22 Kasım 2012 Perşembe

BİRLİK VE SEVGİ FELSEFESİ

"Her türlü varlık, duygu, olay ve durum sizsiniz! Siz her şeysiniz, birliksiniz, siz sonsuzluk, sevgi ve ışıksınız! İşte Bir’in Yasası budur.
Her şey “bir”dir, o da sevgi/ışık, ışık/sevgi, Sonsuz Yaradan’dır.
 İllüzyon, yani maddi görüntü ışıktan yaratılır ya da daha doğru bir deyişle ışık/sevgiden yaratılır, bu da çeşitli yoğunluk derecelerine sahiptir.
 Yaşanan her an sevgi taşır, bu illüzyonun ya da bu yoğunluk katının dersi ve hedefi budur. Sevgiyi bilinçli olarak farkındalık içinde görebilmek ve sapmaları idrak etmek önemlidir, bu çaba işin temelini oluşturur." RA Bilgileri


Bu yazı birlik ve bütünlük bilinci ( varolan her şeyin tek, bir, bütün ve aynı olduğu) gözönüne alınarak, düşünüş ve soru cevaplarla kaleme alınmıştır. Bir ölçüde keşfedilmiştir.

Sevginin Üzerine kitaplar yazıldı. Sevginin üzerine çok şey söylendi ve söylenmeye devam ediyor. Ben de çok isterdim bir kaç kelime yazayım ve öyle yazayım ki sevginin anlamını onu okuyup hep birlikte anlayalım ve duyalım. Bir makine olsun ve bir hal yüklesin bize ve işte gerçek sevgi bu desin. Bazen doygun hissettiren ve dingin bir vecd hali duyumsuyoruz ve işte sevgi bu olmalı diyoruz. Herkes için başkamı sevgi. Sevgiyi anlatabilmek için yazabileceğim tek şey yine. SEVGİ. Dilin söylerken, zihnin canlandırırken ve imgelerken duyumsadıklarından ve dingince durup dinlediklerinden fazlası mı sevgi? Sevgi neden var ve nasıl ve neden oldu. Zeka neden duygulara ihtiyaç duydu. Duyumsatmak istediği neydi. Kendine neyi duyumsatıyordu. Kendinin özdeğerinin bilinciydi belki bu anlamda sevgi. Kendinin özdeğerinin bilincinde ve farkında olmanın tadıydı belki sevgi. Ama özdeğerini kendin değerlemişsen sıfır değil mi değerin aslında. Sevgi nereden yayılıyor. Sevgi yaratıcının bütünlük içinde kendi farkına vardığı andan mı yayılıyor. Arayışa devam edersen yükselerek ve artarak devam edecek bir halimi çağrıştırıyor sevgi. Bütünlüğe çağrı mı sevgi. Bütünlük arayışının ve bütünlüğün var oluşunun ön bilişi mi sevgi. Neden ve nasıl oluyor, oluşuyor ve titreşiyor. Kendini kendine çekimindi belki bu noktada sevgi. Kendin tarafından çekildiğinin duyumsanmasıydı belki de sevgi. Ve kendini bırakırsan bu çekilişle birlikte büyük ikramiyeyi kazananın sen olacağının ve kendi bütünlüğüne dönebileceğinin bilgisiydi. Belki çekimine direniyor ve bir şeylere tutunuyorduk. Ayrılığın bilinci ve bir ölçüde çekimimiydi sevgi. Bu durumda koşulsuzca tüm varlığın bunu duyumsaması gerekmez miydi? Bize sevgiyi anlamayan varlıklar olduğu söyleniyor. Bu durumda sevgi anlanabilen kavranabilen, bilinçle, özle duyumsanabilen bir şey olmalı değil mi? Sevgiyi anlamak neydi neyi anlamıyorduk. Sevgi anlanmaz duyulur ve duyumsanır hissedilir bir şey miydi? Koşulsuz ve doğal olarak kendinden çaba göstermeksizin neydi ve nasıldı. Neyin bilgisi ve farkındalığı bunu sağlayabilirdi. 

