22 Ekim 2015 Perşembe

Maharaj - Ben Oyum -Alıntıları -2

+ Zihin düzeyinde ancak negatif(karşıt) terimler içinde tarif edilebileceğinizi ne kadar berrak bir biçimde anlarsanız, arayışınızın sonuna o kadar çabuk ulaşacak ve sınırsız varlığınızı idrak edeceksiniz.

+ Bölmek, ayrı ayrı düşünmek zihnin gerçek doğasıdır. Bölmenin bir zararı yoktur. Fakat ayrılık gerçeğe ters düşer.

+ Nesneler ve insanlar farklıdırlar, fakat onlar ayrı değiller. Doğa birdir, gerçek birdir. Zıtlar vardır ama zıtlık yoktur.

+ Bütün ayrımlar zihindedir, gerçekte hiçbiri yoktur. Devinim ve devinimsizlik zihin halleridir ve karşıtları olmadıkça var olamazlar. Hiçbir şey kendi başına devinmez ve durmaz. Zihnin ürettiklerini mutlak varlığa atfetmek bir hata/(yanılgı-ilüzyon)dır. Hiçbir şey tek başına var olamaz.

+ Doluluk ve boşluk göreli terimlerdir. Gerçek ise gerçekten ötedir - bilince nazaran öte değil, fakat her türlü ilişkiden öte.

+ Gerçek bir başka şeyin hali değildir - o bir ruh hali, bir bilinç hali ya da psişik bir hal değildir; başlangıcı ya da sonu olan, varlığı olan ya da olmayan bir şey de değildir. O bütün karşıtları içerir

+ Bir zihin hali olarak devinimsizlik vardır ve bir de olma hali olarak devinimsizlik vardır.
Gerçek devinimsizlik eylemin ta kalbidir: Ne yazık ki dil(lisan) zihinsel bir araçtır ki ancak karşıtlarla işler.

+ Zihnin ötesinde deneyim diye bir şey yoktur. Deneyim dual (ikili) bir durumdur. Siz gerçek hakkında o bir deneyimmiş gibi konuşamazsınız. Bu bir kez anlaşılırsa, siz artık "halde olmak" ile "hale gelmek" arasında, karşıtlarda olduğu gibi bir ayrım yapamazsınız. Gerçekte onlar aynı ağacın kökleri ve dalları gibi bir ve ayrılmazdırlar. Her ikisi de ancak bilincin ışığı içinde var olabilir ki bilinç de "Ben-im" duygusunun sonucu olarak ortaya çıkar. Başta gelen-olgu, ana gerçek budur;
+ Ne de olsa, evrensellik ve ebedilik/sonsuzluk yalnızca kavramlardır. Yer ve zaman ile bağımlılığın karşıtıdırlar. Gerçek ise bir kavram değildir, bir kavramın tezahürü de değildir.

+ Şunun anlaşılması gerekir ki, gerçeği ya da Tanrı'yı veya Guru'yu arayış ile kendini arayış aynıdır, biri bulunduğunda hepsi bulunur. Zihninizde "Ben-im" ve "Tanrı-dır" (Ben varım ve Tanrıvar) birbirinden ayırt edilemez hale geldiğinde, o zaman bir şey olacak ve Tanrı'nın sizden dolayı ve sizin Tanrı' dan dolayı var olduğunuzu en ufak bir kuşku izi bile taşımaksızın bileceksiniz. O ikisi birdir.

- fakat o karşıtların oyunu içinde değildir. Siz onu bir geçişin, bir değişimin sonu olarak düşünmemelisiniz. Bilincin artık bilinç olarak mevcut olmayışından sonra da o yine kendisidir. Artık o zaman "ben insanım" ya da "ben Tanrı'y ım" gibi sözcükler bir anlam taşımaz.

+ İnsan kendini bilmek için karşıtıyla yüz yüze gelmelidir kendisi olmayanla.

+ Kim olduğunuzu unutmakla ve kendinizi ölümlü bir yaratık olarak düşünmekle o kadar çok dert yarattınız (ki;)

+ Varoluş, biliş gibi parlar, Siz ayrılık hayal ediyor ve sorularla kendinize eziyet ediyorsunuz. Formüllerle gereğinden fazla uğraşmayın. Saf varoluş tarif edilemez.

+ Kanılara ihtiyacım yok. Ben anılardan ve beklentilerden kurtulmuşum, ne olduğum ve ne olmadığım ile meşgul değilim.Ben kendini-tariflere bağımlı değilim; (Ben O'yum, Ben En Yüceyim) gibi tarifler benim işime yaramaz. Ben hiçbir şey olmak ve de dünyayı olduğu gibi, hiçbir şey gibi görmek cesaretine sahibim. Bu çok basit geliyor, onu bir deneyin!

+ Beklenti içinde olmayın. Bilmiyorsunuz. Tüm tezahürün zıtlıklar içinde olduğu doğrudur. Haz ve acı, iyi ve kötü, yüksek ve alçak, ilerleme ve gerileme, dinlenme ve uğraşma –onlar hepsi birlikte gelir ve giderler- ve bir dünya oldukça da, onun çelişkileri olacak. Bazen mükemmel uyum, aşkın mutluluk ve güzellik dönemleri de olabilir, fakat sadece bir süre için. Mükemmel olan bütün mükemmelliklerin kaynağına geri döner ve karşıtlar oynamaya devam ederler.

+ Gerçeği ise bilmek değil olmak zorundasınız;

+ Gerçel kanıtlanamaz da çürütülümez de,

 Gerçeğin peşinden koşarak ondan uzaklaşmayı bırakın

Zayıf arzular iç gözlem ve meditasyonla giderilebilirler ama kökü derinde olan güçlü arzuların doyuma uğratılmaları ve meyvelerinin -acı ya da tatlı- tadılması gerekmektedir.

İçinizden ne yapmak geliyorsa onu yapın. Kendinize zorbalık etmeyin. Şiddet sizi katı ve donuk hale sokar. Yolunuza engel olarak dikildiklerini düşündüğünüz şeylerle savaşmayın. Sadece, onlarla ilgilenin, onları gözlemleyin, sorgulayın. Bırakın olsunlar -iyi ya da kötü. Fakat kendinizi onlara sakın kaptırmayın.

0 yorum:

Yorum Gönder