22 Kasım 2013 Cuma

Ve Sizlerden bir ricam var

Ve Sizlerden bir ricam var
Onbinlerce tezgah dönmekte bu ülke üzerinde şu günlerde
Elele tutuşun
Elele tutuşun
Elele tutuşun
Sevginin birlikteliğin gücünü gösterin,
düşmana




20 Kasım 2013 Çarşamba

Hiç bi şey "olmamış yenisi" değil,

Hiç bi şey "olmamış yenisi" değil,
"daha önce olmamış", "daha önce görümemiş yenisi"

Daha önce bu dünyada hiç açmamış bi çiçek görmek, belki bu;


Suçluluk ya da pişmanlıktan değil, bilmemekten ağlar insan;

Yepyeni bir acı içindeyim;

Tüm anlatsaydım, silseydim her şeyi; belki de bu ama,
Yarın dünya da daha önce hiç açmamış bi çek açsa, olsa, bulsam; bulsan;
Sadece yeni bir tür sanır insanoğlu
Belki de öyledir;
Belki de öyledir;

Yeni bi tür;
acım evrimleşti;
Ta ki maymun acısından insan acısı,
ta ki insan acısından yanılmış bi tanrı acısı kadar bazen
acım evrimleşti;
anlıyor musunuz?
Hiç bir kelimem yok ellerimde;
Ellerim çırılçıplak;



Kaybetmek, yenilmek, istiyorum;
İrademin, gücümün, yetimin, son damlasında,
hiç savaşmadan ama
denk olmadığıma (kaybetmek)
(denkliği matematiğin ölçtüğü bi şavaşta)
hiç yorulmadan;
(kaybetmek)
saygı sunmak, saygı bulmak için;
Görmek için;
Öğrenmek için;
(savaşmadan kaybetmek)
(Güçlüyü onurlandırmak, güçsüzlüğümden onur bulmak için)

18 Kasım 2013 Pazartesi

Can Sıkıntısı; (Soyutlar)

(Bu yazım hiç bi zaman istenildiği gibi değil ve olmuyor;
bi sanatçı esin dinamiğini anlatmayı deneseydi,
bi bilim adamı, Einstein düşün dinamiğini, düşün ve gözlem dinamiğini aktarmayı deneseydi; neler olurdu bilmiyorum, Şimdi bende merak ettim;
bu yazım olmadı ve bi taslak olsun, sadece çağrışım oluşturmak ve güncellemek üzere içindeki düşünce parçalarını korumak ve tekrar esinlenmek için)

----

zihinde iki durum, iki olgunun
iki ayrı durum ve olguya-olaya verilmiş duygusal tepkilerin kayıtları mevcuttur diyelim;
bu kayıtları biz şiddet olarak yani duygu şiddeti, yoğunluğu ya da yüksekliği olarak hatırlıyoruz ve biliyoruz, çok üzülmüştüm;
Üzüntü şiddetinizi sayısal değerlerle ölçen bi zihniniz yok, galiba şu var, bunu demeden önce;
tek bi üzüntünüz olsa ikincil bi üzüntünüz olmasa onu ölçebilir miydiniz?
Yani zihin sayısal olarak ölçmüyorda, tüm verilerini yığarak birbiriyle mi kıyaslıyor ve katmanlıyor;


Ve bunu yaparken, şiddet, derinlik, yoğanuluk, dalga boyu, ağırlık, sertlik, geçirgenlik, binlerce farklı kavram ve perspektif kullanarka bunu içiçe mi yapıyor;

Aslında zihnini bi sayısal sabiti yok ve belkide alansal ve geometrik bağıntısal bi sabitede ihtiyacı yok belki;

Çok uzun bi süredir, bi tür düşünsel his, çağrışım, anlatmayı deniyorum, soyutlar, zihnin çalışması, yeni matematik, düşüncelerle ya da duygularla oyun oynamak ya da müzik yapmak gibi kavramsallaştırdık,ya da gerçeklikteki kavramları bi çocuğun oyuncakları gibi görmek gibi kavramsalaştırmalar ve bi çok farklı taslak hazırladım ve bir çoğu yayınlanmadı ve yayından kalktı, hiçbiri duygu ve düşncelerim iaslında zihnimdeki kavrayışa eşdeğer,özdeğer anlatmadı, anlatmıyor;
(Ben yardımınızı istiyorum; )

Örneğin; matematiğinizde, düşündüğünüzün dünyayı değiştirme yoğunluğu diye bi kavram var mı?
Örneğin, düşünürken, yazarken, karşınızdakinin-okuyucunun bilinçlerince anlaşılma matriksi mi kullanıyorsunuz?
Bi kendini ifade etme yoğunluğu-derinliği ya da yüksekliği kavramınız ya da matematiksel ölçümünüz gözleminiz var mı?
konuştuklarınızızn-yazdıklarınızın, düşündüklerinizin ve ifade ettikleriniz farklı bilinçlerce anlaşılma yoğunluğunu ya da karşı da onu okuyan ya da duyan kişide oluşturacağı izlenim ve düşünce perspektifini, tek tek ölçtünüz mü? ölçerm isiniz? 
Ben kendimi anladığım, gördüğüm kadarınca karşı taraf ifade geçirmek, sunmak gibi bi denklik kullanark mı kendinizi ifade edersiniz;
Tüm bunları nasıl hesaplıyorsunuz? Değerlendiriyorsunuz ve ölçüyorsunuz,
Kör müsünüz? Duygularınızın ve sezgilerinizin aslında ne işe yaradığını aslında matematik yaptığını, aslında gerçek matematiğin aslında yeni matematiğin kendisi olduğunu gör müyor musunuz?
Düşüncelerinizin, gerçekliği ve diğerlerini etkileme parametrelerini ve potansiyellerini hesaplayarak mı düşünürsünüz? Çok boyutlu çok girdilli matematiktir bu, duygularınız düşünceleriniz, matriksel yapılarla birbirine dolanarak tüm bunları yaparlar? Size coşkunlukla, eğlenceyle; neşeyle, umutla sonuçlar, işaretler ve sinyaller ve çıktılar  veriler, sunarlar;
Hiç şöyle düşünür müsünüz? Yaşadığım an ya da duygu durum ne kadar mutlu, ne kadar eğlenceli , coşkun, neşe verici, umutlu ise matematiksel sınaması o kadar yüksetir, o kadar öğretici ya da evrimsel olarkta o kadar yükseltici ve sıçratıcıdır;


---

Canınız elma çektiğinde içinizde, canınız elma çekti diyen bi ses yoktur;
Elma kelimesi ya da görseli aklınızda belirmez ve elma somuttur;
Yokluk ya da başka benzer bi ifade de zihninizde durur, hiç görülmemiştir, gözlemlenmemiştir ve soyuttur;
Zihin, düşünce; nasıl somutlarla, ölçümler çıkarımsalar, hesaplamalar yapabiliyorsa, soyutlarla da, bağdaştırarak çıkarımsamalar yapar;
İmgelerdir, dalgalardır, neyse nedir ama bunu kavramsallaştırabilecek verileştirebilecek bi perspektif ya da algı içinde tüm bunların karşılığı vardır;
Örneğin iki ağacı görselleyerek yaklaşık boyunu imgeleyebilirsiniz,
Bi elmayı düşünerek yaklaşık ağırlığını geliştirebilirsiniz;
Ama iki ağacın hangisinin daha uzun olduğunu ölçmeseniz kesinsel bi kesinlikle bilirsiniz; bundan şüphe etmezsiniz; Ve hangisinini uzun olduğunu söylemeniz ve bilmeniz için iki ağacı ölçemeniz, ya da onlarla deney yapmanız gerekmez, Düşüncenin, soyutların, duyguların böyle ya da böyle değilse benzer çalıştığını düşünüyorum; Kaldı ki böyle değilse bile; geometirk imgelenimlerle, biçimsel soyutları arasında matematiksel-sayısal ifadeler kullanmadan da sonsuz ölçüm ve değerlendirme yapabilir olmalı;

Zihin soyutlarla da bunu yapar;
Zihne yığılan, girilen verilerle, bilgilerle; soyutlarda gelişir ve derinleşir;
Gelişmiş ve derinleşmiş soyutlar gerçek kavrayışın, gerçek bilimin, gerçek matematiğin anahtarlarıdır;


Zihninize sizin tanımladığınız, kendi yoğunlukları, derinlikleri, biçimleri olan imgeler gibi düşünün;
Zihin imgelerini inceleyerek, orantısallayarak, kıyaslayarak, bağdaştırarak, birleştirerek, bileştirerek,vb. onlar arasından çıkarımsamalar yapabilir,
Zihin iki imgenin hangisisin daha sıcak, hangisinin daha yoğun, hangisisin daha geçirge,hangisinin daha ağır,  olduğunu bilebilir, Ve sayısal sabitlere ihtiyacı yoktur, sabite dayatılmış ölçüme ihtiyacı yoktur,  tüm bunları, tıpkı geçirgenlik, ısı, ağırlık gibi sonsuz katmanla katmalayarak, birbirine kıyaslayarak ve oranlayarak kusursuzca, kusursuz keskinliklerle ölçebilir;  Zaman kavramı yoktur, acele kavramı yoktur,

Zihin somutları soyutlaştırarak düşünür, Somut nesenelerin, bize ifade ettiği tüm kavramlar, bükülme, kırılma, esneme, sertlik vb. yüzlerce binlerce kavram zihinde düşüncenin dalgalanımı içinde benzeştirerek düşünceyi, düşünce daşgalarını aamak ve katmanlamak için neden kullanılmasın?







17 Kasım 2013 Pazar

Ne var Ne yok (Devam eden taslak/taslakımsı)


(Blog yazımlarından/Blog ruhundan esintiler, alıntılar, tatlar,dokular - Sözleri, Taramalarla güncellenmek umuduyla)


Her an yeni ve yüksek bir umut doğsun,
Gökyüzüne çıkıp atlamak gibi olsun,
Düşmek hiç bitmeyecek gibi olsun
En heyecanlı anım ve anlarım tadında yükselen dalgalarla ilerlesin ve açsın hayat;
Umut gibi umut olsun,
umut tadında olsun an,
Neşe gibi neşe olsun,
Neşe tadı da olsun umutta,
Sevgi sen nereye saklandın çık artık sobe olsun?
Bulamadıysak artık bi şeyler olsun kazan çömlek felan patlasın,
Yeryüzünde deneyimlenmiş en neşeli, en umutlu, en değerli ve yazamadığım yüksek niyetlerce seçimlenmiş en öğretici bilge sevgi dolu en yüksek anlar rehberim olsum,
Işıkları yolum önünde yol olsun,
Amaçları amaçlarım önünde amaç olsun,
Benimle beraber yürüsünler, dost olalım, birlikte yapalım,
Elele gibi ve sevgi dolu olsun,
-
İçim yazma sevinci açtı
gibi oldu
-
Piayano çalalım,,
düşüncelerle;

güzel bi müzik besteler gibi düşünce bestelemek,
esinlenmek gibi,
müzik esini bekler gibi düşünce esini beklemek,
-
uçurtma beni tutsun uçmasın (uçup gitmesin/uçup kaçmasın diye) diye;
-
Zihinimde olanlar dünyada olsa bi gün mavi bi güneş doğardı;
-
Oynamak gibi öğrenmek olsun, (istiyorum)
-
sese boğdum sesimi,
-
Yeryüzü
Gökyüzü
Düşyüzü

