22 Kasım 2012 Perşembe

BİRLİK BİLİNCİ NEDİR?

Size, dersinizin otorite olduğunu söylemiştik; kendi kendinizin otoritesi haline gelmek ve karar sürecinizi hükümettekilere, ebeveynlerinize, öğretmenleriniz ya da tanrılara bırakmaya son vermek olduğunu. Dünya halkının özerk olmasının zamanı gelmiştir. - Şafağı Getirenler - ( Kanal - Yüksek Kaynak Bilgisi )
 
Açık ve dürüst bir şekilde konuşmak, sonra endişelerini ifade etmek ve dikkatli bir şekilde uyarılarda bulunmak müdahale değildir. Hata, kişi emirsel eylemlerde bulunmaya çalıştığında yapılıyor. Kasyopya Transkriptleri ( Kanal - Yüksek Kaynak Bilgisi)

Geleceğe - Şimdiye - Sevgi Yazmak

Yukarıdaki yazıyı okuduysanız muhtemelen Yeni Çağın ne olduğunu anlamamış olabilirsiniz. Çünkü bende bilmiyorum. Çünkü üzerinde uzlaştığımız ya da ne olduğunuz bildiğimiz, oturmuş, temelli, bir bir yeni çağ düşüncesi de yok aslında. Bir bilinç, realite ve yoğunluk değişimi yaşayacağımızı öngörüyoruz özetle ve heyecanla bekliyoruz. Konuyu bilmeyen okuyucunun okurken yaşadığı karmaşayı bizde yaşıyoruz ne bu ve ne olacak halini. İşte bu nedenle düşüncelerimizi, enerjimizi, bilgimizi, isteğimizi bir araya getirmemiz ve birleştirmemiz gerekiyor sanırım. Ve tüm bu olan bitenleri birlikte keşfetmemiz ve cevaplamamız gerekebilir. Bir birimizi tamamlayabilir ve bütünleyebiliriz, birbirimizin eksiklerini tamamlayabiliriz. Ama bunun için birlikte çalışmalıyız.

Yukarıdaki yazı aslında karmakarışık bir dünyada bilgiden yoksun olarak yaşadığımızı, çevremizi saran onca karmaşa ve tutarsızlık içinde ayrıştığımızı; birlikte, bir araya gelerek kendi ortak küresel bilincimizi, inancımızı ve değerlerimizi kuramadığımızı ve ne yapıyor olduğumuzu da bilmediğimizi açıkça göstermektedir. Bilgiden yoksunuz. Birlikten yoksunuz. Gerçeği bilmediğimizi kabul ediyoruz.

Bu yazı, gerek kişisel bilinç ve algı ve gerekse toplumsal bilinç ve algı olarak üzerinde uzlaştığımız ortak bir bilgi ve yol taşımadığızı bize aynalamaktadır aslında. Büyük ölçekte, amaçsız, bilinçsiz ve bilgisiz bir yedi milyarız. Ve yaşıyoruz. Ve hala yaşıyoruz. Bir kısmımız bir şeyler keşfetmeye ve öğrenmeye çalışıyor. Ancak tekil ve bağımsız. Bir kısmımız inanç ve düşünce çemberleri içinde sınırları çizilmiş bir beklentisizlikle yaşıyor. Bir kısmımızda işte yukarıda olduğu gibi dünyadışı kaynaklardan alınmış ve üzerinde uzlaşılamamış karmaşık bir bilgi yumağının içinden kendine bir yol haritası çıkarmaya çalışıyor. Karmadan, kaderden söz ediyoruz. Ve bu sistemin bize eksiklerimiz gösterdiğinii almamız gerken dersleri yaşattığını söylüyoruz. Ya tüm bu olanların hepsi gerçeklik değil karmaysa, kaderse düşündük mü?

