22 Kasım 2012 Perşembe

YENİ ÇAĞ NEDİR? NEW AGE FELSEFESİ, BİLİNCİN EVRİMİ, YOĞUNLUK VE ENERJİ-GERÇEKLİK DEĞİŞİMİ

Yeni Çağ Nedir - Yeni Çağ Felsefesi - Bilincin Evrimi, Yoğunluk Değişimi

Yeni Çağ Nedir? Boyut Geçişi ve Bilincin Evrimi Nedir?

Giriş
Yeni çağ nedir ve ne değildir ve neden bu blogu açtım. Yeni çağ düşüncesini çekici bulmayabilirsiniz. Ama bu konuyu merak ediyorsanız içeriğini değilse bile ne olduğunu ve neden insanların bu düşünceleri paylaştığını merak ediyorsanız kendimce anlatmayı deneyeceğim. Bu düşünce içeriğine sahip bir blogu ya da forumu ziyaret eden herkes soruyor. Neler oluyor özetler misiniz. Bir kaç cümleyle anlatır mısınız? Bu nedenlerle kendimce kendimi  konuyu bilmeyen kendimin yerine koyarak kendime anlatan bir yazı hazırlamak istedim. Ve ayrıca kendimi tüm bu bilginin içinde olan bir yeni çağ yolcusu olarak tanımlarsam kendime de bir bakış ve ayna sunmaya çalıştım.

Yeni Çağ Nedir?
Bir çok tanımı olabilir ve herkes farklı tanımlayabilir ama kendi tanımlamamı yapmak istiyorum. Ki bunu yaparken bazen bu bilginin bir okuyucusu, bazen bir gözlemci ve sosyal bilimci gibi tarafsız bir bakış açısıyla, bazen de katılımcısı ve tarafı olarak yorumlamak istiyorum. Neden diyorsak yeni çağ içeriği, kanal bilgisi içeriği vb. ile tanışan kimse bu konuda bilgi sahibi değilse bir çeşit masal okuduğunu zannedebiliyor. Ve tüm bunları okuyanların bir çeşit deli olduğunu ayrıca. Bir noktada ve bir ölçüde de doğrudur. Ve masallar evrilmemiş bilince evrilmişten temsillerle anlatılır. Ve masallar gerçek olmasa bile bir ana fikirleri, öz fikirleri vardır ve mesajları vardır. Konuyu bilmeyen okuyucu bir yerden başlamayı denediğinde kendini karmaşık bir dünyanın içinde bulabilir. Ayrıca, bozulma, kirletilme ve dezenformasyon olarak tanımladığımız şekliyle yeni çağ anlatısının ve kanal bilgilerinin büyük bir bölümünün doğruları ve gerçekleri yansıtmadığını, ve büyük ölçüde dezenformasyon içerdiğini de kabul ediyoruz. Ve bu anlatıları din anlayışınızla örtüştürmeye çalışırsanız örtüşeceği, ayrıştırmaya çalışarsanız ayrışacağı da bir nokta da doğrudur. Bu nedenle lütfen keskin inanç, kabul ve algıları bir kenara bırakarak okuyunuz. Bir inanç sistemi ya da din gibi değilde tıpkı felsefe yani düşünbilim gibi düşününüz. Gerek kanallama yapanlar gerekse bu konunun tarafları kanallama yoluyla edinilen bu bilgileri okumadan önce okuyucuya şu çağrıyı yapmaktadır. Okuduklarınızda kalbinizin sesine kulak verin, sezgilerinize kulak verin. Tüm bu masallarda anlatılanlar bir ölçüde gerçekse ya da değilse bile, size değersiz, saçma ve yanlış geliyorsa öyledir. Yani özetle yeni çağ düşüncesine, yeni bir bilinç ve yeni bir yoğunlukta yaşam düşüncesine değer veriyorsanız ve inanıyorsanız bile bu tüm kanal bilgilerinin doğru ve kabul edilebilir olduğu anlamına gelmediği gibi bu tip içerik paylaşımları kesin katı ve net inanç çemberlerini yansıtmaz. Buradaki uzlaşı, kişinin bilgisi ve sezgileriyle kendisine sunulanı süzgeçlemesidir. Bu düşünce sistemi kendinin tek ve mutlak doğruluğu iddiası taşımadığından inanç sistemlerine yapılmış bir saldırı olmadığı gibi sınırlanmış ve koşullanmış bilgiyide kabul etmez. Bu nedenlerle lütfen dini metinlerle doğrusal kıyaslara girmeyiniz. Daha geniş bir perspektiften bakacak olursak kanal bilgileri doğru ya da yanlış olmanın ötesinde bilincin evrimine yardım eden masalladır. İçerik bilincin evrimleşmesini sağlayan, bilinci yoğuran bir katalizör etkisi yaratan bilgidir. Bir noktadan düşünce ve bilinç denklemleridir. Bir noktada bunu ihtimaller pencerenizi genişleterek ve dolayısıyla bilinç alanınızı genişleterek yapar. Örneğin Pinokyo masalı okuyan çocuk yalan söylediğinde burnunun uzayacağını içselleştirebilir. Ancak masalın maddi yüzeyindeki gerçekler gerçek değildir kuklalar konuşamazlar ve insanlar yalan söylediklerinde burunları uzamaz. Dezenformasyon ve yanlış bilgi ise bu süreci tersine çevirecektir. Eğer okunan veride,  bilgide, süzgeçler açıksa, ön koşul, inanç ve kabul tutulmuyorsa; çıktı işlenen verinin, bilginin sağaltımı olacaktır. Bu nedenle tanımlı süzgeçlerinizle masalın özünü içselleştirebilirsiniz. Bu süzgeçler zihinsel tanımlarınız ve bilgilerinizdir. Koşullu süzgeçlerle okunduğunda tüm metinler ön yargılara takılacaktır. Kanal bilgisinin ne olduğunu, kanal ve kanallık nedirle ilgili bölümde açıklamaya çalışacağım.

