Size, dersinizin otorite
olduğunu söylemiştik; kendi kendinizin otoritesi haline gelmek ve karar
sürecinizi hükümettekilere, ebeveynlerinize, öğretmenleriniz ya da
tanrılara bırakmaya son vermek olduğunu. Dünya halkının özerk olmasının
zamanı gelmiştir. - Şafağı Getirenler - ( Kanal - Yüksek Kaynak Bilgisi )
Açık
ve dürüst bir şekilde konuşmak, sonra endişelerini ifade etmek ve
dikkatli bir şekilde uyarılarda bulunmak müdahale değildir. Hata, kişi
emirsel eylemlerde bulunmaya çalıştığında yapılıyor. Kasyopya Transkriptleri ( Kanal - Yüksek Kaynak Bilgisi)
Geleceğe - Şimdiye - Sevgi Yazmak
Yukarıdaki
yazıyı okuduysanız muhtemelen Yeni Çağın ne olduğunu anlamamış
olabilirsiniz. Çünkü bende bilmiyorum. Çünkü üzerinde uzlaştığımız ya da
ne olduğunuz bildiğimiz, oturmuş, temelli, bir bir yeni çağ düşüncesi
de yok aslında. Bir bilinç, realite ve yoğunluk değişimi yaşayacağımızı
öngörüyoruz özetle ve heyecanla bekliyoruz. Konuyu bilmeyen okuyucunun
okurken yaşadığı karmaşayı bizde yaşıyoruz ne bu ve ne olacak halini.
İşte bu nedenle düşüncelerimizi, enerjimizi, bilgimizi, isteğimizi bir
araya getirmemiz ve birleştirmemiz gerekiyor sanırım. Ve tüm bu olan
bitenleri birlikte keşfetmemiz ve cevaplamamız gerekebilir. Bir birimizi
tamamlayabilir ve bütünleyebiliriz, birbirimizin eksiklerini
tamamlayabiliriz. Ama bunun için birlikte çalışmalıyız.
Yukarıdaki
yazı aslında karmakarışık bir dünyada bilgiden yoksun olarak
yaşadığımızı, çevremizi saran onca karmaşa ve tutarsızlık içinde
ayrıştığımızı; birlikte, bir araya gelerek kendi ortak küresel
bilincimizi, inancımızı ve değerlerimizi kuramadığımızı ve ne yapıyor
olduğumuzu da bilmediğimizi açıkça göstermektedir. Bilgiden yoksunuz.
Birlikten yoksunuz. Gerçeği bilmediğimizi kabul ediyoruz.
Bu
yazı, gerek kişisel bilinç ve algı ve gerekse toplumsal bilinç ve algı
olarak üzerinde uzlaştığımız ortak bir bilgi ve yol taşımadığızı bize
aynalamaktadır aslında. Büyük ölçekte, amaçsız, bilinçsiz ve bilgisiz
bir yedi milyarız. Ve yaşıyoruz. Ve hala yaşıyoruz. Bir kısmımız bir
şeyler keşfetmeye ve öğrenmeye çalışıyor. Ancak tekil ve bağımsız. Bir
kısmımız inanç ve düşünce çemberleri içinde sınırları çizilmiş bir
beklentisizlikle yaşıyor. Bir kısmımızda işte yukarıda olduğu gibi
dünyadışı kaynaklardan alınmış ve üzerinde uzlaşılamamış karmaşık bir
bilgi yumağının içinden kendine bir yol haritası çıkarmaya çalışıyor.
Karmadan, kaderden söz ediyoruz. Ve bu sistemin bize eksiklerimiz
gösterdiğinii almamız gerken dersleri yaşattığını söylüyoruz. Ya tüm bu
olanların hepsi gerçeklik değil karmaysa, kaderse düşündük mü?
Toplumlar,
gruplar, ırklar, dinler ve saymak bile istemediğin onca alt kimlik,
düşünce grubu vs. yollarla bölük pörçük yaşıyoruz. Birbirimize
bakmıyoruz. Her birimizin aslında diğerimiz olduğunu, aynı tür
olduğumuzu görmüyoruz. Bir hayvan grubuna baktığınızda muhtemelen birini
diğerinden ayıramazsınız. Hepsi attır ya da hepsi aslandır.
Sorunlarımız, problemlerimiz her ne olursa olsun ortak bir bilinç ve
amaç sahibi olarak bilgiye ve yaşamın gerçeğine, öz keşfine erişmek gibi
bütüncül bir istek geliştirmiyoruz. Her birimiz bireysel olarak ya da
küçük gruplarla bir şeylerin ucundan tutmuş ilerlemeye çalışıyoruz.