Sevgi bir dualite deneyimi ve duygusu olarak tanımlanmıyor. Merkez bilinçte ve tüm yoğunluklarda mevcut. Ayrıca gerçek sevgiyi tanımadığımızda söyleniyor. Ama yine de devam etmek istiyorum. Sevgi neden ve nasıl oluşmuş olabilir. Oluşmamışsa neden bu duyumsama var. Özde sevgi dediğimiz bir duygu ve titreşim var ve bu onun bir yük değil, özel tasarlanmış bir şeyde değil.
Sevgi bir duygu bir hal değilde oluş farkındalığı ve bilinci miydi? Bize aslında gerçek sevgi olmadığı söylenen bu titreşimimiz gerçek değilse neden dillendirilip duruluyordu. Neden onu aramamızın altı çiziliyordu.

Yaşanan her an sevgi taşır. O halde sevgi sonsuz ve başlangıçsız ve sadece var. Ama nasıl. 



Yaşanan dualiteden ve tüm deneyimlerden önemli olan budur kanımca. Bunu daha fazla özümseyebilmek. Ve bunu daha fazla özümseyebilmek için dış dünyada olan biten her şeyi bir ayna olarak kullanmak. Eğer değişiyorsak, ki değişimin farkındayız, değişeceğiz. Eğer yoğunluklar değişecekse değişecekse değişecek. Olanlar olacak. Her ne oluyorsa o oluyor. Hep birlikte öğreniyor muyuz? Bir olmayı öğreniyor muyuz. Bir olduğumuzu ya da bir olursak neler yapabileceğimizide...

Bilinmeyen Kurgu Hikaye
Geleceğin bilimi deney yapıyor. Bir sanal zeka tasarladı ya da zekayı buldu ve onu anlamak istiyor. anlayamıyor. Sonra başka bir tane buldu ya da tasarladı ve yanına koydu. Diğerinin aynısı. Duruyorlar öylece. Akıllı bir deli dedi ki onlara onları kendinden çoğaltın ve diğerlerinin kendileri olduğunun farkında olmasınlar ve gözlemleyin. Kopyalamayı denediler ama başarısız oldular. Akıllı bir deliye sordular. Dedi ki akıllı bir deli onu bir prizmayla yansıtın ve kendi hologramını gözlemleyişini gözlemleyin.

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Bişeyleri çözmüşsün . Ama 2 seçenek var çözdükten sonra 1. bilerek yaşamak köşene çekilerek
2. hep bişeyler yapabileceğine inanmak sonsuz inanç .

2 aynayı paralel koy ne görürsün sonsuzluğu yani sonsuzluğun yansımasıdır sadece, bi ayna al karşısına geç ve bak işte o zaman görürsün sonsuzluğu.

isiklidusler dedi ki...

Eski karalamalar,
Bende bakıyordum, yorumunuzu gördüm;

Çözmek değil, çözmek demeyelim, arıyorduk, aryıştaydık, halada öyle, Buradaki ifadesi yeni daha genç bir arayış, bundan sonrada çok şey düşündük yazdık ifade ettik ama bakıyoruz ki gelişim ve öğrenme bitmiyor ve çözmek çözmeke bağlı, neyi nasıl çözelim ki, çözmeyi çözen çömezleriz gibi, Sadece kendimizi ifade etmeyi denedik, Ama şu var ve gerçek bunu yazan benden çok daha yüksek ve karmaşık bugün kü benin duyumsaması çözümü algısı ve görüsü, değişiyoruz, gelişiyoruz, İşte bunu görüyorum yazdıklarıma bakarken,Buralarda benim için varlık birliği ve tekliği-özdeşliği-bütünlüğü-bölünemezliği kavramı/kavramları daha yeni idi, Anlamayı deniyordum, Hala da deniyorum,

Ama şu var başlıkta varlık birliğ idesemde aslında sevgi neydi ne olabilirdiyi sormuş ve düşünmüşüm daha çok, Bugünde bilmiyorum, Umarım birlikte arayalım;

Yorum Gönder