Ne yeryüzü, ne gökyüzü, düşyüzündeyim ben,
-
ne kadar mutlu olduğumu bin kelimeniz bi araya gelse anlatamaz
-
düşünce uçabilir
-
Ben oradan bakmadım,
bu yüzden bilmiyorum,
bunu ben, oradan bakmadımdan yazıyorum
-
Düşünce düşünceyle konuşur,
-
Dünyada (ki) insan sayısı kadar dil vardır, (somut nesneleri ifade etmediğinde)
-
Ben bazen kendimi özlüyorum, çocuk doğası ve aklıyla;
-
Şehir ışıkları altında yıldızlar görülmüyor ama yıldızlar orada,

Ama yüksek ve ışıksız, ışık kirliliği olmayan bir yere örneğin bi yaylaya çıkarsanız gökyüzü yıldız yüklü, yıldız dolu, hava tertemiz ve her şey parlak ve berrak ve açık;

İşte bunun gibi hayat;
Bazen karmaşanın ve kargaşanın içinden açık ve seçik olan (arkadaki) gerçekleri göremiyoruz;
Tüm bu karmaşa zihnimizi/ruhumuzu kirleten gerçeği gizleyen ışıklar gibi,
Hayat gerçekleri parlak ışıkların arkasına saklamış,
-
Özgürlük, özgürlükte duyumsanır;
-
Özgürlüğün özgürlük adından başka sınırı yok
-
özgür bitmeyen bi gökyüzü, bi imgeler gökyüzü olmalı,
yeryüzü desen gökyüzünde olmalı
Uçmak uçtukça büyümeli, boyanmalı renk renk,
Geride bırakmışlık, konacak bi yuva yok,
Bitmeyen bi uçuş sadece,
Uçtukça çağlayan bi özgürlük,

Hiç bi şey bilmeden sadece uçmak,
Uçmak duyumsamak,
Değişen dünyalara, her şeye aldırmadan sadece uçmak;
Sadece duyumsamana odaklanmak ve duyumsama olmak;
Çağlayan bi duyumsama olmak; 
Ve kendini daha yüksek bi uçuşkanlıkta bulmak
-
Bilmek en büyük mutluluktur;
-
Umut düşüncenin paraşütüdür
-
duygularla sonsuz çeşitlikli güzelikler, besteler-bütünlükler  yaratılabilir ve her biri ayrı bir tat ve coşkunluktur;
-
Yaşanmamış bile olsa,
düşüncenin yaptığı/yapabileceği tüm açılar,
Yaratabileceği tüm gerçeklikler ve olasılıklar,
Tüm bunların veri olarak görülebeildiği, izlenilebildiği, incelenebildiği bir yer ve an DÜŞLÜYORUM;
-
Sözcükleri değil,
Sözcüklerdeki içtenliki okudum
-
öyle bir düşünüyorum ki
atom bombaları patlasa yanında (az) kalır enerjisi

öyle bir düşünüyorum ki bi (etkisi) olsa anda dışarıda fırtınalar/kıyametler kopardı,
-
Ben kendimi ne kadar negatif bi insan yapmışım;
Bu ben miyim, kendimi ne hale getirmişim, bunla  yaşanmaz ki
Kendime yeni bir ben lazım (gibi)
-
Sözcükleri hassas kantarlarda tartar gibi tartıyorum zihnimde,
ama anlatmıyor çaresizliğimi,
-
nereden değişiyor bu dünya bilen var mı?
nereden değiştiriliyor,
nereden oynanıyor onun ayarlarıyla,
nereden yeniden sökülüp takılıyor,
içinden olmuyorsa dışından mı?
içindeki içinden olmuyorsa içindeki dışarıdan mı?
sahi nereden değişiyor bu dünya ve nereden değiştiriliyor
-
Uykusuzluk, uykuya ihtiyaç duymazlık, uyumadan dinlenirlik gibi bi şey istiyorum
(Bu dünyaya uyumaya mı geldik,)
(Uyuyarak dinleniyorsak bu dünya (da), uykusunda)
(Öyleyse bu dünya da iyi dinlendik)
İşe koyulma, çalışma, uyanma zamanı
-
Olmayan bi dünya yarat ve herkes sevsin, Görülmemiş bi yeri hiç bi kelimen anlatamaz ki 
-
Gerçek umuttur ve sürprizdir,
umudu hiç bi şeye değişmeyiz, gerçeğe bile;
UMUTTAN BÜYÜK , UMUTTAN GERÇEK Bİ GERÇEK YOKTUR
-
Aklınıza ışık düşsün; (başınıza taş, dünyanıza felaket-kıyamet düşeceğine)
Kıyamet yerine aklınızda/dünyanızda matematik kopsun, bilim bilmek kopsun,
Öğrenmek, (öğrenmek) aşkı, duygu/doygu kopsun,
-
Düşünceler kelimelerden bağımsız uçan yaratıklardır, (gibidir-bu temsilde)
-
Düşüncem nere konacağını bilmeyen kuş gibi,
--
kelebeğe konan çiçek
-
Oyun,
bu kadar büyük, anlamlı bi kelime; yeryüzünde dolaşırken biz hala başka şeylerin peşinden koşuyoruz, başka işlerle uğraşıyoruz, işte bu körlük,
işte bu gerçek
bundan büyük bi gerçeği olan var mı?
O kadar büyük bi kelime ki aklıma sığdıramam ben;
-
hayat hayal bile edemeyeceğim,  bi (düşünsel-duyusal-duygu/doygusal) çeşitlilik - zenginlik, duygusal ve düşünsel çoğulluk getirsin,
-
Kim neye inanıyorsa inanıyor,
Ben umutlarıma, hayallerime, inançlarıma inanıyorum,

Kim neyle ilgileniyorsa ilgileniyor,
Ben düşüncelerimle, umutlarımla, beklentilerimle ilgileniyorum;
-
Eğer zihnimde imkansız diye bi şey olacaksa, o pes etmek olsun,
Eğer bi gün bi an bile imkansız düşüneceksem ve buna inanacak olursam o pes etmemin imkansızlığı sınırları/ çemberi gerçekleşsin
vazgeçmek adı zihnimden, öğrenmişliğimden ve geçmişimden silinsin
-
Yüzbin hayatın anısı/hatırası bi akşamlık düşlememden gerçek olamaz
-
örneğin ben bu yazıyı yazarken içten olsam yani daha daha içten olsam; içime sıkışmış hiç bilmediğim bi sesi çıkarmayı deneyen bi şey gibi hissederdim kendimi, titreyiş gibi olurdu içim, gülücük gibi olurdu tonu,
-
Yüzme bilmeyen akılları gerçeklik denizinde boğulmuş insanlar,
Yüzme bilmeyen akılları gerçeklik denizinde çırpınırken yılana/(yalana) sarılmış insanlar,
 -
içime saklanan yalnızlık,
-
ruhum yüz sensizlikte,
hiçlik başkalığında,
düş yağmurundan, anlamazlık ve umursamazlık çukuruna dolmuş bi denizde
-
İçime hiç değdi büyüdüm
İçime aşk değdi (ıslandım)
Her yer hiç dolu
Hep her yer
-
bilinmezlikleri ellerimle tuttum,
-
dokundum ama anlamadım (anla(ta)madım)
anlamadım başkaydı,
-
bu hiçsizlik biter mi,
hep her yer ben olur mu?
-
Boşlukta asılı zihin;
-
Burada içinden düşülmeyen ve içinde hareket de edilebilen bir boşluk var,
-
Yediğinde vücudunun istemediği bi şeyi kusmak, kusmak istemek gibi duygu bulantıları
-
Bir bulut yol alırken gökyüzünde, heryer gökyüzüydü
-
yaşamın adı
başka bi şey olmalıydı
dilimin ucunda,
-
Düşüncemde, sesten yapma delilikler, (ses dedimse dalgalar)
-
Her ne felaket gelecekse başımıza, bilgi, gerçek, inanç, yalansızlıktan gelsindi;
-
Nasıl oluyorda, bu dünyanın içinde özgürken, bazen Fransız guyanasında hapsedilmiş kadar, hapsolmuş hissetmeyi başarıyorum
-
Hiç bi şey yazmadım ben, umut
seni düşündüm
aklıma bunlar geldi
-
kaçınma sözcüksüzlükten
bekle yavaşça,
-
Düş;
kendin ses-dalga-yüzey olmak, ses te yüzmek, sesi elle tutabilmek ki aslında onunla bileşebilmek kaynaşabilmek ve birlikte akabilmek gibi,
iki düşün ve düşüncenin birbiriyle oynadığını renkler ve sesler olarak görmek,
seslerle, duygularla belki biraz oynayabilmek,
akışkan bi şey olmak gibi,
duygular ve düşüncelerle; renkler ve kokularla gibi deney yapabilmek,
eşsiz bi müzik duyumsaması,
her şeyin düşüncenin sesi var gibi ve sanki bi anda duyumsanabiliyor gibi
-
Düş;
Saf özgürlükten yapma bi yağmur yağıyor ve ıslanıyorsun, (özgürlük ıslanıyorsun)
Saf özgürlükten yapma bi deniz ve içinde yüzüyorsun,
Bedenin iliklerine kadar geçirgen gibi, (emiyorsun) ya da yapışıyor sana o (özgürlük yapışıyor)
ya da o da sende farklı tonlarda sesler gibisiniz ve birbirinize karışıyor uyuşuyorsunuz,
Saf özgürlük duyumsanıyor başka hiç bi şey duyumsamadan
boğulacak kadar özgürlük,
saf özgürlükten yapma bi hava solunuyor
rengi tadı kokusu dokusu özgürlük
dokunabiliyorsun havaya, elinin içinde hissedebiliyorsun onu,
özgürlüğe dokunmuş hissediyorsun,
Kartopu oynar gibi özgürlük topu oynamak

Özgürlükten çıkıp mutluluğa dalıyorsun
öksürmekten ve gülmekten bitecek kadar mutluluk