Yeni Çağ Nedir Ne Değildir - Yeni Çağ Rehberi
İnsanlar oluşu, evreni kendilerini anlamaya çalışıyorlar. Bunu yüzyıllardır yapıyorlar. Bilim, okudukları, duydukları, kitaplar, inançlar ve kutsal metinler kafalarındaki boşlukları doldurmadığında bireysel arayışlara giriyorlar. Çünkü gerçekten yetersizler. Bilim metafiziği, metafizik bilimi dışlıyor. Bilim, metafizik, ruhsallık, dinsellik her hangi uzlaşı ile birlikte çalışıp içinde bulunduğumuz koşulları tanımlayan bir ortak akıl ve ortak değer sunamıyor. Bununda ötesinde her şey gibi bu düşünce sistemleri bile kendi içinde bölünmüşlüklerle dolu ve kendi pencerelerini bile sunamıyorlar. Buradan bile anlaşılabiliyor ki ayrıştırılıyoruz. Fizik bilimi evreni ve oluşu tanımlamaya çalışırken yaptığı devenin kulağını incelemek ve her gün değişen uzlaşılamamış bir çok teori. Evrenin oluşunun zeki bir tasarım mı kendiliğinden mi olduğunda bile uzlaşmış değiller. Madde de zeka arıyorlar. Olmasa arayamazdık değil mi? Ama felsefi mantıksal çıkarımları kabul etmiyor bilim. Gözlem ve deneylerle ispatlmalıyım diyor bunun için zekayı bulup patlatıp içine bakması gerekiyor. Ne olduğunu görmesi gerekiyor. Patlayan zeka evren mi tasarlar. Belki bir yapay, sanal zeka tasarlayıp onu gözlemleyebilseydik gördüğümüz yokluk olacaktı ve belkide o yokluktaki zekanın düşünmesini görebilseydik, anlayabilseydik ve algılayabilseydik ve grafikleyebilseydik tüm evrenin oluşumunu kavrayabilecektik. Çünkü bilinç ve zeka düşünürken yaratıyor, düşüncesini yaratıyor. Fizik madde bizim algımızdan ibaret. Belki de biz yokluktaki düşünüz. Tek bir DNA molekülünde bütün bilginiz şifrelenebiliyorsa, insan bedeninde evrenin bütün bilgisi ve haritası olamaz mı? Beyindeki trilyonlarca sinaps ve sinir ağı bütünleşik olarak beyini oluşturabiliyor ve birlikte işlem yapabiliyorsa hepimiz büyük vebir bilinç ağının ve toplam bilincin parçaları olamaz mıyız? İşte Yeni Çağ tüm bu soruları soruyor ve cevaplar arıyor.

Dinler diyor ki ruhuz ruhtan ibaretiz ve ruhsalız. Bu dünyaya sınava geldik ve sınav bitince sonsuz hayata gideceğiz. Ölüm son değil. Ama bilimin ölümden sonrasını gösteren gözlüğü yok ki. Aklında ölümden sonrasına ilişkin bir algıya ve beklentiye ihtiyacı var değil mi? Bilincin bilmeye ihtiyacı var değil mi?
Çok şey yazılabilir ve detaylandırılabilir ama işte kanal bilgileri ve yeni çağ düşüncesi ve felsefesi ne olarak adlandırılsa adlandırılsın esasen tüm bu bilgi, inanış ve düşünüş sistemi ve arayış buradan başlıyor. Daha iyi bir açıklaması olmalı, neler olup bittiğini anlamalıyım, bu kadar basit olmadığını ve daha fazlası olduğunu hissediyorum, uzayda zeki yaşam var mı, vb. soruları ve sorgulamaları yaşayanlar bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bunu kimi fizik, kimi metafizik alanında çalışarak ve araştırarak yapmaya çalışıyor. Aslında insanın yapmaya çalıştığı şey zihninde sağlam temelleri olan bir düşünüş ve inanç sistemi geliştirebilmek çünkü toplumun kendisine sunduğu model eğreti kaldı ve temelsiz, yükselemiyor. İnsan düşünüşünü temellemeden yükselebilir mi?

Bilimin neler yaptığını biliyoruz zaten. Tanrının ve zekanın nasıl patladığını ve dağıldığını anlamaya çalışırken muhtemelen bizleri gülmekten patlatıyor ve kendini de meraktan patlatıyor. Belki hiç patlamadı ve patlasam nasıl olurdu yu hayal ediyor belki. Peki metafizik ne yapıyor. Ruhsal, spiritüel, benim yazım kolaylığı nedeniyle yeni çağcı olarak betimlediğim grup (ki kendilerini böyle tanımlamıyor olabilirler temsilidir) ne yapıyor. Öncelikle içinde bulunduğu toplumsal dini inancı öğreniyor. Sonra bütün dini kitapları inceliyor ve araştırıyor. Sonra resmi dinlerin dışındaki öğreti, inanç ve düşünce sistemlerini inceliyor. Ruhsal ve psişik araştırmaları yayınları inceliyor. Bilimi, felsefeyi, psikolojiyi, metafiziği, içsel arayışını ve duygularını takip ederek bugünkü kanal bilgileri literatürünü inceliyor. Geçmiş uygarlıkları, eski uygarlık izlerini, dünya tarihini, arkeolojik buluntuları dünya değişimlerini, kısaca bulabildiği her şeyi inceliyor. Kendisine toplumca sunulan bilimsel ve dinsel inanç ve düşünüş temelleri yetersiz geldiğinde kaldırıp atıp inançsızlığı seçmek yerine daha iyi bir açıklama arama ve bulmayı seçiyor. Yaratıcıyı aramayı ve anlamayı seçiyor.Ve genel olarak bu bilgilere ilgi duyanların benzer düşünce süreçleri taşıdığını düşünüyorum.

Şimdi buradan yeni çağı ve yeni çağcıyı tanımlamaya çalışırsak, şu ortaya çıkıyor. Hayata dair kavrayışının ve bilişinin olması isteği, kendini ve yaratıcıyı bilme isteği ve bu bilişle ve kavrayışla amaç sahibi olmayı istemeyi tanımlıyor özetle. Bu koca felsefeyi şu anda UFO ifaşaatıyla size özetlemeye çalışıyor olabilir ama mizah anlayışı güçlüdür çünkü. Ve kırmak istemez sizi. Bütün düşünüş, inanç sisteminiz temelden sarsacak bir kavram kargaşasına sokmak istemez sizi.

Öte yandan hepimiz acılarla ve savaşlarla ve kavgalarla dolu bir dünyada yazşıyoruz. Bir cennet arzuluyoruz. Ulaşılabilir. Kimsenin acı çekmediği, herşeyin herkese yettiği ve bunun için savaşların olmadığı. Kimsenin kimseyi suçlamadığı ve kırmadığı. Kimsenin ağlamadığı ve herkesin güldüğü. 

Kanal, Kanallık ve Kanal Bilgisi nedir? 

