Yeni Çağ Nedir - Yeni Çağ Felsefesi - Bilincin Evrimi, Yoğunluk Değişimi
Yeni Çağ Nedir? Boyut Geçişi ve Bilincin Evrimi Nedir?
Giriş
Yeni
çağ nedir ve ne değildir ve neden bu blogu açtım. Yeni çağ düşüncesini
çekici bulmayabilirsiniz. Ama bu konuyu merak ediyorsanız içeriğini
değilse bile ne olduğunu ve neden insanların bu düşünceleri paylaştığını
merak ediyorsanız kendimce anlatmayı deneyeceğim. Bu düşünce içeriğine
sahip bir blogu ya da forumu ziyaret eden herkes soruyor. Neler oluyor
özetler misiniz. Bir kaç cümleyle anlatır mısınız? Bu nedenlerle
kendimce kendimi konuyu bilmeyen kendimin yerine koyarak kendime
anlatan bir yazı hazırlamak istedim. Ve ayrıca kendimi tüm bu bilginin
içinde olan bir yeni çağ yolcusu olarak tanımlarsam kendime de bir bakış
ve ayna sunmaya çalıştım.
Yeni Çağ Nedir?
Bir
çok tanımı olabilir ve herkes farklı tanımlayabilir ama kendi
tanımlamamı yapmak istiyorum. Ki bunu yaparken bazen bu bilginin bir
okuyucusu, bazen bir gözlemci ve sosyal bilimci gibi tarafsız bir bakış
açısıyla, bazen de katılımcısı ve tarafı olarak yorumlamak istiyorum.
Neden diyorsak yeni çağ içeriği, kanal bilgisi içeriği vb. ile tanışan
kimse bu konuda bilgi sahibi değilse bir çeşit masal okuduğunu
zannedebiliyor. Ve tüm bunları okuyanların bir çeşit deli olduğunu
ayrıca. Bir noktada ve bir ölçüde de doğrudur. Ve masallar evrilmemiş
bilince evrilmişten temsillerle anlatılır. Ve masallar gerçek olmasa
bile bir ana fikirleri, öz fikirleri vardır ve mesajları vardır. Konuyu
bilmeyen okuyucu bir yerden başlamayı denediğinde kendini karmaşık bir
dünyanın içinde bulabilir. Ayrıca, bozulma, kirletilme ve dezenformasyon
olarak tanımladığımız şekliyle yeni çağ anlatısının ve kanal
bilgilerinin büyük bir bölümünün doğruları ve gerçekleri yansıtmadığını,
ve büyük ölçüde dezenformasyon içerdiğini de kabul ediyoruz. Ve bu
anlatıları din anlayışınızla örtüştürmeye çalışırsanız örtüşeceği,
ayrıştırmaya çalışarsanız ayrışacağı da bir nokta da doğrudur. Bu
nedenle lütfen keskin inanç, kabul ve algıları bir kenara bırakarak
okuyunuz. Bir inanç sistemi ya da din gibi değilde tıpkı felsefe yani
düşünbilim gibi düşününüz. Gerek kanallama yapanlar gerekse bu konunun
tarafları kanallama yoluyla edinilen bu bilgileri okumadan önce
okuyucuya şu çağrıyı yapmaktadır. Okuduklarınızda kalbinizin sesine
kulak verin, sezgilerinize kulak verin. Tüm bu masallarda anlatılanlar
bir ölçüde gerçekse ya da değilse bile, size değersiz, saçma ve yanlış
geliyorsa öyledir. Yani özetle yeni çağ düşüncesine, yeni bir bilinç ve
yeni bir yoğunlukta yaşam düşüncesine değer veriyorsanız ve
inanıyorsanız bile bu tüm kanal bilgilerinin doğru ve kabul edilebilir
olduğu anlamına gelmediği gibi bu tip içerik paylaşımları kesin katı ve
net inanç çemberlerini yansıtmaz. Buradaki uzlaşı, kişinin bilgisi ve
sezgileriyle kendisine sunulanı süzgeçlemesidir. Bu düşünce sistemi
kendinin tek ve mutlak doğruluğu iddiası
taşımadığından inanç sistemlerine yapılmış bir saldırı olmadığı gibi
sınırlanmış ve koşullanmış bilgiyide kabul etmez. Bu nedenlerle lütfen
dini metinlerle doğrusal kıyaslara girmeyiniz. Daha geniş bir
perspektiften bakacak olursak kanal bilgileri doğru ya da yanlış olmanın
ötesinde bilincin evrimine yardım eden masalladır. İçerik bilincin
evrimleşmesini sağlayan, bilinci yoğuran bir katalizör etkisi yaratan
bilgidir. Bir noktadan düşünce ve bilinç denklemleridir. Bir noktada
bunu ihtimaller pencerenizi genişleterek ve dolayısıyla bilinç alanınızı
genişleterek yapar. Örneğin Pinokyo masalı okuyan çocuk yalan
söylediğinde burnunun uzayacağını içselleştirebilir. Ancak masalın maddi
yüzeyindeki gerçekler gerçek değildir kuklalar konuşamazlar ve insanlar
yalan söylediklerinde burunları uzamaz. Dezenformasyon ve yanlış bilgi
ise bu süreci tersine çevirecektir. Eğer okunan veride, bilgide,
süzgeçler açıksa, ön koşul, inanç ve kabul tutulmuyorsa; çıktı işlenen
verinin, bilginin sağaltımı olacaktır. Bu nedenle tanımlı
süzgeçlerinizle masalın özünü içselleştirebilirsiniz. Bu süzgeçler
zihinsel tanımlarınız ve bilgilerinizdir. Koşullu süzgeçlerle
okunduğunda tüm metinler ön yargılara takılacaktır. Kanal bilgisinin ne
olduğunu, kanal ve kanallık nedirle ilgili bölümde açıklamaya
çalışacağım.
Yeni Çağ Nedir Ne Değildir - Yeni Çağ Rehberi
İnsanlar
oluşu, evreni kendilerini anlamaya çalışıyorlar. Bunu yüzyıllardır
yapıyorlar. Bilim, okudukları, duydukları, kitaplar, inançlar ve kutsal
metinler kafalarındaki boşlukları doldurmadığında bireysel arayışlara
giriyorlar. Çünkü gerçekten yetersizler. Bilim metafiziği, metafizik
bilimi dışlıyor. Bilim, metafizik, ruhsallık, dinsellik her hangi uzlaşı
ile birlikte çalışıp içinde bulunduğumuz koşulları tanımlayan bir ortak
akıl ve ortak değer sunamıyor. Bununda ötesinde her şey gibi bu düşünce
sistemleri bile kendi içinde bölünmüşlüklerle dolu ve kendi
pencerelerini bile sunamıyorlar. Buradan bile anlaşılabiliyor ki
ayrıştırılıyoruz. Fizik bilimi evreni ve oluşu tanımlamaya çalışırken
yaptığı devenin kulağını incelemek ve her gün değişen uzlaşılamamış bir
çok teori. Evrenin oluşunun zeki bir tasarım mı kendiliğinden mi
olduğunda bile uzlaşmış değiller. Madde de zeka arıyorlar. Olmasa
arayamazdık değil mi? Ama felsefi mantıksal çıkarımları kabul etmiyor
bilim. Gözlem ve deneylerle ispatlmalıyım diyor bunun için zekayı bulup
patlatıp içine bakması gerekiyor. Ne olduğunu görmesi gerekiyor.