özgürlükle mutluluğu karıştırıp bakıyorsun
-
bu yazı bi ağaç olsun,
çünkü ben anlatamadım,
,
duygularım paketler olsun ona iliştirişmiş
her cümleye iliştirilmiş aslında onu anlatmayan; anlatamayı benzetmeyi deneyen ama anlatamayan açılımı farklı olan  bi duygusal anlatı/ton olsun, (aslında sözsüzce düşündüğüm sözcüklerle eksik bezediğim gerçek ton ve anlatı)
sen bu yazıyı okurken kelimelere takılma duygusal tonu bulmayı dene, bulmayıda deneme o kendiliğinden bulunmuş olsun
yani içinde sana içinden farklı bi şey anlatan, kelimeyi açınca çözünen gibi, anlamı koklayınca ve havaya uçan uçunca kokusu ve rengi duyumsanan sende bi his uyandıran bi his paketlemesi olarak okumayı dene,
saçmaladıysam kusura bakma ben ara sıra yapıyorum,
böyle bi şey var demiyorum böyle yazmak içimden geldi ve ben oyun oynuyorum gibi düşün,
ağaç olmasada olur, öyle olmasada olur, ben ne bilim böyle  yazdım sadece
-
Göz yaşartıcı bombalar gibi, gözyaşartıcı haberler okuyorum,
gözlerim yaşarıyor ve bomba gibi etkisi,
duygular için biber gazı etkisinde haberler
Ruhumuz, acıyla, itilmişlikle, ötekilikle, bak bunu yaparsan bu olurlarla, sindirmeyle, tehditlerle ve diğer şeylerle bombalanıyor,
Öyle değil mi?
Tatsız haberlerle, hiç bi şey yapamamakla, yaparsan kötü muamale görürsünle ve hiç bi şeyi değiştiremezsinle, kabullenle, susla, otur aşağıyayla, aşağılıkla bombalanıyorsun
Tüm bunlar, biter mi? bitecek mi?
Umudumuz nereye dönmeli, savaş bizi ve herkesi yoruyor karşıtlık gibi ama
Eğriyi doğrultmak için onu sıkıcada bükmek gerekiyor
-
yıkılmak ille de olumsuz değildir, bazen yapar ve yıkarsın, işte budur yıkmak ve yıkılmak,
dizdiğinde bir kuleyi, sıkıldığında yıkarsın onu ve yıkmak zevklidir
bazen de yerine daha iyisini yapmak için yıkarsın
yıkmak ve yıkılma eğlencelidir;
-
Uyuşturma aslında uykulaştırma demek değildir,
bu yüzden uyumlaştırma diyoruz, aslı uyuşturmadır;
-
Ben,
görmekten canım ağrıyor,
-
Her şey oldu sandırılıyor yavaşça 
-
Algıdaki tüm perspektifler kırılabilir, genişletilebilir ve yenileriyle değiştirilebilir,
-
Soyutlarla da somutlarla oyun oynar gibi oyun oynanabilir, öğrenilebilir,
-
Hayalleri inançları umutları genç ve dinç olanlara (güven) (inan)
-
Evreni/dünyayı bir öğreniş/okul gibi düşünelim, ya da bir öğrenmek için kendimizle yaptığımız bi deney gibi,
-
Düşünen bi düş yaptı tüm bunları,
-
ağacın tepesindeki dalının tepesinde olması kaderdir ya da dağın zirvesindeki taşının zirvesinde olması onun doğası ve kaderi; Bu onu diğerinden özgür, farklı nitelikli ve değerli yapmaz, sadece yüksekte yapar,
-
Ay ışık kaynağı değilse de (kaynaktan ışık tutar/yansıtır) aydınlatır,
Karanlık bi gecede aslında ışık kaynağı olmayan ay yerini bulmana ve gideceğin yeri görmene yardımcı oalbilir ancak Aya bakarak yönünü bulamazsın;
-
Bir kutsal kuruyorsunuz, kendi kafanızda kendi düşüncenizde bir kutsal kuruyorsunuz ve ona değer veriyorsunuz, değer atfediyorsunuz, değer izafe ediyorsunuz, varsayılmış olana, doğal ve kendi olana değil, doğal ve kendi olan biçimli biçimsiz görünür, duyulur, kavranır olandır ve soyut ve sezgisel kavrayışta bi kavrayıştır, Hiç soyut bir mabet yaptınız mı? 
-
"bir" ; ilkinci ve birinci anlamına gelmez dilde, toplayıcı, birleştirici ve üleştiricidir, anlamı tamdır, sonuçtur, toplamdır
-
Bir birim yeterlidir ve sonsuzdur;
Bi şeyin bilgisi, (o yaratılmamış ve olmamışsa bile) onun yaratışmılığı ve olmuşluğudur;
-
Yapmasanızda yapabilirlik yapmışlıktır, olgunluk, yetkinlik ve doygunluk budur,
Doygun akıl gerek olmayan binayı inşa etmez,
Kendiniz dahil hiç kimseye ve hiç bi şeye bi şey ispatlamak göstermek ve açıklamak zorunda değilsiniz,
Sözle bilgi bilirlik dayatılmaz, hesaplanmaz, ispatlanmaz,

İspat direğine yaslanan, o direğin dibi boşluğa dikili,

ispat terazisi dengede değildir, Boşlukta oturur
-
bir söze doldurdum kanaati,
söz devrildi
hepsi döküldü
-
Çürük meyve tüm ambarı çürütür;
Çürüğe saygı olmaz,
Çürük düşünceye,
Saygı bilmektir;
(çürük saygı , ben istemiyorum)
-
anlatamadıysam ne mutlu bana;
--
(Redaksiyon
Uygun anlarda, dooğru düşünce, duygu enerji kombinasyonlarıyla yapılmayan redaksiyonun yazımın ruhunu, bozabileceğini, özgünlüğünü ve açıklığını köreltebileceğini düşündüğümüz için ((bazen okuması zorda olsa) Yazımların, oluştuğu, doğallığı, doğaçlığı, düşünsel enerjisel kombinasyonlarını ve tonlarını korumak için,) pek redaksiyon yapmıyoruz, yapmadık, Bi yazım redaksiyonu yapmaktansa yenisini ve daha iyisini yazmak, her zaman;)

(Düşünce sesten hızlıdır,
Özgünlük sesten hızlıdır;
Özgürlük hepsinde hızlıdır;
Aslında ses hepsidir;
SESİNİZ ÇIKSIN,
Düzelir her şey;)
-
Son Söz

masal olmasın gerçek olsun,bu düş bizim olsun;
umut
-
Kalıp
Düşünce parlaklığı, yazım parlaklığı, Açıltı, Uçurtma Özgürlüğü (Sınırlanmış özgürlük) ; Süperkahramanlık kompleksi, süperkahraman egosu; yeterli=sonsuz; yeterlilik=sonsuzluk

İndeks / Devam Eden Taslak/taslakımsı


(Blogun (henüz) bi kısmı için, önizleme taslağı, örnek (seçki) yazımlar; endeks)
(Tıklayınız)

  Düşünce Çılgınlıkları

   Şiirimsi-Kişisel


  
   Zihin Açıcılar;


   Düş

   Düşünsel;
 
    Yeni Çağ-Gerçeklik Değişimi
 

Bedensiz kalınca çıplak kalır mısın?

Bedensiz kalınca çıplak kalır mısın?
Çıplaklık özgürlüktür;
Hiç kendini, bedensiz, sonsuz devinen enerji gibi ,kendi içinde, kendi düşünde, henüz yaptığını-düşlediğini bile bilmediğin yerlerde, müzik gibi, koku gibi, dalgalar gibi, uçarken, eserken, devinirken-yüzerken düşledin-hissettin mi?

ellerimi al özgürük;
ellerimi al benden

16 Kasım 2013 Cumartesi

Çıkış: Işık

Çıkış: Işık
Giriş: Gece
Tut elimi
Gidiyoruz düşler ülkesine

15 Kasım 2013 Cuma

Kendi duymak istediğiniz gibi yazmaya ne dersiniz?

Kendi duymak istediğiniz gibi yazmaya ne dersiniz?

Kendi duymak istediğiniz gibi düşünmeye ne dersiniz, hemen bugün bi başkasının ya da gerçekliğin ya da haberlerin size ne söylemesini isterdiniz? Ne olmasını isterdiniz? Yazmaya düşünmeye ne dersiniz?

Örneğin ben, bi örnek;

- Dünya bitmiş abi!
- Nası yani,
- bitmiş işte abi, bi oyunmuş bitmiş, Biradan çıkacakmışız?

( Bi parka gitmiş gibi dünyaya gitmiş/gelmiş hissetmek; )

- Nası abi oyunmuş, olur mu öyle şey ya,
- Nereye çıkacamışız, kim yazmış, kim oynuyomuş, kim demiş, ne olmuş;
- Ne farkeder işte abi ya oyunmuymuş neymiş, kablosuz uzak bağlatı gibi miymiş neymiş bitmiş, parkı boşaltıyormuşuz;
(Ee daha oynasaydık, oynamaya devam etseydik, her şey farklı olabilirdi;)

Tüm dünyanın böyle kalakaldığı bi an;

Aslında bu yazımı bundan yazmadım, Başkasına kendine davranılmasını istediğin gibi davran, benzeri kalıplarımız var, Buradan aklıma geldi, Biraz kendini gözlemlemek, aslında neye ihtiyacın olduğunu görmek, Ne duymaya bilmeye ihtiyacın olduğunu görmek, neye nereden baktığını görmek ama aslında kendi perspektifini, algını ve ifade biçimini görmek, (mümkünse bi başkası gibi ya da ve objektifçe) bu belki en çok şuradan çıktı, Öğütbaz yazımlar, (bunu bende yaptım biliyorum, ki en çok kendime yazıyorum) birazda şuradan çıktı, Aşağıdaki ben deli değilimi de okumaktan sonraki bi düşünce yumağı;

Tüm bunlar olmayabilir, Bi aşk şiiri ya da basitçe güzel  sözlerde olabilir, Oturun kendinize söylenmesini istediklerinizi, duymak istediklerinizi, duysanız sizi en mutlu edecek şeyleri tutun bi başkasına siz yazın, söyleyin gibi; ama isterseniz karşınızda bi özne, hatta bildiğiniz tanıdığınız bi özne size söylüyormuşcasına, Ya da mektup yazıyormuşçasına , kendinize başkasının hatta bi tanıdığınızın ağzından size hiç söylemediği sözlerden bi mektup yazın, kendinize yazın ama bi de siz ona yazmışsınız gibi de düşünün, ne dersiniz, derim ben?

Şimdi itiraf saati; bi başkasının bunu bana ya da bi yere yazmasını istermiydim? Yazmasını istedimse tam olarak nasıl yazmasını isterdim, hangi ifadelerle, Tam böylemi yazmasını isterdim, Nasıl düzeltmesini isterdim Ne yazsa en çok okurdum; Ne yazsa en çok severek okurdum,

Aslında bu yazımın anlatmak istediği tam da bu, Bunu deneyelim istersiniz;

Şu an bi başka yerde en çok duymak istediklerimi, en severek okuyacaklarımı yazmaya ne derim? Kendime soruyorum, En çok neyi okurdum, en çok ne bulmak isterdim, Yani küçük bi çocuk bi oyuncak, çikolata ya da pasta istediğini ya da parka gitmek istediğini, hangisinin onu daha çok mutlu edeceğini ya da sevindireceğini bilir ama;  Bilmiyorum, okuyup düşünmem, karar vermem gerekir, okumadan bilemem ki

Bi kitapta ya da internet sayfasında bulmayı umduğun düşündüğün şeyi yazmayı denemek;

Bi  kitapta bulmayı umduğun şeyi yazmak belki göreceli biraz daha kolay çünkü, iletişimsiz, ama internette insanlar her ne olursa olsun, Hangi tondan ve biçimden yazıyor olurlarsa olsunlar, Ne kadar içine kapanık, yorumsuz gözüküyor olurlarsa olsunlar, iletişim ve etkileşim arıyorlar, Özellikle başkalarına gerçeklik aktaran, fikirlerini aktaran, hatta bunu öğütvari, öğretivari, direktifvari yapanlar, En çok onlar arıyorlar, Yine de bunu düşünüyorum; Her ne olursa olsun, belki karşı çıkacaklar, çatışacaklar, kavga edecekler ama bunu da arıyorlar, çatışma; Birilerinin onlara ne yapılacağını söylemesi, Ama kimseyi dinlemiyorlar, Ve yine de birilerinin onlara söylemesini bekliyorlar, onlarla savaşarak, fikirlerini dikte ederek, savaşarak doğruluğunu ve değerliliğini ispat etmeye çalışarak bunu yapmasını  bekliyorlar, Hayır bunu da yapsanız kabul görmeyeceksiniz, bundan öte tüm gerçeklikte bi kahraman bi kurtarıcı gibi savaşarak genel kabul görerek gelmenizi bekliyorlar, Sizi ancak böyle duyabilirler; Bu da demek oluyor ki kendilerini ancak böyle duyabilirler, Gidip gerçeklikte her şeyi değiştiren ve herkesi kurtaran bi kahraman olduktan sonra kendilerini duyabilirler ve affedebilirler; Büyük bi dürtü, Çok büyük bi dürtü bu; Ve çokça paylaşan var ve bi tür kahramanlık kompleksi gibi bi şey, Psikoloji ya da toplum bilim kavramsallaştırarak üzerine düşünebilir ya da araştırma yapabilir, Ben biliyorum, Siz şöyle yapın diyerek yapan yazan herkes, her yazımcı, gerçekliği ve dünyayı değiştireceğini düşünerek ve umarak yazıyor, Her bilim adamı da her ne ise işte; Bi süperkahraman bekliyorlar ya da kendilerinden bi süperkahraman yaratmaya çalışıyor ve çabalıyorlar, bunu kişinin yarattığı bi psikolojik öğe ya da derinsel köksel bi arzu olarak görmüyorum ve düşünmüyorum tabi, Toplumsal yapı, çocukken izlenen çizgi filmler, kötü bi ifade ama sistem dayatısı ve öğretisi bu; Dünyayı tek başına değiştiren insanlara duyulan saygı vb. şeyler,

