18 Kasım 2013 Pazartesi

Can Sıkıntısı; (Soyutlar)

(Bu yazım hiç bi zaman istenildiği gibi değil ve olmuyor;
bi sanatçı esin dinamiğini anlatmayı deneseydi,
bi bilim adamı, Einstein düşün dinamiğini, düşün ve gözlem dinamiğini aktarmayı deneseydi; neler olurdu bilmiyorum, Şimdi bende merak ettim;
bu yazım olmadı ve bi taslak olsun, sadece çağrışım oluşturmak ve güncellemek üzere içindeki düşünce parçalarını korumak ve tekrar esinlenmek için)

----

zihinde iki durum, iki olgunun
iki ayrı durum ve olguya-olaya verilmiş duygusal tepkilerin kayıtları mevcuttur diyelim;
bu kayıtları biz şiddet olarak yani duygu şiddeti, yoğunluğu ya da yüksekliği olarak hatırlıyoruz ve biliyoruz, çok üzülmüştüm;
Üzüntü şiddetinizi sayısal değerlerle ölçen bi zihniniz yok, galiba şu var, bunu demeden önce;
tek bi üzüntünüz olsa ikincil bi üzüntünüz olmasa onu ölçebilir miydiniz?
Yani zihin sayısal olarak ölçmüyorda, tüm verilerini yığarak birbiriyle mi kıyaslıyor ve katmanlıyor;


Ve bunu yaparken, şiddet, derinlik, yoğanuluk, dalga boyu, ağırlık, sertlik, geçirgenlik, binlerce farklı kavram ve perspektif kullanarka bunu içiçe mi yapıyor;

Aslında zihnini bi sayısal sabiti yok ve belkide alansal ve geometrik bağıntısal bi sabitede ihtiyacı yok belki;

Çok uzun bi süredir, bi tür düşünsel his, çağrışım, anlatmayı deniyorum, soyutlar, zihnin çalışması, yeni matematik, düşüncelerle ya da duygularla oyun oynamak ya da müzik yapmak gibi kavramsallaştırdık,ya da gerçeklikteki kavramları bi çocuğun oyuncakları gibi görmek gibi kavramsalaştırmalar ve bi çok farklı taslak hazırladım ve bir çoğu yayınlanmadı ve yayından kalktı, hiçbiri duygu ve düşncelerim iaslında zihnimdeki kavrayışa eşdeğer,özdeğer anlatmadı, anlatmıyor;
(Ben yardımınızı istiyorum; )

Örneğin; matematiğinizde, düşündüğünüzün dünyayı değiştirme yoğunluğu diye bi kavram var mı?
Örneğin, düşünürken, yazarken, karşınızdakinin-okuyucunun bilinçlerince anlaşılma matriksi mi kullanıyorsunuz?
Bi kendini ifade etme yoğunluğu-derinliği ya da yüksekliği kavramınız ya da matematiksel ölçümünüz gözleminiz var mı?
konuştuklarınızızn-yazdıklarınızın, düşündüklerinizin ve ifade ettikleriniz farklı bilinçlerce anlaşılma yoğunluğunu ya da karşı da onu okuyan ya da duyan kişide oluşturacağı izlenim ve düşünce perspektifini, tek tek ölçtünüz mü? ölçerm isiniz? 
Ben kendimi anladığım, gördüğüm kadarınca karşı taraf ifade geçirmek, sunmak gibi bi denklik kullanark mı kendinizi ifade edersiniz;
Tüm bunları nasıl hesaplıyorsunuz? Değerlendiriyorsunuz ve ölçüyorsunuz,
Kör müsünüz? Duygularınızın ve sezgilerinizin aslında ne işe yaradığını aslında matematik yaptığını, aslında gerçek matematiğin aslında yeni matematiğin kendisi olduğunu gör müyor musunuz?
Düşüncelerinizin, gerçekliği ve diğerlerini etkileme parametrelerini ve potansiyellerini hesaplayarak mı düşünürsünüz? Çok boyutlu çok girdilli matematiktir bu, duygularınız düşünceleriniz, matriksel yapılarla birbirine dolanarak tüm bunları yaparlar? Size coşkunlukla, eğlenceyle; neşeyle, umutla sonuçlar, işaretler ve sinyaller ve çıktılar  veriler, sunarlar;
Hiç şöyle düşünür müsünüz? Yaşadığım an ya da duygu durum ne kadar mutlu, ne kadar eğlenceli , coşkun, neşe verici, umutlu ise matematiksel sınaması o kadar yüksetir, o kadar öğretici ya da evrimsel olarkta o kadar yükseltici ve sıçratıcıdır;