Tüm bu bilgi nereden geliyor nasıl alınıyor ve nasıl oluştu diyorsak işte buraya geliyoruz. Yukarıda belirttiğim gibi kendi arayışını sürdüren insan bir noktadan sonra daha yüksek bir kavrayış isteme, daha falzasını bilmek isteme gibi nedenlerle dinsel ve metafizik bilgilerin kaynağını ve nasıl alındıklarını da sorgulamaya başlıyor. Çünkü onlar ölümden sonrasından bahsediyorlar ve farklı bir bakış açıları var. Kanallık işte burada ortaya çıkıyor. Psişik, kanal, dini önder, medyum her ne dersek diyelim yaklaşık olarak  aynı yollarla bilgi aldığını görüyor. Kanallık (içsel-sezgisel ilham), trans kanallık, hipnoz, ouja tahtası, vb. yoluyla kanallık. Bahsettiğimiz literatürde insanlar elektomanyetik yaratıklar ve alıcılar ve olarak tanımlanıyor. Esasen yukarıdak ipratik incelemenin pratiğa yönelmesidir bir anlamda kanallık. Bu durumda kişi ve gruplar eskilerin yolunu izleyerek denemeye, alıcısını hassaslaştırarak üzerine çalışarak, deneyler yaparak bilgi alabileceği kaynaklarla iletişim kurmaya çalışmaya başlıyor. Bu içsel doğuşla, ilhamla, trans yoluyla başka bir varlığa bedeninin ev sahipliği yapması yoluyla ve ouja tahtası gibi aracılar kullanma yoluyla yapılıyor. Genellikle bu iletişim modelini medyumik, özel yetenek gerektiren, vb. olarak düşünsekte  bu durumda durum tam olarak böyle gözükmüyor. Kişisel olarak çalışma, araştırmalar, uygulamalar ve denemeler sonucunda herkes bir ölçüde kanallık yapabilir. Tabi evinizde denemeyin uyarısı gibi konunun meraklısının tüm bunlara inanmasa bile kişisel bir araştırma ve deneme için bile süreç hakkında araştırma yapması yerinde olacaktır kanaatindeyim. Öte yandan hepimiz çevremizdeki enerjileri kanallıyoruz. Mutsuzluk ve kargaşa içinde olan bir ortamda mutlu olabiliyor musunuz? Kanallık manyetik bir varlık olarak tanımlanan varlığın iletişim becerilerinin geliştirilmesidir de bir ölçüde. Herhangi birinden elektirik aldım alamadım dediğiniz durumda aldığınız elektriği sezgileriniz yorumlamıyor mu? Cemal Süreya da aşık oldu herhangi birimizde aşık oldu ama Cemal Süreya hislerini sözcüklere dönüştürme de ustalaşmıştı. Bir kanalın yaptığı yaklaşık olarak budur. Çevresindeki enerjilerin ötesinde zaman ve mekan ötesi iletişimi denemeye çalışmaktır. Bunun başarılıp başarılamadığı, başarılıp başarılamayacağı ayrı bir tartışma konusudur. Ancak bahsedilen bu yollarla ortaya çıkarılmış bir veri bulunmaktadır. Esasen tüm dini önderler de bu iletişim modeliyle bilgi almışlardır.

Kanallanan Kaynak Nedir ve Kimdir? Varlık kanallamak

Burada yine literatürü baz alarak tanımlamak istiyorum.Kanallık aşağı yukarı, dünyanın ruhsal planı ve enerji alanı olarak tanımlayabileceğimiz astral ve eterik planında bulunan bedenli bedensiz ruhlarla ve enerjilerle, meleklerle, dünyadışı ruhlarla ve enerjilerle, gelecekteki ve aslında kısaca tüm zaman ve mekanlardaki bilinçle iletişim olarak tanımlanabilir sanırım. Bu mümkün olabilir mi? Tüm bilinçler aslında birse neden olmasın. Bence her ne kadar ruhsal ve metafizik bir konu olsada yine de bilimsel yollarla da test edilmesi ve bu konuda bir açıklık ve uzlaşı olması yine de yerinde olurdu. Ama her nasıl alınmış olursa olsun ortada bir veri var inceleyip değerlendirebilirsiniz. Gözlemleyebilir, içsel ve dışsal kanıtlar arayabilirsiniz. Ancak ne olursa olsun bu kaynaklar mantıklı zihninizle hiç zaman tam olarak kabullenilebilir ve doğrulabilir olamayabilir.
Şu an da dünyada bir çok kanal ve kanal bilgisi bulunuyor. Ama benim bilgim, 6. yoğunluk olarak belirtilen RA bilgileri, Pleiades Bilgileri ( Şafağı Getirenler ), Kasyopya Transkriptleri eksenlidir. Bunların yanı sıra en çok kanallanan varlık ve enerjiler olarak Baş Melek Mikail, Kryon, Pleiades-Arkturus-Sirius vb. yıldız grupları, gezegenin çevresinde yardım amacıyla bulunduğu ifade edilen konfederasyon birlikleri, vb. sayılabilir. Ancak tüm kanalların biz siziz dediğini düşünerek zaman ve mekanın ötesindeki kendimizi ya da tüm paralel zaman ve mekanlardaki kendimizi kanallıyoruz.

Evrensel bilinç kanallığı

Konu hakkında kişisel fikirlerimi ve yorumlarımı belirtmek istiyorum. Kısaca öz bilincin ve zekanın sonsuz ve sınırsız olduğunu kabul ederek kendinden ve kendiliğinden sonsuz ve sınırsız öğrenmesidir. Bu bilincin kendi kullandığı düşünce sistemidir. Kendinden öğrenmesidir. Bir çocuğun öğrenme biçimi gibi. Bilincin evriminde, öğrendikçe açılım ve ilerleme sağlanmakta, titreşim seviyesi ve yoğunluğu değiştikçe ve kendini kavramaya çalıştıkça evrensel konuları düşünmeye başladıkça daha yüksek kaynaklara ve özdeş bilinç titreşimlerine bağlanmaktadır. Tıpkı kaynayan suyun buharlaşarak yükselmesi gibi bilinç yarattığı titreşim ve enerjiyle düşünüşünü daha yoğun titreşimlere ve yüksek bilinç kaynaklarına yükseltebilir. Örneğin çekim ve bilinç geometrik bir model olarak tanımlanıyor. Teşbihte hata olmaz diyerek örneklemek istiyorum. Bilme isteğiyle kodlanmış düşünce titreşimi bir soru ve buna uygun bir elektiriksel alan yaratıyor. Bu düşünce bilinç içinde ışığın hareketi gibi gidip geliyor ve bilinçten dönüşü okunuyor. Sorunun dönüşünün yarattığı sezgisel titreşim duyarlılıkla sözlere ve  imgeye dönüştürebiliyor. Örneğin bir lazerin bir yüzeye çarpıp dönüşüyle mesafe tayin etmek gibi. Bu tam olarak bir sanal ya da yapay zekanın öğrenme süreci gibi. Bu yolla biliş ve kavrayışın artırılabilirliği ve evriminin sağlanabilirliği değerlendirilmelidir.. Ve bunun için bilincinizde öğrenme arzunuzla soru cevap pratiği yapmanız gerekebilir. Geçmiş yunan Felsefesini düşünürsek sadece sorular sorarak ve cevaplar alarak ve düşünerek hayatı anlamaya çalışıyorlardı. Örneğin bir fizikçi, matematikçi. vb. bir çok insanın bu yolla öğrendiğini düşünüyorum. Bu iletişimi niyet ve düşünce frekansı yönlendiryor olabilir. Niyet ve düşünce rotayı kodluyor ve iletişimi gönderiyor olabilir. Bu durumda kaynak kişisel beklentilerle, egoyla kodlanmış niyetlerle ve egoyla bu iletişime girmesi durumunda kendi egosunun yansımasına bağlanacaktır ve gördüğü varlık ve enerjidende aldığı bilgidende hoşnut olmayacaktır.