İnsanların bi şeyleri birlikte yapmayı/yapmaya ve bunun  kişilerin adına mal edilmeden çıktının bi grup tarafından üretildiğinin vurgulanmasına ihtiyaçları var, Değersiz egolar ancak bu şekilde yücelebilir; Şu kurdu, Şu yaptı, bu kurdu, şu başardı, senin yeteneğin ne, sen ne başardın; Hayır tam aksine her büyük insanın arkasında ona inanan onu destekleyen, enerji ve bilincini onunla paylaşan bi grup ekip var; onun üzerinden yapıyorlar; başarıyorlar;

Her neyse bu yazımın ana fikrine aslında bugünlerde, internet gezinmelerimde çok sıkça gördüğüm ve üzerinede sıkça düşündüğüm başka bi şey karıştı ve yazımı farklı bi tona sürükledi, Çünkü az çok benzer içerik ve düşünce gerçekliğini paylaşmamız nedeniyle gördüğüm; aydınlandığını ve bilinç atladığını ve bilinç atlatan yazılar yazdığını, düşünceler ve rehberlik sunduğunu felan düşünen bi güruh ve kimseler var ve hep aynı yola gidiyolar, bireysel yalnızlık; (Bireysel danışmanlık-koçluk) Tabi ki yine belirtiyorum içinde iyi niyetli olan ve gerçekten pozitif sonuçlar üreten kimselerde var ama ne yazık ki gördüğüm bunun çok azı olduğu ve genel bi sapma; Yani aslında bende kendime bakmalıyım, Birilerinin bana da ne yapılacağını söylemesi lazım çünkü bende bilmiyorum ama yapılması gerekenin bendeki ana fikri şu, Anonim eserler ve değerler, gruplarca kitlelerce oluşturulmuş ve kişilere, bireylere kahramanlara değil gruplara maledilmiş bi düşünce oluşturmak, tıpkı bi ormanın bi fauna oluşturması gibi, tıpkı bi çölde çiçek yetişmeyeceği gibi, Tek başına bi bilge ya da kahraman ya da kurtarıcı karanlıkta yetişmez, Beklemek ya da kendini ona yaratmayı denemek abesle iştigaldir mi sorgulamayız, bence; Aslında dil, bilim, sanat, edebiyat, kişiler birbirini besleyerek bi ortam oluşturuyorlar, Tıpkı orman faunası gibi, Yunan felsefesi ya da ortaçağ aydınlaması gibi, Kişilerin adları var ama  oradaki olgu onların yükselen ağaçlar gibi olarak (tüm diğer her şeyle) bi orman faunası yaratması gibi bi şey yine de? Ve orada onları besleyen bi nem, hava ve diğer şeyler gerçekten var, Oradaki toplumsal yapıdaki herkesi ve her bireyi de bunun içine katarak bu var, Ben böyle görüyorum;

Nasıl yapılır bilmiyorum ama bireysel çabayı bırakmalı ve daha olgun iletişim, daha yoğun kitle ve grup bilinci oluşturmayı denemeliyiz, İletişenler ve paylaşanlar olmak bi adım, Birleşenler olmak başka bi adım, Ama lütfen dönün bi bakın, Bireyselleşiyor musunuz? Grupsallaşıyor musunuz? toplumsallaşıyor musunuz? Ve yine burada yukarıda kendim belirttiğim o tavra döndüm mü, bilmiyorum, bakmak gerek ama belki aslında bende okumak istemediğim bi tonda yazmış olabilirim, öğütvari ve dersvari, Her ne anlatmayı deniyorsam kendime anlatmanın binlerce yolu ve farklı ifadesi var ve olmalı, İncitmeyen,çatışmayan ifadeyi aramak, Arıyor muyum bilmiyorum, ama bu yazım bunu yapmam ve dememe grektiğini bana hatırlatıyot; bi tür kendime seslenen rehberliğim bu, Aslında ben diğerlere ve ben size sesleniyorum gibi gözüksede bi iç bana sesleniyor ve ben bunu sizlere sunuyorum sanki gibi bi tavrı anlatmayı denemek; Neden buna takıntılandım bilmiyorum ama ,,,

Her neyse bu yazım iyi bi yöne gidebilirdi, Çok farklı yönlere kelimelerde gidebilirdi, halada gidebilir ve toparlanabilir, Çok damıtılmış ve açık, açıklayıcı bi şekilde ana fikrini ve anlatmak istediğini vermedi belki ama bence yine de kaynağını, fikrini bence sundu;

ama yine açmak gerekirse buradaki olgu, ego ve öznel objektivite benzeri bi şeye yapılan vurgu, Bireysel objektivite, ego ve aslında öznenin kendine bakış noktası ve dışa yansıttığı aktarış noktası, ifade ediş biçimini bakışı gibi bi şey ve perspektifi, Kişinin kendi gözleminde ve aktarımında ifadesinde ne kadar objektif olduğu farklı bi konu ve ama başka bi öznenin kendine nasıl bakması ve nasıl davranması ve iletişim kurmasını istediği farklı bi konu ama bunu düşünmek objektivite içinde iyi  bi adım bence ve kendimce ve buna dair kendimde ama diliyorsa da okuyucuda da bi fikir uyandırmak istedim;

(Kırık taslak, Elimizden düştü kırıldı, Tamamı örülmedi, bitmedi ya da eksik kaldı; Enerji ve istek az olduğunda ama yine de yazmak istediğinde, üretmek istediğinde olan bi şey gibi, taslaklanabilir yayım yazımı)

Ben deli değilim;

Buluntu; Öylesine; (Alıntı)


Neden yazıyorsunuz?
Birçok nedeni var. En büyük hayalim yazar olmak. Bazen kilidi çözen; aşk, öfke, ya da bir espri oldu, ben de yazdım. Delirmemek ama deli kalmak için yazıyorum. Dünyayı yan yana getirdiğim kelimelerle havaya uçurmak istiyorum. Kendimi tutsaklıktan kurtarmak için yazarken başkasına dönüşüyorum ve hayatı kelimelerle becermeyi seviyorum. Mutsuzluğuma soyluluk katmak için yazıyorum.

Yazmak, aklımın hapishanesinden delirerek kaçmamı sağlıyor.

http://dusunceyurdu.blogspot.com/2013/08/ben-deli-degilim.html
http://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/598526-sizofren-yazarlar-anlatiyor


Bu da deli değili mvideo versiyonu;
http://www.youtube.com/watch?v=09ZmsWXaHZU

13 Kasım 2013 Çarşamba

Gerçek içsel tonlarda yazılmış (etkileşimli) yazımlar arıyorum,

(Dün yazmışım yayınsız kalmış,
asalımda (yayalımda) kurusun)

Yani;
bloglar vs. ya da gibi ama alıntılar ve sözde bilgilerle dolu değil,
Söylemek için söylemekten ziyade kişisel tınılar, kişisel yazımlar;
Özgün, doğaçlanmış, duygular ve düşüncelere kalıplarla bakmayan gibi,
bi düşünce emeği,
Bi tür etkileşimli çoğulluk
Bi kitap etkileşimli değil ve edebiyat ifade kaygısı taşıyor; cansız ve geçmiş;
Aslında neredeyse günlüğünü dökmek gibi bile değil,
Zihnini, kendi içsesini, kendi kendine konuşmanı ve düşünmeni dökmek tadında,
Başka bi şey;
Tabi hiç bir ikincillik, bi başkasının bi diğerin okuduğu/okuyacağı düşünülmeksizin yazılmaz belki ama olabildiğince,olduğunca doğal-doğaçlanmış
Hiç bir ifade ya da edebiyat kaygısı taşımayan; (hiç bir dersem olamaz ama genel olarak)

Gerçek içsel/düşsel/düşünsel tonlarda yazılmış (etkileşimli) yazımlar arıyorum,

Aslında daha çok etkileşim belki;

12 Kasım 2013 Salı

Ne kattı, ne değişti, (Okumalar, Gerçeklik Değişimi ve Alternatif Gerçeklik/ler Fikri)

( Silinir mi silinmez mi kaldırılır mı kaldırılmazmı, geliştirilir mi geliştirilmez mi bilinmez post, taslak olsun dursun yinede)

Ne kattı, ne değişti, bu soru belirdi aklımda,
bugünlerde, mistisizm, gelecek ve gerçeklik değişimi fikri ile Ra Ple ve kasyopya kanallarını okumuş olmak ne kattı ne değiştirdi, bugünlerde bi değişim varsa ve yaşanıyorsa (ya da ve hatta yaşanmıyorsa bile) (zihninde) ne değişti gibi bi soru içimde belirdi ve kendimi kendi kendime yanıtlarken buldum ve yazmak doğdu

Yeme içme olmayan bi alternatif gerçeklik ya da gelecek düşünebiliyorum,
bu bile başlı başına bi şeydir, Tek başına ve başlı başına bi veridir, Çünkü neredeyse hepimiz hayal kurmaya başlasak sucuk yetişen ağaçlar düşlüyoruz, bu saçmalık; Ve mucize arayan bi zihin için maddi görüntüde oluşabilecek sözde mucizeler ve olağanüstülükler yanında sıfır kalır bunlar ötesinde mucizedir (benim için)

içinde seks ve cinsiyetlilik olmayan hatta sahip olma olmayan bi alternatif gerçeklik düşünebiliyorum, ve bunun gibi bi çok şeyler
Bu da başlı başına bi şeydir, Zihnin ne kadar küçük özgürsüzlükleri var, Ve ne bu ifadeyi ne de yukarıdaki ifadeyi açmaya bile gerek yok çünkü açık; Zihnin ne kadar küçük özgürsüzlükleri var, altını çiziyorum Zihnin ne kadar küçük özgürsüzlükleri var,

sonsuz alternatif gerçeklik olasılığı/olabilirliğine ve hatta olduğuna/olacağına, bunun ötesinde tasarlanabilirliğine ve deneyimlenebilirliğine olan inacım arttı, yükseldi, gelişti, değişti ve değişiyor, yükseliyor, canlanıyor;büyüyor, büyüyorda büyüyor,
Daha ne olsun; Neredeyse hiç sonsuz gerçeklik olmasa bile benim için olmuş tadında ve denginde bi düşünüş zenginliği ve doyum tadı bırakmışlıktan ötürü bile bu düşünceyle buluşmuş olmaya şükran duymak,

Gerçekliğin-alternatif gerçekliğin canlı olması
Gerçekliğin canlı oluşlu bi tür tek zaman algısı gibi, duygu duyuşla içiçe eşzamanlı oluş algısı gibi bi algı, Yani düşüncenii duygunun canlı gerçeklik olması tadı gibi bi şeyler;

Geleceği, bi teknoloji yumağı ya da göksel felaketler olmadan, robotlar vs. uzaylı istilaları olmadan bu dünya da hatta dünyadan ve bu gerçeklikten öte tutarak her hangi bi yerde ve zamanda dünya da düşünebiliyorum;

Bi barış uygarlığı ya da mutluluk dünyası ya da her ne olursa olsun tertemiz imgeleyebiliyorum, besberrak

Gerçek ne fikriyle daha az ilgileniyorum, Yani tüm bunlar gerçek mi olacak mı, ne olacaktan ziyade, böyle düşünmek güzel ya da nasıl olsun olmalı fikri daha cazip ve bu görüş yükseliyor;


gökyüzüne neresi olsuğu belli olmayan bi yere bi boşluğa bi tanrı/tanrı imgesi koymadan, kendimden ayrışık bi yaratıcı ve tasarlayıcı düşlemeden düşünebiliyorum;

Fiziksel evrim gibi fikirle heba edilmemiş dünya zamanım var, Elimde ve cebimde duruyor, Neden fiziksellik evriliyorda bilinç evrilmiyor, fizikelliğin evrilebildiği bi tasarım tasarlanmış olamaz mı? Bilinç bi evren yaratacak tasarlayacak kadar evrilmiş/evrimleşmiş olamaz mı gibi bi mantıksal tutarlı bi çok soruyu sormadan dahi katı inanç çemberleriyle bu dünyadan göçüp gitmeyeceğim; Fizikselliğin evrimli ya da evrimsizce biçimlenmiş ya da tasarlanmış olabileceğini bu soruyu sormanın bile yersiz olduğunu görüyorum çünkü beden ya da fiziksel bizi ifade etmiyor, Sonsuz evrilebilen, gelişebilen, öğrenebilen, aşkınlanabilen bilinç fikrini zihinimde çağrıştırıyorum,
Bu fikri ve görüşü bulamamış olduğum bi hayat, bu dünya da, kabus olmalı; ben buna mutluluk diyorum, en anım en korkunç, en yıkıcı olsun ,en acı olsun yinede bu bu mutluluk, gerçek mutluluk, hiç bi mutluluk duygusal durum bunun ruhumda ve bilincimde uyandırdığı yankıyı tarif edemez, Ben buna mutluluk diyorum;

Tüm varlıkla (birlik içinde) bütün ve özdeşik, aynışık, paydaş ve bütünleş olduğuma inanıyorum, zaman zama nyüksekçe duyumsuyorum gibi, (sürmesede)

Bi evren yaratabileceğim(iz) fikrine inanıyorum;
bugün değilse bile bi gün ama tırnak içinde bi gün , ama aslında innamıyorum dışarıdaki evrene bakarak zaten yaratmış olduğumuz görüyorum ve bu açık, apaçık;  Sadece bunun körlüğünü bile duyumsamak bi şok

Tıpkı bi bina yapar gibi bi gerçek/gerçeklik tasarlayıp gidip deneyimlenebileceğine inanıyorum güveniyorum daha ne olsun
bir mimar bir bina tasarladğında malzemenin, enerjinin, gerçekliğin tüm koşumlarını bilmez ama yinede oluşmuş bilimsel-düşüsel-akılsa temeli ve kendi gözlemini ve hayal gücüne de kullanarak inşa eder, evet çökebilirde; Tıpkı bunun gibi daha yüksek öğrenişli bi zihin bi zihinsel evrimli hayatta Tüm oluşmuşluğun tüm bilgi ve yetisine henüz sahip olmaksızında tıpkı bina yapmak-yaratmak rahatlığında ve kolaylığında belki de bi evren yaratılabileceğine inanıyorum, Nedne denirse çünkü gerçekik bunu çağrıştıroyor, Gerçekil kaynasal ve doğal yapı temel mantıksal, akılsalisezgisel,düşsel çağrışımlar ve bileşimler bunu çağrıştırıyor ve gösteriyor; Bi evreni gözümüzde büyütüyoruz, Evren tasrlayabilecek bütünlükte bi zeka için sıradan bi oyuncak kadar basit ve imgesel olabilir, sonsuz oyuncak gibi sonsuz evren olabilir, Dünya deneyimi acılı,sarsıntlı olabilir, Yitik ve bitmeyen bi zaman algısı içinde bi akış ve önce sonra beklentisi oluşturmuş olabilir bizde ama, Tüm bu algılar ve perspektifler, yıkılı pay da değiştirilip gerçekliğe bakılabilir; Zekanın tüm bu yapıdan da öğrendikleri ve öğrenecekleri vardır ki tasrlanmıştır;

Düşüncem çiçek açtı,

Ama gerçeklik orada duruyor ve her içine girdiğinde/boğulduğunda aynı derecede acı verici ve karmaşık ve karmaşa dolu ve tüm bunlar bu olanlar devam ediyor, Hatta her şey dah karmaşık ve bazen hatta sıklıkla daha acı verici

(Aslında bu yazımda doğan his yeme içme olmayan bi alternatif gerçeklik düşünebilmenin bile başlı başına bi özgürlük ve şükran doğurucu vb. hissi üzerine doğdu ve gelişti yani taslaklanırsa kendime not, en azından bu kalabilir bi şekilde)

Ruhun Arzusu (Özlemi/Arayışı) Üzerine

(Çok şey yazdım sildim, paragraflar ne gerek var, bunun gibi bi şe)

Ruhun arzusu ,

yok kadar hafif olmak,
hiç kadar sorumluksuz olmak
,
işte ne var ne yok gibi olmak
,

İzlemek, izlememek



Mümkün olduğunca haber izlemiyorum ya da okumuyorum ya da göz ucuyla düşünce ucuyla bakıyorum ki haberler haber değilde memlekette zaten bundan da öte gerçekten allak bullak ediyor kafamı;

Haiyan kasırgasını bi kaç gün önce haberlerde duymuştum, Dünyanın 3.büyük kasırgası diyordu ve 325 km hıza eriştiğini belirtiyorlardı, bugün ise dünyanın en büyük kasırgası olduğu ve 385 km hıza ulaştığı ve 600 km genişliği olduğunu belirten başka bi haber izledim, Yine Hıtvatistan da 225 km yi bula bi rüzgar vardı haberlerde, Yine Avrupa da bu hafta esen başka rüzgarla ilgili de bi haber okumuştum, Her neyse bu artan felaketler vb. bunlar kişisel gündemimiz zaten de bunlar dikkatimi çekti ama gerçekten bundan daha fazla dikkatimi çeken farklı bi şeydi, Star haber şu anda da izlemeye devam ederken gerçek bi psikopati derlemesi ve insanlar çıldırıyor mu dedirten bi haber silsilesi, Şunu merak ediyorum ve şunun için yazdım; Ben genel olarak düzenli izlemediğim için mi böyle hissettim gerçekten artan bi çılgınlık ve daha fazla dengesizlik mi var gerçekten?

8 Kasım 2013 Cuma

Bay E - (Masal Taslağı)

 Masal kurgu- Kurgu Masal
-

Bay E nin ne iş yaptığı bilinmiyor,
Kim olduğu bilinmiyor,
Gerçek kişilerle bağlantısı yoktur,
Aslında Bay E diye biri de yoktur,
Bu hikayedeki bay E kurgusaldır,
Tıpkı bi masal kahramanı gibi,
Tıpkı Pinokyo gibi,
Biraz gelişmiş ve güncellenmiş versiyonu gibi,
bu hikaye de
Gelişmiş materyallerden yapılmış bi kukla insan süsü verilerek aramıza sokulmuştur;
Uzaktan kumandalıdır,
Radyo sinyalleri ile kontrol edilmektedir;
Kablosuzdur;
İşin ilginci yalan söyleyince burnuda uzamamaktadır, bu versiyonda bu hata giderilmiştir;
Bunun yerine gücü ve iktidarı uzamakta, hırsı büyümektedir;
İşin daha da ilginci diğer insanlardan herhangi bi farkı olduğunu bilmemekte ve kendini sıradan bi çocuk sanmaktadır, Oyuncakımsı-robotumsu kısmi (sınırlanmış-sınırları çizilmiş-koşullanmış) özgür iradeli gelişmiş bi oyuncaktır bu,
Aslında kuklacıda ihtiyar  geppetto değil, gelişmiş bi uzay uygarlığıdır,
Aslında bahsedilen tür de insan değildir ve bu masalın geçtiği yerde bu dünya değildir, Kurgusal bi dünya ve kurgusal bi tür, masal buya, her şey birbirine benzeştirilmektedir;
İşte evvel zaman içinde kalbur saman içinde gelişmiş oyuncaklar tasarlayabilen bi uzay uygarlığinın, başka bi dünyadaki türlere benzeş türler geliştirebilip onlarla kablosuz ve uzaktan kumandalı olarak oynayabildiği bi masaldır bu;
Onlarda can sıkıntısından böyle bi oyun geliştimişlerdir işte;
Masal buya kahramanımız bi ülke sever (ama ülke onu sever mi sevmez mi bilinmez ya) ve sevdiği ülkeyi ele geçirmek ve kendini seven bambaşka bi yer yapmak için elinden geleni yapmaktadır;
bunun gibi şeyler işte;
gerisi size kalmış;

---
Açık kaynak kodlu masal,
geliştiriciler aranmaktadır;

Bu sayfa der ki
http://www.emresupcin.com/acik-kaynak-kodlu-yazilim-nedir/
http://acik-kaynak.org.tr/

"Açık kaynak yazılım (open-source software) veya açık kaynak kodlu yazılım, kaynak kodu isteyen herkese açık olan yazılımlardır. Bu tür yazılımların ayırt edici özelliği kullanıcıya yazılımı değiştirme özgürlüğü sağlamasıdır. Açık kaynak kodlu yazılımlar, uyarlanabilir, sağlam, hızlı ve güvenlidir. Açık kaynak kod dünyası, yeni bir yazılım üretme biçimi, yeni iş modelleri sunmaktadır. Dünyanın her tarafından bilişim uzmanlarınca imece yöntemi ile endüstri standartlarında geliştirilen açık kaynak kod yazılımları, insanlığın ortak malıdır."

bizde buna benzeştirerek açık kaynak kodlu masal-yazım geliştirdik, İşte bu masalın özelliği de okuyucuya masalı değiştirme özgürlüğü sunmasıdır; Uyarlanabilir ve sağlamdır;

Ayrıca tüm blog açık kaynak kodlu yazım ve düşünce arşividir;

----
ama şunu da deneden edemeyeğiz ki, Bay E günün birinde bu dünyada bu ülkedeki türlerin bacak aralarındaki benzeş işlev gören farklı görünen ama nispetende farklı işlevselliği var gibi felan olan işlevsel yapılara göre sınıflanmaları ve gruplanmalarına felan takmış;
Geliştirici X

----

Bay E tüm ağına virüs bulaştıran (yazılımcısından yeni virüsler alarak ) virüslü bi bilgisayar gibidir, kodları çözülmeli ve deşifre edilmelidir,
Geliştirci X


----
Bay E Güvenlik Yaması çıktı,

Sisteminizi Bay E zararlısından korumak için indiriniz, edininiz;
Evrensel bağlantı dağıtım, indirme noktaları, yıldızlar;
Geliştirici X

----
Aslında Bay E evrenötesi siber geliştiricilerce tasarlanmış bi virüs olabilir mi?
Geliştirici X- masal paradoksları;

----
Puppetmaster güvenlik duvarı çıktı,
Evren ötesi bağlantılarınızdan isteyiniz,
Geliştirici X

-----

Aslında tüm bunları yapan Bay E değil puppetmaster dır
Geliştirici X
----

Tam aksine Bay E nin yönetim sistemine ve frekansına girmeye ve ters programlamaya ya da sisteminin çökertmeye çalışan evrenötesi siber zekalar olmasın
Geliştirci X

-------

Rapunzel Uyarlaması

Aslında Bay E ülkeyi bi kuleye hapsetmeye çalışmaktadır,

Uzat saçlarını güzle ülkem, Benden başkası görmesin, benden başkası sevmesin seni,

Aslında kendisi bi ülke sahibi olamadığı için sermayedarlara (belki de puppetmaster a) çok yalvarmış, Bi gün bi ülkem olsunda demiş  Bana bi ülke vererirseniz bende size ya da sermayedarlara veririm demiş gibi şeyler, açık ; ; ;
Geliştirici X -

--
Rapunzel Uyarlaması

Bay E Puppetmaster ı tanrısı sanıp tapmaktadır,
Ama bi yandan da doğrudur, Puppetmaster Bay E nin yaratıcısıdır, Yani yaratıcısı değilse bile yapımcısı yani fiziksel tasarımcısı ve güdücüsüdür,
aslında başka bi alternatifi var mıdır? çünkü öyle programlanmıştır/programlanmaktadır;

Geliştirici X

----
aslında Bay E programlamayı yayan bi frekans yükselticidir;
Geliştirici X

---
Hansel ve Gretel Uyarlaması,

Bay E , şeker kılığına soktuğu her şeyi ve her yeri solucanlı virüslü düşüncelerini pasta kıvamında sunarak aslında hepimizi kafeslemeyi ve yemeyi düşünmektedir, Ya da aslında Bay E değil Puppetmaster bunu  yapmaktadır,düşünmektedir ; ; ;
Geliştirici X,

----
Bay E aslında ihtirasla kendini güce açarak aslında yönetimini Puppetmaster a ve programlamaya açmış (karşılığını da alarak) ve devretmiştir

Geliştirici X

---
Puppetmaster'ın amacı Bay E vb. aracılarla tüm dünyayı yönetmek ve ele geçirmektir,
Geliştirci X

----
Ben sevdiğim ülkeyi kimseye yar etmem;

Ülke beyaz atlı prens beklemektedir,
Geliştirici X

5 Kasım 2013 Salı

Akış, Akışına Bırakmak

mihaly csikszentmihalyi nin, "akış",  "akışına bırakmak" terimine rastladım bugün rutin google gezintilerinde, bir çeşit zamanın durması ve olayın zihnin akması gibi bidurum/tanımlama, Bilinen bi şey ama ve ancak kavramsallaştırmış ve üzerine kitap/kitaplar yazmış;
Ama benim için ilginci son günlerde/dönemlerde neredeyse hiç akışına bırakmadığım/bırakamadığım gibi bi şeylerin farkedilmesi oldu;

bi blog; ekşi sözlük; bi bilog; baska bi sayfa

3 Kasım 2013 Pazar

Aslında gökyüzü heryeryüzü

Aslında öyledir,
Dünya bi küredir yuvarlaktır ve hertarafı gökyüzüdür;
(Yani gökyüzü dünya dışında kalan heryeryüzüdür)
Ama düşünce böyle yapmaz,
Görüş açısını, bakış açısını gözün açısını kullanır,
Örneğin gözün gördüğü algıladığı 170-180 derceyi kapsayarak bi gökyüzü imgeler, dairesel ve bütünlüklü bi gökyüzü imgelemez,
Aslında belki bundan da dardır, Neredeyse iki boyutlu sonsuz bi taban (ya da bi dipbi tabanı olan)  olarak yeryüzü düşünürken üstünde yükselen sonsuz (ya da tavanı olan) bi gökyüzü düşünür, ( ve ona nereden bakar biliyor musunuz?, belkide bi karşı perspektiften, yani dairesel bi algıdan ziyade dikdörtgensel ya da karesel bi algının kesitine karşıdan bakıyormuşlukta (2 ya da 3 boyutlu) bi düşünsel algı kullanır yeryüzü ve gökyüzü dediğinde, Yani, yeryüzünden gökyüzüne dönük, yerden havaya bakan bi imge kullanmaz, Örneğin yeryüzünü altına alıp yeryüzü olmasksızın zihnini dolduran bi gökyüzü imgesi kullanmaz, Örneğin yere yatmış ta gökyüzüne bakıyormuş gibi bi görüş ve düşünce açısı kullanmaz gibi, Muhtemelen içinde yeryüzünün hiç olmadığı bi imge de ya da resimde kullanmaz, )

Gökyüzü heryeryzüdür, dış kapsanmamış alan gibi, görülecek, her şeyin, diğer her şeyin, keşfedileceklerin olduğu büyük bi boşluk, derinlik duygusu yaratır, (Ve örneğin güneş ve yıldızlar gökyüzündeyse aslında dünyada gökyüzünedir ve aslında gökyüzü her yerdir, her yeri içine alandır, Yeryüzü gökyüzüne karşıt bi taban değildir, gökyüzü içindeki bi cismin-alanın yüzeyidir ya da kendisidir; Sonsuz, (bi çok) yeryüzü vardır ama bi tane gökyüzü vardır)

Altımdaki gökyüzü,
Altımda da bi gökyüzü var, dünyanın arka-karşı tarafında

arkamdaki gökyüzü
arkamdada bi gökyüzü var;

Heryerde 1 gökyüzü var

gün ışığındaki yıldızlar, (karanlık olsa belirecekler, göremiyorum ama (işte) oradalar,)

gökyüüznde aydınlıkta da yıldızlar var;
arkamdaki gökyüzündeki yıldızlar,

altımdaki dünyanın karşı trafındaki gökyüzündeki yıldızlar,

dairesel bi görüşüm var ve bakıyorumdaki heryer yıldızlar

Buradan özceler türetilebilir, özellikle bakış açışı, görüş açısı, düşünce açısı üzerine, size kalmış, herkese ve herşeye kalmış,

ama şunu türeteceğiz;

"Ben"de böyledir, (ben dediğimiz, ben olan şey, kendi-kendim), ben küresi,  diğer herkes gökyüzüdür; ya da başka ve diğer yeryüzleridir ama görüyoruz ki başka yüzlerdir ve başka yüzlerde de hayat var; ve aslında gökyüzü heryeryüzüdür;

gerisi size kalmış;

(Ve kendime kişisel not, Yanılmıyorsam 19 eylül tarihli düzenlenmemiş okunması zor onlarca diyesim geldi, çokça yazım, düzenlemek, taslaklamak ya da taşımak umuduyla, bütünlüğü bozuyor ve okuması zor gibi, ve düzenli geçmişten okuma yapılmamışsa muhtemelen üzerinden atlamak ve bak geç ileri iyi bi tavsiye ve olurdu)

(yukarıdan taşındı; işte biz buna ya da benzerlerine, görüş, düşünce, algı ya da bakış açıları diyoruz, Tıpkı bunun gibi, algı, perspektif ve düşünce açıları ya da algı pespektifi, düşünce perspektifi vb. kavramlar türetiyoruz; Buradan kendimizi küresel bi tabanda algılamadığımızada gidebiliriz, Kendimizi aslında hala küresel, giden ve dönen bi yeryüzünün içinde algılamadığımıza da gidebiliriz ama ,,,)

Bir tür, umut doluluğu, taşkınlığı/taşkını yaşıyorum/hissediyorum

Ne denir bilmem; ki; umut, yağgın

Özgürlük;

Özgür kelimesinin, anlamının titreşimlerinden yapılmış (soyut-imgesel) bir davul;
Özgür kelimesinin titreşimlerinden yapılmış, sıkıştırılmış sesler, ses bombaları,
Özgür anlamından metalleşmişçesine  yoğunlaşmış, kalıplaşmış soyut bi yüzey;
Düşüncelerle vura vura, zihninde çınlaya çınlaya, içini çınlata çınlata
Her vuruşu özgürlük çağrıştıran, özgürüm diye çalan, özgürüm diye patlayan; yıkan, atan, geçen delici-çarpıcı bi iç ses, iç çağrışım;
Her yeri ve her şeyi iten; patlatan, sarsan;
Delirten, karşı koyan, karşı iten vuruşlar ve sesler;
Delirten patlamalar;
patlayan düşünce;
Çınlak çınlak;

(Zihnimdeki özgürlük imgesine/düşüncesine/soyutuna, düşüncelerle vurarak/dokunarak çıkan sesleri gözlemliyorum, Onu tonluyorum, farkılaştırıyorum; Sesini büyütüyorum; yükseltiyorum;
Zihnim(de) özgürlük çalıyor; 
Zihnimde özgürlük'ü çınlatıyorum

Çınlaya çınlaya
Çınlatan özgürlük)

2 Kasım 2013 Cumartesi

Konfor


Paranızın gücünüzün yettiği en konfırlu evi alırsınız ya da oturursunuz ya da arabayı;
Zenginlik için çabalarız;
Düşünce zenginliği,
oda işte aynen böyle;
Düşünce öğreni ile, merak ile , girdi ile, hatta tıpkı para kazanmak gibi öğreniş kazanmakla zenginleşir, Ve düşünce ne kadar zenginleşirse oturduğu evde yani bulunduğu ortamda o kadar konforludur; Tıpkı para kazanmak için bile sevdiğin bi işi yaparsan zamann nasıl aktığın ile anlamadığın gibi; sevmediğin-bilmediğin bi işi yapıyorsan canından beziyorsanve kendini bi tür modern köle gibi hissediyorsan bu da, öprenmekte böyledir, İlgi-merak-sevgi duyulan, çekim duyulan sorgulanmalı ve aranmalı, Zihnne meraksızsa okumak takıntısı ile veri yığmak tıpkı beden şişirmek için spor yapmak gibidir; Söner gider; Yapmak için yapılmaz ve öğrenmek için öğrenilmez de; Sokma akıl kırk adım gider, Kendi özlemin ve çekiminle sorgulamalı ve öğrenmelisin; Çocuklar bütün çocukluklraını oyun oynayarak geçirirler ama tüm olan biteni bu arada hiç okumaksızın ve ekstra-direti çaba göstermeksizinde öğrenirler;

Merakı tıpkı beden açlığı gibi düşünün, düşüncenin öğrenme açlığıdır; Açlık çekilmeksizin. merak doğrulumaksızın-duymaksızın gerçekten sindirilmiş-benimsenmiş bi öğrenme doğar mı? Gerçek merak, , öğrenme isteği-ateşi evrenin önünüze yığdırır gerekirse size cevap sunar ve getirir çünkü öğrenme ve düşünce avlanmak sorunda değildir, o bizim dünyamızda yaşamaz cennette yaşar ve düşündüğü yerden öğrenir, doyar, Düşüncenin kendisi sorguyu besleyen-çimleyen toprak gibidir, Her sorunuzun cevabını yetiştirmek doğasıdır; Cevaplarınızı olgunlaşamdan budamayınız, Ya da söküp atmayınız, vazggeçmeyiniz, pesetmeyiniz, Zihinnizi nerişemeyeceğ iveri yoktur;  Zihininizde yanıtlarınızı yeşertinceye, yetiştirinceye kadar pes etmeyiniz; Yanıtlarınız, düşünceleriniz, hisleriniz, sezgileriniz ya da bu olmuyorsa gerekirse gerçekliğe bi yerden bi zaman girer veriniz ve sorunuzun cevabı,

(Bedeniniz ölür cehenneme gider, Toprağa yanıp gübre olmaya; düşünceniz cennetten hiç ayrılmamıştır oysa;)

Bunu/bunları şunun içi nanlatıyorum, Kusursuz bi ev aramayız ya da bi ev için kusursuzluk düşüncesi, gerçek kusursuz ve güzel ev nasıl olmalı diye sormayız, alabileceğimizin en iyisini alır ya da yapabileceğimizi nen iyisini yaparız;
İşte düşüncenizde bulduğunuz gerçeklikte böyledir, Düşüncenizin çeşitliliğinin ve zenginliğinin size sağladığı gerçekliği satın alırsınız;
İşte bu yüzden düşündüklerimini inandıklarımın doğruluğu ya da greçekliği fikrine takılmıyoru mve kapılmıyorum, Düşüncemi olası en güçlü parametrelerle zenginleştirdi mve zenginleştiriyorum; Bulduğum tutunduğum fikirler değişmeyecek bi ev gibi sabit değil bunu her zaman biliyorum, Düşüncemin erişebildiğinin en makulu en tutarlısı en konforlusu bu diyorum ve inançlarımı ve düşüncelerimi bombalamıyorum, Ama tabi ki tü mgücü minancım, direncim ve aklımla gerçeği, gerçekliği olan biteni varlığı sorgulamaya ve  yeniler edinmeyi denemeye, yeni girdiler almayı denemeye devam ediyorum ve edeceğim;
Eğer zihnimde bi önyargı ya da eksik kabul olsaydı Biz biriz, her şeyiz, tüm varolanız benzerinin fikri ve düşüncesi olurdu, Oda bırakalımda yanlış olsun ya da benim ön yargım ay da doğrulanmamış kabulüm olsun
,

Evinizin konforlu olmasını istersiniz,
Düşüncenin konforu özgünlüktür;(özgürlüktür, kısıtsızlık, kısıtlardan arınmışlıktır;)
Gerçek ne? Gelecek ne? , Gerçeğin ya da geleceğin şöyle olduğu ya da böyle olduğu bi algı ya da düşünce tabanı yerine özgünlenmiş bi düşünce tabanı belki de sözde daha fazla şey görebilen ve algılayabilen ve sözde bu dünyada olup biten her şeyi bilen bi düşünce tabanından bile yaratıcı olabilir belki;
Düşünsel tabanınızı yıkmaktan ya da değiştirmekten korkuyorsunuz,
bunun size gerçekleri verdiğini ve sunduğunu düşünüyorsunuz,
Düşünüş ve algılayış perspektifinizin, kavramlarınızın gerçeğin öbeğinde olduğunu düşünüyorsunuz,
Bu ya da benzer bi şey ille de isteniyorsa, (gerçeklik öbeğiyle donanmışlık) objektiviteye yatkın yaratıcı ve özgün ulaşılabilir bi subjektivite  belki ama tüm tanımlamalarınız ve öğrenmişlikleriniz kavramlarınız ve algınız buna karşıysa nasıl olsun,
Hiç şöyle bi soru sordunuz mu? Benim bu kavramım ve onu algılayış biçimim aslında objektif olan gerçeklikle uygun mu? Belki kavramsal temeliniz (evrensel ifade de) hiç olmayan bi şeye isabet ediyor ya da aslında farklı olan öyle olmayan bi şeye, bi gerçekliği durumu algıyı sapmayla tanımlıyor, böyle düşünür müsünüz?
Algı değişkendir,
Gerçeklik değişkendir,
Algı özgünlük-yenilik arayış ve farklılaşış içinde yüzebilir,
Gerçeklik şöyleye göre algı ; bu da bir yol
Bilmek, sözde gerçeklik parametrelerini zihne yığmak değildir; 
Gerçekliğe dair özgünlüğünüzü sınırlayan her tanımlamayı zihninizden silmeye hazır olduğunuzda gerçekliğiniz değişmeye başlar ve öğrenmeye başlarsınız ama geçekten öğrenmeye;

bu öğrenmede yığılmış bir bilgi ya da sözde gerçekliğinize ait-dair bir bilgi ya da veri bulamazsınız,

Sadece greçekten bi gerçeklenmişlik, gerçeklikle dolmuşluk hissi ve doygunluğu, umut potansiyel ve dıoygunluğu gibi şeyler,
Hissettiğiniz mutluluk mutluluk tanımınızın içine sığmaz çünkü aslında mutlu değilsinizdir ve hissetmiyorsunuzdur ama yine de mutlu gibisinizdir,
Ve bunu gerçekten yaptığınızda ya da yapıyor olduğunuzda bugün konuştuğunuz düşündüğünüz hayatınızızn merkezine aldığınız bi düşünceyi ya da kavramı ya da inanışı-algıyı yarın yerinde yeller esiyor bulmaya hazır olmalısınız;
Gerçeklik sizin kavramınız ve algınızın içine girmez, Gireceği kadar girmişi zaten bugünkü ve şimdi ki gerçeğiniz, daha yüksek algı için kavramlarınız, düşünzel ve hissel ve algısal tabanınızı değiştirmeye ve yenilemeye açık olmalısnız;

Düşüncenin konforu özgünlüktür;
ama belkide bu dünya da değil,

Özgünleşmenin ve özgürleşmenini verdiği doyum, hazsal ya da maddi olmayacağı için bu dünyada ölçemeyebilirsiniz, Günlük yaşamınızda, mistik bi duyumsama, gibi anlık bi coşkunluktan öte bunu taşıyamayabilirsiniz, ama yine bilirsiniz ve sezersiniz;
Ama gerçeklik maddi tatminler ve doyumsalar olarak, hazsal ifadeler olarak size bunu geri yansıtmayabilir tam aksine, olabilir, nedne olmasın dermisiniz hiç;
Ve tam aksine öğrenilmiş mutluluk ve pozitiflik algınız içinde, çerçevesinde olmayabilir bu, Hatta sözde maddi yaşamınıza gündelik algılarınız ölçümleriyle ve değerlendirmeleriyle zorluk ve negatiflik olarak etiketleyeceğiniz tonlarla yansıyabilir ve bunun ötesinde gerçekten öylede olabilir kimbilir, ne için neye hazırsınız,

Gerçekliğin öğrenilmiş, bi algıya vurgu yapan kavramlarınızın içine sığmasını/girmesini/inmesini bekliyorsunuz,

Kavramlarınızın, onları düşüncenizdeki şekillendiriş ve algılayılş-kabul biçimlerinizin enerjinin doğasındaki karşılıkları, karşılığı olup olmadığı, ne ölçüde olduğu üzerine bi fikriniz var mı? Gerçeklikte/ gerçekliğin(m)izde yapılmış bi isimlendirme tanımlama gerçekliğin algılanımı için uygun mu? Geçici ve yakın yanıtlar algılar ve izlenimler istiyorsunuz ya da gerçeği öbeğinden hisseden duyuş, kavrayış, bilgi bulgu ve duygu-doyumlar mı?

Bilgi/bilgi değer; veri/veri değer olarak etiketlediğiniz, işaretlediğiniz şey ve şeyler aslında öyle mi ve değerli mi? Düşüncenizdeki bilgi resmine bakın ve onu yeniden boyayın dilerseniz, siz bilirsiniz; O özgün bir çerçevedeki içerik ve sizin çerçeveniz, Ve gelişiminiz gelen veriyi o çerçeveye uygunlukla tartacaksayı bi düşünün isterseniz;
Bi şey öğrenmişliği kendine ve ruhuna, özgünlük, yenilik ve değer katmaklık gibi de tanımlayabilirsiniz, Bu sizi nalgınız ve perspektifinizdir; Yaratıcılık coşkunlanması içermeyen veriyi geliştirici özsel bilgi olarak nitelememek örneğin, bunu yaptığınızda artık her şey bilgi olabilir ya da olmayabilir ya da yeni bir pozitif-negatif  / iyi-kötü  bilgi tanımınız olur gibi;

Hiç şöyle düşünür müsünüz?
Bana bu dünya da ne getiriyor, ne sağlıyor değil de, ruhuma-yaratıcılığıma ben bunu dünya da olumsuz olarak nitelesem de, niteleyecek olsamda  aslında ne katıyor;
Bilgi bir kitaptan okunan ve öğrenilen şey değildir, Bu olsa olsa veridir, Sindirilmemiş veri/ ne kadarı nasıl sindirilmiş özümsenmiş veri gibi bi kavramnınız var mı?
Örnek, bilgi, yapma artılılığı
yaratım özgünleniş düşünüş çerçevesi genişliği/derinliği/çokboyutluluğu/perspektifi gibi bi tanım ya da kavram örneğin; bu zihinideki bir alan olsun, bu gerçekten özgünleşsin çeşitlensin matematiksel yapısı değişsin, istemez misiniz? ama bunu sözde, fiziksellik içinde güven ve konfor sözde gelecek bilgisi ve kurulmuş bi kurgusal gerçeklik tabanını daha geniş algılayış vb. aramak içinden yapabilir misiniz? Bu artış ve değişim ruhun saf arayış ve özlemine yöenliyor olsun yine örneğin; Bu özlemi doğuran/oluşturan /dürtüleyen ne? Ya da sizin gerçeklik algınızı dürtüleyen ne? Hiç düşündünüz mü?

Yapma ve yaratma özlemi örneğin, Matematiksel bi ifadede şöyle ifade edilebilir belki, Yaratmanızın mümkün olduğunu düşünmediğiniz/inanmadığınız bi şeyi kendinizi yaratıyor olarak düşleyemezsiniz, Düşleminiz/düşünceleminiz ve duygulanımız buna ters girdiyi gerçekliğinize veri olarak size sunabilir mi? Duygulanımıznıza yüklenmiş ters girdiler belki, Yani (sözde bi şeyler durumlar) matematiksel olarak yaratabilirim inancı çerçevesi dairesi dışındadır, dışlanmıştır, Bu dairenin dışında bi evren olabileceği gibi binbir umutta olabilir, Neden bi evren yaratabileceğinize inanarak başlamıyorsunuz örneğin, Neden diğer her şey ile içiçe olduğunuzu düşünerek ya da bilincin sonsuz evrimleşebilir yükselebilir ve öğrenebilir ve bunu bugün şimdi algısında yapamasa bile gelecek olarak algıladiği bi noktada yapabiliyor olduğuna inanmaya örneğin;

Bir evren yaratabileceğinizi düşünmekten sizi alıkoyan ne?
Sadece düşünce girdileri,
sizin girdileriniz,
onları ne kimse yerleştirdi ne de kimse koydu;

Çatışmasız

Birbirlerini anlayan, ya da anlayan önemli değil anlayan ya da anlamayan
çatışmasız, özgün, çeşitlikliki gibi bi grup, ama çatışmasız, çatışmasızlık iradeleri çok güçlü ve yüksek bi grup;
tıpkı gerçeklikteki para ve tüm imkanlar sağlanmış gibi, paralelinde
yani zihinde buna benzer bi rahatlık-doygunluk ve canlılık çağrıştıran bi umutla
bi an bi yeni ve farklı bi duygu düşünceyle, yenilik, farklılık özgünlük gibi şeylerin gibi evrenlerin, gibi dünyaların, umutların, düşlerin, hayallerin, isimlerin adların, çağrışımların tüm imkanlarıyla donanmışlık tadında bi enerji ya da enerji değil bu ama bunun benzeri bi şeyle donanmışlık gibi bi şeyde bu dünyada gibi bi şeyler;
umuttan, yenilikten, özgünlükten yapma bi dünya olsa o dünyanın/dünyaların hiç bilinmediği bi dünyanın tüm düşüyle-enerjisiyle yaşıyorluk ve bu dünya gerçekliği dışlanmış zaman donmuş tadında,

-
bi grup-
ama grup-
bütünlüklü,
sayı önemli değil ve
bin kişide olsa üç kişinin anlaşabildiği ve iletişebildiği netlikte ve paylaşmışlıkta gibi,
sayısız gibi sayı önemli değil gibi,
birden çokluk, farklılık ve çeşitlilik ama çokluk duyumsaması coşkun,
-
doğaç bi grup, özgünlüklü ve yenilikli düşlüyor ve etkileşiyor,
bi aradalar mı ve hatta etkileştiklerini biliyorlar mı bilmiyorum bunu koşullamıyorum ama fiziksel bi aradalık yakını ve bunu çağrıştıran bi tonda gibi bu,
sanki konuşuyorlarda konuşmuyorlar, sanki etkileşiyorlarda etkileşmiyorlar,
Sanki birlikte oyun oynuyor-sohbet ediyor paylaşıyorlar tadında ama sanki yapayalnızda olabilirler gibi,
Yani algıya göre içlerinde buz gibi paylaşımsız ve biri olsa bu karışımı hiç bozmaz gibi de, böyle şeyler tanımsız ve yok gibi,
Baskısız ve uyum gerektirmeyen doğal doğaçlanmış bi uyum ve çatışmasızlık doğada havada var gibi,
Yani kendiliğinden doğal etkileşim gibi,
duyuş ve duygu birleşmelerinin, düş ve umut birleşmelerinin ve tüm diğer farklı düşünce-istek-hayal-düş bileşme ve etkileşimlerinin, farklı boyutlarının ve farklı derinliklerinin oluşturduğu-oluşturabileceği alternatif gerçeklikler gibi ama bi yandan gerçek gerçeklik bi şekillenme,
bu sanki onlarca izleniyor gibi ama izlenmesede olur gibi,
yani belki bunu bi gerçeklikler/alternetig gerçeklikler görseli gibi, ya da müzik ya da koku ya da sanat gibi-esteteik gibi binbir yüsek duyumsama ve hatta duyumsama bileşkelerinden yeni matematksel yapılara oluşturulmul alternatif izleme yolları gibi şeylerle;
bir tür olaslıklar matematiğinin, alternatif gerçeklikler olasılıklarının, başka bir anlatımla, şekillenmiş bir gerçeklikte olası belirlenmiş ya da belirlenmiş kişilerin bileşmesinin ortaya çıkarabileceği tüm gerçeklikler gibi ama sınırlamaların, maddi koşulların en pozitif açılımlarda aşıldığı hatta olmadığı gibi bi şey bu;
Paylaşım, yenilik geliştirme, bi aradalıktan doğan keyif ve birlikte zaman geçirme mutluluğu yoğunluğu inanılmaz yüksek, çocukluk oyunlu-paylaşım tadında ama paylaşmasızlık bilinmeyen henüz öğrenilmemiş bi çocukluk gibi;
hiç kısıtlanmamış, her şey bolluk içinde geçirilmiş bi çocukluk ama tüm çocukluklarında böyle olduğu ya da böyle bilindiği bi çocukluk gibi,
düşünsel bi çocukluk yeniliği gibi bi ton baskın değil ama yoğun ve derin
Buna yakın bi şeyin düş tadı;
-
şimdi bunun bu gerçeklikle uyumu kaynaşımı gibi şeyler ve bunun oluşturduğu alternatif geçeklikler ve olaslıklar,
-
ya da gerçeklikte apaçık buna benzer belirimler,
-
çok yönlü-çok olasılıklı birden çoklu gruplar,
-
düşlediğim içinde olmak gibi ama sanki içinde olmamak,
yani bu dünyanın, yani benim duyuşlarımın bilinmediği bi ben olarak, bu karmaşık;
-
( 1 -  olası gelecek bilmeye alternatif düşleme, - 2 - alternatif gerçeklik yapısı ve algısına alternatif düşleme)
(Bu şu demek oluyor, Birincisi, ilerde, sözde, değişimlerin ve felaketlerin olduğu ya da olmadığı önemli değil, bi dünyada olup bitenleri bilmeye, bi anlamda gelceği bilmeye görmeye bunu düşlemeyi ya da yaşamayı yeğlerim, bu sadece bir perspektif 2- bir gerçeklik ve algılayış yapım var ve bildiğim ya da olduğunu olacağını sandığım ya da öyle olsun ya da olmasın algıladığım gerçeklik yapısındansa bu ya da farklı bi tatta olası bi geleceği ya da algı yapısını yeğlerim)

alternatif düşünüm;
Bi an bilmek aslında bilmek değil umut bilmek, umutluluk aslında bilgi, özgünleşmek aslında gelişmek ve öğrenmek gibi olsun,
Bi an aslında iyi ve kötü iyi ve kötü değil, Özgünlük geliştiren iyi ;özgünlük körelten (bu dünya da iyi ya da kötü olarak tanımlansa bile) bizim zihinimiz için kötü tanımlanır olsun

Devinen

Her şey,
dünyada devinen her şey,
devinen tüm düşünce,
olanlar,
oyun tadında gibi olduğu bi andan sonra farklılaşmış bi başka bakışta
birlikte farklı bi şeyler yapmak isteyenler gibi birileri/birileri birlikte gibi,
başka bi şey,
başka bi yer,
dünya yüksüz,
bi hayal ya da onun gibi bişey gibiyken,
bu bi çapraz/çaprazlı (geçişken) bi gerçek gibiyken
farklı alternatifler türetmek gibi bi şey, bi yer
bakmak gibi bir yer,
ve oralar
bilmiyorum_
havadar mı?
-
zihni başkalayan şeyler,
bi an her şey ters dönmüşlük tadında,
gerçekliği, durduran kesitleyen, ara veren/verdiren
başka baktıran, başka tattıran anlar, duyumsamalar;
sanki dışardan gibi
bi başka bakmaklık
-
Her şey
dünyada olup biten her şey,
her şeye,
kayıtsızca
kayıtsız bi sorumlulukla, ama
objektif desem tam değil ama objektivitenin donattığı bi subjektivite ile yani, objektivite sonrası biraz farklılaşmış yenilenmiş özgün yeni ve özgün ve farklı, başkası olmayan desem sanki öyle de değil ama yeni ve başka bi subjektivite ile;
farklı bi tadı, dokusu olan bi dokunuş ve algı ile bakmak, dokunmak,
bi çeşit etkilenmemek,
bi çeşit okuduğpun, gördüğün, olan biten şeylerin seni etkilememsi, zihini karıştırmaması tadında bi şeyler
-
Birden bi şeyler, şakınlıklar, sürprizler, coşkunluklar değil bu değil,
Beni gerçekten şaşırtacak yani ruhumun duyduğu özlemsel bi gideriş ötesi her şeyi başkalayan bi şey desem bu değil bi şeyler eksik kalıyor;

Bi şey yeni olduğunda diğeri var olmamış hiç olmamış olmalı,
unutulmuş, arındırılmış değil,
yeni olmalı
-


hissediyorum,

hissediyorum,
Bazen kazanmıştan çok kaybetmiş gibi,
Bazen öğrenmişten ziyade özgelikten yitirmiş gibi

bi özgürlük yıkantısı,
özgürlük akan bi suda yıkanmak gibi,
zihinsel bi yıkanış arınış gibi bi şey ama;
kirlenmişte temizlenmişlik gibi değil sanki unutmuşluk olmamışlık yıkantısı gibi
-


Gezintiler;

Bi şey,
bi özgürleşiş,
bi müzik,
melodi,
takip etmek,
bi kelebeği takip eder gibi müziğin peşinden koşmak,
coşkunca, keyiflice, mutluca, neşecence, doyumluluk dolu;
-
koşan seyrilen bi müzik notası, tınısı,
baharlayan
bi
ezgi,
ezgi duvar,
ezgi koş,
-
kanat çırpan tınılar,
bedenimin titreşmek istemesi kanat çırpmak gibi,
-
bedenimin boş çuval gibi düşmek istemesi,
bi çizgi film gibi katlanarak, bükülere, bezilerek
ağırlaşarak
ve ama hafifleyerek,
-
yolsuz bi yolda sadece müziği takip ederek, müziğe kulak vererek, ne olduğunu düşünmeden, ne olduğuna aldırmadan oradan oraya giderken gezerken, birden her şeyin unutulmuş bi değişmiş olması gibi bi şeyler;
-
Bi kendininde ne istediğini bilmezlik,
Bi şey olsun bi şeyler olsun ötesilik (te) şaşırmak istemiyorum ama(lık)
-
Doğaçlanmış bi özgürlük
kendiliğinden gelen,
suçlulukları atan, silen, geride bırakmayan
-
Ağırlıklar ve ağrılar,
birden,
geçse değil, kalsa ya da kalmasa ama başkalaşsa,
tını tını tınılansa,
bi şeylere aracı olsa gibi şeyler;
-
masmavi bi çağıldayış,
ruh türküsü,
türkü formunda beste;
-
çırpınan aklım,çırpınan zihnim,
tarayan aklım, tarayan zihnim;
titreşimlikte titreşim tarayış,
başka bi şarkı dinlemek ister gibi,
daha öncekilere benzemesinlik diler gibi,
yeni bir tonlayış arayış;
-
yeni şarkı,
biraz büyü,
biraz aşk,
kırıntılar,
-
kelimelerin ruhundan şarkı yapmak,
anlamların ruhundan sanat dokumak,
-
en estetik hazlar çağlayanı;
-
bilmiyorum bu şarkı nereye;
-
mağara yapsam adını beste koyardım;
-
tınılayış;
-
çok şey yazmak istemeyi saklamak,
-
boşluğa bağıracakken susmak,
bağırmak için birini beklemek;
-
Enerjilenmek, dolmak istemek istemek, bitmeyen ve patlayan enerji gibi bi his gelecek oluyor,
Tam o sırada ruhuma işlemiş bi tembellik ve dur bekleli bi dinlenme isteği
-
Ne yapılacağını bilmiyor gibi hissetmek;
bu en zoru;
ne yapılacağını doğaçlamaktan kaçınmak;
-
Bedeninde olmamak hissi,
Çamaşır gibi onu çıkarıp ona bakmak hissi,
Onun dışından kendine çamaşırsız ve çıplak kalarak bakma hissi; (bedenine değil kendine ama bedenin de çamaşır gibi bakmak gibi)
bunu hissetmek hissi,
Ten sadece giyiliri, (içine enerji girer gibi, enerji kendni bu gerçeklikte o araçlar ifade ederlik hissi dokuyacak bi şeyler olsun gibi)
Çıplaklar kampı bi yer , sonra;
Bedenlerinde olmayanlar, çamaşırlarını çıkarmışlar,
herkes;
birbirine aldırmadan;
-
ruhuma bi şarkı kaçtı,
hiç çıkmıyor tadı oradan
ve daha dinlemedim,
ön sesi,
uzaktan kokusunu almak gibi,
-
Suyun içinde kan kokusu ya da ondan herhangi titreşim ve ezgi ne kadar gidebilir,
Üç kilometreden onu hissedecek duyargaları olan bi balık,
Ruhun gökyüzünde olan her şeyleri (ki aslında gökyüzü heryeryüzü)
Yanına gitmedende hissedebiliyor,
-
Hiçbişey anlatmıyorluktan geliyorum,
buraya;
-
Ne çok konuşasustum;
-
Gerçeklik, her şey başka tarif edilsin,
birden
unuta unuta 
değişe değişe;
-
saklantı