Hükümetlerimiz ve devletlerimiz daha iyi silahlar ve daha fazla güç için
teknoloji ve bilgiyi arıyor. Bireysel olarka bizlerse daha fazla
kazanmak ve refah için yeni yaratımlar peşindeyiz. Tüm bunları birleşik
insanlık olarak, bütün olarak daha yukarıya yükselmek, doğayla, hayatla,
evrenle, tüm varlıkla daha bütünlüklü bir hayat yaşamak amacıyla
yapmıyoruz. Bütünsel olarka, bütünün gerçeğinden haberdar değiliz.
Evrende ne olup bittiğini bilmiyoruz. Kutsal kitaplarımız, eski
metinlerimiz, bilimsel araştırmalarımız parçaları bir araya getirerek
oluşturduğumuz bakış açılarımız var ve bize bütünlük içinde bir
perspektifte sunamıyorlar açıkçası. Her birimiz kendi gemimizdeyiz ve
kendi gemimizi yüzdürmeye çalışıyoruz.
Her birimiz bir diğerimize
aynayız aslında, tüm toplum, tüm gerçeklik aynamız. Bizler, tek ve ayrı
olarak bütünsel bilinçten ayrı yaşamıyoruz. Biz birliğiz. Kendimizle
birlikte bütünü de değiştirmeli, kendimizle birlikte bütünü de
bilgilendirmeli, kendimizle birlikte bütünü de değiştirmeliyiz. Müdahale
ediliyormuşuz. Kısıtlanıyormuşuz. Belki de kendimize müdahale ediyoruz.
Hepsi biz ve hepsi bir değil mi? Kısıtlanıyormuşuz, belki de kendimizi
kısıtlıyoruz. belki de karma ve ayna da bu. Yukarıda bizi kısıtlayan ve
müdahale eden bir uygarlık varsa bile büyük resimde, birlik bilincinde
bu bir ders ve belkide karma öyle değil mi? Belki de o uygarlıkta diğer
benliklerimizin bir yansısı düşündük mü? Belki değil, belki var, belki
yok ama gerçek niyetle bir araya gelerek birlikte gerçek ve kesin bir
cevap bulmayı denedik mi? Denedikte başaramadık mı?
Sınırlarımız nedeniyle bir diğerimize hayata bakış açımızı bile
yansıtamıyoruz. Birbirimizle konuşamıyoruz bile. Bu inancı ve düşünceyi
ailemizle en yakın çevremizle bile paylaşamıyoruz. İkincil bir gerçeklik
gibi perde arkasında yaşıyoruz belki. Her bir diğeri aynamız aslında.
Birbirimizden saklandığımızın, birlikte bir araya gelerek bir şeyler
yapmaya çalışmadığımızın aynası. İnançlarımızı, değerlerimizi, düşüncelerimizi,
duygularımızı, kendimizi diğerleriyle yeterince açık ve dürüst olarak
paylaşmadığımızın aynası.Kendimizi ifşa etmediğimizin aynası.
Nasıl
oalcağını bilmediğimiz bir şekilde bilinç algısının yada fiziksel
yoğunluğun değişeceği bir 4. seviyeye geçeceğimizi kabullenmiş olsak
bile orada neler yapabileceğimizi bilmiyoruz, öngörmüyoruz ve
bekliyoruz. Evet belki de olması gereken bu ancak yine de deneyebiliriz.
Gökten gelenlerin rehberlik edeceği beklentisiyle yaşıyoruz. 4. seviye
bir kurtuluş ya da cennet olark tanımlanan bir yer mi? Var oluş ve
bilincin evrimi devam etmeyecek mi? Kontrol, manipülasyon ve dualite
içindeysek tüm bunlar orada sona mı erecek. Orası bir cennet mi?
