Özlemaşktan kaba özlemdüş yağdı,
Düşaşk parkı

-----------------

Gecenin tadı,
Bilindik yönler gibi bilindik tatlar var,
Acı, ekşi, tatlı buruk gibi
Bu tatlardan karma yapalım
Kökünde, özünde bi kaç bilindik tat
Ve onun karıştığı su gibi bir zemin
Gecenin tadı ve aroması ışıksızlık, kar anlık
Gökteki yıldız delikleri,
Arkaları ışık dolu,
Göğü delmiş ışkın ışkın parlak ışıklar
Ben böyle düşünüyorum,
Tadı tat katılmış, şeker katılmış gibi oluyor,
Ama bu yapay bi tatta sayılmaz,
En çok böyle güzel , denedim,
Başka söz söylersem, gece su

--------------

Eksikten tamamlanır,
Almak için eksilmek
Eksiden tamalanır artı
Artmak için eksil

Yer açtın yerinde yere
Bakışın tazelensinde gör,
Aynı bakarsan aynı görürsün
Görmektir iş, görmekte marifet,
Bu algı, bakış sadece iş

---------------

3 Mayıs 2013 Cuma

Ki,

 Ki, Umut alınıp satılmazmış;

Ki, Umut alınıp satılmazmış;
Ki maviler maviymiş
Ki say ki öyleymiş
Sayki yağmur yağmış
sayki böyle ıslanmış
düş yıkanmış
bu boyalı yağmurda
boyalı dedimse (renginden)
renkli ama boyamayan bu yağmurda
ki maviler döşenmiş
ki soğuklar soğumuş
aşkından aşkı aşkta

---------------------

Her şeyin ben olduğu bende ,bende bendim ama oysa neydi doğru soru ve doğru cevap neydi?

----------------------

Ben aşkı aşkta, ben delilikte ben benim
Ben benim ki ben benim
--------------------

Ki dingindim ben

------------------------

İçimin içindeki içim,
Benim ben olmayışımda ki ben/benler

Çiçek dediğimiz şey koca bitkide baharın açan bir tohum demeti, ki onun adıyla anılır koca bitki, işte böyle içimin içindeki içim tohumlan,çiçeklen,çeçeklen,açkalan,ıçkalan, açıklan

Senini temiz ve berrak adınla anılayım;

------------------------------

ışkalayan bir mızrak gibi olacak ,,,, buraya tam işte buraya ,,,


----------

(Anlatamayışlar, kendine bile ama yine de yazışlar ya da deneyişler ya da öylesine bi gün gelip bakarız o gün nasıl görüyoruz deyişleri ya da kendini satışlar egolar bilmeme daha neler neler)

Kavrayış sözden ötedir,

(Saf deriz kimimize o , ona iyi bakın derinliğini görmez sizin gibi, siyasi değildir düşünüşleri ve sözleri bir çocuk gibi öylece sarfeder sözleri, düşünün o sizden az mı bilir, neden sizin gibi ifade edemez dünyanızda kendini, ki onun sığ olduğunu saf olduğunu ya da olgunlaşmadığını düşünürsünüz, dünya gerçeklerini görmediğini yorumlayamadığını ya da zor yaşayacağını, o sizden az mı bilir sizin dünyanızla mı ilgilenmez, Küçük müdür dünyası, anlatamaz mı? Anlattığı kadar mı hisseder, Gerçekten ve gerçekten ama gerçekten size söze dökebildiği kadar mı duygusal ve duyusal perspektifi,)

Saflık, arılıktır, özlüktür,

O hem vardır hem yoktur ve ne vardır ne yoktur,

Varolan da, tüm varolan da, hem vardır hem yoktur, Yokluk varlık içinde (hal) tanımlanmıştır, yani varlık, içinde tanımlanmak için tanımladığı yokluku kapsar , (karşıtlık kurulmazsa, mutlak salt öze atıfta, Ki aynı anda ve zamanda zıttıdır, zamansızlıkta ve mekansızlıkta zıtlık yoktur) Yoklukta onun içinde bir tanımdır, varlıksızlık ve yokluksuzluk tanımlamasızlık ve tanımsızlık içinde olan özdür ona ne ad verirseniz verin o sizsiniz ve sizden ayrı değildir ayrı olamaz ve ayrımlanamaz, yokluk, yok olanlık/olmayanlık değil, Varlık ve olanlık içinde olmayan(lık) betimlenemez, tanımlanamaz, Bu bitmektir ve sonluluktur, sonsuzluk karşıtlığıdır bu karşıtlık kurulamaz;