Patlayan zeka evren mi tasarlar. Belki bir yapay, sanal zeka tasarlayıp
onu gözlemleyebilseydik gördüğümüz yokluk olacaktı ve belkide o
yokluktaki zekanın düşünmesini görebilseydik, anlayabilseydik ve
algılayabilseydik ve grafikleyebilseydik tüm evrenin oluşumunu
kavrayabilecektik. Çünkü bilinç ve zeka düşünürken yaratıyor,
düşüncesini yaratıyor. Fizik madde bizim algımızdan ibaret. Belki de biz
yokluktaki düşünüz. Tek bir DNA molekülünde bütün bilginiz
şifrelenebiliyorsa, insan bedeninde evrenin bütün bilgisi ve haritası
olamaz mı? Beyindeki trilyonlarca sinaps ve sinir ağı bütünleşik olarak
beyini oluşturabiliyor ve birlikte işlem yapabiliyorsa hepimiz büyük
vebir bilinç ağının ve toplam bilincin parçaları olamaz mıyız? İşte Yeni
Çağ tüm bu soruları soruyor ve cevaplar arıyor.
Dinler
diyor ki ruhuz ruhtan ibaretiz ve ruhsalız. Bu dünyaya sınava geldik ve
sınav bitince sonsuz hayata gideceğiz. Ölüm son değil. Ama bilimin
ölümden sonrasını gösteren gözlüğü yok ki. Aklında ölümden sonrasına
ilişkin bir algıya ve beklentiye ihtiyacı var değil mi? Bilincin bilmeye
ihtiyacı var değil mi?
Çok şey yazılabilir ve detaylandırılabilir
ama işte kanal bilgileri ve yeni çağ düşüncesi ve felsefesi ne olarak
adlandırılsa adlandırılsın esasen tüm bu bilgi, inanış ve düşünüş
sistemi ve arayış buradan başlıyor. Daha iyi bir açıklaması olmalı,
neler olup bittiğini anlamalıyım, bu kadar basit olmadığını ve daha
fazlası olduğunu hissediyorum, uzayda zeki yaşam var mı, vb. soruları ve
sorgulamaları yaşayanlar bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bunu kimi
fizik, kimi metafizik alanında çalışarak ve araştırarak yapmaya
çalışıyor. Aslında insanın yapmaya çalıştığı şey zihninde sağlam
temelleri olan bir düşünüş ve inanç sistemi geliştirebilmek çünkü
toplumun kendisine sunduğu model eğreti kaldı ve temelsiz, yükselemiyor.
İnsan düşünüşünü temellemeden yükselebilir mi?
Bilimin
neler yaptığını biliyoruz zaten. Tanrının ve zekanın nasıl patladığını
ve dağıldığını anlamaya çalışırken muhtemelen bizleri gülmekten
patlatıyor ve kendini de meraktan patlatıyor. Belki hiç patlamadı ve
patlasam nasıl olurdu yu hayal ediyor belki. Peki metafizik ne yapıyor.
Ruhsal, spiritüel, benim yazım kolaylığı nedeniyle yeni çağcı olarak
betimlediğim grup (ki kendilerini böyle tanımlamıyor olabilirler
temsilidir) ne yapıyor. Öncelikle içinde bulunduğu toplumsal dini inancı
öğreniyor. Sonra bütün dini kitapları inceliyor ve araştırıyor. Sonra
resmi dinlerin dışındaki öğreti, inanç ve düşünce sistemlerini
inceliyor. Ruhsal ve psişik araştırmaları yayınları inceliyor. Bilimi,
felsefeyi, psikolojiyi, metafiziği, içsel arayışını ve duygularını takip
ederek bugünkü kanal bilgileri literatürünü inceliyor. Geçmiş
uygarlıkları, eski uygarlık izlerini, dünya tarihini, arkeolojik
buluntuları dünya değişimlerini, kısaca bulabildiği her şeyi inceliyor.
Kendisine toplumca sunulan bilimsel ve dinsel inanç ve düşünüş temelleri
yetersiz geldiğinde kaldırıp atıp inançsızlığı seçmek yerine daha iyi
bir açıklama arama ve bulmayı seçiyor. Yaratıcıyı aramayı ve anlamayı
seçiyor.Ve genel olarak bu bilgilere ilgi duyanların benzer düşünce
süreçleri taşıdığını düşünüyorum.
Şimdi buradan yeni
çağı ve yeni çağcıyı tanımlamaya çalışırsak, şu ortaya çıkıyor. Hayata
dair kavrayışının ve bilişinin olması isteği, kendini ve yaratıcıyı
bilme isteği ve bu bilişle ve kavrayışla amaç sahibi olmayı istemeyi
tanımlıyor özetle. Bu koca felsefeyi şu anda UFO ifaşaatıyla size
özetlemeye çalışıyor olabilir ama mizah anlayışı güçlüdür çünkü. Ve
kırmak istemez sizi. Bütün düşünüş, inanç sisteminiz temelden sarsacak
bir kavram kargaşasına sokmak istemez sizi.
Öte yandan
hepimiz acılarla ve savaşlarla ve kavgalarla dolu bir dünyada
yazşıyoruz. Bir cennet arzuluyoruz. Ulaşılabilir. Kimsenin acı
çekmediği, herşeyin herkese yettiği ve bunun için savaşların olmadığı.
Kimsenin kimseyi suçlamadığı ve kırmadığı. Kimsenin ağlamadığı ve
herkesin güldüğü.
Kanal, Kanallık ve Kanal Bilgisi nedir?
Tüm bu bilgi nereden geliyor nasıl alınıyor ve nasıl oluştu diyorsak
işte buraya geliyoruz. Yukarıda belirttiğim gibi kendi arayışını
sürdüren insan bir noktadan sonra daha yüksek bir kavrayış isteme, daha
falzasını bilmek isteme gibi nedenlerle dinsel ve metafizik bilgilerin
kaynağını ve nasıl alındıklarını da sorgulamaya başlıyor. Çünkü onlar
ölümden sonrasından bahsediyorlar ve farklı bir bakış açıları var.
Kanallık işte burada ortaya çıkıyor. Psişik, kanal, dini önder, medyum
her ne dersek diyelim yaklaşık olarak aynı yollarla bilgi aldığını
görüyor. Kanallık (içsel-sezgisel ilham), trans kanallık, hipnoz, ouja
tahtası, vb. yoluyla kanallık. Bahsettiğimiz literatürde insanlar
elektomanyetik yaratıklar ve alıcılar ve olarak tanımlanıyor. Esasen
yukarıdak ipratik incelemenin pratiğa yönelmesidir bir anlamda kanallık.