Anlaşılan o ki orada da sorularımız ve sorunlarımız olacak. Dersler,
dualite ve öğrenme devam edecek. O halde neden bir araya gelerek öğrenme
ve gelişme sürecimizi hızlandırabilecekken beklentilerle zihnimizi
koşullayarak gelişimimizi kesintiye uğratıyoruz. Belki yüzbinlerle
oturmuş ifşaat bekliyoruz. Niyetlerden sonra, fiziksel ve zihinsel
olarak bir araya gelmiş yüzbinler olsaydık belki de her şeyi biz
değiştirmiştik. Belki de görmemiz ve öğrenmemiz gereken ders bu. Birlik
ve bütünlük, inanç kombinasyonu, birbirimize olan bağlılığımız, sevgimiz
ve açık niyetimiz gibi erdemleri biz kurmadan onlar gökten gelse bile
büyük bir karmaşa ve kaos yaşamayacak mıyız. İnsanlara gelip dini
kitaplarınızın bir kısmı bizim bir kısmıda ve size müdahale eden bir
uygarlığın bozuntuya uğrattığı bilgiler. Size bin yıllar boyunca
müdahale edildi mi diyecekler. Ne olacak. Beklenti bu mu? Bütün yaratıcı
düşüncesi ve inancı bir anda çökmüş insanın şokunu düşünür müsünüz? Tüm
bu oluşabilcek şoku ve negatif titreşimi korkuyu kim ve ne absorbe
edecek. Kanımca birlik düşüncesi ve dünyadışılarla ilgili bu fikirler
tüm dünyaya onların gelişinden önce belki de bilimsel, zihinsel
kanıtlarla aşamalı olarak sunulmalı.
Kasyopya
Kanalı şimdinin değişken olduğunu ve evrensel sorulara değişken olmayan
evrensel cevaplar verebildiklerini, konu kişiselleştiğinde cevabın
bozulduğunu belirtiyorlar. Ayrıca her şeyin bir ders olduğunu. Buradan
hareketle ders olarak koşulları bir ölçüde tanımlanmış bir gerçeklikte
yaşadığımızı düşünerek derslerle çakışan gerçeklik ve evrensel gerçeklik
olarak iki kavram çıkarıyorum. Ve derslerle çakışan gerçeklik evrensel
gerçeklik değil ve bu nedenle cevplar kesin değil ve kırılıyor. Ama
yine de bizim realitemizde?, karma realitesinde?, bir ölçüde gerçek...
Şimdi, sonsuz ve sınırsız şimdide her şey değişkense düşünce pratiği için olası gelecek ihtimallerini sıralayalım.
*
Dünyadışılar gelecek bize bilgi ve teknoloji verecekler, siz birsiniz
ve hepiniz yaratıcılarsınız diyecekler, hep birlikte güle oynaya mutlu
olacağız.
* Dünyadışılar gelecek bize siz birsiniz hepimiz
yaratıcıyız işte gerçeği öğrendiniz şimdi kaderinizle başbaşasınız diyip
gidecekler.
* Dünyadaki tüm müdahaleci dünyadışı işbirlikçileri
tutuklanacak, dünyadışılar gelecek, gerçek ifşa edilecek, yeni ekonomi
ve yeni teknoloji gelecek, boyut değiştireceğiz, mutlu olacağız.
*
Dünyadışılar gelecek bizi gözümüzü boyayarak, mucizeler gösterek
kandıracaklar iyiler olduklarını söyleyecekler ve bizi fethetmeyi
deneyecekler. Türlü oyunlar sahnelecek.
* 3. seviye ve 4. seviye
birbirinden ayrılacak, 3. seviye büyük bir yıkıma maruz kalarak yeniden
başlayacak. 4. seviyeye geçen az sayıda insan yeni bir dünyada
keşfederek yollarına devam edecekler.
* 4. seviye ye geçişte
dünyada hiç bir değişim olmayacak tüm değişim bilinçte olacak, kendimizi
tüm oluşla bir ve bütün gören ve böyle anlayan bir bilinç
geliştireceğiz ve ona ereceğiz. Bu arada belki de 3. seviye için
görünmezler olacağız.
* Bütün bunlar bir kurgu ders ve yazılım ve
oyun gibi. Birlikte yazdığımızı ve birlikte oynadığımızı anlayacağız.
Tüm bu olanın bitenin farkına varcağız. Oyunu bitirip yeni bir oyuna
geçeceğiz.
* Tüm bu olup biten bir tür oyun ya da gerçekliğin
kuralları böyle ve karma ve çekim yasası nedeniyle gerçeklik kendini
kanallarda bize böyle ifade etti ve aslında parçaları bir araya
getirirsek bu masalın bir ve bütün olmamız birbirimize dönmemiz ve
birlikte evrimleşmemiz gerektiğini anlattığını görüyoruz.
*
Dünyadışılar gelmeyecekler, onlar gelecekteki bizlerdik ve bize
kendimizi kurtarmamıza ve bütünleştirmemize yetecek kadar bilgi
verdik/verdiler. Gelecekte göklerde olanlar da bizleriz geçmişimizle
zaman mekan ötesi iletiştik. Boyut geçişinde bir anlık keşişeceğiz ancak
onlarla tam olarak karşılaşmayacağız. Tek yapmamız gereken önce
kendimize bakıp kendimizi bütünlemek sonra da diğerlerine ve tüm topluma
yardım etmek. Er ya da geç bunu farkedeceğiz.