Toplumlar, gruplar, ırklar, dinler ve saymak bile istemediğin onca alt kimlik, düşünce grubu vs. yollarla bölük pörçük yaşıyoruz. Birbirimize bakmıyoruz. Her birimizin aslında diğerimiz olduğunu, aynı tür olduğumuzu görmüyoruz. Bir hayvan grubuna baktığınızda muhtemelen birini diğerinden ayıramazsınız. Hepsi attır ya da hepsi aslandır. Sorunlarımız, problemlerimiz her ne olursa olsun ortak bir bilinç ve amaç sahibi olarak bilgiye ve yaşamın gerçeğine, öz keşfine erişmek gibi bütüncül bir istek geliştirmiyoruz. Her birimiz bireysel olarak ya da küçük gruplarla bir şeylerin ucundan tutmuş ilerlemeye çalışıyoruz. Hükümetlerimiz ve devletlerimiz daha iyi silahlar ve daha fazla güç için teknoloji ve bilgiyi arıyor. Bireysel olarka bizlerse daha fazla kazanmak ve refah için yeni yaratımlar peşindeyiz. Tüm bunları birleşik insanlık olarak, bütün olarak daha yukarıya yükselmek, doğayla, hayatla, evrenle, tüm varlıkla daha bütünlüklü bir hayat yaşamak amacıyla yapmıyoruz. Bütünsel olarka, bütünün gerçeğinden haberdar değiliz. Evrende ne olup bittiğini bilmiyoruz. Kutsal kitaplarımız, eski metinlerimiz, bilimsel araştırmalarımız parçaları bir araya getirerek oluşturduğumuz bakış açılarımız var ve bize bütünlük içinde bir perspektifte sunamıyorlar açıkçası. Her birimiz kendi gemimizdeyiz ve kendi gemimizi yüzdürmeye çalışıyoruz.
Her birimiz bir diğerimize aynayız aslında, tüm toplum, tüm gerçeklik aynamız. Bizler, tek ve ayrı olarak bütünsel bilinçten ayrı yaşamıyoruz. Biz birliğiz. Kendimizle birlikte bütünü de değiştirmeli, kendimizle birlikte bütünü de bilgilendirmeli, kendimizle birlikte bütünü de değiştirmeliyiz. Müdahale ediliyormuşuz. Kısıtlanıyormuşuz. Belki de kendimize müdahale ediyoruz. Hepsi biz ve hepsi bir değil mi? Kısıtlanıyormuşuz, belki de kendimizi kısıtlıyoruz. belki de karma ve ayna da bu. Yukarıda bizi kısıtlayan ve müdahale eden bir uygarlık varsa bile büyük resimde, birlik bilincinde bu bir ders ve belkide karma öyle değil mi? Belki de o uygarlıkta diğer benliklerimizin bir yansısı düşündük mü? Belki değil, belki var, belki yok ama gerçek niyetle bir araya gelerek birlikte gerçek ve kesin bir cevap bulmayı denedik mi? Denedikte başaramadık mı?

Sınırlarımız nedeniyle bir diğerimize hayata bakış açımızı bile yansıtamıyoruz. Birbirimizle konuşamıyoruz bile. Bu inancı ve düşünceyi ailemizle en yakın çevremizle bile paylaşamıyoruz. İkincil bir gerçeklik gibi perde arkasında yaşıyoruz belki. Her bir diğeri aynamız aslında. Birbirimizden saklandığımızın, birlikte bir araya gelerek bir şeyler yapmaya çalışmadığımızın aynası. İnançlarımızı, değerlerimizi, düşüncelerimizi, duygularımızı, kendimizi diğerleriyle yeterince açık ve dürüst olarak paylaşmadığımızın aynası.Kendimizi ifşa etmediğimizin aynası.

Nasıl oalcağını bilmediğimiz bir şekilde bilinç algısının yada fiziksel yoğunluğun değişeceği bir 4. seviyeye geçeceğimizi kabullenmiş olsak bile orada neler yapabileceğimizi bilmiyoruz, öngörmüyoruz ve bekliyoruz. Evet belki de olması gereken bu ancak yine de deneyebiliriz. Gökten gelenlerin rehberlik edeceği beklentisiyle yaşıyoruz. 4. seviye bir kurtuluş ya da cennet olark tanımlanan bir yer mi? Var oluş ve bilincin evrimi devam etmeyecek mi? Kontrol, manipülasyon ve dualite içindeysek tüm bunlar orada sona mı erecek. Orası bir cennet mi? Anlaşılan o ki orada da sorularımız ve sorunlarımız olacak. Dersler, dualite ve öğrenme devam edecek. O halde neden bir araya gelerek öğrenme ve gelişme sürecimizi hızlandırabilecekken  beklentilerle zihnimizi koşullayarak gelişimimizi kesintiye uğratıyoruz. Belki yüzbinlerle oturmuş ifşaat bekliyoruz. Niyetlerden sonra, fiziksel ve zihinsel olarak bir araya gelmiş yüzbinler olsaydık belki de her şeyi biz  değiştirmiştik. Belki de görmemiz ve öğrenmemiz gereken ders bu. Birlik ve bütünlük, inanç kombinasyonu, birbirimize olan bağlılığımız, sevgimiz ve açık niyetimiz gibi erdemleri biz kurmadan onlar gökten gelse bile büyük bir karmaşa ve kaos yaşamayacak mıyız. İnsanlara gelip dini kitaplarınızın bir kısmı bizim bir kısmıda ve size müdahale eden bir uygarlığın bozuntuya uğrattığı bilgiler. Size bin yıllar boyunca müdahale edildi mi diyecekler. Ne olacak. Beklenti bu mu? Bütün yaratıcı düşüncesi ve inancı bir anda çökmüş insanın şokunu düşünür müsünüz? Tüm bu oluşabilcek şoku ve negatif titreşimi korkuyu kim ve ne absorbe edecek. Kanımca birlik düşüncesi ve dünyadışılarla ilgili bu fikirler tüm dünyaya onların gelişinden önce belki de bilimsel, zihinsel kanıtlarla aşamalı olarak sunulmalı.