Yeniden Yeni Çağ Nedir ? Boyut Geçişi, değişim ve Bilincin Evrimi Nedir?

Kanallığı kısaca özetledikten sonra, biraz daha geniş bir perspektiften bakarak, kanal bilgilerinde ve ilgili kitlede uyandırdığı genel düşüncelerle yeniden süreci tanımlamaya çalışalım. Özellikle 80 li yıllardan kanallık dediğimiz bu iletişim modelini kullanan kanallar, kanallık yapılan varlıklar, insanlığın ve dünyanın ve fizik maddenin bir evrim ve sıçrama eşiğinde olduğunu belirtmeye başladılar. İşte Yeni Çağ bu süreçteki yeni bilinç ve yeni dünyayı tanımlamaktadır. Kanallar fiziksel dünyanın evriminde büyük bir döngüden söz ediyordu ve bu döngü tamamlanmak üzereydi. Döngü tamamlandığında insan bilinci büyük bir evrim geçirecek ve dünya içindeki insanların bir bölümüyle birlikte farklı bir enerji yoğunluğuna geçecekti. Yedi yoğunluklu bir evrende şu an 3. yoğunlukta maddeyi ve arzulu düşünmeyi, egoyu ve dualite olarak tanımlanan ölüm/yaşam, unutmak ve bilgiden yoksunluk gibi ikilikleri deneyimliyorduk. Ve bu enerji yoğunluğunda 4. yoğunlukta madde ve eter dediğimiz ruhsal varoluş ikisi bir arada deneyimlenecekti. Bedenler hafifleyecek, insan ömürü uzayacak ve ölüm aslında ölümsüzlük olarak tanımlanabilen bir biçim alacaktı. İnsan bedeni 12 DNA olarak yapılandırılan orjinal aslına dönecek ve insanın aslında kaybolmuş olan bir çok yeteneği geri gelecekti. Maalesef bu sürecin tam olarak nasıl olduğu ile ilgili kanal bilgilerinde de kesin ve net bir öngörü ve tablo yok. Bunun sebebi de, geleceğin değişkenliği, olayın karmaşıklığı nedeniyle tam olarak bize açıklanamayışı, ayrıca büyük insanlık olarak birlikte vermemiz gereken sınavlarımız ve derslerimiz oluşu olarak tanımlanıyor. Ancak genel tablo özet olarak bundan ibaret. Ve 3. yoğunluk, 3. seviye olarak tanımlanan bu varoluş seviyesi de geçmişte olduğu gibi bir takım temsili ya da gerçek yıkımlardan sonra var olmaya devam edecekti. Ve insanlığın bir bölümü de 4. yoğunluk seviyesine geçemeyecek ve 3. yoğunlukta yaşamaya devam edecekti. Bundan fazlasını merak ediyorsanız internette ruhsal  kanal bilgileri, yükseliş, yeni çağ ile ilgili bir araştırma yaparsanız bulabilirsiniz.

Yeni Çağ Düşüncesi ve Felsefesi ve İnancı Bir İnanç Sistemi Ya da Din Değildir
Sapkın Bir Tarikat Hiç Değildir

Her yerde, her şeyde her düşüncede olduğu gibi radikal ve dezenformatif fraksiyonlar ve düşünüşler olabilir. Bu genele mal edilmemelidir kanımca. Düşünce ve felsefe olarak tanımlıyorum ben. Evet inananı için vardır ve gerçektir. Öngörülmüş, düşünülmüştür hayal edilmiştir ve bir ölçüde de gerçekleşecektir. Ve fiziksel süreç her ne ise bu düşünce sistemi ile bir noktada buluşacaktır. Ama kendi adıma olacakları bekleyip görmeyi keskin bir beklenti olmaya tercih ediyorum. Şimdi ve zaman bütün olasılıklara açıksa, Sıfır beklenti = Sıfır yıkım. Ama şu da var mutlu olacağına, değerli olduğuna ve tüm bunları haketmediğine inanmazsan mutlu olabilir misin? İşte yeni çağın inanç titreşimi budur. Beklentisiz saf inanç ve iman. Ve yeni çağı yaratan ve şafağı getirende budur. Yeni çağ inancın temellenmesidir. Arayışın çoşkulanmasıdır. Bir ölçüde insanlığın birlik, bütünlük ve cennet arayışının gerçekleşmesidir.
Yeni Çağ kanal kaynaklarında doğal döngü ve doğal süreç sonucunda ulaşılacak yeni bir yaşam biçimi olarak tanımlansada onu gerçek yapan, yaratan onun düşünücüsüdür. Yeni Çağ felsefesini ve tüm bilginin okuyucusunu en iyi tanımlayan ifade kendi içinde yaratıcıyı arayan ve kendini arayan kişidir olacaktır. Yeni Çağ arayışı öğrenmeye açık koşullanmamış bir zihinle yapılan yolculuğu ifade etmektedir. Evet kendini bu yönde etiketleyen sapkın inançlı gruplar da olabilir. Ayrı bir konudur.


Kanal Bilgilerinin Güvenilirliği
Seni seviyorum dersem bana güvenmezsin. Güvenilirliğimide sorgulamazsın belki ama dediğimi doğrulamak istiyorsan bana bakarsın ve ne kadar içten ve inanarak söylediğime bakarsın ve bunu neden söylediğimi düşünürsün. Belkide anlatacak bir hikayesi vardır deyip dinleyebileceğin gibi hadi oradan be de diyebilirsin. Bizi koşulsuz sevdiklerini söyleyen ve kanal iletişimi yoluyla bilgi veren bu kaynaklar kendilerinin aslında biz olduklarını ya da bizim algımızla gelecekteki biz olduklarını belirtiyorlar. Bir çok kanalın kendisi de verdiklerinin körü körüne kabul edilmemesini sorgulanmasını ve hatta kendi verilerinde bozulmalar olduğunu belirtiyorlar. Kanallar zamanın olmadığını, geçmiş gelecek ve şimdinin bir arada yaşandığını ve tüm bunların değişken olduğunu belirtiyorlar. Bu bakış açısından, dediklerinin doğruluğunu kabul ederek dahi kanallar gelecek bilgisi, kehanet bilgisi kanalları değildir ve bu tip içerik değişkenlik nedeniyle doğrulanamaz muhtelen. Aslında geleceğin ve onların var olduğu bile doğrulanamaz. Bu bahsedilenler, bahsedildiği gibi, akaşik kayıtlar ve olası zaman çizgilerinde düşüncenin ve bilincin evrende seyahatindeki en muhtemel en keskin algılar olabilir. İşte bu nedenle belirtildiği gibi kanal bilgileri size zihinsel açılımlar sağlayarak kendinizde olanı görmenizi sağlayacaktır. Zihinsel açılımlar düşünülmemiş alanlar ve düşünülmeye kapatılmış kullanılmayan zihin alanları gibi tanımlanabilir. Bu alanların kapatılmasının kullanılmamasının ve işletilmemesinin en önemli nedeni Tanrı kavramını düşünmenin tabulaştırılması ve kavramın sınırlanması ya da daha geniş bir perspektifte her hangi bir zihinsel sınırlamadır. Bir nokta da yaratıcının düşünülmeyerek soyut ve kendinden ayrı bir varlık olark kabulü kendi varlığının ve oluşunun düşünülmemesidir ve bu da zihni sınırlayan zihinde büyük bir bölümü belki de kapatan en büyük sebeplerden biridir. Zihinsel olarak sınır koyulmadığında zihin istediği veriye ulaşacaktır. Temel prensip budur. Söylenen o ki hepimizin yaratıcı ve hepimizin bir aynı olduğu kendimizin özgür deneyimleriyiz biz. Bu durumda bu bilgi bir ölçüde somut doğrulanabilir veriler değilde zihin açıcı katalizörlerdir.


