22 Şubat 2013 Cuma

Amak-ı Hayal

 “Bu kitabı, hakikat aşkıyla yanan, akılla kavranamayacak konuları merak eden insanların zevkle okuyacağı kanaatindeyim.” Filibeli Ahmed Hilmi

"evet azizim! ben hayallerin arkasina gizlenmis olan hayaletleri ariyorum. ne yazik ki bulamiyorum. tam olarak 'bulamiyorum' demek de yanlis. bunu nasil anlatacagimi bilmiyorum. ilmi gerceklere kimsenin bir sey demeye hakki yoktur. yalniz, bir hakikatin varligi diger bir hakikatin varligina engel olmaz. bazi vicdanlar, baslangic ile sonu birbirinden ayiran bir cizginin onunde durup orada kalamaz. ben bu hayati; dunyaya nicin geldigimizi, ne olacagimizi, bizi bu dunyaya gondereni anlamadan terketmemeye niyet ettim. keske bu sorulara olumlu ya da olumsuz bir cevap bulabilseydim. yari dervis, yari deli ama her gordugunu hikmet gozuyle goren bir dusbazin dusleri sizi cagiriyor. hayat, sekr aninda gorulen bir dus degil midir? kim bilir?"

http://tr.scribd.com/doc/3483485/Amak-Hayal-Hayalin-Derinliklerinde-Yolculuk-Filibeli-Ahmed-Hilmi


"- mana ne demektir?
+ birin iki, ikinin bir olmasıdır.

- bunun ismi nedir?
+ kelime-i tevhid yani "la ilâhe illallah" diyerek allah'ın bir olduğuna inanmaktır.

- bir nasıl tevhid olunur yani birin bir olduğu nasıl söylenir? bir, bölünebilecek durumda, birden fazla şeylerden mi meydana gelmiştir?
+ hayır. biri basit olup bölünme kabul etmez.

- öyle ise bir, nasıl iki olur ve tevhitte neden iki taraf vardır?
+ iki tarafın birisi ikrar yani kabul, diğeri de inkârdır yani kabul etmemektir. inkârın varlığı, ikrarın gölgesidir. bu sebepten dolayı iki tarafın aslı birdir. eğer bir taraf olsa, o vakit ikilik olabilirdi.

- ya! buna ne derler?
+ bunun üç ismi vardır; birincisi yaratma sanatı, ikincisi görünüp bilinme cilvesi, üçüncüsü vahdet yani tek olma oyuncağı.

- bu ne zaman olmuştur?
+ zaman, inkâr ile ilgili bir taraftadır. var olmakta zaman olmaz ki! an olur.


- pekâla, an dediğin nedir?
+ sırf inkârdır. sırf yokluk, ikrarda zamansızlık demektir. farkta da yani ikrarla inkâr arasını ayırt etmekte de mutlak zaman demektir."

16 Şubat 2013 Cumartesi

23 Nİsan


23 Nİsan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Ekin Çemberi
GangNam Style


http://www.cropcircleconnector.com/inter2012/worldrumours2012.html

15 Şubat 2013 Cuma

Düşlüyorum;

Bu blog,
Derin travmatik hallerde yazımlanmış, gerçekdışı gerçekler içermektedir,

Daha açıkçası, kişisel bi uyanış öyküsü, aydınlanma yolculuğu notları paylaşımlamak üzere açımlanmış bu ortam, gerçekliğin farklı hallerinde, asimetrik, manik, bipolar ve şizofrenik hallerinde de not tutmayı ve yazımlamayı sürdüşmüş olup içeriğin bir kısmı bu nedenle, (gayrı gerçekten muaf olsa da), sayrı gerçektir,

Yani daha da açıkçası bi delinin güncesi olarak yorumlanması gereken bölümlerde mevcuttur burada bunun dışında yine de gerçekliğe ilişkin açılımlar sağlayımlayabilecek bir takım düşünce parçacıkları sunabildiğini de düşünmektedir, Bunun ne kadar kişisel ne kadar evrensel olabileceği konusunda kesin yorumlar yapmamaktadır, Buradaki düşünce parçacıkları/kalıpları kavramı casseiopeia transskriptlerinde vurgulanan düşünce kalıpları anlamında yorumlanmıştır, Bu yorumun anlatımla açılımlanabilmesi ve anlatılabilmesi zor görünüyor çünkü delilik ya da ruhsal deneyim ya da farklı enerjiler deneyimlemek her ne ise bu durum ya da hal içinde gerçeklik algısı ve perspektifi farklı bir gerçeklik çerçevesi olarak yorumlandı, Blog anlatıların tamamının ya da aktarım kanallık,vb. olduğunu iddia etmemektedir. Blog tüm bu durumların ya da yazımların nasıl ve neden oluştuğunu gerçeklik perspektifinden anlamlandıramamaktadır, Yani özetle ve kısaca algıladığımız gerçeklik içinden bu durumlar delilik olarak yorumlanabilmektedir ama yine de yazımlar kişisel uyaranlar ve ipuçları, ilhamlar vb, de içerebileceği nedeniyle silinmemiş ve düzenlenmemiştir,

5 Şubat 2013 Salı

Bakış Açısı - Yorumsuz

Atatürk'ün Bursa Nutku:

  “Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

  Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”

 Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”

 İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!”