Yokluk içinde yokluk var değil yoktur,

((Cass, herkes nedenini ve nasılını bilirse var ve yok edebilire atıf)-Bu anlam kavranamadı, çünkü yok ebeilirlik tanımlamama hali ve ya da benzeri bu durumda varlık var görünemez, olmazlık olur)

Bilerek farkındalıkla öncesinde ve sonrasında yarattın (oldun, olmaya devam ettin, devam etmeye devam ediyorsun ama içinde ve dışında döngü ile) ve yaratıyorsun her an yeniden ve yeniden, bu böyledir, böyle oluşu doğasıdır, Hata, kusur, eksilme, sapma, bilmeme, öngörmeme, farkında olmama yanılgısı yoktur, Her an olarak olur, (oldurularak olur karşıtı ve yakını ki içinde ve dışında oldurulur) öngörülerek ve bilinerek olur ve yaşanır, Tüm sonuçlar ve tüm bilinmeyenler öngörülmüştür ( ki öngörülebilirlik öngörülmüştür, mutlak olağanlık doğası) bilinirlik sınırındadır farkındalık içinde ya da dışında anda an kapsama alanı olarak biliştedir (bilişin kapsama alanındadır yakını)            

--------------------------------

Yani aydınlanma süreğen değildi, süreğen değildi aydınlanma, ki o (süreğen olan) aydınlanma değil farkındalıktı, Farkındalıkın kendisi de değil, olmuşluk, olabilirlik, deneyimlemişlik ve yeniden deneyimleyebilirlik, aşabilirlik, öteleyebilirlik bilgisi ve bu biliş farkındalığı süreğen ve hafıza, Farkındalıkın kendisi süreğen sürdürülebilir olmasa da; öyle bakmışlığın öyle görmüşlüğün öyle hissetmişliğin anlamış ve yaşamışlığın bilgisi ve onun bilgisi ve hafızası süreğen,

Bilgi süreğen ve taşınan bilgi, Bilgi taşımak aydınlanma taşımaktan kolay olabilir, Bu aydınlatılmış (büyük) bir feneri taşımak yerine fener kurabilmenin bilgisini taşımak yakınıdır, O kurulur, Kurulurda kurulur, Tüm bunlar kendiliğinden olur,

Neden şimdi yanmıyorum diyorsan, Harekete duyarlı aydınlatıcıları düşün, Onlar zamanı geldiğinde kendiliğinden yanarlar (aydınlatırlar), Sürekli yüksek bilişli ve farkındalıklı bir aydınlanma deneyimi bilişini ve farkındalığını sürdürmek belki enerji savurganlığıdır ve hayata denge ile tutunmak ve aydınlatılacak obje hareketi ile yanışa geçmek enerji tasarrufudur belki ve belki de dinlenmen gerekiyordur biraz, Neden diyorsan her şey dinlenir ve dinler kendini özümser, ya da mucize arıyorsan ya da eskilerin bilişini yani onları edinemediğini ya da bir ışık görüp sürdüremediğini düşünüyorsan sanırım ki ama içinde bilirim ki yanılıyorsun, Yanmak vakti yanarız, Yangın olur biz yangına gideriz, Sen o sun;

Bunu şöyle betimleyelim, uyku- uyumak ve uyanıklık birbirini takip eder, Daha uyanık bir uykuyu tercih edebilir ve deneyimleyebilirsin ama uykuya direnirsen yorulursun bu farkındalıktır, Burada uyanıklık günümüz aydınlanması ve uyanış deneyimini anlatmak için betimlendi, Uyanışı sürdüremediğini düşünebilirsin bu uyanıştan uykuya daldığın anlamına gelmez, Uyanıklık bilinmiştir, Rüyadan uyanılmıştır, Zamanla betimlenmez, Bir düşteyim kalk der gibi kendine , Bir düş içinden uyanın sevgililer der gibi Ple, İşte böyle seslenir sana sabahı bir güzel ezgi, Kulağına fısıldar ve biter uyku; Ki anlatamadı satırların eksik anlattı, Yazışlar atlas olsa coğrafyası yok anlamın;

----------------------------

Ki,
Ki, Umut alınıp satılmazmış;
Ki, oradan gördüm,
(dediğimin anlamını)
Ki, anlam bağımsızmış, biçimsiz bir nesne gibi, tanımlanamazlıkta biçim boyayıp kapsanan biçimlenen bir alan gibi anlamlandırma, birinin yakaladığını diğerinin yakalayamaması tamca olmasada daha doğrusu birinin düşlediğini diğerinin düşleyememesi, her düşün imgesinin başka olması gibi her anlam bir başka biçimsiz