* Bilincimiz
evrimleşecek, aklımız başımıza gelecek birbirimize bakacağız biz aslında
aynı şeyiz diyeceğiz ve birbirimize sarılıp tüm geçmişimizi affedeceğiz
ve yargılmayacağız, ortak bir düşü birlikte yaratmaya başlayacağız.
Ne
olacağını nereden biliyoruz ya da bilmiyoruz. Sınırsız değişkenli bir
gerçeklikte bütün gerçekliklere açık bir perspektifle yaşayacaksak ve
bilincin evrimi bu demekse ve birlikte yaratıyorsak işte bazı
ihtimaller. Açıksa açılalım. İlkokul ders kitabımızda vardı birlikten
kuvvet doğar. Öğretmen eline bir kalem alır ve onu kırar. Eline 12 kalem
alır ve onları kıramaz. Oysa hepsi bir ve aynı kalemlerdir. Bölünmüş su
bir kabı dolduramaz. Bilgi edinmeyi, korunmayı, ilerlemeyi, hızlanmayı
ve hatta yülselmeyi toplu ve birleşmiş yoğunlukta, toplu ve birleşmiş
yoğunlukla denememiz gerekmiyor mu?
Yaratabileceğimiz olası gelecek ihtimallerine bakalım
* Büyük bilincin büyük beklentileri ve çekim karma yasası nedeniyle 2012 yaşanabilecek büyük felaketler.
*
Büyük bilincin büyük beklentileri ve çekim karma yasası nedeniyle
inen/inmeyen UFOlar olan/olmayan felaketler ve değişimler sonrasında
kanallara ve bu akıma ve bilgiye küsme/yıkım. Yeni çağcının UFOcu olarak
etiketlenmsi ve bir daha sen konuşma hani geliyolardı olayı. Hani 2012
şöyle olacaktıcı olması. Karmik ders kendini kurtarma, kurtarıcı
beklememe, kendini bilme. Gerçek inancın, saf imanın beklentiden
arınması. Sapla, samanın ayrılması ve beklentinin yıkımlanması ve
sıfırlanması. Ayrışma+ayrışma, yıkım+yıkım, Ders+ders
* Kertişler
her şey gerçek. Bir uzay savaşı, realite ve gerçeklik boyut değişimi
yaklaşıyor. 3. seviye yerle bir olabilir. Seller olabilir. Denizler
yükselebilir. Kometler yağabilir. Dünya üzerinden büyük bir uzay savaşı,
Kertiş operasyonu izleyebiliriz. Kertişlerin fethettiği insanlar kendi
dramalarını yaşadığı için onları onurlandırıyoruz. Biz 4B ye gidiyoruz
nasıl olsa biletimiz var. İyi Uçuşlar.
* Kertişler gökten
geliyorlar ve sizi kurtarmaya geldik hadi sizi götürelim yıkılacaksınız
diyorlar ama biz kim olduklarını bilmediğimiz için olsun birlikte
yıkılalım diyoruz ve gemilerine binmiyoruz, dünyaya gemiyle gelmedik
gemiyle çıkmayız, giriş kapımız doğumsa çıkış kapımızda ölümdür diyoruz.
"Ruha bak"! ı hatırlıyoruz ve hatırlatıyoruz. Ya da peşlerine takılıp
gidiyoruz.
* Kertişler her şey masal, tüm insanların her biri
bir ve aynı ve bu bir oyun ve bunlar zihne yüklenmiş parametreler.
Bütünlendik. Game Over. New Game.
* 4 B deyiz ve Kertiş
manipülasyonu devam ediyor. Ama burada onlarla eşit şartlardayız ve
birlikte bilinçli bir realite ve eylem planı geliştirmemiz, enerjiyi ve
zihni kullanmayı öğrenmemiz gerekiyor.
Yukarıdaki
masallardan hangisini seçimlediniz. Seçimleme şansınız olsa ve gerçek
seçimlediğiniz gibi yaşanacak olsa hangisini seçimlerdiniz. Gerçeği biz
yaratıyorsak seçimlediğimiz gerçeği yaratmak için gereken bilinç
kütlesinin uyanışı ne kadar sürebilir?
Belki Kertişler
gerçekler ama büyük resimde, üst yoğunluklarda sonuçta bunlar masal ve
dersler olduklarına göre biz uyandığımızda bizim içinde bir ölçüde
masal. Çünkü onlar da aslında biziz. Binlerce ve milyonlarca ihtimal
yazabiliriz. Neden bunlar çıkarılıp kanallara sorulmuyor ve
cevaplanmıyor diyebilirsiniz. Kendimizi, kanallarımızı, bilgimizi
bütünlemiyoruz. Kendimize aynayız ve bölünmüş, ayrışmış, birlik
bilincinden ve sevgiden uzaklaşmış durumdayız. Birlik bilinci ve
gerçeğin istenmesi ve bilinmesi toplam bilinci yeterli değil.