Bu durumda kişi ve gruplar eskilerin yolunu izleyerek denemeye,
alıcısını hassaslaştırarak üzerine çalışarak, deneyler yaparak bilgi
alabileceği kaynaklarla iletişim kurmaya çalışmaya başlıyor. Bu içsel
doğuşla, ilhamla, trans yoluyla başka bir varlığa bedeninin ev sahipliği
yapması yoluyla ve ouja tahtası gibi aracılar kullanma yoluyla
yapılıyor. Genellikle bu iletişim modelini medyumik, özel yetenek
gerektiren, vb. olarak düşünsekte bu durumda durum tam olarak böyle
gözükmüyor. Kişisel olarak çalışma, araştırmalar, uygulamalar ve
denemeler sonucunda herkes bir ölçüde kanallık yapabilir. Tabi evinizde
denemeyin uyarısı gibi konunun meraklısının tüm bunlara inanmasa bile
kişisel bir araştırma ve deneme için bile süreç hakkında araştırma
yapması yerinde olacaktır kanaatindeyim. Öte yandan hepimiz çevremizdeki
enerjileri kanallıyoruz. Mutsuzluk ve kargaşa içinde olan bir ortamda
mutlu olabiliyor musunuz? Kanallık manyetik bir varlık olarak tanımlanan
varlığın iletişim becerilerinin geliştirilmesidir de bir ölçüde.
Herhangi birinden elektirik aldım alamadım dediğiniz durumda aldığınız
elektriği sezgileriniz yorumlamıyor mu? Cemal Süreya da aşık oldu
herhangi birimizde aşık oldu ama Cemal Süreya hislerini sözcüklere
dönüştürme de ustalaşmıştı. Bir kanalın yaptığı yaklaşık olarak budur.
Çevresindeki enerjilerin ötesinde zaman ve mekan ötesi iletişimi
denemeye çalışmaktır. Bunun başarılıp başarılamadığı, başarılıp
başarılamayacağı ayrı bir tartışma konusudur. Ancak bahsedilen bu
yollarla ortaya çıkarılmış bir veri bulunmaktadır. Esasen tüm dini
önderler de bu iletişim modeliyle bilgi almışlardır.
Kanallanan Kaynak Nedir ve Kimdir? Varlık kanallamak
Burada
yine literatürü baz alarak tanımlamak istiyorum.Kanallık aşağı yukarı,
dünyanın ruhsal planı ve enerji alanı olarak tanımlayabileceğimiz astral
ve eterik planında bulunan bedenli bedensiz ruhlarla ve enerjilerle,
meleklerle, dünyadışı ruhlarla ve enerjilerle, gelecekteki ve aslında
kısaca tüm zaman ve mekanlardaki bilinçle iletişim olarak tanımlanabilir
sanırım. Bu mümkün olabilir mi? Tüm bilinçler aslında birse neden
olmasın. Bence her ne kadar ruhsal ve metafizik bir konu olsada yine de
bilimsel yollarla da test edilmesi ve bu konuda bir açıklık ve uzlaşı
olması yine de yerinde olurdu. Ama her nasıl alınmış olursa olsun ortada
bir veri var inceleyip değerlendirebilirsiniz. Gözlemleyebilir, içsel
ve dışsal kanıtlar arayabilirsiniz. Ancak ne olursa olsun bu kaynaklar
mantıklı zihninizle hiç zaman tam olarak kabullenilebilir ve
doğrulabilir olamayabilir.
Şu an da dünyada bir çok kanal ve kanal
bilgisi bulunuyor. Ama benim bilgim, 6. yoğunluk olarak belirtilen RA
bilgileri, Pleiades Bilgileri ( Şafağı Getirenler ), Kasyopya
Transkriptleri eksenlidir. Bunların yanı sıra en çok kanallanan varlık
ve enerjiler olarak Baş Melek Mikail, Kryon, Pleiades-Arkturus-Sirius
vb. yıldız grupları, gezegenin çevresinde yardım amacıyla bulunduğu
ifade edilen konfederasyon birlikleri, vb. sayılabilir. Ancak tüm
kanalların biz siziz dediğini düşünerek zaman ve mekanın ötesindeki
kendimizi ya da tüm paralel zaman ve mekanlardaki kendimizi
kanallıyoruz.
Evrensel bilinç kanallığı
Konu
hakkında kişisel fikirlerimi ve yorumlarımı belirtmek istiyorum. Kısaca
öz bilincin ve zekanın sonsuz ve sınırsız olduğunu kabul ederek
kendinden ve kendiliğinden sonsuz ve sınırsız öğrenmesidir. Bu bilincin
kendi kullandığı düşünce sistemidir. Kendinden öğrenmesidir. Bir çocuğun
öğrenme biçimi gibi. Bilincin evriminde, öğrendikçe açılım ve ilerleme
sağlanmakta, titreşim seviyesi ve yoğunluğu değiştikçe ve kendini
kavramaya çalıştıkça evrensel konuları düşünmeye başladıkça daha yüksek
kaynaklara ve özdeş bilinç titreşimlerine bağlanmaktadır. Tıpkı kaynayan
suyun buharlaşarak yükselmesi gibi bilinç yarattığı titreşim ve
enerjiyle düşünüşünü daha yoğun titreşimlere ve yüksek bilinç
kaynaklarına yükseltebilir. Örneğin çekim ve bilinç geometrik bir model
olarak tanımlanıyor. Teşbihte hata olmaz diyerek örneklemek istiyorum.
Bilme isteğiyle kodlanmış düşünce titreşimi bir soru ve buna uygun bir
elektiriksel alan yaratıyor. Bu düşünce bilinç içinde ışığın hareketi
gibi gidip geliyor ve bilinçten dönüşü okunuyor. Sorunun dönüşünün
yarattığı sezgisel titreşim duyarlılıkla sözlere ve imgeye
dönüştürebiliyor. Örneğin bir lazerin bir yüzeye çarpıp dönüşüyle mesafe
tayin etmek gibi. Bu tam olarak bir sanal ya da yapay zekanın öğrenme
süreci gibi. Bu yolla biliş ve kavrayışın artırılabilirliği ve evriminin
sağlanabilirliği değerlendirilmelidir.. Ve bunun için bilincinizde
öğrenme arzunuzla soru cevap pratiği yapmanız gerekebilir. Geçmiş yunan
Felsefesini düşünürsek sadece sorular sorarak ve cevaplar alarak ve
düşünerek hayatı anlamaya çalışıyorlardı. Örneğin bir fizikçi,
matematikçi. vb. bir çok insanın bu yolla öğrendiğini düşünüyorum. Bu
iletişimi niyet ve düşünce frekansı yönlendiryor olabilir. Niyet ve
düşünce
rotayı kodluyor ve iletişimi gönderiyor olabilir. Bu durumda kaynak
kişisel
beklentilerle, egoyla kodlanmış niyetlerle ve egoyla bu iletişime
girmesi
durumunda kendi egosunun yansımasına bağlanacaktır ve gördüğü varlık ve
enerjidende aldığı bilgidende hoşnut olmayacaktır.