Kasyopya Kanalı şimdinin değişken olduğunu ve evrensel sorulara değişken olmayan evrensel cevaplar verebildiklerini, konu kişiselleştiğinde cevabın bozulduğunu belirtiyorlar. Ayrıca her şeyin bir ders olduğunu. Buradan hareketle ders olarak koşulları bir ölçüde tanımlanmış bir gerçeklikte yaşadığımızı düşünerek derslerle çakışan gerçeklik ve evrensel gerçeklik olarak iki kavram çıkarıyorum. Ve derslerle çakışan gerçeklik evrensel gerçeklik değil ve bu nedenle cevplar kesin değil ve kırılıyor.  Ama yine de bizim realitemizde?, karma realitesinde?, bir ölçüde gerçek...

Şimdi, sonsuz ve sınırsız şimdide her şey değişkense düşünce pratiği için olası gelecek ihtimallerini sıralayalım.

* Dünyadışılar gelecek bize bilgi ve teknoloji verecekler, siz birsiniz ve hepiniz yaratıcılarsınız diyecekler, hep birlikte güle oynaya mutlu olacağız.
* Dünyadışılar gelecek bize siz birsiniz hepimiz yaratıcıyız işte gerçeği öğrendiniz şimdi kaderinizle başbaşasınız diyip gidecekler.
* Dünyadaki tüm müdahaleci dünyadışı işbirlikçileri tutuklanacak, dünyadışılar gelecek, gerçek ifşa edilecek, yeni ekonomi ve yeni teknoloji gelecek, boyut değiştireceğiz, mutlu olacağız.
* Dünyadışılar gelecek bizi gözümüzü boyayarak, mucizeler gösterek kandıracaklar iyiler olduklarını söyleyecekler ve bizi fethetmeyi deneyecekler. Türlü oyunlar sahnelecek.
* 3. seviye ve 4. seviye birbirinden ayrılacak, 3. seviye büyük bir yıkıma maruz kalarak yeniden başlayacak. 4.  seviyeye geçen az sayıda insan yeni bir dünyada keşfederek yollarına devam edecekler.
* 4. seviye ye geçişte dünyada hiç bir değişim olmayacak tüm değişim bilinçte olacak, kendimizi tüm oluşla bir ve bütün gören ve böyle anlayan bir bilinç geliştireceğiz ve ona ereceğiz. Bu arada belki de 3. seviye için görünmezler olacağız.
* Bütün bunlar bir kurgu ders ve yazılım ve oyun gibi. Birlikte yazdığımızı ve birlikte oynadığımızı anlayacağız. Tüm bu olanın bitenin farkına varcağız. Oyunu bitirip yeni bir oyuna geçeceğiz.
* Tüm bu olup biten bir tür oyun ya da gerçekliğin kuralları böyle ve  karma ve çekim yasası nedeniyle gerçeklik kendini kanallarda bize böyle ifade etti ve aslında parçaları bir araya getirirsek bu masalın bir ve bütün olmamız birbirimize dönmemiz ve birlikte evrimleşmemiz gerektiğini anlattığını görüyoruz.
* Dünyadışılar gelmeyecekler, onlar gelecekteki bizlerdik ve bize kendimizi kurtarmamıza ve bütünleştirmemize yetecek kadar bilgi verdik/verdiler. Gelecekte göklerde olanlar da bizleriz geçmişimizle zaman mekan ötesi iletiştik. Boyut geçişinde bir anlık keşişeceğiz ancak onlarla tam olarak karşılaşmayacağız. Tek yapmamız gereken önce kendimize bakıp kendimizi bütünlemek sonra da diğerlerine ve tüm topluma yardım etmek. Er ya da geç bunu farkedeceğiz.
* Bilincimiz evrimleşecek, aklımız başımıza gelecek birbirimize bakacağız biz aslında aynı şeyiz diyeceğiz ve birbirimize sarılıp tüm geçmişimizi affedeceğiz ve yargılmayacağız, ortak bir düşü birlikte yaratmaya başlayacağız.