Bunu altını çizerek söylüyorum ki öyle olmalı diye düşünüyorum bilemem
tabi. Yani bu benim yorumum tüm diğer satırlarım gibi. Gerçek her neyse
ne bir perspektif ve katalizör sunmak istiyorum yoksa olan bitenin ne
olduğuna dair hiç bir iddiada değilim ve olamam da. Ama aslolanda bu
kendi ilhamım kanal bilgisi ya da kitap inancı ya da sorgulanmamış
kabuller değil. Küçük büyük ağlarla, birlikte çalışsak, her şeyi okusak,
düşünsek, elimizdekileri bir araya getirsek, yeni kanallar oluştursak,
gerekirse tüm dünya da büyük bir bilinç ve çoğunlukla bir araya gelsek.
Gerçeği arama ve bulma toplam bilincini yaratsak. Gerekirse milyonlar
bir araya gelip celseler yapsak ya da göklerdeyse onları çağırsak. Ama
tüm bunlar birlik ve birliktelik gerektiriyor değil mi? Ve ders ve
bütünlenme kim oldğumuzu anlamamıza bağlı değil mi? Parçaysak parçaları
alabiliyoruz. Parçaysak bize gerçek kendi parçalarını veriyor. İşte
ayna. İşte karma. Kocaman bütün, birleşmiş bir insanlık bilinci tüm
gerçeği ifşa edecektir. Parçalı, elitçi, diğerlerini kendinden dışlayan,
gerçeği tümden saklı tutan grupların tüm gerçeği ne kadar ve nasıl
alabileceğini görüyoruz. Gördük. Toplam bilinçte gerçeği görebilecek ve
realiteyi değiştirebilecek bir bütünlüğe ulaşmayı deneyecek miyiz. Bir
araya gelecek miyiz. Bir olacak mıyız. Birleşecek miyiz. "Bütünlenme, kim olduğunuzu anlamanıza bağlı - Şafağı Getirenler" - Bütünlenecek miyiz.
Karmik
yükler ve karmalar toplu bilinçte şekilleniyorsa geleceği biz
biçimlendiriyorsak tüm bunlar dersler ve karmalarsa, gelecek değişkense
ve yazılmadıysa neden hep birlikte sevgi dolu bir gelecek düşlemiyoruz
ve yazmıyoruz. Anlaşılan o ki 3. seviyede düşündüğümüz biçimlediğimiz
her şey bir ölçüde ve bir seviyede karmik yük. Özellikle başkalarına
müdahale ve sınırlama noktasında en önemli karmik yükler. Neden
başkalarının sınavı ve sınıfı geçemediği gerçeklikler tasarlıyoruz. Bu
bize nasıl bir karma ve karmik yük getiriyor. Öğrenmek için kendimize
gerçeklik ve karma tuzağı mı kazıyoruz. Öğreniyor muyuz bari. Bütün
kanallar öyle dese de görene kadar bir kertiş olduğuna inanmayacağım.
Zihinsel bir Kertiş var evet ama fizikselliğini henüz bilmiyoruz. Bu
benim için bir varsayım ve kanallar varsayımlarla düşünmeyin diyor. Ama
dünyaya ve verilen veriye bakarsak her şey örtüşüyor manipülasyon,
kontrol, programlama ve durumda Kertişlerde gerçek. Ancak şunu
sorgulamak durumunda kalıyorum. Tüm bunlar bizim yarattığımız karmalar
nedeniyle mi gerçek. Yani toplu karmalarla kertişleri gelecekte biz mi
yarattık. Karma dediğimiz sistem zihinsel olarak ya da gerçekliğin bir
yansıması olarak tüm bunları şekillendirebiliyor mu? 2012,2013,2014 bu
yıllarda gerçekleşebileceğini düşündüğümüz
ve hatta inandığımız ve hatta kişisel deneyimler, vb. ile içsel olarak
belki de doğruladığımız bu süreçte, bu yıllarda, dünyanın değişeceği
nedeniyle yeni bir dünya yapma ve yaratma isteğini bırakıyor muyuz.
Uzaylı beklentisi ile kişisel gelişime ara mı verdik ve bekliyor muyuz.
Tüm bunlar kafa kurcalayan büyük sorular.