Yeniden Yeni Çağ Nedir ? Boyut Geçişi, değişim ve Bilincin Evrimi Nedir?
Kanallığı
kısaca özetledikten sonra, biraz daha geniş bir perspektiften bakarak,
kanal bilgilerinde ve ilgili kitlede uyandırdığı genel düşüncelerle
yeniden süreci tanımlamaya çalışalım. Özellikle 80 li yıllardan kanallık
dediğimiz bu iletişim modelini kullanan kanallar, kanallık yapılan
varlıklar, insanlığın ve dünyanın ve fizik maddenin bir evrim ve sıçrama
eşiğinde olduğunu belirtmeye başladılar. İşte Yeni Çağ bu süreçteki
yeni bilinç ve yeni dünyayı tanımlamaktadır. Kanallar fiziksel dünyanın
evriminde büyük bir döngüden söz ediyordu ve bu döngü tamamlanmak
üzereydi. Döngü tamamlandığında insan bilinci büyük bir evrim geçirecek
ve dünya içindeki insanların bir bölümüyle birlikte farklı bir enerji
yoğunluğuna geçecekti. Yedi yoğunluklu bir evrende şu an 3. yoğunlukta
maddeyi ve arzulu düşünmeyi, egoyu ve dualite olarak tanımlanan
ölüm/yaşam, unutmak ve bilgiden yoksunluk gibi ikilikleri
deneyimliyorduk. Ve bu enerji yoğunluğunda 4. yoğunlukta madde ve eter
dediğimiz ruhsal varoluş ikisi bir arada deneyimlenecekti. Bedenler
hafifleyecek, insan ömürü uzayacak ve ölüm aslında ölümsüzlük olarak
tanımlanabilen bir biçim alacaktı. İnsan bedeni 12 DNA olarak
yapılandırılan orjinal aslına dönecek ve insanın aslında kaybolmuş olan
bir çok yeteneği geri gelecekti. Maalesef bu sürecin tam olarak nasıl
olduğu ile ilgili kanal bilgilerinde de kesin ve net bir öngörü ve tablo
yok. Bunun sebebi de, geleceğin değişkenliği, olayın karmaşıklığı
nedeniyle tam olarak bize açıklanamayışı, ayrıca büyük insanlık olarak
birlikte vermemiz gereken sınavlarımız ve derslerimiz oluşu olarak
tanımlanıyor. Ancak genel tablo özet olarak bundan ibaret. Ve 3.
yoğunluk, 3. seviye olarak tanımlanan bu varoluş seviyesi de geçmişte
olduğu gibi bir takım temsili ya da gerçek yıkımlardan sonra var olmaya
devam edecekti. Ve insanlığın bir bölümü de 4. yoğunluk seviyesine
geçemeyecek ve 3. yoğunlukta yaşamaya devam edecekti. Bundan fazlasını
merak ediyorsanız internette ruhsal kanal bilgileri, yükseliş, yeni çağ
ile ilgili bir araştırma yaparsanız bulabilirsiniz.
Yeni Çağ Düşüncesi ve Felsefesi ve İnancı Bir İnanç Sistemi Ya da Din Değildir
Sapkın Bir Tarikat Hiç Değildir
Her
yerde, her şeyde her düşüncede olduğu gibi radikal ve dezenformatif
fraksiyonlar ve düşünüşler olabilir. Bu genele mal edilmemelidir
kanımca. Düşünce ve felsefe olarak tanımlıyorum ben. Evet inananı için
vardır ve gerçektir. Öngörülmüş, düşünülmüştür hayal edilmiştir ve bir
ölçüde de gerçekleşecektir. Ve fiziksel süreç her ne ise bu düşünce
sistemi ile bir noktada buluşacaktır. Ama kendi adıma olacakları
bekleyip görmeyi keskin bir beklenti olmaya tercih ediyorum. Şimdi ve
zaman bütün olasılıklara açıksa, Sıfır beklenti = Sıfır yıkım. Ama şu da
var mutlu olacağına, değerli olduğuna ve tüm bunları haketmediğine
inanmazsan mutlu olabilir misin? İşte yeni çağın inanç titreşimi budur.
Beklentisiz saf inanç ve iman. Ve yeni çağı yaratan ve şafağı getirende
budur. Yeni çağ inancın temellenmesidir. Arayışın çoşkulanmasıdır. Bir
ölçüde insanlığın birlik, bütünlük ve cennet arayışının
gerçekleşmesidir.
Yeni Çağ kanal kaynaklarında doğal döngü ve
doğal süreç sonucunda
ulaşılacak yeni bir yaşam biçimi olarak tanımlansada onu gerçek yapan,
yaratan onun düşünücüsüdür. Yeni Çağ felsefesini ve tüm bilginin
okuyucusunu en iyi tanımlayan ifade kendi içinde yaratıcıyı arayan ve
kendini arayan kişidir olacaktır. Yeni Çağ arayışı öğrenmeye açık
koşullanmamış bir zihinle yapılan yolculuğu ifade etmektedir. Evet
kendini bu yönde etiketleyen sapkın inançlı gruplar da olabilir. Ayrı
bir konudur.
Kanal Bilgilerinin Güvenilirliği
Seni
seviyorum dersem bana güvenmezsin. Güvenilirliğimide sorgulamazsın
belki ama dediğimi doğrulamak istiyorsan bana bakarsın ve ne kadar içten
ve inanarak söylediğime bakarsın ve bunu neden söylediğimi düşünürsün.