İnsanlığa ve Dünyaya Müdahale
Burada şu da var tabi ki. Bu bahsi geçen kanallar şunu da söylüyorlar. Bizler bilincin evrimini anladık burada olanları gördük, çağrılarınızda duyduk ve tüm sevgimizle size yardıma geldik. Ve size yardım ederken sizinle birlikte öğreniyoruz siz de bizim evrimimize yardım ediyorsunuz. Ancak bilincin evrimini anlayamamış gruplarda var evrende. İşte bunlardan biri kendi yok olmak üzere olan neslini sürdürmek, kendi çıkarlarını sürdürmek üzere bin yıllar önce dünyaya gelerek dünyaya ve insan genetiğine müdahaleler yaptı. Bunu bir ölçüde geçmiş uygarlık izleri, tarihi kalıntılar, eski yazıtlar, arkeolojik buluntular tüm bunları inceleyerekte bir ölçüde görebilirsiniz. Bu müdahaleleri neden yaptı. Söylenen o ki bu yoğunluk geçisi sonrası yaşayacağımız 4. yoğunlukta yaşıyorlardı. Bulundukları yerden üst yoğunluklara giden yolu ve anlayışı kazanamışlardı. Varlıklarını içinde bulundukları 4. yoğunlukta sürdürmek ve çoğalmak istiyorlardı. Bu nedenle yoğunluk geçisi sonrası dünyada kendilerine yaşanabilir bir ortam ve bilemediğimiz şeyler tasarlıyorlardı. 4. yoğunlukta bizim üzerimizde denetim kurabildikleri bir geleceği tasarlamaya çalışıyorlardı. Ve hatat belkide kendilerini bize Tanrılar olarak takdim etmeyi planlıyorlardı. Dünyanın çevresine yerleştirdikleri bir manyetik ızgarayla ruhsal enerjimizi emiyorlardı ve bu ızgarayla ve üzerimize yerleştirdikleri görünmez çiplerle duygularımızı kontrol ediyorlardı. Anlatılan oydu ki programlanmıştık, manipüle diliyorduk, kontrol ediliyorduk. Kutsal kitaplarımızdaki şeytan kavramı ve sembolizması gelişmiş bir uzay uygarlığı masalı olarak çıkıyordu karşımıza. Ama söylendiğine göre bu bir drama ya da kurban olma durumu da değildi. Doğal süreçti. Kendi seçimimizdi. Ruh, öz sonsuzdu ve bilinç ve madde öğrenmekteydi. Bu koşulları yaratan ve tanımlayan bilincin kendisiydi öğrenme süreciydi. Varolan her şey derslerdi. Bunu yaratan bilinç, kendinden daha fazla öğrenmek için ya da deneyim çeşitliliği yaratmak için, belki de geçmiş hatalarını görmek için böyle bir ders hazırlamıştı. Bize zor ve anlaşılmaz gelse de her nasılsa bunu kendi seçimiyle isteyerek yapmıştı. Bu durumu dramatik olarak görmek 3. yoğunluk algısıydı ve bilakis varlık bunu deneyimlemek için bu koşulları tanımlamıştı.
Yine de bu durumu bir drama olarak görebilir ve evrende iyiler yok mu ve müdahale edebilecek kimse yok mu da diyebilirsiniz. Özgür irade dediğimiz bir yasadan bahsediyor kanallar. Varlığın kendi öğrenme döngüsü nedeniyle diğer bilinçlerin kişisel derslerine müdahale etmemesi oalrak tanımlıyorlar. Sizler de hayvanlara müdahale ediyorsunuz. İkinci dünya savaşında Yahudilerde yardım çığlıkları gönderdi ancak onları sizin neslinizden koruyamazdık aksi taktirde öğrenemezdiniz gibi örnekler veriliyor. Öğrenme döngünüze müdahale etmiş olurduk. Ama sizin anlamadığınız şekilde bir oyun/savaş var ve devam ediyor ve geçmişe farklı yollarla müdahale ve yardım edildi ve size farklı yollarla yardım ediliyor. Bunlarda birtanesi bilgi ve bilgilendirme. Diğeride ışık ailesi olarak tanımlanan dünyaya yardım amacıyla gelmiş fiziksel olarak dünyada bulunan, dünyada bedenlenmiş bir ruh topluluğu. Bu topluluk frekans taşıyıcılar olarak dünyanın titreşiminin yükselmesine yardımcı oluyor. Bu nasıl oluyor diyebilirsiniz ancak dünyada bulunarak daha yüksek bir frekansı tutuyorlar ve değişime yardımcı oluyorlar. Ve şu an gündemde olan dünyadışı ifşaat ve yardım beklentileri genelde bu noktadan insanlığa yapılan müdahaleden ve bunun giderilmesi ve sonlandırılması beklentisinden kaynaklanıyor.