---

Canınız elma çektiğinde içinizde, canınız elma çekti diyen bi ses yoktur;
Elma kelimesi ya da görseli aklınızda belirmez ve elma somuttur;
Yokluk ya da başka benzer bi ifade de zihninizde durur, hiç görülmemiştir, gözlemlenmemiştir ve soyuttur;
Zihin, düşünce; nasıl somutlarla, ölçümler çıkarımsalar, hesaplamalar yapabiliyorsa, soyutlarla da, bağdaştırarak çıkarımsamalar yapar;
İmgelerdir, dalgalardır, neyse nedir ama bunu kavramsallaştırabilecek verileştirebilecek bi perspektif ya da algı içinde tüm bunların karşılığı vardır;
Örneğin iki ağacı görselleyerek yaklaşık boyunu imgeleyebilirsiniz,
Bi elmayı düşünerek yaklaşık ağırlığını geliştirebilirsiniz;
Ama iki ağacın hangisinin daha uzun olduğunu ölçmeseniz kesinsel bi kesinlikle bilirsiniz; bundan şüphe etmezsiniz; Ve hangisinini uzun olduğunu söylemeniz ve bilmeniz için iki ağacı ölçemeniz, ya da onlarla deney yapmanız gerekmez, Düşüncenin, soyutların, duyguların böyle ya da böyle değilse benzer çalıştığını düşünüyorum; Kaldı ki böyle değilse bile; geometirk imgelenimlerle, biçimsel soyutları arasında matematiksel-sayısal ifadeler kullanmadan da sonsuz ölçüm ve değerlendirme yapabilir olmalı;

Zihin soyutlarla da bunu yapar;
Zihne yığılan, girilen verilerle, bilgilerle; soyutlarda gelişir ve derinleşir;
Gelişmiş ve derinleşmiş soyutlar gerçek kavrayışın, gerçek bilimin, gerçek matematiğin anahtarlarıdır;


Zihninize sizin tanımladığınız, kendi yoğunlukları, derinlikleri, biçimleri olan imgeler gibi düşünün;
Zihin imgelerini inceleyerek, orantısallayarak, kıyaslayarak, bağdaştırarak, birleştirerek, bileştirerek,vb. onlar arasından çıkarımsamalar yapabilir,
Zihin iki imgenin hangisisin daha sıcak, hangisinin daha yoğun, hangisisin daha geçirge,hangisinin daha ağır,  olduğunu bilebilir, Ve sayısal sabitlere ihtiyacı yoktur, sabite dayatılmış ölçüme ihtiyacı yoktur,  tüm bunları, tıpkı geçirgenlik, ısı, ağırlık gibi sonsuz katmanla katmalayarak, birbirine kıyaslayarak ve oranlayarak kusursuzca, kusursuz keskinliklerle ölçebilir;  Zaman kavramı yoktur, acele kavramı yoktur,

Zihin somutları soyutlaştırarak düşünür, Somut nesenelerin, bize ifade ettiği tüm kavramlar, bükülme, kırılma, esneme, sertlik vb. yüzlerce binlerce kavram zihinde düşüncenin dalgalanımı içinde benzeştirerek düşünceyi, düşünce daşgalarını aamak ve katmanlamak için neden kullanılmasın?







0 yorum:

Yorum Gönder