2 Şubat 2013 Cumartesi

Zorlu Düşünce Açılarında Perspektif- Denendi,

Aşağıda, farkındalık, pozitiflik, objektiflik, vb, kavramları açıklayabilmek için açılımlar ve örnekler sunmayı deneyen bir düşünce örgüsü oluşturmayı denedim ya da tesadüfen böyle bir sonuç oluştu ancak yazım bütünlenmedi ve tamamlanmadı, Uzunca düşünülmesi gözden geçirilmesi ve düzeltilmesi gerekiyor, Metin taslak ötesi taslak ya da saçmasapan karalama gibi bi şeydir, Saygı ile;

Şimdi düşünceyi ışık ya da ses dalgası oalrak düşünelim, Başlangıç olarak boş bir uzayda yada boşlukta odaklanmış ya da odaklanmamış olarak var ve sabit, Ve ışığı ve sesi geçirgenliği ve aynı zamanda onu kırış ve yansıtış açısı farklı nesneler var ve bu nesnelerin her biri farklı kavramlar ya da farklı evrenler gibi, Ve objeler vya da kavramlar ya da evrenler her ne olarak düşünüyor isek ışık kendi devinimine ait farkındalık geliştirmeyi düşündüğünde farkına vardığında zaten şekillenmiş ve var durumda gibi, Kavramlar evrenler gibi dedik öğrenim bütünlüklerinden oluşmuş, birden fazla öğrenilmişlikten damıtıla ya da onların kazanımı olan çıkarımsamalar gibi, Bunun için özgürlük ve vicdan kavramlarını örnek olarak veriyorum, Zihin özgürlük kavramını tanımlayabilmek için özgürsüzlük zıtlığını yaratmalı ancak özgürsüzlük yaratılmadan ve deneyimlenmeden önce özgürsüzlük kavramı mevcut değil ya da tahayyül edilemez, Bu ışık ya da ses için denenmemiş ya da yapılmamış bir açı, açılar bütünlüğü yada oluşturulmamış bir geometrik ya da boyutsal yapı ya da yapı ve yapılar bütünlüğü gibi, Örneğin özgürlüük, bilinebilir ve ve tanımlanabilir tüm kısıtlardan serbest ve muaf olmak gibi ama bu kavramın tanımlanabilmesi sonsuz kısıtın tanımlanması gerekiyor, Özgürlük kavramı -nı bir odak gibi düşünürsek odağndan sapmış karşıtlanmış sonsuz açı ile tanımlanabiliyor ögürlük, Özgürlük karşıtsızlık ve karşıtsılık olmaksısın zihin tanımlayamazlıkta ve mutlak bilinç gibi bi şey olmalı, Vicadana gelirsek vicdan karmaşık bir kavram ve tek başına bir anlam ifade etmiyor oda, Vicdan kavramının iyilik, doğruluk, dürüstlük, adalet, iyi olanı seçmek, doğru olana yönelmek gibi işlevlevleri ve işlevsellikleri var ve tüm bu kavramlarla birlikte bir matriks yapı oluşturuyor gibi, Yani vicadan kavramının içine yukarıda belirttiğimiz değerle ve sayılmadık başka değerler dahil oluyor ve biz bir durumla yüzleştiğimizde, karşılaştığımızda seçim yapmadan önce bize bir yön gösteriyor ve oda bunu başka bir ço kkavram ve düşünce ile birlikte yapıyor ancak vicdan kavramı bir yandanda bir uyarıcı ya da hatırlatıcı gibide aynı zamanda , Karşılaştığımız ve yüzleştiğimiz bir durumda harekete geçmek için bizi dürtebiliyor ya da harekete geçmediğimiz durumda suçluluk ya da pişmanlık vb. negatif ya da nötr uyaranlarla bu kavram değerlerine göre yanlış bir seçim ya da eylem yaptığımızı da bize hatırlatabiliyor, Yani vicdanın sapması pişmanlık ya da suçluluk vb. durumlarla işaretlenmiş

Şimdi ışığın göz gibi merkez odaklı bir yapı ile odaklı olduğunu düşünelim ve gemotrik vb. biçimler alarak perspektif oluşturduğunu ve kendine baktığını ve gözlemlediğini, Bir anda içinden ıkılmaz şekiller kırılımlar ve burkulumlar yapmaya ve karışmaya dolaşmaya başladığını düşünelim, Hani bir ip yumağı olsa içinden çıkılamayacak, Dışarıdan gözlemlediğimiz manzara bu ancak