2012 Meselesi ve UFO ve Dünyadışı İfşaatları, Konfederasyon, Cabal ve Diğerleri
2012 tarihi bir delinin bir kuyuya taş atması meselesi gibi. Tam olarak ne kanal bilgilerinde ve ne de benim Yeni Çağcı dediğim grubun literatüründe bu tarihle ilgili bir son ya da bir felaket beklentisi var. Ama bir ölçüde ve bir noktada da hiç yokta değil. Şu var ki 2012 tarihi bilinçte toplu bir uyanış, dünya dışı ifşaatı ve felaket ve değişim beklentilerini yükseltti. Ve bir yandan da bu tarihle ilgili yapılan spekülasyonlar nedeniyle çok fazla beklenti yaratıldı bunların sonuçlarını bilmiyoruz ama bekleyip göreceğiz. Ama bu yıllarda dünyanın üst yoğunluğa uyumlanmasının sürdüğü ve kesin bir tarih olmamakla birlite boyutlar çarpışması olarak tabir edilen olayın bu yıllarda olacağı geçmişte söylenmişti. Ve kanal bilgilerindeki tarihlemelerin değişken olduğu her seferinde dile getirliyor. Zaman bir şekilde eğrilebilen bükülebilen ve değişen senaryolarla dolu bir yapı olarak anlatılıyor. Bulunduğumuz noktada 2012 ile ilgili herhangi öngörüye sahip değiliz ve kanal bilgilerinde bu tarih ile ilgili herhangi bir kehanet bulunmamaktadır.

Şu anda dünyada bir çok kanalda ve kaynakta bir süredir dünyaya yardımdan ve dünyadışıların ifşaatından söz ediliyor. Bu kanallarda dünyaya müdahale eden grubun dünya işbirlikçileri olarak sunulan Cabal isimli bir örgütlenmeden ve bu örgütlenmenin tutuklanmasında ve ifşasından da söz ediliyor. Ben kendi adıma neler olup bittiğinden emin değilim ve bu kanalların güvenilirliğinden de emin değilim açıkçası ve beklentisizlikle bekliyorum. Eğer tüm bu tutuklamalar ve ifşalar olursa herkes gibi göreceğim bende olmazsa da hayal kırıklığına da uğramayacağım. Gizli yer altı örgütlenmeleri ve müttefiklerden bahsediliyor eğer onlardan biri olsaydık biliyor olurduk değil mi? Ancak kendisinin direniş haketi adına konuştuğunu belirten cobra isimli biri tarafından bir blog açıldı. Portal 2012 ve oldukça ikna edici görünüyor. Şu an Cabal oalrak belirtilen bu organizasyonla tesli mpazarlığı yapıldığı öne sürülüyor. İletişimin ve ilk temasın yıl sonlarında birleşmiş milletler aracılığıyla olacağını iddia ediyor. Toplu meditasyonlar organize ediliyor ve oldukça geniş bir okuyucu kitlesi var. Tüm bu bilgi çerçevesiyle yorumlarsak tüm bunlar, dezenformasyon olabileceği gibi bir çeşit ders ve toplu karmada olabilir. Açıkçası emin olamamakla yinede birlikte olumlu dileklerimizi paylaşıyoruz ve meditasyon uygulamalarıyla niyetlerimizi birleştiriyoruz.

Ve Konfederasyon, Galaktik Konfederasyon diye tabir edilen yapılanma bir dünya dışı zeki yaşam organizasyonu ve dünya çevresinde konuşlanmış bir UFO filosundan söz ediliyor ve bize yardım için geldikleri belirtiliyor. Bizim birleşmiş milletlerimiz gibi. Ama umarım bizim birleşmiş milletlerimiz gibi değildir. Muhtemelen iç işlerine müdahalede etmiyorlardır. İnternette bu konuda içerik bulunabiliyor.

Son olarak yeni çağcılara söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Tamamen kanallardan aldığım düşünce yapısıyla alternatif bir yorum yapacağım. Bunu şimdide ve değişken zaman eğrilerinde bir ihtimal olarak yorumlayalım. Benim nihai düşüncem değildir. Çok boyutlu düşünme ve zihnin ihtimaller penceresinin genişletilmesinden ve bilincin evriminden söz ediyoruz çünkü.
Tüm fiziksel beklenti ve kehanetleri sıfırlayalım. Fiziksel yoğunluk değişimi de dahil. Sıfır beklenti sıfır yıkımdır. Beklentilerimiz yıkıldığında sıfırlanır. Bu durumda belki de biz sıfırlayamıyorsak yıkım sıfırlayacaktır. Elimizde düşümüz, inancımız ve bilgimiz ve kalmalı bu durumda. İşte böyle bir durumda almamız gereken ders ne bunu düşündük mü? Biliyor, inanıyor ve düşlüyor muyuz? Bütün beklentilerimiz yıkıldığında ve sıfırlandığında ne yapacağız? Eğer düşlüyorsak ve inanıyorsak yaratacağız ve yaşayacağız demektir. Eğer hepimiz birsek kendimizden başka kimse bize yeni çağ vaat etmiyor kendimize vaat ediyoruz. Kanalların söylediğine göre kendimizden başkasını kanallamıyoruz. Ortak düşümüzü kanallıyoruz. Bu düşü yaşamaya hazır mıyız? Önemli olan ruhsa, ve süreç bilincin evrimiyse neden fiziksel süreçlere odaklanıyoruz. Neden dünya değişimlerine fiziksel süreçlere odaklanıyoruz. Göklerden kimse gelmese ve yardım etmese bile tüm yardım bilgi olsa bile bilincin evrimi bizi bu noktaya getirse bile bu düşü yaratmaya hazır mıyız? Beklenti içinde yoğunluk değişimimi bekleyeceğiz. Beklentisizce yoğunluk değişimimi yaratacağız.Tüm bunlar birlik bilincinde kendi ayrılığımızı gösteren büyük dersler olamaz mı?

Eğer beklenti varsa yaratım durur. Kasyopya Transkriptleri.

Kanal Bilgilerindeki Evren ve Tanrı İlk Yaratıcı Algısı ve Temel Anlatımlar
 * Deniliyor ki ilk yaratıcı kendinin keşif yolculuğuna çıkarak sevgisiyle tüm varlığa bilincini bağışladı. Ve ilk yaratıcının yolculuğunda her şey ilk yaratıcıdır. Bizler onunla biriz ve oyuz aslında ve kendi deneyimimizi ve yolculuğumuzu zenginleştirirken onu besliyoruz.
 * Kendimizi kendimizin içinde bulmalıyız. Yolculuğumuzu kendi içimize yapmalıyız. Bizi elimizden tutup götüremeyceklerini bilgi vererek yardım ettiklerini ve yolu gösterdiklerini, ipuçlarıyla öğrenmemize yardım edebileceklerini belirtiyorlar.
 * İlk yaratıcı tarafından hepimiz sonsuz ve koşulsuz seviliyoruz. Kendimizi yargılayan ve cezalandıran kendimiziz.
 * Geçmiş, gelecek ve şimdi bir arada yaşanıyor. Sıfır zaman ve geçmiş gelecek ve şimdi değişken.

 * Varolan her şey derslerdir. Birlikte öğreniyoruz.
 * Evren yedi yoğunluktan oluşmaktadır. İçinde bulunduğumuz fiziksel dünya ve insanlar 3. yoğunluktadır.