Ne olacağını nereden biliyoruz ya da bilmiyoruz. Sınırsız değişkenli bir gerçeklikte bütün gerçekliklere açık bir perspektifle yaşayacaksak ve bilincin evrimi bu demekse ve birlikte yaratıyorsak işte bazı ihtimaller. Açıksa açılalım. İlkokul ders kitabımızda vardı birlikten kuvvet doğar. Öğretmen eline bir kalem alır ve onu kırar. Eline 12 kalem alır ve onları kıramaz. Oysa hepsi bir ve aynı kalemlerdir. Bölünmüş su bir kabı dolduramaz. Bilgi edinmeyi, korunmayı, ilerlemeyi, hızlanmayı ve hatta yülselmeyi toplu ve birleşmiş yoğunlukta, toplu ve birleşmiş yoğunlukla denememiz gerekmiyor mu?

Yaratabileceğimiz olası gelecek ihtimallerine bakalım

* Büyük bilincin büyük beklentileri ve çekim karma yasası nedeniyle 2012 yaşanabilecek büyük felaketler.
* Büyük bilincin büyük beklentileri ve çekim karma yasası nedeniyle inen/inmeyen UFOlar olan/olmayan felaketler ve değişimler sonrasında kanallara ve bu akıma ve bilgiye küsme/yıkım. Yeni çağcının UFOcu olarak etiketlenmsi ve bir daha sen konuşma hani geliyolardı olayı. Hani 2012 şöyle olacaktıcı olması. Karmik ders kendini kurtarma, kurtarıcı beklememe, kendini bilme. Gerçek inancın, saf imanın beklentiden arınması. Sapla, samanın ayrılması ve beklentinin yıkımlanması ve sıfırlanması. Ayrışma+ayrışma, yıkım+yıkım, Ders+ders
* Kertişler her şey gerçek. Bir uzay savaşı, realite ve gerçeklik boyut değişimi yaklaşıyor. 3. seviye yerle bir olabilir. Seller olabilir. Denizler yükselebilir. Kometler yağabilir. Dünya üzerinden büyük bir uzay savaşı, Kertiş operasyonu izleyebiliriz. Kertişlerin fethettiği insanlar kendi dramalarını yaşadığı için onları onurlandırıyoruz. Biz 4B ye gidiyoruz nasıl olsa biletimiz var. İyi Uçuşlar.
*  Kertişler gökten geliyorlar ve sizi kurtarmaya geldik hadi sizi götürelim yıkılacaksınız diyorlar ama biz kim olduklarını bilmediğimiz için olsun birlikte yıkılalım diyoruz ve gemilerine binmiyoruz, dünyaya gemiyle gelmedik gemiyle çıkmayız, giriş kapımız doğumsa çıkış kapımızda ölümdür diyoruz. "Ruha bak"! ı hatırlıyoruz ve hatırlatıyoruz. Ya da peşlerine takılıp gidiyoruz.
* Kertişler her şey masal, tüm insanların her biri bir ve aynı ve bu bir oyun ve bunlar zihne yüklenmiş parametreler. Bütünlendik. Game Over. New Game.
* 4 B deyiz ve Kertiş manipülasyonu devam ediyor. Ama burada onlarla eşit şartlardayız ve birlikte bilinçli bir realite ve eylem planı geliştirmemiz, enerjiyi ve zihni kullanmayı öğrenmemiz gerekiyor.

Yukarıdaki masallardan hangisini seçimlediniz. Seçimleme şansınız olsa ve gerçek seçimlediğiniz gibi yaşanacak olsa hangisini seçimlerdiniz. Gerçeği biz yaratıyorsak seçimlediğimiz gerçeği yaratmak için gereken bilinç kütlesinin uyanışı ne kadar sürebilir?