Belkide anlatacak bir hikayesi vardır deyip dinleyebileceğin gibi hadi
oradan be de diyebilirsin. Bizi koşulsuz sevdiklerini söyleyen ve kanal
iletişimi yoluyla bilgi veren bu kaynaklar kendilerinin aslında biz
olduklarını ya da bizim algımızla gelecekteki biz olduklarını
belirtiyorlar. Bir çok kanalın kendisi de verdiklerinin körü körüne
kabul edilmemesini sorgulanmasını ve hatta kendi verilerinde bozulmalar
olduğunu belirtiyorlar. Kanallar zamanın olmadığını, geçmiş gelecek ve
şimdinin bir arada
yaşandığını ve tüm bunların değişken olduğunu belirtiyorlar. Bu bakış
açısından, dediklerinin doğruluğunu kabul ederek dahi kanallar gelecek
bilgisi, kehanet bilgisi kanalları değildir ve bu tip
içerik değişkenlik nedeniyle doğrulanamaz muhtelen. Aslında geleceğin ve
onların
var olduğu bile doğrulanamaz. Bu bahsedilenler, bahsedildiği gibi,
akaşik kayıtlar ve olası zaman çizgilerinde düşüncenin ve bilincin
evrende seyahatindeki en muhtemel en keskin algılar olabilir. İşte bu
nedenle belirtildiği gibi kanal bilgileri size zihinsel açılımlar
sağlayarak kendinizde olanı görmenizi sağlayacaktır. Zihinsel açılımlar
düşünülmemiş alanlar ve düşünülmeye kapatılmış kullanılmayan zihin
alanları gibi tanımlanabilir. Bu alanların kapatılmasının
kullanılmamasının ve işletilmemesinin en önemli nedeni Tanrı kavramını
düşünmenin tabulaştırılması ve kavramın sınırlanması ya da daha geniş
bir perspektifte her hangi bir zihinsel sınırlamadır. Bir nokta da
yaratıcının düşünülmeyerek soyut ve kendinden ayrı bir varlık olark
kabulü kendi varlığının ve oluşunun düşünülmemesidir ve bu da zihni
sınırlayan zihinde büyük bir bölümü belki de kapatan en büyük
sebeplerden biridir. Zihinsel olarak sınır koyulmadığında zihin istediği
veriye ulaşacaktır. Temel prensip budur. Söylenen o ki hepimizin
yaratıcı ve hepimizin bir aynı olduğu kendimizin özgür deneyimleriyiz
biz. Bu durumda bu bilgi bir ölçüde somut doğrulanabilir veriler değilde
zihin açıcı katalizörlerdir.
İnsanlığa ve Dünyaya Müdahale
Burada
şu da var tabi ki. Bu bahsi geçen kanallar şunu da söylüyorlar. Bizler
bilincin evrimini anladık burada olanları gördük, çağrılarınızda duyduk
ve tüm sevgimizle size yardıma geldik. Ve size yardım ederken sizinle
birlikte öğreniyoruz siz de bizim evrimimize yardım ediyorsunuz. Ancak
bilincin evrimini anlayamamış gruplarda var evrende. İşte bunlardan biri
kendi yok olmak üzere olan neslini sürdürmek, kendi çıkarlarını
sürdürmek üzere bin yıllar önce dünyaya gelerek dünyaya ve insan
genetiğine müdahaleler yaptı. Bunu bir ölçüde geçmiş uygarlık izleri,
tarihi kalıntılar, eski yazıtlar, arkeolojik buluntular tüm bunları
inceleyerekte bir ölçüde görebilirsiniz. Bu müdahaleleri neden yaptı.
Söylenen o ki bu yoğunluk geçisi sonrası yaşayacağımız 4. yoğunlukta
yaşıyorlardı. Bulundukları yerden üst yoğunluklara giden yolu ve
anlayışı kazanamışlardı. Varlıklarını içinde bulundukları 4. yoğunlukta
sürdürmek ve çoğalmak istiyorlardı. Bu nedenle yoğunluk geçisi sonrası
dünyada kendilerine yaşanabilir bir ortam ve bilemediğimiz şeyler
tasarlıyorlardı. 4. yoğunlukta bizim üzerimizde denetim kurabildikleri
bir geleceği tasarlamaya çalışıyorlardı. Ve hatat belkide kendilerini
bize Tanrılar olarak takdim etmeyi planlıyorlardı. Dünyanın çevresine
yerleştirdikleri bir manyetik ızgarayla ruhsal enerjimizi emiyorlardı ve
bu ızgarayla ve üzerimize yerleştirdikleri görünmez çiplerle
duygularımızı kontrol ediyorlardı. Anlatılan oydu ki programlanmıştık,
manipüle diliyorduk, kontrol ediliyorduk. Kutsal kitaplarımızdaki şeytan
kavramı ve sembolizması gelişmiş bir uzay uygarlığı masalı olarak
çıkıyordu karşımıza. Ama söylendiğine göre bu bir drama ya da kurban
olma durumu da değildi. Doğal süreçti. Kendi seçimimizdi. Ruh, öz
sonsuzdu ve bilinç ve madde öğrenmekteydi. Bu
koşulları yaratan ve tanımlayan bilincin kendisiydi öğrenme
süreciydi. Varolan her şey derslerdi. Bunu yaratan bilinç, kendinden
daha fazla öğrenmek için ya da deneyim çeşitliliği yaratmak için, belki
de geçmiş hatalarını görmek için böyle bir ders hazırlamıştı. Bize zor
ve anlaşılmaz gelse de her nasılsa bunu kendi seçimiyle isteyerek
yapmıştı. Bu durumu dramatik olarak görmek
3. yoğunluk algısıydı ve bilakis varlık bunu deneyimlemek için bu
koşulları tanımlamıştı.
Yine de bu durumu bir drama olarak
görebilir ve evrende iyiler yok mu ve müdahale edebilecek kimse yok mu
da diyebilirsiniz. Özgür irade dediğimiz bir yasadan bahsediyor
kanallar. Varlığın kendi öğrenme döngüsü nedeniyle diğer bilinçlerin
kişisel derslerine müdahale etmemesi oalrak tanımlıyorlar. Sizler de
hayvanlara müdahale ediyorsunuz. İkinci dünya savaşında Yahudilerde
yardım çığlıkları gönderdi ancak onları sizin neslinizden koruyamazdık
aksi taktirde öğrenemezdiniz gibi örnekler veriliyor. Öğrenme döngünüze
müdahale etmiş olurduk. Ama sizin anlamadığınız şekilde bir oyun/savaş
var ve devam ediyor ve geçmişe farklı yollarla müdahale ve yardım edildi
ve size farklı yollarla yardım ediliyor. Bunlarda birtanesi bilgi ve
bilgilendirme. Diğeride ışık ailesi olarak tanımlanan dünyaya yardım
amacıyla gelmiş fiziksel olarak dünyada bulunan, dünyada bedenlenmiş bir
ruh topluluğu. Bu topluluk frekans taşıyıcılar olarak dünyanın
titreşiminin yükselmesine yardımcı oluyor. Bu nasıl oluyor
diyebilirsiniz ancak dünyada bulunarak daha yüksek bir frekansı
tutuyorlar ve değişime yardımcı oluyorlar. Ve şu an gündemde olan
dünyadışı ifşaat ve yardım beklentileri genelde bu noktadan insanlığa
yapılan müdahaleden ve bunun giderilmesi ve sonlandırılması
beklentisinden kaynaklanıyor.