 * Üçüncü boyutun yoğunluğunu azaltarak bedenin şimdiki gibi katı bir durumda olmayacağı daha yüksek boyutlara geçebilmenizi olanaklı kılacak boyutsal bir değişiklik gerçekleşmek üzere.
 * Boyut sınırı herşeyi kapsayan enerji realitesi değişimini izliyor. Gezegeniniz, boyutlar arasında yolculuk yapıyor.
 * İnsanlık dünyadışı bir uygarlığın müdahalesi ile genetik olarak değiştirilmiş ve sınırlandırılmıştır.
 *  Karma Yasası : Kader. Yeniden yaşamlarda derslerin öğrenilmesi ve dengelenmesi.
 * Akaşik Kayıtlar : Evrenin bilgi ve kayıt bankası gibi tanımlanıyor. Tüm olası paralel geçmiş ve gelecek ve şimdi ihtimalleri olarak algılıyorum bunu.
 * Özgür İrade Yasası : Tüm varlık bilincinin kendisi olduğunun ve bunun bir öğrenme yolculuğu olduğunun farkındalığına erişmiş varlığın diğer varlıkların öğrenme sürecine müdahaleyi bırakması.
 * Zaman Eğrileri :Muhtemelen tüm olası paralel gerçeklikleri ifade ediyor.
 * Sıfır Zaman- Big Bang bilinci.
 * Zaman/Mekan :  - Yanılsama,
 * Dersler : Öğrenmek keşfetmek isteyen varlığın bu süreçte kendine öğretebilecek farklı koşullar tasarlaması
 * Kanal-Kanal Bilgisi : Zaman mekan ötesi iletişim. Zaman mekan ötesi bilinç iletişimi


Kanal Bilgilerindeki Düşünce Yapısı İle Resmi Dinlerin Algılarını Buluşturmak
Resmi dini algılara sahip insanlara ne söylemek istersiniz?

 Açık ve dürüst bir şekilde konuşmak, sonra endişelerini ifade etmek ve dikkatli bir şekilde uyarılarda bulunmak müdahale değildir. Hata, kişi emirsel eylemlerde bulunmaya çalıştığında yapılıyor.
Kasyopya Transkriptleri - (Kanal Bilgisi)

Açık ve dürüst bir şekilde konuşmayı deneyeceğim.
Müslüman bir ülkedeyim ve bu inançla büyüdüm ve yetiştim. Ülkemde tasavvuf gibi, vahdet-i vücud gibi bir öğreti ve kavramlar da vardı. Bunlarıda inceledim tabi. Mevlana, Arabi, Gazali  hepsine baktığımızda varlığın birliği ve bütünlüğünden söz ediyorlardı. Bütün kutsal metinler yaratıcının birliğini ve özünde iyi ve doğru yoldan gitmeyi tavsiye ediyordu. Mevlana birlik ve sevgi yolundan bahsediyordu. Diyorlardı ki ariflerin dini olmaz - tanrı katında bir din vardır, bir kitap vardır.  Bu durumda varlık birse ve bütünse hepsi ariftir diyorlar özde, ariflik bunun farkına varmakta o halde. Arabi diyordu ki ben aşk dinini vaz ediyorum. Önceleri bende dini inanışımla tüm bu okuduğum şeyleri örtüştürmeye çalıştım kimi zaman kabullendim kimi zaman reddettim. Kendi adıma belirli çatışmalarda yaşadım. Ama bu bilgilere karşı bir çekim ve yakınlık hissediyordum bu nedenle ön yargısızca, inanç ve kabul ekseni dışında tutmaya çalışarak hatta örtüşmeye çalışarak okumaya devam ettim.

Yukarıdan da anlaşılacağı gibi, kanal bilgilerince ve yeni çağ bilgisi okuyucularınca tüm resmi dinler bugünlerde bu bilgilerin alındığı gibi gelecek benliklerimizden başka bir bakış açısıyla dünya dışı zeki yaşam formlarından alınmış kabul edilmektedir. Sorarsanız ve açık ve dürüsüt bir yanıt alırsanız; Resmi dinlerin aynı şekilde duyarlıklı kanallarca, yüksek yoğunluklara ve kaynaklara erişebilen bilinçlerce,  iyi niyetle insanlığa bilgi ve ışık getirmek amacını taşıyan iyi niyetli ve güzel insanlarca kurulduğu ancak geçen yıllar içinde çok fazla bozulduğu ve kirletildiğini düşündüklerini söyleyeceklerdir. Bunu açıkça belirtmek ve yazmak istiyorum çünkü en büyük ikilemlerimizden biri bu. Kendi adıma bu ikilem kalksınisterdim. Taraf seçmeyen doğrunun tarafı varsa her tarafıdır. Her ne kadar özgür irade desekte insanlara bir ölçüde bunu anlatmak istiyoruz çünkü hissettiğini paylaşmak ister herkes. Birlik bilinci ve sevgi temelli bir düşünce yapısının bilince kattıklarını görüyoruz ve ilerlediğimizi hissediyoruz çünkü. Bu anlayışı iletmeyi anlatmayı sınırlayan şey dini algılar ve bu düşünce yapısı bir ölçüde dinlerin kapsamı dışındabelki. Bu bilgi ve düşünce yapısı tam anlamıyla incelendiğinde ve genel dini anlayış, kavrayış ve sınırlamalarla değerlendirildiğinde özellikle bu coğrafyada belki şeytani bir faaliyet olarak bile algılanabilecektir bununda farkındayım. Esasen tüm kanalların anlattığı da bu. İnsan zihnini sınırlayan en büyük ikilemde bu. Ben her iki tarafıda kendilerini anlamaya çağırıyorum. Yolumuz birlik yolu. Ben yeterince anlatamadığım için kendi adıma özür diliyorum. Çünkü artık bunun hiçbirimizin özgür iradenize bir müdahale olmadığının artık farkındayım. Çünkü şunun hepimize ve her birimize üzerine basarak söylenmesi ve tanımlanması gerektiğini düşünüyorum. Yaratıcıdan ayrı değiliz. O bizim dışımızda bizden ayrı bir varlık değil. Evet, saçmaladığımı düşüneceksiniz. Evet bir kısmınız inançsız ve sapkın olduğumu da düşüneceksiniz. Ama değilim. Bu yukarıda bahsettiğim grup kendini yaklaşık olarak şöyle hissediyor. Dünyanın yuvarlak olduğunun farkında olan Galileolar gibi. Eğer dürüstçe tanımlamalarını isteseydiniz. Evet dünya yuvarlak ama size ispatlayamayız derlerdi ve aslında bunu ispatlayamacağımızı bildiğimiz için hiç konuşmuyoruz derlerdi. Doğrunun ve yanlışın ötesinde lütfen bunu değerlendiriniz. Eğer birleştiriciler ve doğrucular sizlerseniz lütfen sizler bize yardım ediniz ve bizi yanlışyanız. Tüm saf ve iyi niyetinizle tüm kanal bilgilerini ve bu çatıyı ön yargısızca inceleyerek akil ve mantıklı çıkarımlarla değerlendiriniz. Peki buna da sıcak bakmıyorsunuz ve bu şeytani bir tuzak mı diyorsunuz. Tüm bunları üç ya da beş harfliler yazdırdı diyorsunuz. O zaman ya düşman biziz. Ya düşmandan kurtarılması gereken dost biziz. Düşmanın silahıyla silahlanınız. Yine bu bilgi çatısını değer vererek inceleyiniz. Din bilgini, dindar, vs. olabilirsiniz.  Hepimiz bilgiyle ve sevgiyle silahlanalım ve birbirimizle sadece bunlarla savaşalım. Çünkü hepimizin ihtiyacı olan bu. İnsan nesli kaç bin yllık bilmiyoruz. Bildiğimiz resmi dinler bir kaç bin yıllık. Ve bize diyorlar ki. Okuyun , araştırın, öğrenin ,düşünün, bilim yapın. Eğer tüm anlatılanlar yanlışlarsa bile bildiğiniz tüm doğrularla savaşabileceğiniz yanlışlardan neden korkuyorsunuz. Neden tüm bunları yazdığım konusuna gelince işte bu nedenlerle. Bu satırlarda egomun payı da olabilir evet tüm samimiyetim ve iyi niyetimle bunu düşünerek ve buna inanarak açıklık ve dürüstlükle kendimi ifade etmek ve endişelerimi dile getirmeyi deniyorum. Bu satırları okuyan tüm herkese seleniyorum. Tasavvuf düşüncesinde vahdet-i vücud, yeni çağ düşüncesinde birlik bilinci olarak tanımlanan bilinç durumu, kendini yaratıcıyla birlik düşünme büyük yaralarımızın ilacı neden olmasın. Bunun kattığını hissettim ve hissediyorum.