Şimdi elimizde esnek ve şekil verilebilir bir metal ile oluşturulmuş güzel bir sanat ederi olduğunu düşünelim, Onu büküyoruz ve şeklini bozuyoruz, Onu karmakarışık ediyoruz ona eski şeklini verebiliriz belki ama bu zaten onu şekilsiz bir biçime geitrmek ve yeniden başlamak demek,
İkinici bir olasılıkta ise şekil vermesi daha zor altın gümüş bronz ya da demir bir metalden oluşturulmuş kompleks bir yapı düşüenelim ve onu güçle bükerek ya da karman çorman ederek bozuyoruz kırıyoruz ve şeklini değiştiriyoruz,

Birinci durumda yeterince kuvvet ve güç uygulayabilecek konumdaysak örneğin ellerimizle ya dabir aletle bunu kolaylıkla yapabiliyorsak ve tekrar yapmaya da yetkinsek hiç bir şey kaybetmedik ve her şey eski haline döndürlebilir ya da belki daha iyi çalışma daha iyi bir hale getirilebilir gibi duruyor ama bu durumda değilsek bu güce ve bunu yapabilecek yetkinliğe erişmeliyiz gibi duruyor ve buradaki bakış açısı şu aslında bir kaybımız yok, Eğer bizim için işlevsel değerli ve tekrar temini zor bir objeyi yitirimişsek kayıp ve eksiklik deneyimleyeceğiz ama yine de bunu deneyimlemek onu yerine getirmeyecek , İkinci durumda ise metali eritebiliyor ve yeniden şekillendirebiliyorsa kve aynı şeyi tekrar imal edebiliyorsak yine bir kayıp deneyimlemeyeceğiz,

İpler ve ahşap parçaları ile üretilmiş işlevsel bir ürünümüz ya da aksesuarımız var ve bir gün elimize alıyoruz ve karışmaya başlıyor her şey birbirine örülüyor ve sanki artık tekrar çözülemez gibi, Onu çok seviyoruz yada buna üzülüyoruz, İşte bu durumda onu kesmeli ve yeniden yapmalı ya da çözmeli ya da kaldırıp atmalıyız ama onu kabetmek istemiyoruz diyelim,

Şimdi yukarıda örneklediğimiz süreçlerin ya da benzerlerinin zihnimizdede olduğunu düşünelim, Yani örneğin herhangi bir duruma bakış açımız ya da perspektifimiz o ipli aksesuar gibi karmakarışık olmuş ve biz onu ne çözmeyi ne de yenilmeeyi daha iyisini yapmayı denemiyoruz ya da krılımlarla bükülümlerle dolu, Bu örnekleme çoğaltılabilir ve açılımlanabilir, kendimize bakışımız, başkalarına bakışımız, ölüme ve yaşama bakışımız, hayata ya da tüm var olana bakışımız hepsi tümcül ve olmsıa gerkene perspektiflerin dışında uzamış bükülmüş eğrilmiş dolaşmış ya da değişmiş, Burada farkındalı kdediğimiz şey tüm bu durum içinde bile bütüncül perspektifin bu olmadığını ve görebilmek ve her şeyin karışmadan önceki halini ya da karışsada düzelmiş olabileceği durumu görmek ve bu an deneyimlendikten sonra zihnimizde bir düzeltilmiş ya da karışmamış imgesi başlıyor ve o karışık imge ya da bozuk çarpık düşünce artık arşive ya da bilinçaltına gönderiliyor, Bİlinçaltı bir yedek parça ya da öncekiler dolabı ya da bodrumu gibi, Öğrenişlerin durumlarını ve olşuturduğu yükleri yığıp duruyor ancak burada bazı şeyler varki onlar  ne tamir edilmeden ne de yerine işlevsel bir yedek konulmadan oraya gönderilmiş olabilirler, çok farklı durumlar olmuş olabilir,





Objektivite karışıklığın içindeki karışıklığa duygusal ve duyusal tepki vermek yerine dışarıdan bakarak karışmış olarak tanımlamaktır,
Pozitivite ve iyi niyet, iyi düşünce bunun düzelebilir düzeltilebilir ve giderilebilirliğinin bilişi ve farkındalığıdır,
Durumu giderme yetisi ve gücü olmaksızın aman canım giderilebilirlik gerçek pozitif düşünce değildir ve bir sapmadır, Buna gereksiz iyimserlik ve gerçekçi olmayan pozitiflik ya da umut satıcılığı diyebiliriz, Pozitivite ve objektvite soruna doğru yerden doğru açı ve perspektif ile bakar, Yukarıda örneklenen durumlarda objektivite ve pozitivite için için durumlar tümcül ve bütüncül olarka dış açı ve dış perspektif ile dıraşıdan izlenmeli ve gözlemlenmeli aynı zamanda oluşturulan tüm bükülüm ve tüm kıvrılımlar bilinmeli ki ya da bilinebilirliği bilinmeli ki düzeltilebilsin,