Belki Kertişler gerçekler ama büyük resimde, üst yoğunluklarda sonuçta bunlar masal ve dersler olduklarına göre biz uyandığımızda bizim içinde bir ölçüde masal. Çünkü onlar da aslında biziz. Binlerce ve milyonlarca ihtimal yazabiliriz. Neden bunlar çıkarılıp kanallara sorulmuyor ve cevaplanmıyor diyebilirsiniz. Kendimizi, kanallarımızı, bilgimizi bütünlemiyoruz.  Kendimize aynayız ve bölünmüş, ayrışmış, birlik bilincinden ve sevgiden uzaklaşmış durumdayız. Birlik bilinci ve gerçeğin istenmesi ve bilinmesi toplam bilinci yeterli değil. Bunu altını çizerek söylüyorum ki öyle olmalı diye düşünüyorum bilemem tabi. Yani bu benim yorumum tüm diğer satırlarım gibi. Gerçek her neyse ne bir perspektif ve katalizör sunmak istiyorum yoksa olan bitenin ne olduğuna dair hiç bir iddiada değilim ve olamam da. Ama aslolanda bu kendi ilhamım kanal bilgisi ya da kitap inancı ya da sorgulanmamış kabuller değil. Küçük büyük ağlarla, birlikte çalışsak, her şeyi okusak, düşünsek, elimizdekileri bir araya getirsek, yeni kanallar oluştursak, gerekirse tüm dünya da büyük bir bilinç ve çoğunlukla bir araya gelsek. Gerçeği arama ve bulma toplam bilincini yaratsak. Gerekirse milyonlar bir araya gelip celseler yapsak ya da göklerdeyse onları çağırsak. Ama tüm bunlar birlik ve birliktelik gerektiriyor değil mi? Ve ders ve bütünlenme kim oldğumuzu anlamamıza bağlı değil mi? Parçaysak parçaları alabiliyoruz. Parçaysak bize gerçek kendi parçalarını veriyor. İşte ayna. İşte karma. Kocaman bütün, birleşmiş bir insanlık bilinci tüm gerçeği ifşa edecektir. Parçalı, elitçi, diğerlerini kendinden dışlayan, gerçeği tümden saklı tutan grupların tüm gerçeği ne kadar ve nasıl alabileceğini görüyoruz. Gördük. Toplam bilinçte gerçeği görebilecek ve realiteyi değiştirebilecek bir bütünlüğe ulaşmayı deneyecek miyiz. Bir araya gelecek miyiz. Bir olacak mıyız. Birleşecek miyiz. "Bütünlenme, kim olduğunuzu anlamanıza bağlı - Şafağı Getirenler" - Bütünlenecek miyiz.

Karmik yükler ve karmalar toplu bilinçte şekilleniyorsa geleceği biz biçimlendiriyorsak tüm bunlar dersler ve karmalarsa, gelecek değişkense ve yazılmadıysa neden hep birlikte sevgi dolu bir gelecek düşlemiyoruz ve yazmıyoruz. Anlaşılan o ki 3. seviyede düşündüğümüz biçimlediğimiz her şey bir ölçüde ve bir seviyede karmik yük. Özellikle başkalarına müdahale ve sınırlama noktasında en önemli karmik yükler. Neden başkalarının sınavı ve sınıfı geçemediği gerçeklikler tasarlıyoruz. Bu bize nasıl bir karma ve karmik yük getiriyor. Öğrenmek için kendimize gerçeklik ve karma tuzağı mı kazıyoruz. Öğreniyor muyuz bari. Bütün kanallar öyle dese de görene kadar bir kertiş olduğuna inanmayacağım. Zihinsel bir Kertiş var evet ama fizikselliğini henüz bilmiyoruz. Bu benim için bir varsayım ve kanallar varsayımlarla düşünmeyin diyor. Ama dünyaya ve verilen veriye bakarsak her şey örtüşüyor manipülasyon, kontrol, programlama ve durumda Kertişlerde gerçek. Ancak şunu sorgulamak durumunda kalıyorum. Tüm bunlar bizim yarattığımız karmalar nedeniyle mi gerçek. Yani toplu karmalarla kertişleri gelecekte biz mi yarattık. Karma dediğimiz sistem zihinsel olarak ya da gerçekliğin bir yansıması olarak tüm bunları şekillendirebiliyor mu? 2012,2013,2014 bu yıllarda gerçekleşebileceğini düşündüğümüz ve hatta inandığımız ve hatta kişisel deneyimler, vb. ile içsel olarak belki de doğruladığımız bu süreçte, bu yıllarda, dünyanın değişeceği nedeniyle yeni bir dünya yapma ve yaratma isteğini bırakıyor muyuz. Uzaylı beklentisi ile kişisel gelişime ara mı verdik ve bekliyor muyuz. Tüm bunlar kafa kurcalayan büyük sorular.

Yine örneğin, bir grupla bir ouja tablası başında bir yıl deney yaparak, çekim ve karmayla toplu bilinçte bir Kasyopya Kanalı ve kaynağı yaratılabiliyor mu? Ve bu kaynak size evrensel konularda doğru bilgiler, bireysel ders profillerine müdahale noktasında karmaşık bilgiler veriyor olabilir mi? Aslında bunu yaparak farklı bir yolla kendimizle iletişim mi kuruyoruz.
Aslında anlatmak istediğim şu. Tüm bunlar saydığım ihtimaller gerçek olabilir ya da gerçektir demiyorum. İhtimaller penceremizi genişletmek adına. Ama, zihinsel evrim ve çok boyutlu düşünme tüm bunları sormayı ve bir ölçüde cevaplamayı gerektiriyor. Ve bu cevapların bir kısmıda kendi içinde verilemiyor. Bir ağ çalışması, birlikte çalışma işte tam bu noktada gereklilik oluyor. Neden birlikte çalışmıyoruz.

Yoğunluk geçişi ve diğer her şey bir noktadan derslerse ve karmaysa tüm bu hikayeyi gerçek yapan da bir beklenti çekim ve karma döngüsüyse bunu düşünüyor muyuz? Bize bunu üst yoğunluk varlıkları söylemez miydi diyorsak diyorlar ki her şey dersler ve diyorlar ki evrensel konuları sorunuz, evrensel soruları sorunuz. Neden? Toplu bilince dair taraf olduğunuz her davranış, hatta haber okumak, tv izlemek ve hatta kanal bigisi okumak bile karmik yük çekiyor ve muhtemelen bir gerçeklik oluşturuyor farkındamıyız. Karma ve çekimi okuyabiliyor muyuz. Bilincin evrimini okuyabiliyor muyuz. Gelecekte tüm bu bahsedilenler olmayacak demiyorum. Bunu bilemem ve evet belki olacak. Oluyor ama biz ne yapıyoruz. Her şey değişkense biz kendi gerçekliğimizi ve toplu gerçekliğimizi yaratmaya devam etmeli değil miyiz. Boyut geçişi beklemek beklenti değil mi? Evet olacak muhtemelen ama. İfşaat beklemek beklenti değil mi? Tüm o ifşaat kanallarını bu beklentiler ve çekim/karma yaratmış olabilir mi? Tüm onları okurken bu paralel gerçekliğin karmik yüküne katkı sağlıyor olabilir miyiz? Belki başaranların sınıfı geçtiği diğerlerinin sınıfta kaldığı bir realiteyi ve karmayı da biz yarattık ve yüksek kanallarımızda dersler ve bilgi sınırı nedeniyle bununla ilgili gerçeği bize söyleyemiyor ve belki de değişimi yaratmak için toplu bilincin bir kısmı ya da yüzde ellisi gerekiyor ve belki de  bunu büyük yıkımlar ve hayal kırıklıkları ile öğreneceğiz. Her şey muhtemel değil mi? Birlikte çalışmalı, birlikte düşünmeli ve birlikte cevaplamalı değil miyiz. Bilincin evrimi diyoruz. İşte benim bilincin evriminden anladığım bu. Bu noktadaki sorularım ve hiç birinin açık cevapları yok. Bunun bir nedenide bilgiziliğim, geleceğin değişkenliği ve bizim onu bilmiyor olmamız tabi. Ama belki de gelecek yapılmadı. Şimdi var. Bunu anlayamıyoruz belki. Belki de geleceği bilmeye ihtiyacımız yok ve ihtiyacımız olan her şeyi ve tüm bilgiyi biliyoruz. Biz biriz. Ve sevgiyiz. Belki de bütün bilgi bu. Alın uygulayın keşfedin. Bir olun.

Karma gelişmiş bir matriks yapı ve bizi aynalıyor belki tüm geçmişlerden ve tüm zamanlardan. Bir noktada tüm bu yaşadıklarımız gerçekse bile evrimimizin ileri bir aşamasında bizim için gerçek olmayacak ve tek gerçek, birlik, bütünlük ve yolculuk olacaksa o halde tüm bunlar gerçeklikse bile değişken parametreler ve aslında gerçeklik değil ve nihai olan da değil. Bir ölçüde anlatmak istediğim de bu.

İnanılmaz bir zekanın ve matriksin içindeyiz ve bu zeka, bütünde toplamda, sıfırda ne yaptığını bilmiyor olamaz. Ne yaptığını bilmiyorsa bile biz ne yaptığımızı bilerek ve öğrenerek yükseldikçe, doğruları toplamdaki , bütündeki büyüklüğümüz oranında yaparsak, özgür iradeyle bütünlük adına, bütünlük içinde, kendi bütünlüğümüzün seçimiyle yaparsak bu zaten dolayısıyla yaratıcının seçimi ve yaratımın seçimi olmayacak mı?  Seçim toplam bütünlüğün yüzde ellisi olduğunda merkez yedi bilincinin seçimi olamaz mı? Bunu düşündük mü?
Bilincin evriminden söz ediyoruz. Bilincin evrimi bir nokta da gerçekliğin ne olduğuyla ilgilenmenin ve beklentinin ötesinde bu çok boyutlu soruları beraberinde getiriyor. Zıtlıklarla düşünmenizi ve dengelemnizi, dengelenmezinizi gerektiriyor. Merkez yedi bilincine, tüm bilinçleri kapsayan bilince, merkez saf yoğunluğa ulaşmaya ve evrimleşmeye çalışmıyor muyuz. İşte yolculuğumuzu düşünelim. Tabi ki bize zor geliyor. Zihninizi daha büyük bir pencere ya da potansiyele açmanın zorlukları var tabi. Öncesinde büyük neşe kahkahalar ve büyük sevinç getirse de daha sonra keşfetmeye ve düşünmeye çalıştığınız bu bilinç alanında daha büyük ve bütüncül kavramlar ve sorular buluyorsunuz. Bu nedenle bir ölçüde karmaşalar da yaşanabiliyor. Evet bilinç açılımları, keşifler ve bilişler büyük sevinçler getiriyor ancak bunlar tüm bu soruları düşünmenizi, sormanızı ve cevaplamanızıda getiriyor. Bu bir çeşit travma ve kafa karışıklığı da yaşatabiliyor tabi. Tanrı gibi düşünmekten bahsediyoruz. Bilincimize her şeyin bilgisini sığdırmaktan bahsediyoruz. Bu evrim tabi ki korkusuzluk ve meydan okumalarla ilerliyor.
-----------
Nuhun Gemisi Bize Neyi Anlatıyor
(Mustafa Topaloğlu Modu)
Nuhun gemisi kendi gemisidir. Herkes kendi gemisinin kaptanıdır. Herkes kendi gemisindeyse kendi gemisini kendisi yapmalıdır. Nuhun gelip kendilerini kurtarmasını beklememelidir. Sen kendini kurtarırken Nuh ta kendini kurtarmaktadır. Sen kendi gemini yaparken Nuh kendi gemisini yapmaktadır. Sen Nuhun gemisine binemezsin çünkü kendi gemindesin. Nuhtan gemi yapmayı ya da gemi yapman gerektiğini öğrenebilirsin çünkü aksi taktirde Nuha inanmayan olursun. Nuha inanmıyorsan zaten gemisine binmezsin. Herkes kendi bedeninde kendi gemisindedir. Herkes kendi bedeninde okyanustadır. Fırtınalar her zaman olasıdır ve gemini okyanusta farklı yoğunluklarda yüzebilecek kapasiteye eriştirmektir asıl olan bu durumda. Ben beni kurtaracak bir gemi istemiyorum. Yüzecekse kendi gemim yüzsün, batacaksa kendi gemim batsın. Dünyaya gemiyle gelmedim gemiyle çıkmam. Düşüncem budur? Der Mustafa Topaloğlu Modu Bilinci...
Açıkça Kasyopyayı yorumlarsak gelen fırtınayı kendi gemisinde deneyimlemeye hazır olan herkes gemisini yüzdürebilmek konusunda bir şekilde bilgilendirilmiş olmalı. Bizim bundan öte yazdıklarımız ya müdahale, ya ego ya da kendi öğrenme gelişme süreci çatışmaları, kendini avutma gibi bir şey olmalı. Ne kadar çok yüzen gemi olduğunun da bir önemi olup olmadığını bilemiyorum ama önem subjektif, bu konuda kaygılanmakta 3.seviye düşünüşü olmalı. Ama öyle ya da böyle 3. seviye düşünüyorum ve yazıyorum.
---------------
Şimdi burada açık ve dürüst olarak ifade etmeyi denediğim neydi. Bilincin evrimi, değişim, yükseliş, spirituel uyanış, adına her ne diyorsak benzer şeyler deneyimlediğimizi düşünüyorum. Bu süreçte çok boyutlu düşünme nedeniyle yukarıdaki ve benzer çelişkileri deneyimliyorum. Yaşanan düşünce ve duygu değişimleri ile birlikte yalnız da hissedebiliyorum. Tüm bu süreci tanımlayamamak ve bilinçli zihninizle eşleştirememek zaman zaman zor geliyor. Ama kendinizden hep şu cevapları alıyorsunuz. Eksik, doğru, yanlış demeden açıklık ve dürüstlükle duygularını ve düşüncelerini paylaşmak. Paylaşmak ,ağ olmak, iletişmek. Bu gelişim ve öğrenme sağlar. Endişe ve korkuya gerek yok çünkü bunlar her ne oluyorsa ve olacaksa sonuçları değiştirmeyecek ve sana bir faydası yok bu nedenle bu titreşimlere ihtiyacın yok. Çünkü bu gelişim ve öğrenme sağlamaz. Zihin çok basit işliyor. Öğrenme için veri girişi yap incele. Düşün. Araştır. Paylaş. Etkileşimde bulun. Gelişimi durduran ve yavaşlatan süreçleri kaldır at gitsin. İnanç ve değer bunlar ölçümlenmesi gereken şeyler değil. Sürece ve olan bitene inancını sorgulamana da gerek yok çünkü bu gelişim sağlamaz. Kanal kaynaklarını baz alırsak İnancın zıttıyla ve inançsızlıkla kutuplaştırılması ve dengelenmesi gerkemiyor mu? Tamam işte her şeyi dengeliyoruz.
Ayrıca bu ifşaat ve vs. kanallıkları bunlar hakkında hepimiz adına derin endişeler taşıyorum. Ben kendi gemimdeyim. Bunu söylemek istiyorum.