Yine örneğin,
bir grupla bir ouja tablası başında bir yıl deney yaparak, çekim ve
karmayla toplu bilinçte bir Kasyopya Kanalı ve kaynağı yaratılabiliyor
mu? Ve bu kaynak size evrensel konularda doğru bilgiler, bireysel ders
profillerine müdahale noktasında karmaşık bilgiler veriyor olabilir mi?
Aslında bunu yaparak farklı bir yolla kendimizle iletişim mi kuruyoruz.
Aslında
anlatmak istediğim şu. Tüm bunlar saydığım ihtimaller gerçek olabilir
ya da gerçektir demiyorum. İhtimaller penceremizi genişletmek adına.
Ama, zihinsel evrim ve çok boyutlu düşünme tüm bunları sormayı ve bir
ölçüde cevaplamayı gerektiriyor. Ve bu cevapların bir kısmıda kendi
içinde verilemiyor. Bir ağ çalışması, birlikte çalışma işte tam bu
noktada gereklilik oluyor. Neden birlikte çalışmıyoruz.
Yoğunluk
geçişi ve diğer her şey bir noktadan derslerse ve karmaysa tüm bu
hikayeyi gerçek yapan da bir beklenti çekim ve karma döngüsüyse bunu
düşünüyor muyuz? Bize bunu üst yoğunluk varlıkları söylemez miydi
diyorsak diyorlar ki her şey dersler ve diyorlar ki evrensel konuları
sorunuz, evrensel soruları sorunuz. Neden? Toplu bilince dair taraf
olduğunuz her davranış, hatta haber okumak, tv izlemek ve hatta kanal
bigisi okumak bile karmik yük çekiyor ve muhtemelen bir gerçeklik
oluşturuyor farkındamıyız. Karma ve çekimi okuyabiliyor muyuz. Bilincin
evrimini okuyabiliyor muyuz. Gelecekte tüm bu bahsedilenler olmayacak
demiyorum. Bunu bilemem ve evet belki olacak. Oluyor ama biz ne
yapıyoruz. Her şey değişkense biz kendi gerçekliğimizi ve toplu
gerçekliğimizi yaratmaya devam etmeli değil miyiz. Boyut geçişi beklemek
beklenti değil mi? Evet olacak muhtemelen ama. İfşaat beklemek beklenti
değil mi? Tüm o ifşaat kanallarını bu beklentiler ve çekim/karma
yaratmış olabilir mi? Tüm onları okurken bu paralel gerçekliğin karmik
yüküne katkı sağlıyor olabilir miyiz? Belki başaranların sınıfı geçtiği
diğerlerinin sınıfta kaldığı bir realiteyi ve karmayı da biz yarattık ve
yüksek kanallarımızda dersler ve bilgi sınırı nedeniyle bununla ilgili
gerçeği bize söyleyemiyor ve belki de değişimi yaratmak için toplu
bilincin bir kısmı ya da yüzde ellisi gerekiyor ve belki de bunu büyük
yıkımlar ve hayal kırıklıkları ile öğreneceğiz. Her şey muhtemel değil
mi? Birlikte çalışmalı, birlikte düşünmeli ve birlikte cevaplamalı değil
miyiz. Bilincin evrimi diyoruz. İşte benim bilincin evriminden
anladığım bu. Bu noktadaki sorularım ve hiç birinin açık cevapları yok.
Bunun bir nedenide bilgiziliğim, geleceğin değişkenliği ve bizim onu
bilmiyor olmamız tabi. Ama belki de gelecek yapılmadı. Şimdi var. Bunu
anlayamıyoruz belki. Belki de geleceği bilmeye ihtiyacımız yok ve
ihtiyacımız olan her şeyi ve tüm bilgiyi biliyoruz. Biz biriz. Ve
sevgiyiz. Belki de bütün bilgi bu. Alın uygulayın keşfedin. Bir olun.
Karma
gelişmiş bir matriks yapı ve bizi aynalıyor belki tüm geçmişlerden ve
tüm zamanlardan. Bir noktada tüm bu yaşadıklarımız gerçekse bile
evrimimizin ileri bir aşamasında bizim için gerçek olmayacak ve tek
gerçek, birlik, bütünlük ve yolculuk olacaksa o halde tüm bunlar
gerçeklikse bile değişken parametreler ve aslında gerçeklik değil ve
nihai olan da değil. Bir ölçüde anlatmak istediğim de bu.