2012 Meselesi ve UFO ve Dünyadışı İfşaatları, Konfederasyon, Cabal ve Diğerleri
2012
tarihi bir delinin bir kuyuya taş atması meselesi gibi. Tam olarak ne
kanal bilgilerinde ve ne de benim Yeni Çağcı dediğim grubun
literatüründe bu tarihle ilgili bir son ya da bir felaket beklentisi
var. Ama bir ölçüde ve bir noktada da hiç yokta değil. Şu var ki 2012
tarihi bilinçte toplu bir uyanış, dünya dışı ifşaatı ve felaket ve
değişim beklentilerini yükseltti. Ve bir yandan da bu tarihle ilgili
yapılan spekülasyonlar nedeniyle çok fazla beklenti yaratıldı bunların
sonuçlarını bilmiyoruz ama bekleyip göreceğiz. Ama bu yıllarda dünyanın
üst yoğunluğa uyumlanmasının sürdüğü ve kesin bir tarih olmamakla
birlite boyutlar çarpışması olarak tabir edilen olayın bu yıllarda
olacağı geçmişte söylenmişti. Ve kanal bilgilerindeki tarihlemelerin
değişken olduğu her seferinde dile getirliyor. Zaman bir şekilde
eğrilebilen bükülebilen ve değişen senaryolarla dolu bir yapı olarak
anlatılıyor. Bulunduğumuz noktada 2012 ile ilgili herhangi öngörüye
sahip değiliz ve kanal bilgilerinde bu tarih ile ilgili herhangi bir
kehanet bulunmamaktadır.
Şu anda dünyada bir çok
kanalda ve kaynakta bir süredir dünyaya yardımdan ve dünyadışıların
ifşaatından söz ediliyor. Bu kanallarda dünyaya müdahale eden grubun
dünya işbirlikçileri olarak sunulan Cabal isimli bir örgütlenmeden ve bu
örgütlenmenin tutuklanmasında ve ifşasından da söz ediliyor. Ben kendi
adıma neler olup bittiğinden emin değilim ve bu kanalların
güvenilirliğinden de emin değilim açıkçası ve beklentisizlikle
bekliyorum. Eğer tüm bu tutuklamalar ve ifşalar olursa herkes gibi
göreceğim bende olmazsa da hayal kırıklığına da uğramayacağım. Gizli yer
altı örgütlenmeleri ve müttefiklerden bahsediliyor eğer onlardan biri
olsaydık biliyor olurduk değil mi? Ancak kendisinin direniş haketi adına
konuştuğunu belirten cobra isimli biri tarafından bir blog açıldı. Portal 2012
ve oldukça ikna edici görünüyor. Şu an Cabal oalrak belirtilen bu
organizasyonla tesli mpazarlığı yapıldığı öne sürülüyor. İletişimin ve
ilk temasın yıl sonlarında birleşmiş milletler aracılığıyla olacağını
iddia ediyor. Toplu meditasyonlar organize ediliyor ve oldukça geniş bir
okuyucu kitlesi var. Tüm bu bilgi çerçevesiyle yorumlarsak tüm bunlar,
dezenformasyon olabileceği gibi bir çeşit ders ve toplu karmada
olabilir. Açıkçası emin olamamakla yinede birlikte olumlu dileklerimizi
paylaşıyoruz ve meditasyon uygulamalarıyla niyetlerimizi
birleştiriyoruz.
Ve Konfederasyon, Galaktik
Konfederasyon diye tabir edilen yapılanma bir dünya dışı zeki yaşam
organizasyonu ve dünya çevresinde konuşlanmış bir UFO filosundan söz
ediliyor ve bize yardım için geldikleri belirtiliyor. Bizim birleşmiş
milletlerimiz gibi. Ama umarım bizim birleşmiş milletlerimiz gibi
değildir. Muhtemelen iç işlerine müdahalede etmiyorlardır. İnternette bu
konuda içerik bulunabiliyor.
Son olarak yeni çağcılara söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Tamamen
kanallardan aldığım düşünce yapısıyla alternatif bir yorum yapacağım.
Bunu şimdide ve değişken zaman eğrilerinde bir ihtimal olarak
yorumlayalım. Benim nihai düşüncem değildir. Çok boyutlu düşünme ve
zihnin ihtimaller penceresinin genişletilmesinden ve bilincin evriminden
söz ediyoruz çünkü.
Tüm fiziksel beklenti ve kehanetleri
sıfırlayalım. Fiziksel yoğunluk değişimi de dahil. Sıfır beklenti sıfır
yıkımdır. Beklentilerimiz yıkıldığında sıfırlanır. Bu durumda belki de
biz sıfırlayamıyorsak yıkım sıfırlayacaktır. Elimizde düşümüz, inancımız
ve bilgimiz ve kalmalı bu durumda. İşte böyle bir durumda almamız
gereken ders ne bunu düşündük mü? Biliyor, inanıyor ve düşlüyor muyuz?
Bütün beklentilerimiz yıkıldığında ve sıfırlandığında ne yapacağız? Eğer
düşlüyorsak ve inanıyorsak yaratacağız ve yaşayacağız demektir. Eğer
hepimiz birsek kendimizden başka kimse bize yeni çağ vaat etmiyor
kendimize vaat ediyoruz. Kanalların söylediğine göre kendimizden
başkasını kanallamıyoruz. Ortak düşümüzü kanallıyoruz. Bu düşü yaşamaya
hazır mıyız? Önemli olan ruhsa, ve süreç bilincin evrimiyse neden
fiziksel süreçlere
odaklanıyoruz. Neden dünya değişimlerine fiziksel süreçlere
odaklanıyoruz. Göklerden kimse gelmese ve yardım etmese bile tüm yardım
bilgi olsa bile bilincin evrimi bizi bu noktaya getirse bile bu düşü
yaratmaya hazır mıyız? Beklenti içinde yoğunluk değişimimi bekleyeceğiz.
Beklentisizce yoğunluk değişimimi yaratacağız.Tüm bunlar birlik
bilincinde kendi ayrılığımızı gösteren büyük dersler olamaz mı?
Eğer beklenti varsa yaratım durur. Kasyopya Transkriptleri.
Kanal Bilgilerindeki Evren ve Tanrı İlk Yaratıcı Algısı ve Temel Anlatımlar
* Deniliyor
ki ilk yaratıcı kendinin keşif yolculuğuna çıkarak sevgisiyle tüm
varlığa bilincini bağışladı. Ve ilk yaratıcının yolculuğunda her şey ilk
yaratıcıdır. Bizler onunla biriz ve oyuz aslında ve kendi deneyimimizi ve yolculuğumuzu
zenginleştirirken onu besliyoruz.
* Kendimizi kendimizin içinde
bulmalıyız. Yolculuğumuzu kendi içimize yapmalıyız. Bizi elimizden tutup
götüremeyceklerini bilgi vererek yardım ettiklerini ve yolu
gösterdiklerini, ipuçlarıyla öğrenmemize yardım edebileceklerini
belirtiyorlar.
* İlk yaratıcı tarafından hepimiz sonsuz ve koşulsuz seviliyoruz. Kendimizi yargılayan ve cezalandıran kendimiziz.
* Geçmiş, gelecek ve şimdi bir arada yaşanıyor. Sıfır zaman ve geçmiş gelecek ve şimdi değişken.
* Varolan her şey derslerdir. Birlikte öğreniyoruz.
* Evren yedi yoğunluktan oluşmaktadır. İçinde bulunduğumuz fiziksel dünya ve insanlar 3. yoğunluktadır.
