15 Mart 2013 Cuma

Halil Cibran

Fakat, benim burada ne işim var, ey tanrı? emeline varamamış tutkunun yemyeşil tohumu olan ben, ne batıya ne de doğuya koşmayan deli fırtına, yanmış kül olmuş bir gezegenin şaşkın parçası olan ben? Duy sesimi, ey kayıp ruhların tanrısı, tanrılar içinde kaybolup gitmiş olan sen!
Kayıp ruhların tanrısı, tanrılar içinde kaybolup gitmiş olan sen, duy sesimi:
Bizleri, deli ve gezgin ruhları gözeten aziz kader, duy sesimi: kusursuz bir soyun ortasında duruyorum, en kusurlu olan ben, ki eksiğim çoktur. Bir insanlık karmaşası, yolunu şaşırmış nesneler bulutu olan ben, sonlanmış dünyalar arasında gezer dururum – kusursuz insanlar arasında


Ne zamana kadar, ey insan, (/insanoğlu)
Ey varlık, ne zamana kadar
Onur evleri kuracaksın onlara
Kanla yoğrulmuş topraktan
Ve sana barış ve rahatlık sunanlardan kaçınacaksın?
Ne zamana kadar öldürmeyi öveceksin
Ve baskı boyunduruğu altında boyun eğenleri?
Ve unutacak mısın, günlerin görkemini görmen için
Karanlığa ışık saçanları?
Onlar ki sırlar içinde yaşarlar
Senin erişemeyeceğin o mutluluk ve keyfiyle 

 (Ozan)

---------------------

İnsanlık, sonsuzluğun dışından sonsuzluğa akan bir ışık nehridir. 
İnsanlık ezel ve ebed denizine dökülen ışıktan bir ırmak. 

Daha dün, yaşam küresi içinde uyumsuzca titreşen bir kırıntı olduğumu düşünürdüm.
Şimdi biliyorum ki, ben kürenin ta kendisiyim, ve uyumlu kırıntılar halinde tüm yaşam içimde devinmekte.  


Esin daima şarkı söyler; asla açıklamaya çalışmaz.
  

"Bir müzisyen her yerde var olan ritmlerle şarkı söyleyebilir; ancak ne ritmi yakalayan kulağı, ne de onu okuyan sesi size sunabilir. Çünkü kişi sahip olduğu ilham kanatlarını başka birine ödünç veremez... Ve nasıl her biriniz özgün bir yere sahipseniz, sizin de yaşamı kavrayışınız, dünyayı anlayışınız tek başınıza ve size özel olacaktır..."

'Kalbiniz gecelerin ve gündüzlerin sirrini sessizce bilir. Ancak kulaklariniz, kalbinizin bilgisini isitmek için deli olur. Düsüncelerinizde daima bildiginizi, kelimelerde de bilmek istersiniz

Kalplerimizin sırlarını ancak kalpleri sırlarla dolu olanlar kavrar.
 
Öğretilerin çoğu pencere camı gibidir. Arkasındaki gerçeği görürsün, ama cam seni gerçekten ayırır.  

Ne yazık ki, geyikler kaplumbağalara çevikliği öğretemiyor.  


Kaplumbağalar yollar hakkında tavşanlardan daha bilgilidirler.

Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür

 Acilarinizin çogu sizin tarafindan seçilmistir. Aciniz, aslinda içinizdeki doktorun, hasta yaninizi iyilestirmek için sundugu 'aci' ilaçtir. 

'Yaşam iki yarıya ayrılmıştır: biri donar, biri yanar; yanan yarı, Aşk 'tır.' 

Kişinin hayal gücüyle, düşlerinin gerçeklesmesi arasındaki mesafe, yalnızca onun yoğun isteğiyle aşılabilir. 

İçinizde sarki söyleyen veya düsünen özünüz, hala yildizlari uzaya dagitan o ilk an'in içinde devinmektedir

Kök, şöhreti küçümseyen çiçektir.
------------------

Sevgi çizi çağırınca, onu takip edin,
Yolları sarp ve dik olsa da...
Ve kanatları açıldığında, bırakın kendinizi,
Ve sizinle konuştuğunda, ona inanın, 

 
-------------------------------

Ruh, her yolda yürür.
Ruh ne bir çizgi üzerinde yürür;
ne de bir kamis gibi dümdüz büyür.
Ruh, sayisiz taç yapraklari olan
bir lotus çiçegi gibi açilir.'


--------------------------

Karanlığa yenilmemiş
Işıması gizlenmemiş bir ışık
apollo'dan saçılan
Tek başına
Basitliği giyinmiş
Ve duyarlılıkla beslenmiş
Doğa'nın koynuna oturmuş, yaratmayı öğrenirken
Ve ruhun inişini beklerken
Gecenin sessizliğine uyanmış.
Duygu bahçesine gönlünün tohumlarını ekmiş bir çiftçi
İnsanlar götürür ürününü
toplanacağı ambara

Ozan'dır o insanların o yaşarken kulak vermedikleri  
 (Ozan, diğer bir bölümüde girişte)
---------------------

Eğer bugün hasat günüyse, hangi tarlalara
ve hangi anımsanmayan mevsimlerde
tohumları ekmiş olabilirim? 

Ve eğer fenerimi yükselteceğim saat gelmişse,  
içinde yanan benim alevim olmayacak...
'Orphales halkı,
tam şu anda ruhlarınızda devinmede olandan öte,
size neden bahsedebilirim? '
  

-----------------

Haydi seninle saklambaç oynayalım.
Yüreğime saklanırsan eğer, 

seni bulmak zor olmaz.
Ancak kendi kabuğunun ardına gizlenirsen,
seni bulmaya çalışmak 

bir işe yaramaz. 

----------------------

Ve kartal, tek başına,
yuvasını taşımadan Güneş'e uçmalı...' 


“Sırtını güneşe çevirirsen, gölgenden gayrı bir şey göremezsin. Onlara güneşi işaret ettim, onlar parmaklarıma baktılar.”

----------

Fakat, benim burada ne işim var, ey tanrı? emeline varamamış tutkunun yemyeşil tohumu olan ben, ne batıya ne de doğuya koşmayan deli fırtına, yanmış kül olmuş bir gezegenin şaşkın parçası olan ben? Duy sesimi, ey kayıp ruhların tanrısı, tanrılar içinde kaybolup gitmiş olan sen!
Kayıp ruhların tanrısı, tanrılar içinde kaybolup gitmiş olan sen, duy sesimi:
Bizleri, deli ve gezgin ruhları gözeten aziz kader, duy sesimi: 
kusursuz bir soyun ortasında duruyorum, en kusurlu olan ben, ki eksiğim çoktur. Bir insanlık karmaşası, yolunu şaşırmış nesneler bulutu olan ben, sonlanmış dünyalar arasında gezer dururum – kusursuz insanlar arasında...

http://www.yasamaugrasi.com/edebiyat/kitap-alintilari/halil-cibran-deli-kitabindan.html
...
-----------

(... () ler eklemelerimdir)

(Saygı ve Sevgiyle)


0 yorum:

Yorum Gönder