İnanılmaz
bir zekanın ve matriksin içindeyiz ve bu zeka, bütünde toplamda,
sıfırda ne yaptığını bilmiyor olamaz. Ne yaptığını bilmiyorsa bile biz
ne yaptığımızı bilerek ve öğrenerek yükseldikçe, doğruları toplamdaki ,
bütündeki büyüklüğümüz oranında yaparsak, özgür iradeyle bütünlük adına,
bütünlük içinde, kendi bütünlüğümüzün seçimiyle yaparsak bu zaten
dolayısıyla yaratıcının seçimi ve yaratımın seçimi olmayacak mı? Seçim
toplam bütünlüğün yüzde ellisi olduğunda merkez yedi bilincinin seçimi
olamaz mı? Bunu düşündük mü?
Bilincin evriminden söz ediyoruz.
Bilincin evrimi bir nokta da gerçekliğin ne olduğuyla ilgilenmenin ve
beklentinin ötesinde bu çok boyutlu soruları beraberinde getiriyor.
Zıtlıklarla düşünmenizi ve dengelemnizi, dengelenmezinizi gerektiriyor.
Merkez yedi bilincine, tüm bilinçleri kapsayan bilince, merkez saf
yoğunluğa ulaşmaya ve evrimleşmeye çalışmıyor muyuz. İşte yolculuğumuzu
düşünelim. Tabi ki bize zor geliyor. Zihninizi daha büyük bir pencere ya
da potansiyele açmanın zorlukları var tabi. Öncesinde büyük neşe
kahkahalar ve büyük sevinç getirse de daha sonra keşfetmeye ve düşünmeye
çalıştığınız bu bilinç alanında daha büyük ve bütüncül kavramlar ve
sorular buluyorsunuz. Bu nedenle bir ölçüde karmaşalar da yaşanabiliyor.
Evet bilinç açılımları, keşifler ve bilişler büyük sevinçler getiriyor
ancak bunlar tüm bu soruları düşünmenizi, sormanızı ve cevaplamanızıda
getiriyor. Bu bir çeşit travma ve kafa karışıklığı da yaşatabiliyor
tabi. Tanrı gibi düşünmekten bahsediyoruz. Bilincimize her şeyin
bilgisini sığdırmaktan bahsediyoruz. Bu evrim tabi ki korkusuzluk ve
meydan okumalarla ilerliyor.
-----------
Nuhun Gemisi Bize Neyi Anlatıyor
(Mustafa Topaloğlu Modu)
Nuhun
gemisi kendi gemisidir. Herkes kendi gemisinin kaptanıdır. Herkes kendi
gemisindeyse kendi gemisini kendisi yapmalıdır. Nuhun gelip kendilerini
kurtarmasını beklememelidir. Sen kendini kurtarırken Nuh ta kendini
kurtarmaktadır. Sen kendi gemini yaparken Nuh kendi gemisini
yapmaktadır. Sen Nuhun gemisine binemezsin çünkü kendi gemindesin.
Nuhtan gemi yapmayı ya da gemi yapman gerektiğini öğrenebilirsin çünkü
aksi taktirde Nuha inanmayan olursun. Nuha inanmıyorsan zaten gemisine
binmezsin. Herkes kendi bedeninde kendi gemisindedir. Herkes kendi
bedeninde okyanustadır. Fırtınalar her zaman olasıdır ve gemini
okyanusta farklı yoğunluklarda yüzebilecek kapasiteye eriştirmektir asıl
olan bu durumda. Ben beni kurtaracak bir gemi istemiyorum. Yüzecekse
kendi gemim yüzsün, batacaksa kendi gemim batsın. Dünyaya gemiyle
gelmedim gemiyle çıkmam. Düşüncem budur? Der Mustafa Topaloğlu Modu
Bilinci...
Açıkça Kasyopyayı yorumlarsak gelen fırtınayı kendi
gemisinde deneyimlemeye hazır olan herkes gemisini yüzdürebilmek
konusunda bir şekilde bilgilendirilmiş olmalı. Bizim bundan öte
yazdıklarımız ya müdahale, ya ego ya da kendi öğrenme gelişme süreci
çatışmaları, kendini avutma gibi bir şey olmalı. Ne kadar çok yüzen gemi
olduğunun da bir önemi olup olmadığını bilemiyorum ama önem subjektif,
bu konuda kaygılanmakta 3.seviye düşünüşü olmalı. Ama öyle ya da böyle
3. seviye düşünüyorum ve yazıyorum.
---------------
Şimdi
burada açık ve dürüst olarak ifade etmeyi denediğim neydi. Bilincin
evrimi, değişim, yükseliş, spirituel uyanış, adına her ne diyorsak
benzer şeyler deneyimlediğimizi düşünüyorum. Bu süreçte çok boyutlu
düşünme nedeniyle yukarıdaki ve benzer çelişkileri deneyimliyorum.