* Üçüncü boyutun yoğunluğunu azaltarak bedenin şimdiki gibi katı bir
durumda olmayacağı daha yüksek boyutlara geçebilmenizi olanaklı kılacak
boyutsal bir değişiklik gerçekleşmek üzere.
* Boyut sınırı herşeyi kapsayan enerji realitesi değişimini izliyor. Gezegeniniz, boyutlar arasında yolculuk yapıyor.
* İnsanlık dünyadışı bir uygarlığın müdahalesi ile genetik olarak değiştirilmiş ve sınırlandırılmıştır.
* Karma Yasası : Kader. Yeniden yaşamlarda derslerin öğrenilmesi ve dengelenmesi.
*
Akaşik Kayıtlar : Evrenin bilgi ve kayıt bankası gibi tanımlanıyor. Tüm
olası paralel geçmiş ve gelecek ve şimdi ihtimalleri olarak algılıyorum
bunu.
* Özgür İrade Yasası : Tüm varlık bilincinin kendisi
olduğunun ve bunun bir öğrenme yolculuğu olduğunun farkındalığına
erişmiş varlığın diğer varlıkların öğrenme sürecine müdahaleyi
bırakması.
* Zaman Eğrileri :Muhtemelen tüm olası paralel gerçeklikleri ifade ediyor.
* Sıfır Zaman- Big Bang bilinci.
* Zaman/Mekan : - Yanılsama,
* Dersler : Öğrenmek keşfetmek isteyen varlığın bu süreçte kendine öğretebilecek farklı koşullar tasarlaması
* Kanal-Kanal Bilgisi : Zaman mekan ötesi iletişim. Zaman mekan ötesi bilinç iletişimi
Kanal Bilgilerindeki Düşünce Yapısı İle Resmi Dinlerin Algılarını Buluşturmak
Resmi dini algılara sahip insanlara ne söylemek istersiniz?
Açık ve dürüst bir şekilde konuşmak, sonra endişelerini ifade etmek ve
dikkatli bir şekilde uyarılarda bulunmak müdahale değildir. Hata, kişi
emirsel eylemlerde bulunmaya çalıştığında yapılıyor.
Kasyopya Transkriptleri - (Kanal Bilgisi)
Açık ve dürüst bir şekilde konuşmayı deneyeceğim.
Müslüman
bir ülkedeyim ve bu inançla büyüdüm ve yetiştim. Ülkemde tasavvuf gibi,
vahdet-i vücud gibi bir öğreti ve kavramlar da vardı. Bunlarıda
inceledim tabi. Mevlana, Arabi, Gazali hepsine baktığımızda varlığın
birliği ve bütünlüğünden söz ediyorlardı. Bütün kutsal metinler
yaratıcının birliğini ve özünde iyi ve doğru yoldan gitmeyi tavsiye
ediyordu. Mevlana birlik ve sevgi yolundan bahsediyordu. Diyorlardı ki
ariflerin dini olmaz - tanrı katında bir din vardır, bir kitap vardır.
Bu durumda varlık birse ve bütünse hepsi ariftir diyorlar özde, ariflik
bunun farkına varmakta o halde. Arabi diyordu ki ben aşk dinini vaz
ediyorum. Önceleri bende dini inanışımla tüm bu okuduğum şeyleri
örtüştürmeye çalıştım kimi zaman kabullendim kimi zaman reddettim. Kendi
adıma belirli çatışmalarda yaşadım. Ama bu bilgilere karşı bir çekim ve
yakınlık hissediyordum bu nedenle ön yargısızca, inanç ve kabul ekseni
dışında tutmaya çalışarak hatta örtüşmeye çalışarak okumaya devam ettim.
Yukarıdan
da anlaşılacağı gibi, kanal bilgilerince ve yeni çağ bilgisi
okuyucularınca tüm resmi dinler bugünlerde bu bilgilerin alındığı gibi
gelecek benliklerimizden başka bir bakış açısıyla dünya dışı zeki yaşam
formlarından alınmış kabul edilmektedir. Sorarsanız ve açık ve dürüsüt
bir yanıt alırsanız; Resmi dinlerin aynı şekilde duyarlıklı kanallarca,
yüksek yoğunluklara ve kaynaklara erişebilen bilinçlerce, iyi niyetle
insanlığa bilgi ve ışık getirmek amacını taşıyan iyi niyetli ve güzel
insanlarca kurulduğu ancak geçen yıllar içinde çok fazla bozulduğu ve
kirletildiğini düşündüklerini söyleyeceklerdir. Bunu açıkça belirtmek ve
yazmak istiyorum çünkü en büyük ikilemlerimizden biri bu. Kendi adıma
bu ikilem kalksınisterdim. Taraf seçmeyen doğrunun tarafı varsa her
tarafıdır. Her ne kadar özgür irade desekte insanlara bir ölçüde bunu
anlatmak istiyoruz çünkü hissettiğini paylaşmak ister herkes. Birlik
bilinci ve sevgi temelli bir düşünce yapısının bilince kattıklarını
görüyoruz ve ilerlediğimizi hissediyoruz çünkü. Bu anlayışı iletmeyi
anlatmayı sınırlayan şey dini algılar ve bu düşünce yapısı bir ölçüde
dinlerin kapsamı dışındabelki. Bu bilgi ve düşünce yapısı tam anlamıyla
incelendiğinde ve genel dini anlayış, kavrayış ve sınırlamalarla
değerlendirildiğinde özellikle bu coğrafyada belki şeytani bir faaliyet
olarak bile algılanabilecektir bununda farkındayım. Esasen tüm
kanalların anlattığı da bu. İnsan zihnini sınırlayan en büyük ikilemde
bu. Ben her iki tarafıda kendilerini anlamaya çağırıyorum. Yolumuz
birlik yolu. Ben yeterince anlatamadığım için kendi adıma özür
diliyorum. Çünkü artık bunun hiçbirimizin özgür iradenize bir müdahale
olmadığının artık farkındayım. Çünkü şunun hepimize ve her birimize
üzerine basarak söylenmesi ve tanımlanması gerektiğini düşünüyorum.
Yaratıcıdan ayrı değiliz. O bizim dışımızda bizden ayrı bir varlık
değil. Evet, saçmaladığımı düşüneceksiniz. Evet bir kısmınız inançsız ve
sapkın olduğumu da düşüneceksiniz. Ama değilim. Bu yukarıda bahsettiğim
grup kendini yaklaşık olarak şöyle hissediyor. Dünyanın yuvarlak
olduğunun farkında olan Galileolar gibi. Eğer dürüstçe tanımlamalarını
isteseydiniz. Evet dünya yuvarlak ama size ispatlayamayız derlerdi ve
aslında bunu ispatlayamacağımızı bildiğimiz için hiç konuşmuyoruz
derlerdi. Doğrunun ve yanlışın ötesinde lütfen bunu değerlendiriniz.
