9 Aralık 2013 Pazartesi

Ben hapishanesi;

Ben hapishanesi diyorum çünkü "ben" bir hapishane, Bir yalnızlık hapishanesi, Kendinizi neredeyse yalnız başınıza tek varolan gibi görüyorsunuz ve duyumsuyorsunuz, Diğer herkesi ve her şeyi gözlemliyorsunuz ve görüyorsunuz ama kendiniz gibi duyamıyorsunuz, Onların benliği içine onlar gibi girip bakamıyorsunuz, Acaba ne hissediyorlar ve görüyorları onların gözünden onlar gibi göremiyorsunuz, Senlik nedir bilmiyorsunuz, Kendilerini tıpkı sizin gibi mi duyuyorlar bilmiyorsunuz, Öyle olduğunu düşünüyorsunuz ya da varsayıyorsunuz,

Bedeniniz, küçücük bi şey, Tüm varolana bakınca küçücük bi şeyin içine sıkışmışsınız, Tıpkı böyle hissediyorum bazen, küçücüğüm, Uçamıyorum ve diğer şeyler bileşemiyorum, büyüyemiyorum, Koskocaman bir gökyüzü var ama oraya gidemiyorum, Evrene doğru uçup bakamıyorum, Yapayalnız küçücük bi şey, Bi şey(im) gibi,

Neden ben bir hapishane, Başka birine yada başka bir varolana, benim gibi olana fiziksel olarak dokunarak yalnızlığımı ve yalnızlık hssimi gederemiyorum, Sanki bi şey var, Onunla tıpkı o ben ve ben oymuşçasına bileşebileceğim ve hissedebileceğim ve yalnızlığımı ancak bu giderebilecekmişlik tadında bi şeyler var, Bi genişleme duyuşu istiyorum, Kendimi kocaman hissettiren, Diğer şeylerle daha bileşik, daha içiçe ve daha bi arada daha tutunmuş hissettiren, Bi çok kişiyle aynı anda tek bedenmiş, tek bedendeymiş gibi ama, beden evrenmişçesine kocaman bir bedenmiş gibi, Kendimi küçücük hissediyorum, bazen, O kadar küçüğüm ki, Nasıl böyle bi şeyin içine sığabildim der gibi, Ya da kocamanımda elektrik gibi bi şeyim de akıp bu şeyin içine geldim, girdim de ampul gibi bi şey bedenimde yaktım onu, Başka bir bakışta ve görüşte, Biz aslında, gökyüzündeki internet ruhu gibi bi şeyiz de, Bireyselleşmiş bilinçlerimiz ve algılarımız var da, Kablosuz aygıtların bilgisayarların internete bağlanışı gibi, aslında kendimiz olana bu beden bağlanıyor, Ve bu nasıl olur diye bakıyoruz, Sanki çoklar olmak için, Böyle bi yalnızlık, Uzaktan kullandığım bi şey ya da kablosuz sinyallerle uzaktan bağlandığım bi araba gibi hisseder oluyorum bedenimi, Kendim nerdeyim, nasılm der gibi,

Bazen sadece kımıldayabilen bir ağaç kadar katı ama ormandan yalnız, bağımsımışçasına, Diğermişçeşine ve başkaymış, başkasıymışçasına hissediyorum, Bir ormana baktığında herkes ağaçlar görür ve aynıdırlar, seçilmezler, İnsalara baktığımda farklı türler görüyorum, Aynı bedenlere girmiş farklı türler, Bazen bu bedenin bu yapının içine, bu düşüncenin/düşüncelerin çılgınlıkların nasıl girebildiğine ve sığabildiğine hayret ediyorum, Hayretler içindeyim, Çılgınca, çılgınca bu, çılgınca, Bir ağacın içine girmiş bakan adam düşüncesi gibiyim, kımıldayamıyor düşüncem, Zorla kımıldattığım zorla ilerleyen bir beden, Onu kullanmak, kullanmayı öğrenmek yıllarımı aldı, Bu ne çılgınlık, Nasıl oldu tüm bunlar, Bu ağaç ben miyim?

0 yorum:

Yorum Gönder