Yaşanan düşünce ve duygu değişimleri ile birlikte yalnız da
hissedebiliyorum. Tüm bu süreci tanımlayamamak ve bilinçli zihninizle
eşleştirememek zaman zaman zor geliyor. Ama kendinizden hep şu cevapları
alıyorsunuz. Eksik, doğru, yanlış demeden açıklık ve dürüstlükle
duygularını ve düşüncelerini paylaşmak. Paylaşmak ,ağ olmak, iletişmek.
Bu gelişim ve öğrenme sağlar. Endişe ve korkuya gerek yok çünkü bunlar
her ne oluyorsa ve olacaksa sonuçları değiştirmeyecek ve sana bir
faydası yok bu nedenle bu titreşimlere ihtiyacın yok. Çünkü bu gelişim
ve öğrenme sağlamaz. Zihin çok basit işliyor. Öğrenme için veri girişi
yap incele. Düşün. Araştır. Paylaş. Etkileşimde bulun. Gelişimi durduran
ve yavaşlatan süreçleri kaldır at gitsin. İnanç ve değer bunlar
ölçümlenmesi gereken şeyler değil. Sürece ve olan bitene inancını
sorgulamana da gerek yok çünkü bu gelişim sağlamaz. Kanal kaynaklarını
baz alırsak İnancın zıttıyla ve inançsızlıkla kutuplaştırılması ve
dengelenmesi gerkemiyor mu? Tamam işte her şeyi dengeliyoruz.
Ayrıca
bu ifşaat ve vs. kanallıkları bunlar hakkında hepimiz adına derin
endişeler taşıyorum. Ben kendi gemimdeyim. Bunu söylemek istiyorum.
Sizinle çalışırken niyetimiz, en büyük esin kaynağınızı bulabilmeniz
için size kim olduğunuzu hatırlama fırsatı sunmak. Her birinize bir
görev ya da bir oluş tarzı verebilseydik her birinizden bir esine
dönüşmesini isterdik. Eğer böyle bir yetenekle yaşayabilir, karşınıza
çıkan her şey için bir esin kaynağı olabilirseniz ışığınızı
yaşayacaksınız ki bu da çok derin birşeydir. Şafağı Getirenler ( Kanal - Yüksek Kaynak bilgisi )
Bir
noktadan, Işık-karanlık, KH/BH tüm bunların hepsi gerçeklik değil,
zihinsel öğretici, hızlandırıcı katalizörlerdir ve bir anlamda çözümü
neşe, keşif ve açılım getiren zihinsel denklemlerdir. Müdahale
kavramını sıfırlarsan o zaman sadece saf inanç ve beklentisizlikle
beklemen ve zihinsel süreçlerini sıfırlaman gerekir. Bunu yapamıyor
olduğumuza göre, yükselmek istiyorsak, daha büyük, daha cesaretli, daha
meydan okuyan
daha sözünü sakınmayan adımlarla yürümeliyiz bu durumda diye
düşünüyorum.
Gelecek yıllarda gökten gelenler Işık Ailesi’nin üyeleri olmayabilir.
Gezegendekilere ayna tutacak gelenler. Size, dersinizin otorite
olduğunu söylemiştik; kendi kendinizin otoritesi haline gelmek ve karar
sürecinizi hükümettekilere, ebeveynlerinize, öğretmenleriniz ya da
tanrılara bırakmaya son vermek olduğunu. Dünya halkının özerk olmasının
zamanı gelmiştir. İnsanlar uyanmadan önce kendilerine bir numara yapılmasına
gereksinecek. Çoğunuz kendinizi büyük bir düş kırıklığına uğramış
bulabilir. Sizler, başkalarının görmediği şeyleri göreceksiniz. Gezegen
üzerinde kitle histerisinin oluştuğunu görecek, bununla birlikte
yaşayamayacaksınız. Kitlelerin budalalıktan ibaret sahte bir tanrıya
doğru gittiğini göreceksiniz. Neyin olabileceğini hissetmeye başladınız. Işık taşımak müthiş bir
görevdir. Bir kez bedeninize aldığınızda bir daha durduramazsınız. “Işık
ekibini terk ediyorum. Işık Ailesi’nin üyesi olarak tanınmak
istemiyorum.” diyemezsiniz. Bazılarınız kimi zaman bunu ister ama ışık
bir kez gelmişse gelmiştir artık.
Bu yazı şimdide yazılmaya devam etmektedir.
Bu yazı şimdiye yapılan müdahalelerle yukarıdaki yazıyı, (geçmişi ve geleceği) değiştirmektedir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder