9 Ağustos 2014 Cumartesi

bilge;



''Hiçbir zaman peşin hükümlü olma.
Bazen bilgeler bile sonu göremez.''

Platon / Mektuplar


---

'Zeki insan problemi çözen,
Bilge insan ise önleyendir.'

-Albert Einstein-


--

“-Umut geleceği hatırlama, mutluluk geçmişi unutma sanatıdır...”
Diderot
 

Anlamak; gürültüler olsa da, ruhu dinlemeye zaman ayırmaktır.
Zata
 
  

Her insanın kendi deliliği

'Her insanın kendi deliliği vardır;
bana da öyle geliyor ki,
en büyük delilik, bir deliliğe sahip olmamaktır.
Ve bazen en mantıklı şey,
sınırsızca delirmektir.'

Nikos KAZANCAKİS


--

"insan uçurumun kenarına varmadan kanatlanmaz." - kazancakis

--

Zamanın her şeye vakti vardır.

--


girit'teki mezar tasinda tam olarak sunlar yazilidir:
"hic birsey ummuyorum,
hic birseyden korkmuyorum
ben ozgurum..."

nerdir sevgi? ilgili linkler,
Allahın Garibi
Mistik Bir Materyalist,Devrimci Bir Papaz:Nikos Kazancakis


e-kitap ;
allah'ın garibi

self-made man


yorumsuz;

 İnsan, tekrar yücelmesi için kendini yeni baştan inşa etmek zorundadır. Ve bu yenileşmeyi ızdırap çekmeden yapamaz. Çünkü o hem mermerdir, hem de heykeltraş. Hakiki biçimini yeniden kazanmak için, büyük çekiç darbelerini kendi maddesine indirerek kıvılcımlar çıkaracaktır.

Alexis Carrel – İnsan Denen Meçhul

gökyüzü bizi üzüyor;

7 Ağustos 2014 Perşembe

Maharaj - Bem Oyum - Mutlak Varlık

Şunun anlaşılması gerekir ki, gerçeği ya da Tanrı'yı veya Guru'yu arayış ile kendini arayış aynıdır, biri bulunduğunda hepsi bulunur. Zihninizde "Ben-im" ve "Tanrı-dır" (Ben varım ve Tanrıvar) birbirinden ayırt edilemez hale geldiğinde, o zaman bir şey olacak ve Tanrı'nın sizden dolayı ve sizin Tanrı' dan dolayı var olduğunuzu en ufak bir kuşku izi bile taşımaksızın bileceksiniz. O ikisi birdir.

Bulun. Ben size tanık olduğunuzu, sessiz gözlemci olduğunuzu söylesem bile siz, sizi kendi varlığınıza götüren yolu bulmadıkça bu sizin için hiçbir anlam taşımayacak.

Siz Tanrı'yı buluncaya kadar sürekli ilerler, ilerlersiniz. O zaman Tanrısizi kendine katar ve sizi kendi gibi yapar.

--

İster evrensel bilinç olsun, ister zihin olsun, bilincin yer aldığı ortama biz bilinç eteri (esir'i) deriz. Bilincin algıladığı her şey evreni şekillendirmiştir. Bu her ikisinin ötesinde olan, her ikisini taşıyan, ayakta tutan En Yüce Hal'dir ki o mutlak bir sessizlik ve sükûnet halidir. Oraya her kim girerse gözden kaybolur. O sözcüklerle ya da zihinle erişilmez olandır. Siz ona Tanrı diyebilirsiniz veya En Yüce Gerçek, fakat bunlar hepsi zihnin verdiği adlardır. O olma ya da olmama ötesi, adsız, içeriksiz, uğraşsız kendiliğinden bir haldir. 

Kendi başına hiçbir şeyin varlığıyoktur. Her şey kendi yokluğuna muhtaçtır. Olmak, fark edilebilir olmaktır, orada değil, burada olmaktır, o zaman değil, şimdi olmaktır, başka türlü değil de böyle olmaktır. Su nasıl bulunduğu kap tarafından şekillendirilirse, öylece, her şey de koşullar tarafından(gunas)belirlenir. Su nasıl kaplara rağmen su olarak kalırsa, ışık nasıl meydana çıkardığırenkler ne olursa olsun kendisi olarak kalırsa, öylece gerçek de içinde bulunduğu (yansıtıldığı) koşullar ne olursa olsun, gerçek olarak kalır. Bilincin odağında neden yalnızca yansımaları tutmalı? Neden gerçeğin kendisini değil?

Kaynağın başlangıcı bulunamaz, tüm bellek ise bir yerde başlar. Böylece, dış daima belirlenir ve saptanır, oysa ki iç, sözcüklerle tutulamaz. Öğrencilerin hatası iç-varlığı elle tutulabilir bir şey olarak hayal etmeleri, algılanabilir olan her şeyin geçici ve o yüzden de gerçeklikten yoksun olduğunu unutmalarıdır. Ancak idraki mümkün kılan gerçektir - ona Hayat ya da Brahman, her ne derseniz deyin.

Zihinsel olan her şey gibi, Neden-Sonuç Yasasıda kendi kendisiyle çelişir. Var olan hiçbir şeyin kendine özgü, belli bir nedeni yoktur; en küçük bir şeyin varlığı için bile tüm evren katkıda bulunur; evren olduğu gibi olmadıkça hiçbir şey olduğu gibi olamazdı. Her şeyin kaynağı ve toprağı her şeyin tek nedeni olduğuna göre, nedensellikten evrensel bir yasa olarak söz etmek yanlıştır. Evren kendi içeriği ile sınırlanmışdeğildir, çünkü onun potansiyelleri sonsuzdur; üstelik o, temelde tümüyle özgür olan bir prensibin tezahürü ya da ifadesidir.
her şeyin nedensiz-olduğunu söylüyorum. Bir şeyin nasıl meydana geldiğini izlemeyi deneyebilirsiniz, fakat o şeyin niçin öyle olduğunu bulamazsınız. Bir şey, olduğu gibidir; çünkü evren olduğu gibidir.

her şeyin kaynağı, Sonsuz Olanak, En Yüce Gerçek'tir ki O sizin içinizdedir ve O gücünü, ışığını ve sevgisini her deneyimin üstüne gönderir. Fakat bu kaynak bir ne den değildir ve hiçbir neden de kaynak değildir. Bu yüzden her şeyin nedensiz-olduğunu söylüyorum. Bir şeyin nasıl meydana geldiğini izlemeyi deneyebilirsiniz, fakat o şeyin niçin öyle olduğunu bulamazsınız. Bir şey, olduğu gibidir; çünkü evren olduğu gibidir.

Evren kendi kendine işler, bunu bili yorum. Başka neyi bilmeye ihtiyacım var?

aslında sadece Nihai Olan (Öz) var olandır. Gerisi isim ve şekil meselesidir. Siz ancak ismi ve şekli olanın varolduğu fikrine tutunduğunuz sürece, En Yüce size var olmayan gibi görünecektir. İsimlerin ve şekillerin hiçbir içeriği bulunmayan kabuklar olduklarını, gerçek olanın isimsiz ve şekilsiz saf hayat enerjisi ve bilinç ışığı olduğunu anladığınız zaman huzura kavuşacaksınız -gerçeğin derin sessizliğine dalmışolacaksınız.

Siz o nihai, o en büyük potansiyelsiniz ki, her şeyi kucaklayan bilinç onun tezahürü ve ifadesidir.
Bilinç, tezahür etmek için bir- taşıta, bir araca muhtaçtır. Hayat bir başka beden meydana getirdiğinde, bir başka bilen (bilici) varlık kazanır.


Soran: Hiç kaybetmemiş olsaydım, aydınlanmış bulunurdum. Ama öyle değilim. Arıyorum. Benim bu arayışım dahi benim bir şey kaybetmiş olduğumun kanıtı değil midir?
Maharaj: Bu sadece sizin kaybetmiş olduğunuza inandığınızı gösterir. Fakat buna inanan kimdir? Ve kaybedildiğine inanılan nedir?
Kendiniz gibi bir kişi mi kaybettiniz? Bulmayı umduğunuz tam olarak nedir?
Soran: Öz'le ilgili doğru bilgi.
Maharaj: Öz'le ilgili doğru bilgi bir bilgi değildir. O sizin her yere bakarak, aramakla bulacağınız bir şey değildir. O zaman ve uzay içinde bulunamaz. Bilgi ancak bir anıdır, bir düşünce kalıbı, bir zihinsel alışkanlıktır. Tüm bunlar haz ve acı tarafından motive edilirler. Çünkü siz haz ve acıile dürtüldüğünüz den dolayıgerçeği aramaktasınız. Kendiniz olmak ise tüm dürtülerin tamamen ötesinde olmaktır. Siz bir neden uğruna kendiniz olamazsınız. Siz kendinizsiniz ve hiçbir nedene gereksinim yoktur.

Gerçek huzuru, hiç kaybetmemiş olduğunuz huzuru idrak ettiğiniz zaman, işte o huzur sizinle kalacaktır; çünkü o asla uzakta değildi. Sahip olmadığınızı arayıp duracağınıza, asla kaybetmemiş olduğunuzu bulun.
Her şeyin başlangıcından önce ve bitiminden sonra da hep var olanı; ne doğumu, ne de ölümü olmayanı; be denin ya da zihnin doğum ve ölümünden etkilenmeyen, o değişmez olan hali bulun.

S: Sizin sözünü ettiğiniz Mutlak ya da Hayat, o hakiki midir, yoksa cahilliğimizi örtmek için oluşturulmuşbir kuramdan mı ibarettir?
M: Her ikisi de. Zihin için, o bir kuramdır - kendi içinde ise bir hakikattir. O, sahte olanı kendiliğinden ve toptan reddedişiyle bir gerçektir. Nasıl ışık sadece hazır bulunuşuyla karanlığı yok ederse, mutlak da hayal gücünün ürünlerini yok eder. Tüm bilginin bir cehalet biçimi olduğunu görmek bizzat gerçeğin bir devinimidir.

4 Ağustos 2014 Pazartesi

yardım

S: Şimdi bir çocuk size bir sorunla geldi. Siz ona birkaç söz söylediniz ve o gitti. Ona yardım etmişoldunuz mu?
M: Elbette.

S: Nasıl bu kadar emin olabilirsiniz?
M: Yardım etmek benim doğamdır.

S: Bunu nasıl bildiniz?
M: Bilmeye ihtiyaç yok. O kendi kendine işler.

S: Yine de bir bildirimde bulundunuz. Bunu neye dayandırıyorsunuz?
M: İnsanların bana söylediklerine. Ama kanıtlar isteyen sizsiniz. Benim kanıtlara ihtiyacım yok. Her şeyi yoluna koymak benim doğamda yatar ki bu satyam, shivam, sundaram (doğru, iyi, güzel)dır.

S: Bir insan gelip sizden öğüt istediği ve ona öğüt verdiğiniz zaman, o ö ğüt nereden gelir ve hangi kuvvetle yardım eder?
M: Onun kendi varlığı onun zihnini etkiler ve bir yanıtı davet eder (oluşturur).

S: Peki sizin rolünüz nedir?
M: O insan ve öz varlığı bende bir araya gelir.

S: Öz varlığı neden o adama sizin aracılığınız olmadan yardım edemez?
M: Ama Öz Varlık benim! Siz beni ayrı gibi hayal ediyorsunuz, sorunuz da bundan kaynaklanıyor. Benim öz varlığım ve onun öz varlığı yoktur; Öz vardır, her şeyin tek Öz'ü. İsimlerin ve şekillerin, zihinlerin ve bedenlerin çeşitliliği sizi yanılt tığından, çok say ıda öz varlık imgeliyorsunuz. Biz her ikimiz Öz'üz, fakat siz pek kani olmuş (inanmış) görünmüyorsunuz. Bu kişisel öz varlık ve evrensel öz varlık konuşmalarıöğrencilik aşamasıdır; öteye varın, dualite içinde sıkışıp kalmayın.


S: Yardıma ihtiyacıolan adama gelelim yine. O size geliyor.
M: Eğer gelirse yardım alacağına emindir. Yardım alma kaderinde olduğu içindir ki bana geldi. Bunda hayal ürünü bir ta raf yok. Bazılarına yardım edip diğerlerini reddedemem. Gelen herkes yardım almıştır, çünkü yasa böyledir. Yalnız, yardımın şekli ihtiyaca göre değişir.

S: Öğüt almak için neden buraya gelmek zorunda? Onu kendi içinden alamaz mı?
M: Dinlemek istemeyecektir. Zihni dışa dönüktür. Fakat aslında tüm deneyim zihindedir, hatta onun bana gelişi ve yardım alışı bile kendi içinde cereyan eder. Yanıtıkendi içinde bulacağıyerde o dıştan gelen bir yanıtıimgeler. Bana göre ne ben, ne adam, ne de verişvardır. Bütün bunlar zihindeki gelip geçen pırıltılardır. Ben o sonsuz sükûn ve sessizliğim ki içinde hiçbir  şey görünmez - çünkü görünen her şey kaybolur. Kimse yardım istemeye gelmez, kimse yardım sunmaz, kimse yardım almaz. Bütün bunlar zihinde sergilenen gösterilerdir.

Soran: Kendinizden nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Söylediğinizin doğru olduğunu nasıl biliyorsunuz?
Maharaj: Ben kendimden değil, sizden eminim. Yapmanız gereken tek şey ancak içte bulunabilecek olanıdışta aramaktan vazgeçmektir. Harekete geçmeden önce, bakışınızı değiştirin. Zihninizi berraklaştırın, gönlünüzü arındırın, hayatınızı kutsayın - dünyanızı değiştirmenin en hızlıyolu budur.

alıntı; http://www.scribd.com/doc/48091269/Ben-O-Yum-Maharaj

1 Ağustos 2014 Cuma

başlıksız;

İnsanların hiçbir şey öğrenecek vakitleri yok artık.
Her şeyi satıcılardan hazır alıyorlar.
Ama dost satan bir satıcı olmadığından, insanların dostları da yok artık.

Küçük Prens

ortadan kaldırmak - eşzaman;

22 Temmuz 2014 Salı

devim-devinim,hareket, Uçan Ok

Zeno, devinen ya da devinmeyen nesneler konusunda sıkıştırılınca; “Evet, havada uçmakta olan ok devinimsizdir”diye yanıtlamış. - Franz Kafka;

Devim Uslamlaması. Eğer birşey deviniyorsa ya olduğu yerde ya da olmadığı yerde olmalıdır. Eğer birincisi ise gerçekte dinginliktedir. Eğer ikincisi ise açkıça olanaksızdır.

Uçan Ok. Uçuyor görünen bir ok gerçekte durgundur çünkü kendine eşit bir yer kaplayan herşey uzayda dinginlikte olmalıdır ve bu bir ok için de böyledir. Bu uslamlama Burası gibi Şimdinin de değişmez olduğunu varsayar. Burası Orası değildir ve Şimdi Sonra değildir.

Çokluk; birlerin bir çokluğu olması gereken çokluk

Çokluk Üzerine Uslamlamalar. Parmenides'in Birin varlığını savunusunu Zenon Çokluğun yokluğunu tanıtlayarak güçlendirmeye çabaladı. Gerçek varlık hem bir hem de bölünemezdir. Birlik ve Bölünemezlik birlikte olmalıdırlar. Çokluk ve Bölünebilirlik ise olmamalıdırlar, ve olmamalarını düşünce tanıtlamalıdır çünkü düşünülmek ve varolmak bir ve aynıdır. Başka bir deyişle, gerçekliği ancak düşünce saptayabilir ve düşüncenin düşünebildiği ya da ussal olan vardır, düşünemediği ise usdışıdır ve yoktur. Düşünce çelişkili olanı düşünemez. Bu Eleatik uslamlamanın düğüm noktasıdır.

Çokluk çelişkili bir kavramdır, ve Zenon tam olarak bu çelişkiyi göstermek ister. Evren çokluk ise bir birimler çokluğudur ve öyleyse bölünebilirdir. Ama bölünebilirse bu işlemin sonsuza dek sürmesi gerekir çünkü bir büyüklüktür. Ama her büyüklük kendileri büyüklükler olan ve böylece bölünebilir olan parçalara bölünebilirdir. Ama o zaman birim denilecek birşey olanaksızdır çünkü herşey bölünebilirdir ve böylece bir değildir. Öyleyse birlerin bir çokluğu olması gereken çokluk olanaksızdır.

http://www.ideayayinevi.com/felsefe_tarihi/zenon/zenon.htm

Parmenides; Varlık varlık ile birliğe akar

Her şeyi öğrenmelisin, hem inandırıcı gerçekliğin yalpalamayan yüreğini,
Hem de ölümlülerin hiçbir güven içermeyen sanılarını.’’
Parmenides;
--

"hiçbir Varlık yoktur ki onda Varlıktan yoksun olsun. 
Tüm olan eksiksiz olduğu için, tüm yerlerde belirlenimlerinde kendisi gibidir." 

ve burada daha çok, orada daha az olmak üzere, 
Onun aynıya ulaşmasını engelleyecek bir yokluk yoktur; 

Varlığın en son sınırı eksiksiz olduğuna göre, özekten tüm yönlerde eşik olarak genişleyen ve her yanında yusyuvarlak bir küreye benzer, çünkü şu ya da bu parçasında daha büyük ya da daha küçük olamaz.
Simplikios (Arist. Fizik üzerine)
 --

"Düşünülen ve kendisi nedeniyle düşünülen aynıdırlar. Çünkü Düşünceyi kendini onda anlattığı varlığın dışında bulamayacaksın, çünkü var olanın dışında hiçbirşey yoktur ve olmayacaktır."

 Parmenides 
--

Çünkü olmayanı anlayamazsın (çünkü yapılmayacaktır)
Ne de sözünü edebilirsin. (Proklus, Timaeus Üzerine Yorum,) 
Çünkü aynı şeyler düşünülebilir ve olabilir. (Plotinus, Enneadlar,)

--


Gel şimdi, düşünülebilecek biricik araştırma yollarını söyleyeceğim (ve sen sözümü işittiğinde onu saklayacaksın).
Biri, "Vardır ve olmaması olamaz,"
Bu İnanç yoludur (çünkü ona Gerçeklik eşlik eder);
İkincisi, "Yoktur, ve zorunlu olarak olmamalıdır,"
Bu, dinle beni, tüm Gerçeklikten yoksun bir yoldur, çünkü olmayanı bilemezsin — bu olanaksızdır —, ne de bildirebilirsin, (Fr. 3) çünkü düşünülebilen ve olabilen aynı şeydir.
 

Proklus,  Simplikios, Fiz.
--


"Ama gerçeklik yalnızca 'olan'dır. 
Bu ne başka birşeyden doğar, ne de geçicidir; bütündür, kendi sınıfında tek, devimsiz ve sonsuzdur. 
Ne vardı, ne de olacaktır, ama aynı zamanda herşeydir. Çünkü onun için nasıl bir doğuş arayacaksın? Nasıl ve nereden artacaktır? 

Olmayandan olacağını ne söylemene ne de düşünmene izin vereceğim, çünkü 'olan'ın olmadığı ne söylenebilir ne de düşünülebilir. 
Hangi zorunluk onu daha sonra ya da daha önce yokluktan başlatmış olabilir? Öyleyse baştan sona ya olmalı ya da olmamalıdır. Ne de herhangi bir kanı gücü başka birşeyin olmayandan doğmasını sağlayacaktır. Böylece doğuş yitmiştir, ve yitiş inanılamazdır. 

Varlık ayırılabilir değildir, çünkü bütünüyle kendisi gibidir. Hiçbir yerde daha çok değildir, çünkü yoksa bir arada durmayacaktır, ne de daha azdır, çünkü herşey Varlık doludur. Herşey (Evren) tek bir birleşik bütündür, çünkü Varlık Varlık ile birliğe akar. Değişmezdir ve güvenle kendi içinde dingindir. Zorunluğun gücü onu sınırın bağları içersinde tutar. Bu yüzden eksik olduğu söylenemez, çünkü eksiksizdir, oysa yokluk herşeyden yoksundur."

alıntılar, http://www.ideayayinevi.com/felsefe_tarihi/parmenides/parmenides.htm

başlamama


“Yalnız bir yolun anlatılışı kalıyor , varlık doğmamış olduğundan yok-olmazdır da, Yapısı  bütündür, sarsılmaz  ve  hedefsizdir.  Ne bir  kere  var idi  ne de olacaktır,  şimdi  bir  bütün  var  çünkü.”

“Nasıl bir doğuş bulacaksın ona?
Nasıl, nereden yetişmiştir? 
Bırakmayacağım  var-olmayandan  söz  etmeğe  ne  de düşünmeğe  seni;  söylenemez  düşünülemez  çünkü  var-olmadığı. 
Nasıl yok olabilir var-olan öyleyse?
Nasıl doğabilir?
Doğduysa var değildir, ilerde  doğacaksa  da  öyle. 
Böylece  doğuş  sönmüştür  ve  ölüm  yok olmuştur.”

Parmenides

“Kımıldamadığı,  başlamadığı,  doğmadığı  ve göçmediği için aynı şey olarak, aynı şey içinde kalarak, kendi kendine yatar.”

Var olanın dışında başka olmayacaktır


16 Temmuz 2014 Çarşamba

boşluk

şeyler neden devinir?
düşünün;

neyi sormalıyız?
enerji mi?başlangıç mı?
ilk mi?
ilk var mı?
son var mı?
enerji ne?
bilgi ne?
nasıl öğrenilir bunlar?
nasıl keşfedilir?
düşünerek yapılır mı?
dünya üzerinde kalan üç insan beş insan biz olsak ne yapardık?
bunları öğrenir miydik?
öğrenebilir miydik?
nasıl?
gözlem mi?

şeyler nasıl ortaya çıktı?
orta var mı?
orta neresi, bi boşluk mu? boşluğu yapan ne? boşluk kendinden mi vardı? boşluk boş olarak

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Bu imiş dünyanın tadı

Güzelliğin on par'etmez ; Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman ; Gönlümdeki köşk olmasa

Aşık Veysel

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Işıklı Düşlerim

Neden ışıklı düşler?
Bilmiyorum, Belki karanlık düşlerim ve ışıklı-aydınlık olmasını isterdim;
Düş üretmeyi istedim ve hayal üretmeyi, Öylece herşeyi bırakıp -kendimi güvende hissetsem bu dünyada- öylece düş tasarlayıcısı olabilirdim;
Ama düşlemeyi ve hayal kurmayı seviyorum, Bazı şeyleri (hayalcikten) gerçek yapmayı;
Böyle içsel oyunlar oynayarak geçti hayatım; Düşünerek içsel yaşanmış bi hayat ve daha az sosyal ilişki ve iletişim; Kendime oynadım yani, Yalnızdım, Bilmiyorum belki de biraz belki de çok narsisttim; Henüz emin değilim bundan;

Işıklı düşler aslında genel olarak düşlemek ve hayal etmek üzerine ;
Sınırsızca-sorunsuzca-kaygısızca düşünmek; gerçeklikteki şeyler önemli değil;
Bi düşünme penceresi açıp başlamak, Tıpkı bi boş kağıt gibi;
Renkler-sesler-ışık-müzik-düşler her şey; Ama başka olmalı, Düşünülmeyen olmalı ve bu dünyanın/gerçekliğin kurallarına bağlı ve bağımlı olmamalı, Öyle olmasa da olur ama nasıl isterseniz, Bu düşünce özgünlük yenlik ve çağrışım fikrini vurguluyor sadece; İstediğiniz dünyayı kurabilirsiniz siz, düşünüzde, nasıl isterseniz; Belki de en temel ilke bu; Örneğin renkler dans edebilmeli, ses yüzebilmeli; Boşluk konuşabilmeli-ne olursa öyle işte; Bunlar olmasa da olur ama; Oyun oynar çocuklar

özgünlük yortusu;
özgünlük bi yortu ve kişi bi düşü ürettiğinde ona bakıp hey bunu ben ürettim ne güzel oldu, hiç düşünülmeyen bi fikri işledim ben ve oldukça da özgün diyebilmeli belki, Hayalgücü bulutunun ne kadar uçabileceğini görmeli ya da başka şeyler bunun gibi, Bi kaydı olmalı onun sonsuzlukta ve sevilmeli, Kişiye bi dinginlik-vermeli-sunmalı; Hey işte bu benim eserim-görüyor musunuz?
düşteyken düşte olmak olmalı; düş bi şey olmalı; o düş olmalı

Burada zoraki bi çabadan ve zorlamadan sözetmiyoruz;
Zihninizi bi sallayın şöyle-titreştirin, dağılsın, bıraksın-aksın; Uçuşan şeyleri izleyin, Küçük mırıltılar ya da kalp grafisi izler gibi zihinden yayılan o salınımlar onları takip edin, Bırakın dans etsinler, Özgün ve özgür bi yer ve alan; Bi dünyadan kaçış alanı/ekranı; ben bu dünyada değildim düşlerken kadar, Gittim-geldim kadar; Bi düşeuçtum onunla canlandım gibi; Ama dünyadan gidip-gelmiş gibi kadar; canlı bir düş;

bırakın çaba gerçek bi uykuya ya da dinlenmeye yatsa; Dünyada olup biten şeyler, Zihinde dönen saçmalıklar, Hepsi saçmalık bulutu gibi; Bi an bu dünyada olmasanız ya da bu dünya olmasa; Zihindeki o karmaşa bulutu sussa; Ya da durdursanız onu ya da bi klasörü olsa onunda atsanız içine; (Düşünüp durmasanız kaybolmayacak hiç bi şey ya da unutulmayacak;) Ya da açılıp kapanan bi sesi olsa onun; Şimdi sus karmaşa sesi-dünya sesi-zihin sesi, Bi bilgisayar ekranının masaüstü gibi zihniniz ve siz yönetiyorsunuz; Bi şeyi düşünmeye tıklamışsınız ve onu susturuyorsunuz, kapatıyorsunuz, Yeniden tıklayabilirsiniz ona isterseniz sonra; Bi düş çizim balonu-bulutu var orda, İşte tam ona tıklıyorsunuz, Boşluklar boşluğu;

Bilip de söylemeyen diller utansın

Kimileri hep suçluyor
Kimileri sorguluyor
Yaralı yüreğime kara çalıyor

İhanet zincirini tutan utansın
Dönüp arkasına bakan utansın
Dost diye bağrıma bastığım insanlar
Arkamı dönünce vuran utansın

Durmadan hep soruyorlar
Aç bırakıp gülüyorlar
Emekleyen yüreğime usta diyorlar

Usta değil acemi bir işçiyim ben
Onurlu bir kavganın neferiyim ben
Dostun dostu, düşmanımın eceliyim ben
Bilip de söylemeyen diller utansın



29 Haziran 2014 Pazar

bomboşluk

boşluğa sormuşlar senini derdin ne diye
hiiç

sen hiç boşluk oldun mu?
bomboşluk bi boşluk,
bomboş bi boşluk
içinde şeyler olsa da sen boşsun
senin özün boş
senin kendiliğin/kendiliğinğin, özlüğün boş/boşluk
olsun içimdekilerle yetinirim

içinde mi onlar,
kendi içinde
kendi içinde her şey
boşluk kendi içinde bomboşluk

--

... yergisi

bomboşluk patladı
boom diye, sıkıntıdan belki;
boşluk içinden boşluklar çıktı
boşluklar etrefa saçıldı dağıldı
her yer ama her yer boşluk oldu, boşluklarla doldu;
boşuna dememişler

---

atamadığım bu şeyden/şeylerden bi şeyler yapmam lazım
ne olur bunlardan
özge bi hayat;
çöpe attığım hayatım- hükümsüzdür;
kaldı elimde yapayalnızlık;
hiçe gidecek kimsem yok;
yalnız uyunmaz ki hiçte;

--

boşluğu çıkarsam yerinden
boşlukta bi sallasam öylece,
nereye koyarım yeniden bilmem
söksem boşluğu ; boşluğu-boşluktan
boşluklara diksem yeniden
boşluktan ipliklerle

sersem boşluğu boşluğa/boşluklara
üstüste boşluklar
altalta boşluklar
yanyana boşluklar
çook boşluklar çook
boşluklardan boşluk kaldırıp atsam / boşluklara

boşluğun olmadığı yere/yerlere boşluk götürsem
yükselnsem boşluğu sırtıma
boşluk kopyalasam boşluktan,
boşluk dersem
boşluk eksem/biçsem
yesme-içesem boşluk
doyursam boşluğu boşlukla/boşluklarla

uçsam boşluklarla,
boşluğun üzerinde boşlukların üzerinde
üstüm başım boşluk
önüm arkam boşluk
boşluğun içinde ben boşluk gibi, başka bi boşluk - içine hiç bi şey dolmayan,
boşluğa kaynaşmayan, boşlukla kaynaşmayan-
boşluğa erimeyen- boşlukla erimeyen
çook boşluğum var çok

tutsa elimden çocuklar

tutsa elimden çocuklar
çocuklar tutsa
hiç bi şey istemezdim
başka bi şey istemezdim
yenilenirdim
yenilenirdim o zaman,

tutsa doğaçça-safça beni oyuna çekse; çağırsa
eksik olsa bi oyuncuları ya da öyle bi şey işte;
ya da sen hiç oyun biliyor musun dese;
ya da sorsa bana dünya kaç bucak,
bilmem ki ben bucak-tek bucak sormasın aman bıktım;

çocuk olsalarda hiç yargılamasalar
hiç öylece anlamlı-konuşacak bi şey olmasa,
hiç anlatacak bi şey olmasa-kalmasa;
unutsam öylece bende bildiğim her şeyi, tutunduğum herşeyi;
bildiğim öğrendiğim hiç bi şeyin anlamı kalmasa, işe yaramasa da hatta atsam onları artık çöpe;
kendimi atar gibi ;

atmış tüm yüklerimi çocuklarla oyun oynayan gibi
izleyen-yargılayan-yargılayacak hiç büyükte olmasa;
doğaçca öyle yapılan şey yapılsa-kendiliğinden olsa;
sormasam işte öylece, kendimi eksik hissetmesem
ama tamamlayan da hissetmeden
kalbimdeki bu boşluk kırılır mı?
onarılır mı?

kendime kendimin üzerine bir ben yapamıyorum;
kendimin üzerine bir ben koyamıyorum
kendimi temel alan bi şey yapamıyorum;
benden olmuyıor; olmuyor işte;
değişse o ben değil olacak sanki ya da diğerinin üstüne o başka bir olacak;
eski ne oalcak eski, eski yaşamak istiyor;
eskiyi çöpemi atacağız;
o çok seviyor kendi duygularını, mutsuzluğuyla yetingeç;
ama hayatla uyumsuz, mu? ki!
mutluluk sığmıyor içime benim ,
içim çok küşük
ya da içim çok dolu
atacak hiç bi şeyim deyok,
açabileceğim yerde yok ona,
gelmesin o;
dışarda beklesin yalnılık;
hayır yalnızlık değil mutluluk
kapıda kalsında aklı başına gelsin
almıyorum onu içeri
hem dışarısı

çocuklarla öylece yağmura baksam

boşluğun içindeki hiç kadar

kırgınlık
kalp üzüntüsü
hiç
anlamsızlık

boşluğun yaptığı şaka

götürüldüğüm yer
götürmüyorum kendimi
alıp varlığımın varlığına
yokluğumun yokluğuna

bırakmıyorum kendi karamsarlığımı
iyimserliğe inanmıyorum
mutluluğa inanmıyorum
ben inanmıyorum
paylaşmaya inanmıyorum

o kadar üzdü ki bu dünya beni
o kadar anlamadım ki
o kadar acımasız ki
bi mutluluk olsa ben ona bilmiyorum ne derim/yaparım
mutluluk üzgünlüklerin içinde yaşayamaz, yaşayabilir mi?
anlamlı mı bu?

orada mavi bi ülke varmış,
ben inanmıyorum buna/ ona
hem gitsem bile oraya
ve hem gitsem/görsem bile ve bambaşka olsa her şey
ben inanmam ona

beni ben yapan bu şey
bu sarsıntı
neden?

içinde durduğum bu şey
içinde durduğum bu hal
beni onda mutlu yapan ne
beni ona ait hissettiren ne
hiç bi yere gitmemek kadar
düşlerimin sesleri olsa

yeni bir olmak istemiyorum
bambaşka olmak istemiyorum
mutluluk ya da neşe istemiyorum
bana ait değiller gibi onlar
burada herşey güzel, böyle, böylece,
ben benim-yeterim kendime, öylece;
beni yalnızlığımla

bir şaka,
büyük bir şaka,
büyük bir şaka gibi,
bi yerlerdne birileri çıksa,
çıksa her şey öylece belki kalırım öyle;
yoksa tüm bu şeyler gerçekse
çokçok, çok yavan her şey; anlamsız
bu ciddiyetin üzerine varlığım esen/mutluluk bulmayacak
bi çocuk olmanın/ yeni bi çocuk olmanın bile anlamı yok
ben ne kadar büyüdüm böyle
ben neden büyüdüm böyle

başkaları yaşamayınca bi şeyleri anlamı yok
paylaşılmayan ama gerçekten paylaşılmayan/paylaşılmayan-bölüşülemeyen bi şeyin hiç bir anlamı yok;
yalnız hissedilen şeyler,benin içidne yitip gitmiş gibi

ben kendimin içinden çıkmak istiyorum
ben kendmini içinden çıkmak istiyorum sanki,
bırakıp gitmek öylece kendimi
terketmek
ne hali varsa görsün


seslerden yapma kanatlar

öylece yalnızım
ama adı büyük
gerçek bir umut var mı?
gerçek bir coşku
bambaşkayı bambaşka yapan,
her şeyi bilmiyorum işte birden yeni-anlamlı coşkulu ve belki de yaşanablir-katlanabilir yapan;
coşkunun bi anlamı var mı?
şu an hiç bi anlam ifade etmiyor bana,
gelse öylece elimin tersiyle iteceğim,
hüzne boğulmak hüzne diyeceğim;
bi daha hiç gelemediğinde hüzün, gelmeyecek olduğunda;
adı da coşku olmayan şey

ben sarsıntısı
hiç uykusu

çatlayan boşluk
dağılan bu şeyler

dip

düşey bi boşlukta dibi nereye yaptım ben
dip
dibin altı /ardı/arkası var mı?

bi şeylerin bi şeylerin üzerine düştüğü
bi şeylerin üzerine düştüğü bi yüzey
boşluksuzluk

arka arkaya düşmeler
arka arkaya boşluklar
birbirlerinin arkasında şeyler

dikey yüzeyler
ve
ve ve
dikey derinlik / ileriye derinlik
her şey aşağıya düşüyor
ve ben karşıdan bakıyorum
ya yukarıdan baksaydım / dikey dikey
ya alt karşıda olsaydı
ya alt hem karşıda hem aşağıda ve belki de hem de yukarı olsaydı
iki derinlik bi arada
iki derinlik bi arada olsaydı
bi şeyler iki yöne birden düşseydi
düşmeseydi de ben öyle mi görseydim
bi şeyler dairesel düşseydi

piyano vurduğunda

piyano vurduğunda ben uçarım;
ben uçarım piyano ile
ben uçarım seslerle
seslere dönüşürüm
sesleri dinlerim
sesleri daha çok dinlerim,
sesler titrer içimde
sesler

boşluğun dışında


boşluğun üstüne
öylece çıksam
öylece otursam
boşluğun üstüne

boşluğun dışına öylece çıksam
öylece boşluğun dışında olsam

dışımdaki dış-hiç, içimdeki boşluk

boşluk olmayan bi yer, ya da boşluk dışı
dış

ötesi
adı ötesi olmayan bi yer
kaçmak kaçmak kaçmak

--

yokluk denen bir uçurum mu var varlığın dışında;
gidip ordan atlanıyor mu?
gidip ordan özgürce atlanıyor mu?
gidip ordan özgürce atlanıyor mu yokluğa?

yokluğa atlasam
ne kadar düşerim
kaç yıl düşerim
kaç zaman düşerim
ne kadar

unutulmanın dinginliği bulur mu beni?
unutmanın martılığı?

varlık yokluğun altında mı?
yokluğun içi var mı?
yokluğun kendi içi var mı?
yokluğun içi beni sarar mı?
yokluğun kendi içi var mı, yok olan, yok olunan? olunmayan
varlık döşek mi yokluğa

varlığa mı düşerim,
yokluğa atlasam, yokluktan atlasam

yokluğa atlasam
yok kadar
olmamış kadar olur muyum?

benim olmadığım bi yer mi aradım ben?
yalnız olduğum mu?
yalnız olmadığım mı? yalnız hisestmediğim mi?
boşlukların içi bana dar geldi ise boşluk ne kadar
sonsuzluk ne kadar
neden bana yetmiyor bunca olmak?

boşluğun içinde


boşluğun içinde
öylece
hiç gibi
yok gibi olmak
sadece boşluk
sadece hiçlik
ben görünmez gibi bi şey

saklanmış bi titreşim ya da imge gibi
saklanmışmış bi salıntı ya da durgun-durguntu
ama titreşmeyen/dalgalanmayan/salınmayan
salınsam boşluğun içinde boşluk titreşir/dalgalanır

renkler yok gibi
ışık yok gibi
aydınlıkdeğil gibi hiç bir yer
ama görüyorum
görüyorum boşluğu
boşluğu görüyorum
her yerini görüyorum
ve her yerini biliyorum
ama her yerini bilmeme de gerek yok boşluk işte
her yeri heryeri
orada öylece
boşluk
her yer

bir dairenin iç yüzünü/yüzeyini dış olarak algılasaydık


bir dairenin dış yüzeyini değil, iç yüzeyinin üstünde olsaydık;
ve dışa çekim olsaydı;
gökyüzü içerde olsaydı;
nasıl olurdu?

-

boşluk bir daire mi?
boşluk kapalı mı?

soyut oynayışlar

(boşluk)

sembolizma bi şeyi kendi içine saklamaktır;
paketi kendinden yapılmıştır;


dıştaki bi şey değil
içteki bi şey hiç değil
iç her yerdeki ya da hiç bi yer
iç, bi yerin neresi

aslında bu soru cevaplanmayacaktı ama iç bi yerin her yeri;
örneğin bi dairenin içi onun her yeri;
bi dairenin dışı aslında daire değil ya da daire olmayan yerler
ya da boşluk
ama;
boşluğun dışı neresi? boşluğun dışında boşluk mu var?
boşluğun içi var mı?

ben boşlukta yer tutuyor muyum?
boşluğa yapışık değilim
boşluğun üstünde değilim
boşluk benden özgür ve özgür olan boşluk
boşluk her yer

bi şey açıksa onun içi yok, ya da içi her yeri
bi şey açıksa içi onun kendisi ya da içi onun üstü
bi şey kapalıysa içi onun içinde ya da bi anlamda altında
bi düzlemin içi yoktur ama karşısından bakıyorsan ona arkası vardır

boşluğun arkası hep boşluktur oysa

boşluktaki bi ayna, boşluğa bitişik bi ayna ya da boşluğun (aslında olmayan) sonunun kıvrımları
arkasında yokluk yok
arkasında hiçlik yok
aslında arkası yok, sadece önü var
giz ve gizem bi şeyler saklandığında
açıldığında her şey açık

boşluk savaşları


boşlukta kendine yer arayan iki hiç
birbirine girdi
(ya da yazılmadı bu dize)

boşlukta herkese yetecek kadar alan vardır
ve bir alan diğerinin aynısıdır

-

zaman bitmeyen bi şeydir;

-

enerji diğerinden çalınması ve biriktirilmesi gereken bi şey değildir

sözsüz boşluk

buldum ka

kelimeleri kullanmadan şiir yazmak;
az kelimeyle çok şiir yazmak
oyun adı

kelimesiz şiirler
henüz kelimeleri olmayan anlam şiirleri

dergi
seçinti

unutku
hiç sesi
sen hiç, hiç sesi çıkarmayı denedin mi?

değilmeme ; değilmesi onun
hiç gelir çalar kapımızı

kelimeler büküldü,
belki de üzüldü bu şarkısızlığa

sesleri anlatan şarkı
hiç üzüldü

sessizliğin sesi
ilk ses doğduğunda









hiçliği başka yapan neydi

sözcükler henüz doğmadığında;
anlam henüz oluşmadığında
boşluktaki şarkı anlamı besteliyordu mu? ki?-! hiç!!!

sesler nereye gidiyordu
içine sesler girdi,
durulgulaştı,
gerçek oldu,

boyayan bu aşk seli

duygusuz hiç

meoldi ve mırıltı
boşlukta dönen sesler
silinmiyordu unutulmama
unutulmuyordu
hiçliği başka yapan neydi

kendim kadar boşluk

hiçliğe boşluk yaptığımda
içiçe boşluklarla doldurdum şeyleri

boşluğa boşluktan yüzeyler doldurdum
boşlukların içindeki boşluklara girdim
başka boşluklara

boşluklar boşluklar kadar
boşluk kadar

boşluktan başka hiç bir şeye ihtiyacım yoktu
kendim kadardı boşluk

28 Haziran 2014 Cumartesi

olmamak varı

hiçe gittim
yattım çok
orada hiç vardı

hiçten başka olmayan

olmayanlar ülkesi

boşluktaki olmama

yalnızlık bile yok burda
yok bile var kadar

başka hiç bir şeyin olmadığı
benim bile olmadığım bi yer düşünemediğimde
diğer her şeyi nereye koyduğumu bulamadığımda
diğer her şeyi,
susku;

olmama yatkısı;
olmama çukuru

olmamak varı

kıvıltı

renklerin ışıkları yoktu
kuru
hiç

aynıyı aynı yapan

 zamana asılmış durulgaç

karşım dik
hiç boşluğu
asılı zihin

orada hiç bir şey yok
hiç bir şeyin olmadığı yerde ben varım
bulgu
benim olduğum yerde her yer
durgu
her yerin olduğu hiçbir şey
hiçbirşeylik

boşluk dışımda değil
ben boşluğun içinde değilim ü
zerinde olduğum şey hiçlik değil
altımdaki varlık değil
çokluk kadar yol hiç,

hiç durağanlığı
asmalı kayboluşlar;

başkıdan başkı yapan birilgeç
mitlik, devlim,ensiz bir hiç biri,
içimçe birteki, vervi devliği , mutluk ağlı ;

ıssız

imge

--

dur

 --

ses beni boşluğa götürdü;
orada boşluk yoktu

---

sustu ku,
kamu kan
berti buruk,
durulgun ay, derge;
hiç soluğu, yüzyıl sesi, sessizlik yankısı, hiçsizlik ormanı; kayış aşkı;
kaymak soluğunda hiç, kaymak bi şeyin üzerinden akmak gibi

-- sesleri yok yapan orman;
kayboluş zihni;

ormansız ağaç
 ağaçsız orman
yeni bir şiir doğdu
doğduğunda kimse onu tanımadı

unuttu

ses çaldığında;
suskunlaşık;
durulgun an
durgu
yağmur
hiç
unuttu

Deli Düşler Ülkesi

deliren bu düşler çok kaybolmuş;
yitip gitmiş silintiler,
kalıntılar, kazıntılar, izler bulgular;
ağlar ve çamurlar

derin başkalaşım

yeni bir boşluğa başlangıç;
başlangıç uyudu;
boşluk boşluğa yattı;
düşüncelerini sildi,
ziihnini sildi,
silerken izledi;

derin dşünemeler ormanı; yüzeyi
düşüncesizlik; uyku; uyudu;

24 Haziran 2014 Salı

Geçti Dost Kervanı



11 Haziran 2014 Çarşamba

deliyim ben deli

deliyim ben deli
dibine kadar deli
nasıl olmam
nasıl aklım başımda olur
bu kör karanlık
bu gerçeksizlik
bu yalanmazlık
bu bilinçsizlik
kim neden yalan okutuyor bana
ben neden soruyorum bunun doğrusu aslı ne diye
neyin ne olduğunu neden bilmiyorum ben
ben kimim
kim bana yalan söylüyor
sen kimsin bana yalan söylüyorsun
siz kimsiniz bana yalan söylüyorsunuz
gerçek ne, açıklayın, ifşa edin, çıkarın ortaya,
bu gerçek densin tertemiz yalanana bulanmasın-bulanmadan;
balçıksız, çamursuz dosdoğru öz-açık gerçek;
ben neden bilmiyorum-görmüyorum olayların apaydın gerçeğini
gerçeğin kökünü
kim benden ne saklıyor
kimim ben, ben bilmiyorken sen biliyorsun/yapıyorsun
o biliyor yapıyor
kim kimden ne saklıyor
ne okuyorum ben;
ne okutuyorsun bana;
bana gerçekleri bul yaz;
açıklamayan açıkla;
insanım ben insan, senin kadar, onun kadar,
senin bildiğin kadar, herkesi bildiği kadar bileceğim ben;
gizli saklı gerçeğin yalanın olmayacak;
nerde ne dönüyorsa, apaçık, çarpıtılmadan, paraçalarını görmeden,
kökünden apaçık gerçeği istiyorum;
yeryüzüne savaş-kan salan;
dalga dalga aklım çarpsın bilinmeyenlere;
saklının saklası, saklayanın saksısı benim aynamda açık gerçek olacak;
neden korkuyorsunuz, korku yapacağım size korkusuzluktan;
kimin ne planı, kimine yalanı varsa dökülsün ortaya;
yeryüzü kan gölü olsun;
ya da yeryüzü gerçek gölü olsun;
korkun ulan korkun;
en çok benden korkun;;

2 Haziran 2014 Pazartesi

kanıksamak/kanıksamıyorum

dünyadaki hiç bir çarpıklığı kanıksamıyorum ve kanıksamayacağım
aç neden aç tok neden tok
düzen böyle demiyorum ve demeyeceğim
düzeni biz yapıyoruz biz yaptık ve yine biz yapacağız
dünyada kötülük yapan yapmak isteyen herkes gözümün içine bakarak yapacak
düşüncelerime maruz kalacak hatta düşüncelerimin içine bakarak yapmak zorunda kalacak

29 Mayıs 2014 Perşembe

suskunluktan başka sesim yok benim

düşündüm suskunca
düşümdüm yüzyıl
hiç sesi yok ki içimin;

20 Mayıs 2014 Salı

dışsal saltıklık;

15 Mayıs 2014 Perşembe

Geriye ne kalır yaşama(ş)k;

Ölmeden ölmek var
tıpkı bunun gibi yaşamadan yaşamak var;
Yaşamadan yaşayanlarımız var;
Yaşayan ölülerimiz var;
ölüyen yaşalarımız;

--

Kaçımız yaşadık diyebiliriz;
Şöyle isteyerek,
İsteye isteye isteyerek;
-
İstediğimiz gibi

--

İstediğimiz gibi yaşadığımız anları, isteyemediğimiz gibi yaşayayamadığımız anlarımızdan çıkaralım;

---

Yaşamın istediğimiz-beklediğimiz gibi olmadığını düşündüğümüz anlarını, yaşamaktan düşelim,
Geriye ne kalır;
Yaşamak;
-geriye nekalır yaşamak;

--

Tedirgin, kırgın, umutsuz farketmez istediğim bu değildiler, ne kadar yaşamda;
--

Yaşamın, o an irade ile durdurulup değiştiriebilecek olsa; başka yapardık dediğimiz anlarını düşelim;
Geriye ne kalır yaşamak

--

Yaşamakla dolu bir yaşamak;
Yaşamakla geçen bir yaşamak;
Yaşamaşk;

Bir duygu-durumdur yaşamak;

(Çocukluğumdan başka an yok yaşamımda, çocukluğumu geri istiyorum;) diyorsanız, diyorsak;ters giden bi şeyler var-olmalı

(Yaşam, yıllarla yaşlarla sayılmaz;
Yaşamın, yaşamanın devam ettiği anlar ille de hayatın sürdüğü anlar değildiR;)

---------
Şimdi şöyle yapalım yaşamak sözcüğünü yaşamaşkla değiştireim ve takaslayalım, İsterseniz her ifadenin sonuna "geriye ne kalır yaşamaşk" benzeri ifade konumlandırarak okuyalım, yaşam sözcüğü içinde "ya-aşk" ya da yaşkam-aşkan-aşkam-aşkınaşk siz ne istersiniz,
yaşkamaşk ne güzel;

"ya-şaş"-, şaşkın gibi yaşkın,  -- (yaş ıslak ve gözyaşı,yılların sayımı), (ş şıkkı)

yaş, başlangıçtan bu yana geçen zamanı ifade eder; ama ıslaktır o;
biçim-biçimlendirme- yaşam-yaşamlandırma

Yaşamın anlamı, Yaşamın anlamı nedir, Hayatın anlamı nedir, Hayat nedir, neden varız, tanrı var mı, biz kimiz;


Uzun ve tuhaf bi başlık
ve bu başlığı sadece; ilgili aramalarda google da kaçıncı sıraya yerleşebileceğini merak ederek açtım; yani buranın;

Sonra eğer üst sıralara yerleşirse ya da gerçekten google aramalarından bu linke tıklayan olursa gelene ayıp olmasın diye doldurmaya karar verdim;

Güncellenmek umuduyla;

Aslında yazmayacaktım ama; yani buradan sonrasını her neyse boş bulunduk, boş bulunmasın;

Yaşamın anlamı yaşam sözcüğünü anlamıdır, "yaşıyor olma durumu", bu kadardır,

Buraya bin sayfa yazılabilir ama hiçbiri yukarıdaki ifade üzerine kişinin kendi düşünmesi kadar etkili ve etkin değildir ve olmayacaktır; Birileri birilerinden öğrenmez ya da yazılar öğretmez ya da ben bilen değilim, Yaşamın anlamı bende değil,

Benim bir fikrim var ama;
Bu benim fikrim ya da fikirlerim olur;
Sizin fikriniz ne?
Sizce?
Sizin fikriniz neyse sizin için yaşamın anlamı odur, Başka, gerçek bir anlamı olsa bile, bu sizin yaşamdan anladığınızı, yani sizin için yaşamın gerçek anlamını, yaşamın sizin için olan anlamını değiştiremez ve değiştirmez; Siz ne hissediyorsanız odur;

Ama bu başlığı yazmanın ve açmanın bedeli felsefei ifadeler; Bakın;

Yaşam kesintisizdir-süreğendir, hiç ölmediniz ; ölüm sizin yaşantınızı hiç kesintiye uğratmadı? bunlara bakın ve bunları iyi düşünün bence, Siz, ölümün diğerlerinin yaşamını kesintiye uğrattığını görüyorsunuz,

En kolay sonuç şudur, Üreyen ve çoğalan bi toplum-insanlık ve bitmeyen bi hayat olsa sonsuz çoğalma olur ve bu mantıksız ve tutarsızdır, Örneğin burdan gidin, Kimse burdan gitmez, Çözüm yolları farklıdır; Örneğin bu mantıklıdır, Yaşama kesintiye uğramalıdır çünkü uğramalıdır, Yoksa özne kadar sonsuz hayat olur; Ya da nesneler -bitkiler hayvanlar vb. Gidin böyle bi hayat yapın ya da evren yapın ve orada yeni özneler doğsun gelişsin yenilik olsun;

Bir de şu var, Herkes ölümden sonra ne olacağını merak ediyor, Bi şey olmayacak, Uçacaksınız, özgürce;
Bi de nereye diye soruyorlar, Her yere ve istediğiniz yere, Gidince görürsünüz; Kim bi karıncaya insan olmayı anlatabilir, Ya da kim;

Ölünce ne olur bende merak ediyorum, Ölüp göreceğim örneğin, İple çekiyorum çünkü büyük bi merak bu, büyük bi sürpriz; Öyle bekliyorum ölünce ne olucak, milli olucaz; Bu değil yanıt tabi ama herkesi nkendi görmesi gereken özel bi şey olmalı ki önceden biliniyor; Bİlinse asıl sürpriz olur ki; Doğa sürpriz tasarlamış; Doğanın iiçne zeka kattık, Ölümü yaptık, Ölünde görün ölünde bilin emi!

Rumi ye aşk nedir diye sormuşlar, "Ben" olunda bilin demiş; Ben ölünde bilin diyorum; Ben size ölmeden önce ölmeyi öğrenmeyi değil ,öldükten sonra ölmeyi öğrenmeyi ;

Atlayınca noluyo;
ne bilim işte içini tuhaf bi his kaplıyo;
bi boşluğa süzülüyosun; incecik; bununi gbi şeyler;

(Çok uzun yazılar okunmuyomuş ve ben sınırı aşmışım galiba, bitirdim, ok)

(Spoiler olurmuş bundan söylemiyolar olular; Faynıl müthiş çünki)

Düşünen Matematik;

Düşünen matematik ya da özneleşmiş matematik,
Bir matematik kişisi; Matematikle konuşmak, Niceliklerle konuşmak;

---

Matematik gerçekliğin bütün verilerini biliyor ve tek bilen o;

Matematik size istediğiniz en aklıcı çözümü veriyor ve sunuyor;

Matematik tüm dilleri biliyor,

Matematik her şeyi olduğu gibi görüyor;

Matematik tüm insanların duygularını algılarını ve düşünce süreçlerini biliyor ve her birini birbirine kıyaslayabiliyor, istatiktikleyebiliyor ve olasılıklayabiliyor;

Yani aslında matematiğe sadece sayılara ilişkin sorular sormanız gerekmiyor; Ve matematik sadece sayılarla işlem yapmıyor, Matematik bi şeyleri işlemek için sayıya dönüştürmek zorunda değil, öylece biliyor, Her şeyi olduğu gibi görüyor ve yargılamıyor, yorumlamıyor; eylemsiz;

Matematikten tavsiyede isteyebilirsiniz çünkü duyguları yok, Nasıl tavsiye verebilir diyorsanız, Siz tavsiye dediğinizde, sizin tavsiye ifadenizin içerdiği anlam beklentilerini ölçüyor ve gerçeksel  verilerle kıyaslıyor; İfade biçeminizin içerdiği anlama yönelik beklenti ya da sorunuzun optimal süzülmüş yanıtını ya da yanıtlarını size ulaştırıyor; Size ulaştırıyor derken, sese, ifadeye, düşünceye ya da dile dönüştürülebilir veri-dalga olarak ya da size iletilebilir en uygun-optimal kelimeleri süzerek ve belirleyerek ulaştırabilir, Dilsel anlam kaybını ölçümleyerek size iletebilir;

Matematik sizinle konuşabilir;

Çıksın içimden bu kör karanlığın salgını;

Deneme, sadece yap

"try not, do. or do not. there is no try"

( Deneme, sadece yap (ya da yapma) - Yoda - Yıldız Savaşları)

Alternatif web çevirileri;

- bir seyi yapmayi deneme! ya yap yada yapma.

- Deneme. Yap ya da yapma. Bir şey yok deneme diye.(Yoda)

- "yoktur deneme diye birşey, ya yap ya da yapma." 

- deneme, yap ya da yapma..

--


Öncelikle filmi izlemedim, Karşıma çıktı bu ifade;

Hemen şu sahne canlanır gibi oldu gözümde;
"tamam yapacağım" ya  da "tamam deneyeceğim" diyen biri,
yüzünde görüyorsunuz ben bunu yapamam, aslında yapamayacağım;
ama yapıyormuş ya da deniyormuş gibi yapacak,
oysa denemesine bile gerek yok; aa oldu-olmadı, toslayacak;

Şunu yapın, bunu yapın, onu deneyin, bunu deneyin, tamam deneyeceğim;

---


4 Mayıs 2014 Pazar

Gökyüzü

Gökyüzüne bindim, yeryüzüne uçtum;

Yeryüzüne bindim, gökyüzünde uçtum

Ya da doğrusu şöyle;

Gökyüzüne bindim, yeryüzünde indim;

Geçer mi buradan gökyüzü, geçer mi buradan gökyüzüne giden bi yeryüzü;

-

Gökyüzünde yüzer yeryüzü,
yüzer yeryüzü,
yeryüzü yüzer;

-

yüzü yeryüzü,

3 Mayıs 2014 Cumartesi

Mutluluk Bakanı;

web de gezinirken karşılaştım;

GÜNEY Amerika ülkesi Ekvador’un 6 aydan beri bir Mutluluk Bakanı var. Halkın “buen vivir” (iyi yaşamak) hakkını öncelikle gözetmesi hükmünün yerine getirilmesi için kurulan bakanlığın ...

devamı için;
http://www.memleket.com.tr/ekvador-mutluluk-bakani-zurita-mevlanaya-geldi-300681h.htm


Video;
http://www.youtube.com/watch?v=zEUWoWItAyI&hd=1

18 Şubat 2014 Salı

Keskin nişancı;

Vicdanı tutukluk yapmış insanlık;
Keskin nişancıdır oysa vicdan;

Varolmak aslında o kadarda varolmak değil;

Varolmak aslında o kadarda varolmak değil;

-
Varolmak yokolmak karşısında bir durum değil;
Varolmasız yokolma yokolmasız varolma düşünülemez;
Varolma da yokolma da, ne varolmadır, ne yokolma

5 Şubat 2014 Çarşamba

Gökyüzü kadar bir çığlık olmak;



Sesinin, çığlığının büyüklüğünün istediğince artması;/açılması;
artan ses;
-

Bedeninin istediği sesi çıkarabilen bir enstrümana/aygıta dönüşmesi;
sesin büyümesi;
-

Ses çıkarabilmek/büyütebilmek için bedene ihtiyaç duymamak,
Bedeninin hiç olmaması;
Sesin kendiliğinden ya da düşüncenden oluşması;
-

İçinden geleni bağırmak;
Ses ve bağırma, çığlık, çağlayış/çalkayış imgelemek/düşünmek
-

Sonsuz büyüklüklerle(dalgalarla) sesler düşünmek
-

Birden istediğin sesi istediğin gibi bağırmak,
Hiç zorlanmadan;
Sesin öylece kolayca çıkması;
patlatan sesler;
-

duyulmamaış büyüklüklerde sesler;
-

seste boğulmak istiyorum; )))

23 Ocak 2014 Perşembe

Bir çocuk türüyüz biz

İnsan adı çocuk olduğunda dünyada;
İnsanın adı çocuk olduğunda;
İnsan türünün adı tür adı olarak "çocuk" olduğunda;

--
çocuk oğlu/kızı çocuk;
çocuk çocuğu çocuk olduğunda/olduğumuzda;

--
çocuğumuz anamız babamız olduğunda;

--
her yaştan çocuk olduğunda ve
hiç çocuk kalmadığında/ çocuk olmayan kalmadığında/
yaş ya da yaş sayımı/bilimi kalmadığında;

--
Örn; Bilim çocukları, çocukoğlu; yeryüzündeki çocuk nüfusunun, artan çocuk nüfusu;

---
Bir çocuk türüyüz biz ya da bir tür çocuğuz biz;
çocuk olmak mesela;
çocuk-u kamil mesela ama bu değil;
çocuk-u çocuk olmak; işte mesele;
işte bütün mesele, bütün mesele bu

---
gezegenini adı da çocuk olmalı mesela;
hatta evrenin adı;
hatta varoluşun adı çocuk olmalı;
çocuk için yaratılmış çocuk olur o zaman her şey;

BİR ÇOCUK TÜRÜYÜZ BİZ;

Gelişmiş bir çocuk türü;
Ya da bir tür gelişmiş/evrimleşmiş çocuk
Eskiden çocuktuk;
Kökenlerimiz ta çocukluğa dayanır,
Atamız, öncemiz, evveliyatımız, türümüz kökenimiz, çocukluktur bizim;
Çocukluktan yapıldık biz, her şeyde öyle;
(Taa) Çocukluktan geliriz biz;
Kimse bilmez ama bunu;
Siz siz olun bu sırrı iyi saklayın,
Bu bilgiyi herkes vermeyin;
Bırakın kazı yapsınlarda, geçmişi araştırsınlarda (savaşsınlarda) (bilim yapsınlarda) öylece bulsunlar onlar;

Aslımıza mı dönmeliyiz, özümüze mi dönmeliyiz;
Bir çocuk türüyüz biz;

Nefes almak;

Bu dünyada;
Bir nefes almak;
Bir nefes almak ama,
Bedenin yeni yapılmış,
-bir çocuk bedeni gibi;
açıldıkça açılıyor ciğer, doldukça doluyor hava;
hava ki bildiğin hava;
bir makine gibi rahat ve doğal-incinmesiz;
ağacın (gökyüzünü) doğal soluması gibi,
nefes seni boğmadan;
özgürce;
gökyüzünü içmek gibi nefes almak;

---

bu dünyada hiç bir çocuk,
hiç bir çocuğu incitmemiş gibi,
parka gelmiş çocuklar gibi; bu dünyayay bi an inmiş/gelmiş;
vursanda kırılmayan oyuncaklar gibi,
hiç bi şey olmamış gibi, olmuyor gibi;
can vursan da kırılmıyor gibi;
hiç bi acı yokmuş gibi,
bi gün;
bi nefes;

---

 gökyüzünden bal yapan arı gibi nefes almak; vermek;

--

Bu şarkıyı şöyle düzenlemek istiyorum; Yaşar Kurt - Beyaz Şapka; Biraz Neşe İle;

Çocuk geliyor çocuk;
Nefes alıyor çocuk;
Çocuk beyaz şapkalı
Nefes veriyor çocuk;

---

Özgürlük- Acı;

Bildiğim tek bi şey var;
Birine bi şey yaşattıysam, mutluluksa bu, onun olsun;
Acı, pişmanlık, kaygı, umutsuzluksa bu benim olsun, bana geri versin; geri dönsün;
Hayata her ne verdiysem bana gerim gerim geri dönsün;
Ben yaşatmış değil-yaşamış gibi olayım;
Bildiğim tek bi şey var;
Hayata her ne verdiysem geri almaya hazırım; almalıyım;
İstemeden verdiğim, istenmeyen her şeyi;
Her kırgınlığı, her pişmanlığı, yaşatmışımca değil, yaşamışımcasına duyumsamak;
Ama o ve onlar hiç yaşamamış gibi özgür olsun, ben yaşamış olayım;
İyi şeyler verdiğim ve kendime güvendiğim için söylemiyorum bunu;
Ben anlamak ve farkına varmak istiyorum;
Ne ve kim olduğumun;
Ne olduğunu,
anlamak istiyorum artık;
Yıkılmaya hazırım artık; yıkılmak istiyorum;
Kendi acılarımda; kendi yaptıklarımda boğulmak istiyorum sadece;
Yıktığım varsa, gözlerinin önünde yıkılayım;
Kendim, kendimimse kendime geleyim;
Bu değilse mesele, her neyse işte o olsun

Özgürleşmek;
Bu beni özgürleştirmeyecekse bile;
Bu karşı tarafı-diğeri özgürleştirmeyecekse bile, her ne olacaksa olsun;
Olsun artık;

Acıyla iyileşeceksem ki, acı bile iyileştirmiyor beni artık;
Bana başka ve yeni bir acı lazım; acıtan bir acı;
acıtan bi acı lazım bana;
çok acıtan bi acı;
can acıtan, iç eriten, acıtan, bağır bağır yakan bi acı lazım bana;

Ağlayamayan bi hal;

Ben kötü biri olsam, beni yine de sever misin?
ben kötü biri olsam beni yine de anlar mısın? anlamayı dener misin?
Bana öfkelenip canımı yakar mısın?
İliklerine kadar bütün öfkeni acını bana döker misin?
Her kimsen neysen, sana bu hayatta ya da bilmediğim başka bi hayatta bi kötülük yaptıysam kötü biri olduysam ya da nasıl iyi olur bu? Beni iyileştirir misin?
Acı verdiysem sana, incittiysem seni acını bana kusar mısın geri;
Öfkeyle incittiysem seni, dondururmusun kanımı öfkenle (geri öfkenle)
Tüm verdiğimi nasıl geri alabilirim ben;
Hayata verdiğim tüm öfke, kötülük ve acıyı;
Nasıl iyileşebilirim ben;
Ağlayamayan bi hal;
ağlayamayan bi tıkanış;

Kötüyüm ben, çok kötü;

Kötüyüm ben, çok kötü;
Bilmiyorum neden böyleyim;
Yeryüzündeki bütün acıları, kötülükleri ben yaptım, ben yaptım sanki;
bu değilse bilmediğim kötü bi şeyler yaptım ben, Kötü oldum bi yerlerde; kötülük yaptım birilerine;
bilmiyorum ve hatırlamıyorum ama yaptım;
can incitmişçesine; umursamamışçasına, can yakmışçasına bi kötülük duymak/olmak; sanki kötü olduğunu, kötününü biri olduğunu duyumsamak;
İçinden bi kötü çıkması,
İçinden bilmediğin/tanımadığın ama biraz anladığın bi kötü çıkması;
Sanki geçmişte ya da bilinmeyen bi yerlerde/şeylerde belki başka hayatlarda ama belki birazda bu hayatta da kötü olmanın/olduğunun bilincinde olmak;
Sanırım son günlerimin sancısı bu; ben bile bilmiyorum artık;
bilmiyorum artık bu şey ne? bu olanlar ne?
ne olacak, nereye varacak;
nasıl çıkacak içimden sökülecek bu anlaşılamayan/kederimsi azapsı karanlıksı sorumluluksu giderilememesi şey;

kötü olmakın iyi olmak karşısındaki sancısı;
kötü olan ben;
ya ben yaptıysam;

ben acıttıysam;
ama pişman değilimse;
pişman olmak istiyorsam; pişman edilmek;
birileri canımı yaksın; yaksın, yaksın ama pişman etsin beni yaptığıma;
birileri bana ne yaptığımı söylesin;
birileri bana kim olduğumu söylesin;
günümü göstersin bana birileri;
birilerine bi şey yaptıysm birileri bana hesap sorsun; güçlüce sorsun hemde;

İçimde pişman olmayan, anlamayan bazen hala sırıtan bi kötü var;
acı çeken ve mağdur edilen bi mağdurla yan yana duruyor ve yanyana yaşıyor sanki;

13 Ocak 2014 Pazartesi

Düşünce uçabilir, Renklidir o;

Büyük bi kalbi olan bi insanın küçük sözleri vardı;
Büyük bi kalbi olan bi insanın karmaşadan yapma evleri/düşünceleri ve sözleri vardı;
Karmaşa evinde yaşanmaz ki yağıncak;
Bulutta düşün;

Küçük olduğunu sanıyordu o, çok küçük olduğunu sanıyordu o;
Oysa ne büyük bi kalbi vardı onun;

DÜşüncelerinin değersiz olduğunu sanıyordu o;
Oysa hiç karmaşa bulutunun arkasında bakmamıştı, düşüncelerine/gökyüzüne;
savaşta doğmuştu o, ve o gün gelmişti gökyüzüne bi karmaşa bulutu;
Gökyüzü maviliği bulutun arkasında;
Karmaşık bi gökyüzünde renkler yoktur;
renksiz düşünmeye alıştı çocuk;
renklerim yok, elimden aldılar sandı, gökyüzünü elimden aldılar sandı; çocuk
oysa o karmaşa bulutu, kamaşa yüklü gökyüzü; uçulurdu, uçulurdu onun arkasına;
renkler oradan düşlenir, karmaşaya bulanırdı;
karmaşa renk çözeltisinde görülmez- bulunmaz olurdu;
neden böyle karanlık düşler kuruyorsun çocuk;
düşünde ışıkları yakmadın mı?


DÜşünürken dışarıda dış dünya yoktur;
Uyurken dışarıda dış dünya yoktur;
DÜşünürken düşünce dışarıda dış dünyada gezinmez ve eylem yapmaz,
DÜşünceyi yürütmek, kımıldatmak ve itmek zorumda değilsindir;
DÜşünce uçabilir, Renklidir o;

Boşluk evi

Düşünce dünyası/evreni/yüzeyi, İdea Dünyası Evreni- Deneyişler

boşlukta, Bir düşünce yumağı, titreşimi,
oluştu o;
bakıyor, bakınıyor etrafa;
onunla oynamayı bekleyen düşünce, düşünce tutamacı; onunla oyun oynayacak, deneyecek onu, esnetecek, uzatacak, yayacak, açacak, bakacak ona, deneyecek onu, onun renklerine ve müziğine bakacak; başka düşünce yumakları, demetleri ve yüzeyleri ile uyumuna, onlarla nasıl uyumlaşacağına bakacak;

boşluk ve zeminsiz bi yüzeyde dağılmış ve saçılmış düşünce yumakları, parçaları ve parçacıkları;
boşlukta bir düşünce topu/odağı, tıpkı kartopu gibi,
boşlukta yuvarlanan düşünce diğer tüm düşünceleri tutuyor ve büyük düşünce topları yapıyor;
kardanadam gibi düşünceden adam yapılmaz ki düşüncede;
düşünce toparlanmış olur mu ama böyle; bütün düşünceler birbirine karışır o toparlakta, o yumakta;

düşünce demetleri,/yumakları yüzeyleştirilmeli, genleştirilmeli, esnetilmeli, şeffaflaştırılmalı, geçirgenleştirilmeli, arkası görülürleştirilmeli, ayrıştırılmalı, saçılmalı boşluğa ve bakılmalı onlara; Onlara uzun uzun bakılmalı;
renklerine, izlerine, müziklerine, imgelerine, herşeylerine bakılmalı; Onlar ayrış ayrış ;yüzey yüzey, burku burku, renk renk, saçışmadan, birbirine geçişmeden yüzmeli boşlukta;

Bir DÜşünce Evi;
Bir düşünce evim olsa, evrenim/dünyam, ideam olsa; onun bi kütpühane gibi olmasını ister miydim? onun kütüphane gibi olmasını mı isterdim?
Bilmiyorum, ama sıkıcı olmamalı, bi kütüphane gibi kasvet ve ağırlık hissi uyandırmamalı, İmgesi ve anlamı bi kütüphane gibi bilgi ve anlam doluluk olmalı ama şekil olarak bilinen bi kütüphane gibi olmamalı;

Boşluk evi boşlukta yapılır; o evi silersen yeri boş kalır;

Zihin anlamlı bi evdir;  Ve o evin içinde düşünceler doludur; orada konfor arıyorsan orayı konforlu yap,

O ev küçük değildir büyüktür, Dışı küçük içi büyüktür onun onun; onun içine oyuncak kentler-evler, büyük oyunlama parkları-öğrenme düşlemgeçleri, her şey sığar, O evde kendimi bulamam sanma; odaları yoktur onun, Bİ düşte/ bi düş yatağında yatar, başka bi düş yatağında uyanırsın; Ya da uçar yatağın sen uyurken; Uyku bir sığınmaçtır; Uykuda zihnine, olan biten isınıflamak, arşivlemek için yer ve zaman açarsın ve ayırırsın; Uyku bir boşluk ve aradır;

Uyandığımda maviliklerden yapma bir deniz; açık seçik;
Gökyüzünde bir deniz; Düzlemsel bir deniz, Bir aynaya girer gibi denize girmek; Yoğunluğun birden değişmesi, akışkanlığın birden değişmesi; denizde yüzen pişmanlıklar; denize atılmış çöpler gibi; ellerine alıp bakıyorsun onları ve sıkıyorsun; mavi olup kaybolup uçuyorlar mavide;

8 Ocak 2014 Çarşamba

KARDEŞ OLUN EY İNSANLAR,

Kardeş olun ey insanlar, Bunu ister kalbimiz/tanrımız;
Bu dünyada herşey geçer/akar, Yanlız sana dost kalır
İnsanlığa, doğruluğa Göğsünü aç korkma sakın
Özgür doğmuştur insanoğlu; Özgür yaşamak hakkıdır

--

(farklı ode to joy çevirileri)

 ---

 NEŞEYE ÖVGÜ (Ode To Joy)

Neşe, Tanrıların güzel kıvılcımı,
Ey Elizyum kızı,
Giriyoruz coşkuyla,
Senin ilahi, kutsal mabedine!
Senin büyünle birleşir,
Geleceğin acımasızca ayırdığı;
Tüm insanlar kardeş olur,
Yumuşak kanadın altında.

Kim başarırsa,
Bir dostun dostu olmayı,
Kim bulmuşsa kutsal bir eş,
Katılsın sevincimize!
Ya da tek bir kalp bile bulduysa,
Onundur bu mutlu dünya!

Kim başaramazsa bunu
Ağlayarak ayrılsın aramızdan!

Neşe emer tüm varlıklar
Doğanın göğsünden;
Tüm iyiler, tüm kötüler
Gider onun çiçekli yolundan.
Öpüş ve şarabı bize o verir,
Ölümle denediği bir dostu da;
Şehvet verilmişti solucana
Ve melekse yükselir Tanrıya.

Şen nasıl uçuyorsa onun güneşleri
Tantanalı gökyüzünde
Koşun, kardeşler, yolunuzda siz de
Neşeyle, zaferle bir kahraman gibi.

Kucaklaşın,ey milyonlar!
Bu öpüş tüm dünyanındır!
Kardeşler, yıldızlı gökyüzünde
Bir sevgili Baba olmalı.
Yere kapanıyormuşsunuz, milyonlar?
Yaratanı sezdin mi dünya?
Onu yıldızlı gökyüzünde ara!
Yıldızların üstünde yaşamalı O.

SCHILLER 

http://www.ruzad.org/varolus/id3.htm

--

NEŞEYE ŞARKI
   
Neşe, güzel kıvılcımı tanrıların,
Elisium’un kızı,
Giriyoruz ateş-sarhoşu,
Kutsal tapınağına Tanrıça!
   
Birleştirir tılsımın yeniden
Ayırdıklarını törenin kılıcının;
Kardeş olur dilenci prense,
Uzandığı yerde yumuşak kanadının.
   
Kucaklaşın, milyonlar!
Alın bu öpücüğünü bütün dünyanın!
Yıldızlı göklerin ötesinde, kardeşler,
Seven bir baba yaşıyor olmalı.
   
Kim yakalamışsa o büyük talihi,
Başarmışsa bir dosta dost olmayı,
Kim kazanmışsa soylu bir kadını,
Katsın sevincimize sevincini.

Evet — kim tek bir ruha bile olsa,
Benimdir demişse bu dünyada!
Ama kim bunu yapamamışsa,
Terk etsin ağlayarak bu topluluğu.

Neşe içer tüm varlıklar,
Gögsünde Doğanın;
Tüm iyiler, tüm kötüler
İzler gül döşeli yolunu onun.

Bize öpücükler verdi, ve şarap,
Ve ölümle sınanmış bir dost;
Giderek esrime verildi kurta bile,
Ve durur melek Tanrının önünde.

Önünde eğilir misiniz, milyonlar?
Yaratıcıyı duyumsar mısın, dünya?
Yıldızlı göklerin ötesinde ara onu.
Yıldızların ötesinde yaşıyor olmalı.
   
 http://www.ideayayinevi.com/Schiller/Schiller_Neseye_Sarki_An_Die_Freude.htm

---

ey tanrıça... tapınağına kendimizden geçmişcesine gireriz senin
törelerin ayırdıkları, senin sihrinle birleşir...
yumuşak kanadının uçuştuğu yerlerde, insanlar kardeş olur...
bir dostun dostu olabilmek kime kısmet edilmişse,
kim erdemli bir kadına sahipse, şenliğimize katılsın bizim...
ve kim dünyada yalnız kendini düşünüyorsa ağlayarak gelsin aramıza.

tüm yaratıklar neşe emer doğanın göğsünden...
tüm iyi ve kötüler onun çiçekli yolunu izler...
bizlere öpüş ve şarap verir.
kurda yaşam zevki verir.
ve ışık meleği durur tanrı önünde...
gökyüzünün ışıltılı evreninde uçuşan güneşler gibi
yolunuzda neşeyle koşun kardeşler !
zafere koşan bir kahramanın neşesiyle...

kucaklaşın ey milyonlar ! bu öpüş tüm dünyanındır.
kardeşler, yıldızlı göğün üzerinde sevgili bir baba vardır.
milyonlar diz çökün önünde onun !
ey dünya ! yaratıcını biliyor musun ?
onu yıldızlı gökte ara, çünkü oradadır o.

4 Ocak 2014 Cumartesi

O Fortuna


Carmina burana


mademki kader
güçlü kimseyi yere çalıyor,
herkes benimle birlikte ağlasın

http://www.garaj.org/soz-tab/dxQ/o-fortuna-carmina-burana-turkce-ceviri-carl-orff