Umut satıcılığı üzerine oldukça takıntılandık bugünlerde, Takıntılandığımız bir başka konuda genel otorite ve zekanın içindelikten yansıyan bireysel sorumluluğu, Müdahalesizlik gibi bir kavram tanımlandı bize ancak ancak toplumsal bir yapıda kişi onaylamadığı koşulların düzelmesi ve ya da giderilmesi için karşıt müdahale ya da eylem geliştirmese bile durumun objektif gözlemini ve kendince giderilebilirlik önerilerini topluma sunmakla yükümlü ve sorumlu gibi bir tablo ortaya çıkıyor çünkü aksi durum müdahalesizlik değil, susmak, kabullenmek göz yummak gibi bir şey oluyor, Herlkes kendi gemisinde ve kendi kaderini deneyimleyebiliyor gibi bir tablo sunulabilir ancak burada herkes kendi denizinde değil ve birlik bütünlük toplum denizin kendisi ya da hava durumunun fırtınaların kda kendsi gibi aynı zamanda bu örnekleme deniz ve hava bizim düşünce koşullarımızla müdahalae edilebilir yapılar olmadığı için kavram eksik düştü ancak Nuh gemi deniz ve cass Laura sen kendi gemindesine vurgu yaparak böyle gelişti anlatım, Sonuç olarak kendi gemimizde olsak bile denizimiz ve karamız ortak ve oralarda gemimizi ngüvenle yolculuğunu ya da karaya çıkmasını zorlaştıracak ya da engelleyecek koşullar varsa ya savaşmal ıya da en azından gidermek için bi şeyler yapmalıyız,

EYlemsizlik, ZAman GEçmiyor, Gelişimsizlik ve Bi Şey Yapmal ıBi şey Üretmeli TAkıntısı, Bunun Dışında Zİhin Sürekli bi şey yoğurmalı bir düşünce ya da iş ile meşgul olmalı takıntısı,

Hiç bi şey yapmadan hiç bi şey düşünmeden öylece durumaıyoruz sanırım uyku hali dışında, Kendimizi sessiz sessizlikte dinlesek ve zamanın geçişi ya da geçmeyişini umursamasak her şey değişse ya da hiç bi şey değişmese buna da takıntılanmasak ve zaman var ve yok ya da geçiyor ya da geçmiyor gibi olsa bizim için ama zihinde öğrenişi de gözlemleyebilsek bu durumda yani bu durumdada bir amaç ya da neden sonuç görebilsek açıkçası,
Örneğin bir saat kurulmuş ve çalıştırılmıştır o artık işler , O kurulan düzeni ve sistemiyle ilerler tıpkı bunun gibi , Hayat var ve kurulmuş gidiyor ancak bi şey düşüenemediğim üretemediğim  zamanları ve anları ya da düşünsem ve üretsem bile nisteperen daha değerli ve yüksek şeyler düşüenemdiğim ve üretemediğim anlar atıl ve zaman geçmez gibi görüyorum ve niteliyorum ve işin kötüsü dayanılmaz da oluyor sanki bazen , Zihnim sanki boş geçen ders gibi v e bundan memnun değilim açıkçası ve boş geçmeyen derslerde sıkıcı ve öğrenmiyorum sanki ve bundan neredeyse bıkmak dercesinde sıkıldım, Doğru zamanda doğru yerde olmak sunusu ve bilgisi geçmişti elimize ama yoruldum be üstad,

Zihinde temel öz olarak ışığı düşünmek ya da ışığı koymak yerine sesi koymayı denemek
Bu farklı bir bakış açısı ya da perspektif için denenbilir ve bu bir başlangıç arama ilk neden ilk ses ilk yankı ya da nitelikli ses çıkarabilir ilk ya da başlangıç arama üzerine farklı düşünceler geliştirebilmeyi olanalıklı kılabilir,
Sesisi nkendini gözlenlemesi ses çıakrabilmek için kendini biçimlemesi ve sesis kırılımı ve dönüşünü yankısını duyabilmek için ortam ya da yansıtıcı biçimlemesi ve algılamak için duyarga, toplarga yada okurga biçimlemesi gibi,,FArklı sesler oluşturabilmek için farklı yoğunluklarda yada titreşimlerde biçilenmek ya da bunu odak tek ses ama odaktan uzaklaştıkça farklılaşan tütreşimler vb. gibi düşünmek,
ama sonuç ve genel olarak ben zihin ve düşünce dalgalarını genel olarak ses dalgaları gibi düşünmeyi ve imajine etmeyi seviyorum