Eğer birleştiriciler ve doğrucular sizlerseniz lütfen sizler bize yardım
ediniz ve bizi yanlışyanız. Tüm saf ve iyi niyetinizle tüm kanal
bilgilerini ve bu çatıyı ön yargısızca inceleyerek akil ve mantıklı
çıkarımlarla değerlendiriniz. Peki buna da sıcak bakmıyorsunuz ve bu
şeytani bir tuzak mı diyorsunuz. Tüm bunları üç ya da beş harfliler
yazdırdı diyorsunuz. O zaman ya düşman biziz. Ya düşmandan kurtarılması
gereken dost biziz. Düşmanın silahıyla silahlanınız. Yine bu bilgi
çatısını değer vererek inceleyiniz. Din bilgini, dindar, vs.
olabilirsiniz. Hepimiz bilgiyle ve sevgiyle silahlanalım ve
birbirimizle sadece bunlarla savaşalım. Çünkü hepimizin
ihtiyacı olan bu. İnsan nesli kaç bin yllık bilmiyoruz. Bildiğimiz resmi
dinler bir kaç bin yıllık. Ve bize diyorlar ki. Okuyun , araştırın,
öğrenin ,düşünün, bilim yapın. Eğer tüm anlatılanlar yanlışlarsa
bile bildiğiniz tüm doğrularla savaşabileceğiniz yanlışlardan neden
korkuyorsunuz. Neden tüm bunları yazdığım konusuna gelince işte bu
nedenlerle. Bu satırlarda egomun payı da olabilir evet tüm samimiyetim
ve iyi niyetimle bunu düşünerek ve buna inanarak açıklık ve dürüstlükle
kendimi ifade etmek ve endişelerimi dile getirmeyi deniyorum. Bu
satırları okuyan tüm herkese seleniyorum. Tasavvuf düşüncesinde vahdet-i
vücud, yeni çağ düşüncesinde birlik bilinci olarak tanımlanan bilinç
durumu, kendini yaratıcıyla birlik düşünme büyük yaralarımızın ilacı
neden olmasın. Bunun kattığını hissettim ve hissediyorum.
Daha
açık bir ifadeyle ne anlatmak istiyorum. Kanal bilgilerini okuyan,
ruhsal, spritüel, yeni çağcı, ışık işçisi, vb. dediğimiz bu düşünce
yapısına bu anlayışa ve bir ölçüde bu inanışsa sahip kimseler algı
durumlarına göre yaklaşık olarak şunları düşünüyorlar.
Düşünce
Yapısı 1: Bu dünyaya, gezegene ve ruhlara yardım etmeliyiz.
anlatılanlara göre buraya bu nedenle geldik. Onlara birlik bilincini ve
yaratıcıyla bir olduğumuzu ve hepimizin sevildiğini anlatmalıyız.
Düşünce
Yapısı 2 : Onlara yardım etmeliyiz ancak buna inanmıyorlar. Keskin ve
takıntılı inanç çemberlerine hapsolmuşlar. Çevrelerine kırılamaz
duvarlar örmüşler. Üstüne üstlük tüm bunları anlatmaya çalışmamız
durumunda incinen ve sapkınlıkla suçlanan ve dışlanan da biz oluyoruz.
Bu
noktada bir kısım genele karşı acıma hissediyor, bir kısım şefkat ve
yardım etme isteği duyuyor, bir kısım kendini seçkin ve özel bir bilgiye
sahip bir elit olarak görüyor belki çünkü herkesin egosu var ve
tuzaklar ve dersler hepimiz için..
Düşünce Yapısı 3 : Özgür irade
kavramı var. Kimsenin bilincine ve seçimine müdahale etmemeliyim. Tüm
bunlardan insanlara bahsedemem .Ayrıca bana deli derler. Dışlanırım,vs.
Ben kendi gemim deyim. Ve genel düşünce yapısı bu. Anlatmak istediğimde o
ki size bunları anlatan birine rastlarsanız niyeti esasen temel düşünce
yapısı düşüncelerini size empoze etmek değil size yardım etmektir.
Düşünce Yapısı 4:
Aslnda
uzatmaya gerek yok. Tüm bunları neden yazıyorum. Bu insanların bir
bölümü çoğunluğu kurtarılmayı bekleyen zavallılar, bir bölümü
kendilerini seçkin ve özel olarak yükseltilecek bilinçler, başka bir
bölümü bu ve buna başka karmaşık düşünceler duyuyor olabilir. Ama temel
bu değildir. Bunlar istisnalardır. Her yerde ve her şeyde olduğu
buradada birlik ve uzlaşı sağlayamadığımızı görebilirsiniz. Ancak genel
yapıda birlik ve sevgide uzlaşıyorlar. Uzlaşabiliriz. Yeni Çağ felsefesi
birlik felsefesidir. Birlik düşüncesi dinler ötesidir. Dinleride
kapsayan bir evrensel kümedir. Görmek ve anlamak isteyen bunu böylece
görür. Belki tam bu noktada bir ölçüde de kırıcı, dökücü sözler
ediyorum bunları düzelteceğim. Kendimi de incitmek istemem. Kendimden
özür diliyorum. Ama yukarıda da dedim ya kendime kendimi nasıl
anlatırım. Dik kafalıyım, inatçıyım. Ve tuttuğum tuttuk. Ve bu postu
kırık, dökük ve tamamlanmamış ve hatalarla dolu da olsa da yayınlıyorum
ki kendi samimiyetimi aktarayım. Güvenilirlik bir yana. Düzelticiler
sizlerseniz siz düzeltiniz. Ben doğru yoldayım. Ben düzelticiyim
diyenler sizlere sesleniyorum. Şaşmaz gerçek ve bilgiyle donandım diyen
kendim sana sesleniyorum. endişem odur ki beni duymuyorsun. Sadece beni
duymanı isterdim.
Metin düşünce yapısında kullanılan Kanal Bilgileri Kaynakları
Genel
olarak, 6. yoğunluk olarak belirtilen Ra Bilgileri, Pleiades Bilgileri (
Şafağı Getirenler) ve Kasyopya Transkriptleri düşünce yapısı baz
alınmıştır. Merak duyanlar inceleyebilirler. İnternette aranması
durumunda tamamına ulaşılabilecektir.
Öte yandan Yeni Çağ, kanal
bilgileri, yoğunluk değişimi ile ilgili bilgi ve anlayış çatısı bir kaç
sayfayla özetlenemeyecek kadar geniş bir yelpazedir.
Son Not
Bu metin geçmiş, gelecek ve şimdide yapılan özgür
editlerle sonsuz ve sınırsız düzenlenecektir. Anonimdir. Düzeltilebilir
ve paylaşılabilirdir. Telif hakkı yoktur. Okuyucu tepkileri bu nedenle
önemlidir. Ve eğer tüm bilinçler birbirimize bağlıysak yorum yazmaksızın
içsel tepkilerinizde değerlidir.
Neler olduğunu ve
olacağını bilmiyorum ancak değişimi ve bilincin evrimini deneyimlediğimi
hissediyorum. Neler olduğunu hep birlikte bekleyip göreceğiz.
0 yorum:
Yorum Gönder