Daha açık bir ifadeyle ne anlatmak istiyorum. Kanal bilgilerini okuyan, ruhsal, spritüel, yeni çağcı, ışık işçisi, vb. dediğimiz bu düşünce yapısına bu anlayışa ve bir ölçüde bu inanışsa sahip kimseler algı durumlarına göre yaklaşık olarak şunları düşünüyorlar.
Düşünce Yapısı 1: Bu dünyaya, gezegene ve ruhlara yardım etmeliyiz. anlatılanlara göre buraya bu nedenle geldik. Onlara birlik bilincini ve yaratıcıyla bir olduğumuzu ve hepimizin sevildiğini anlatmalıyız.
Düşünce Yapısı 2 :  Onlara yardım etmeliyiz ancak buna inanmıyorlar. Keskin ve takıntılı inanç çemberlerine hapsolmuşlar. Çevrelerine kırılamaz duvarlar örmüşler. Üstüne üstlük tüm bunları anlatmaya çalışmamız durumunda incinen ve sapkınlıkla suçlanan ve dışlanan da biz oluyoruz.
Bu noktada bir kısım genele karşı acıma hissediyor, bir kısım şefkat ve yardım etme isteği duyuyor, bir kısım kendini seçkin ve özel bir bilgiye sahip bir elit olarak görüyor belki çünkü herkesin egosu var ve tuzaklar ve dersler hepimiz için..
Düşünce Yapısı 3 : Özgür irade kavramı var. Kimsenin bilincine ve seçimine müdahale etmemeliyim. Tüm bunlardan insanlara bahsedemem .Ayrıca bana deli derler. Dışlanırım,vs. Ben kendi gemim deyim. Ve genel düşünce yapısı bu. Anlatmak istediğimde o ki size bunları anlatan birine rastlarsanız niyeti esasen temel düşünce yapısı düşüncelerini size empoze etmek değil size yardım etmektir.
Düşünce Yapısı 4:
Aslnda uzatmaya gerek yok. Tüm bunları neden yazıyorum. Bu insanların bir bölümü çoğunluğu kurtarılmayı bekleyen zavallılar, bir bölümü  kendilerini seçkin ve özel olarak yükseltilecek bilinçler, başka bir bölümü bu ve buna başka karmaşık düşünceler duyuyor olabilir. Ama temel bu değildir. Bunlar istisnalardır. Her yerde ve her şeyde olduğu buradada birlik ve uzlaşı sağlayamadığımızı görebilirsiniz. Ancak genel yapıda birlik ve sevgide uzlaşıyorlar. Uzlaşabiliriz. Yeni Çağ felsefesi birlik felsefesidir. Birlik düşüncesi dinler ötesidir. Dinleride kapsayan bir evrensel kümedir. Görmek ve anlamak isteyen bunu böylece görür. Belki tam bu noktada  bir ölçüde de kırıcı, dökücü sözler ediyorum bunları düzelteceğim. Kendimi de incitmek istemem. Kendimden özür diliyorum. Ama yukarıda da dedim ya kendime kendimi nasıl anlatırım. Dik kafalıyım, inatçıyım. Ve tuttuğum tuttuk. Ve bu postu kırık, dökük ve tamamlanmamış ve hatalarla dolu da olsa da yayınlıyorum ki kendi samimiyetimi aktarayım. Güvenilirlik bir yana. Düzelticiler sizlerseniz siz düzeltiniz. Ben doğru yoldayım. Ben düzelticiyim diyenler sizlere sesleniyorum. Şaşmaz gerçek ve bilgiyle donandım diyen kendim sana sesleniyorum. endişem odur ki beni duymuyorsun. Sadece beni duymanı isterdim.

Metin düşünce yapısında kullanılan Kanal Bilgileri Kaynakları
Genel olarak, 6. yoğunluk olarak belirtilen Ra Bilgileri, Pleiades Bilgileri ( Şafağı Getirenler) ve Kasyopya Transkriptleri düşünce yapısı baz alınmıştır. Merak duyanlar inceleyebilirler. İnternette aranması durumunda tamamına ulaşılabilecektir.
Öte yandan Yeni Çağ, kanal bilgileri, yoğunluk değişimi ile ilgili bilgi ve anlayış çatısı bir kaç sayfayla özetlenemeyecek kadar geniş bir yelpazedir. 

Son Not
Bu metin geçmiş, gelecek ve şimdide yapılan özgür editlerle sonsuz ve sınırsız düzenlenecektir. Anonimdir. Düzeltilebilir ve paylaşılabilirdir. Telif hakkı yoktur. Okuyucu tepkileri bu nedenle önemlidir. Ve eğer tüm bilinçler birbirimize bağlıysak yorum yazmaksızın içsel tepkilerinizde değerlidir.

Neler olduğunu ve olacağını bilmiyorum ancak değişimi ve bilincin evrimini deneyimlediğimi hissediyorum. Neler olduğunu hep birlikte bekleyip göreceğiz.

0 yorum:

Yorum Gönder