Biçimsizlik biçimi unutulmuş bir biçimdir (dışında tanımlanamaz), ki bunun dışında kapsanabilip biçiminin resmedilebilmesi gerekir, ki içinde biçim beliren alan biçimsizse biçimsizlikse o, onun öz niteliğidir (tanım içinde), Bunun dışında onun biçimsizliği anda biçime bağlı olmaksızın değişkenlik, biçime ihtiyaç duymazlık, biçim olarak tarif edilmezlikte olabilir

--------------------

Sen çiçek açmamışsan da bir çiçeksin,

Neden,

Çiçekçi deriz bitkiciye
Ki, o çiçek değil bitki satar, Çiçekçi değil bitkicidir,
Evde yada hernerdeyse orda üzerinde belki çiçek bile olmayan ya da belli belirsiz küçük bir çiçeği olan bitkiye bile çiçek denir onun adı çiçektir,

Ve sen çiçek açmamışsan da bir çiçeksin,

Zor iklimlerde büyütülüyorsan, sulanmıyorsan, ilgi sevgi görmüyorsan (kendinden kendine sakındığın müstesna)

Sen ki,
Sen sensin unutma,
Bu sözlerim sana,
Sana ki unutma,
Ki aklında tut,
En umutsuz en karamsar anında hatırla bu sana kendinden satırlarını,
Sen bir çiçeksin,
Ben bir çiçeğim

Ve açarım baharda,
İlgi ile büyürüm,
Bilgi ile büyürüm,
SEVGİ ile büyürüm
Ben kendimi büyütmem, (soldurulmuşsam kendimde kabahat kusur aramam, iklim böyle)
Kendimi büyütmem kendim kadar
Çünkü bir iklimim var benim,
Ben, benim içinde, bizim içinde, ben benim,
Benim iklimim bizdir,
İklime uyum sağlarım
Kardelenim bazen de evet ama
Vakitsiz ve yersiz açıp ezdirmem kendimi,
Açabilirliğimi, doğabilirliğimi gördüm, açtım, doğdum, uyandım, sıyrıldım, seyreldim,
 ayraldım,
Açmanın doğmanın uyanmanın bilgisini edindim, (Farkındalıkta deneyimledim, çiçek dökmek solmak tohumumu köreltmes, eksiltmez)
Deneyimledim,
Özümledim, özümsedim,
Öğrendim,
Özledim,
Tohumladım,
Saçarım, (Gün gelirde, gün gelir hali)
Saçarım sularlarsa
Saçarım baharlarlarsa,
Saçarım rüzgarlarlarsa,
Bunlar birlik işidir, bizlik işidir, açarım bizliklerlerse, gruplarlarsa, (ki larlalayan larlalarla)
Bir çiçekle bahar olmaz
Zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü (Beyaz = ışık sevgi dili ve söylemi, ) (sonunda şifayı...)
Beni dinle iyi yaz
Defteri kalemi al iyi yaz

(Özüm tohumum bilgisindedir ki o bilgi yok olmaz, Bin yıllar ve asırlar boyu o bilgiyi saklayacak kabuklandım ki ruh salgın gecelerde kabuklandı, Ruh ayazda kabuklandı)

Gün gelir
Gün gelir
Gün gelir

Ki

Gün gelir, gelir olur, gelir

Ki

Öyledir

----------------

Ben içinde kendinde ben arıyorsun,
Çiçek tarlasında çiçeksin,

Bir harman özüt hasat,
Bir dem bal o özütten hasat,
Bin bir çeşnili polenli

Ki kendin bal isen kendini hasat et,
Anladın mı?
Bal ile bal ol,
Balda bal,
Bala bal, renk tat, koku, doku, kendi özütünle, kıvamınla esininle,
Bin kokudan seçilsin kokun ama bin kokuya da karışsın özün özütün,

Arı isen işçi isen bal yap, türlü değişik çiçekten
Ki çiçek isen özüt sun kokundan
Esinde iş kadar değerlidir,
Esin düşünüş ve doğal ile varoluş ki o özütte değerlidir


-------------------

1 Mayıs 2013 Çarşamba

EVRENİN ŞANLI DALGASI DÜNYAMIZI KAPLIYOR

BİZLERİN ELLERİNDEDİR GELEN IŞIKLI GÜNLER

yepyeni bir hayat gelir bizde ve her yerde
yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarından
mutlu bir hayat filizlenir ...nın ufuklarından
yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir 

vermeyin insana izin kanması ve susması için
hakkını alması için kitleyi bilinçlendirin
bizlerin ellerindedir gelen ışıklı günler 

http://eksisozluk.com/entry/10802252


Bayramınız kutlu olsun