Sizinle çalışırken niyetimiz, en büyük esin kaynağınızı bulabilmeniz için size kim olduğunuzu hatırlama fırsatı sunmak. Her birinize bir görev ya da bir oluş tarzı verebilseydik her birinizden bir esine dönüşmesini isterdik. Eğer böyle bir yetenekle yaşayabilir, karşınıza çıkan her şey için bir esin kaynağı olabilirseniz ışığınızı yaşayacaksınız ki bu da çok derin birşeydir. Şafağı Getirenler ( Kanal - Yüksek Kaynak bilgisi )

Bir noktadan, Işık-karanlık, KH/BH tüm bunların hepsi gerçeklik değil, zihinsel öğretici, hızlandırıcı katalizörlerdir ve bir anlamda çözümü neşe, keşif ve açılım getiren zihinsel denklemlerdir.  Müdahale kavramını sıfırlarsan o zaman sadece saf inanç ve beklentisizlikle beklemen ve zihinsel süreçlerini sıfırlaman gerekir. Bunu yapamıyor olduğumuza göre, yükselmek istiyorsak, daha büyük, daha cesaretli, daha meydan okuyan daha sözünü sakınmayan  adımlarla yürümeliyiz bu durumda diye düşünüyorum.

  Gelecek yıllarda gökten gelenler Işık Ailesi’nin üyeleri olmayabilir. Gezegendekilere ayna tutacak gelenler. Size, dersinizin otorite olduğunu söylemiştik; kendi kendinizin otoritesi haline gelmek ve karar sürecinizi hükümettekilere, ebeveynlerinize, öğretmenleriniz ya da tanrılara bırakmaya son vermek olduğunu. Dünya halkının özerk olmasının zamanı gelmiştir. İnsanlar uyanmadan önce kendilerine bir numara yapılmasına gereksinecek. Çoğunuz kendinizi büyük bir düş kırıklığına uğramış bulabilir. Sizler, başkalarının görmediği şeyleri göreceksiniz. Gezegen üzerinde kitle histerisinin oluştuğunu görecek, bununla birlikte yaşayamayacaksınız. Kitlelerin budalalıktan ibaret sahte bir tanrıya doğru gittiğini göreceksiniz. Neyin olabileceğini hissetmeye başladınız. Işık taşımak müthiş bir görevdir. Bir kez bedeninize aldığınızda bir daha durduramazsınız. “Işık ekibini terk ediyorum. Işık Ailesi’nin üyesi olarak tanınmak istemiyorum.” diyemezsiniz. Bazılarınız kimi zaman bunu ister ama ışık bir kez gelmişse gelmiştir artık.

Bu yazı şimdide yazılmaya devam etmektedir.
Bu yazı şimdiye yapılan müdahalelerle yukarıdaki yazıyı, (geçmişi ve geleceği) değiştirmektedir.

0 yorum:

Yorum Gönder