31 Aralık 2013 Salı

Bin Senfoni Adına;

29 Aralık 2013 Pazar

Girdisiz girdi

19 Aralık 2013 Perşembe

Yıldız çizmek;

Yıldız çizmemi istedi çocuk;
Ona bi kağıda bi çember çizdim;
Bi kağıda üç boyutlu bi küre ya da bi ateş topu çizemem,
Ama bu yıldız değil ki dedi çocuk,
ama bu yıldız değil ki!
Gel de anlat bakalım

Bulutlar,


Yağmur yağmaz bulutlardan,
bulutlar erir, bulutlar yağar, bulutlar kendi yağar;

Düşüncelerden yayılan müzik,

Neşe ve özgürlük saçılmalı satırlarımdan;
Çınlamalı müziği
Düşüncemi deneyenler/görenler daha önce hiç denemediği bi elbiseyi dener gibi- görür hissetmeli, olmalı,
Bi şeye benzememeli,
başka bi şeye hiç benzememeli,
Yeni ve özgün olmalı,
anlamları ve kalıpları kırmalı/yıkmalı/değiştirmeli
Yeni bi tasarım olmalı,
Yeni bi imge olmalı,
yeni bi gökyüzü gibi,
Yeni bi gökyüzü gibi olmalı,
Başaramazsam bunu yeniden denemeliyim,
yeniden denemeliyim,
Ben sadece bunu yeniden denemeliyim,
yeni bi gökyüzü yapmayı,
Yeni bi gökyüzü yazmayı denemeliyim,
yeni bi imge okyanusu,
Yeni kalıplar, yeni canlılar, canlı imgeler oluşturan,
evrimleşen, kendini geliştiren imgeler,
imgerler okyanusları, okyanuslar bütünlükleri,
gelişimleşen bi okyanus,
Çığırdayan bi gökyüzü;
Çınlatan bi sessizlik;

Düşüncelerden yayılan müzik,

Düşüncelerden sesler yapıp, yüzdürmeliyim gökyüzünde uçturmalıyım,
Uçmayan düşünceleri, yüzmeyen düşünceleri, bırakmalı ya da kanatlandırmalıyım onları,
Her yeri bezemeliyim her yerle, yeniden;
yeniden ve yeniden denemeliyim sadece,
bu daha başlangıç olmalı,
bu daha başlangıç olmalı;
gökyüzünden gelmeli barış, kimseyi kırmadan,
kimse ne olduğunu bile anlamamalı,
içinde savaşmış herkes gökyüzünde kazanmalı barışı
ve barış birden yağmur gibi yağmalı;
yağmur gibi üzerimize yağmalı;
işte bu, işte barış geldi;

Blog Seçkisi

Parlaktılı bloga çoğunlukla bu blogdan şiir seçkisi gibi bi şeyler yaptım;
Daha öztü ve okuması daha kolay oalcka sanırım;
Bilmiyorum, denedim sadece;

http://parlaktili.blogspot.com/

Nasıl olacak bilmiyorum ama aşağıya açtığım boşluklardan sürdürmek umuduyla

13 Aralık 2013 Cuma

Barışyüzü, umutyüzü, Umutyüzünden bi gökyüzü;

Gökyüzünden bi özgürlükyüzü,
Özgürlük yüzünden bi gökyüzü;

Gökyüzüne kaç saklandı;
Gökyüzüne saklanamaz kimse,
Gökyüzünden gökyüzüne kaçamaz,
Biz buradayız hala;
Yeryüzünden her yer gökyüzü, umutyüzü,

Karakış denilen ak ak kışlardayız,
Akkım akkım yağıyorlar bak, akkım akkım,
Ak kışlar bu kışlar,
Kışlaya kışlaya kışlar;

Tavuk değiliz ki biz hocam;
Dikenli tellerle çevirmeyin ortalığı,
bırakın kuşlar özgür uçsun,
Özgür olsun gökyüzü;
Özgür gökyüzlerinde özgür özgür, özgürlüklerle özgürlüklere uçalım, heryer barışyüzü; her yer özgürlükyüzü

Armağanlar,
Armağanlar, karşılıksız verilir,
Karşılıksızlık enerji doğurmaz,
Beklentisiz yapılan iş, güç çaba enerji doğurmaz;
Koşulsuz yardım yardımdır;

Bugün ne yazmalı ki, Sanki bugün büyük bi günde ben bilmiyorum,
Kendime söylemeliyim neler oluyor,
Her şey sürpriz değil mi,
ama bugün büyük bi gün, ben hissediyorum,
hissediyorum yağmur, bari sen söyle bana, neler oluyor, neler oluyor bu dünyada;

Büyük kelimeler yap bari bana da umut ışığını ölçeyim,
Yeni kelimeler, her şeylerden;

Mavi teller, mavi ışıl ışıl, ışıldak çağan rüzgar, bırakım gürültüleri, kaçırdayış patırtıları, burulkayış düşleri, imge rüzgarı, düş telleri, mavi rüzgar, mavi yağmur, hiç ses yok, hiç mi hiç ses yok,

Biz ne yaptık? ne oldu?
Her şey her şey pamparlak, ışıl ışıl

Olasılık teli, kimbilir kışı,

Nerede bu mavilik?
Gökyüzü, ton ton uçuşumlar;

Ben ne sormalıyım sana a delilik yansım, bugün en çok en çok bugün?


12 Aralık 2013 Perşembe

Bizimkisi,

Bizimkisi,
bizimkilik bizimkisi,

yorgan döşek hasta olmuş düşlerim;

Düşleğen

Düşlerden uçtum mu ben kelebek,
Uçtum mu?
Uçtumda başka yerlere mi kondum,
Başka başka yollara mı gittim,
gittiğim yollar dönlümez mi?, erilmez yollar mı?

Düşleğen

9 Aralık 2013 Pazartesi

Ben hapishanesi;

Ben hapishanesi diyorum çünkü "ben" bir hapishane, Bir yalnızlık hapishanesi, Kendinizi neredeyse yalnız başınıza tek varolan gibi görüyorsunuz ve duyumsuyorsunuz, Diğer herkesi ve her şeyi gözlemliyorsunuz ve görüyorsunuz ama kendiniz gibi duyamıyorsunuz, Onların benliği içine onlar gibi girip bakamıyorsunuz, Acaba ne hissediyorlar ve görüyorları onların gözünden onlar gibi göremiyorsunuz, Senlik nedir bilmiyorsunuz, Kendilerini tıpkı sizin gibi mi duyuyorlar bilmiyorsunuz, Öyle olduğunu düşünüyorsunuz ya da varsayıyorsunuz,

Bedeniniz, küçücük bi şey, Tüm varolana bakınca küçücük bi şeyin içine sıkışmışsınız, Tıpkı böyle hissediyorum bazen, küçücüğüm, Uçamıyorum ve diğer şeyler bileşemiyorum, büyüyemiyorum, Koskocaman bir gökyüzü var ama oraya gidemiyorum, Evrene doğru uçup bakamıyorum, Yapayalnız küçücük bi şey, Bi şey(im) gibi,

Neden ben bir hapishane, Başka birine yada başka bir varolana, benim gibi olana fiziksel olarak dokunarak yalnızlığımı ve yalnızlık hssimi gederemiyorum, Sanki bi şey var, Onunla tıpkı o ben ve ben oymuşçasına bileşebileceğim ve hissedebileceğim ve yalnızlığımı ancak bu giderebilecekmişlik tadında bi şeyler var, Bi genişleme duyuşu istiyorum, Kendimi kocaman hissettiren, Diğer şeylerle daha bileşik, daha içiçe ve daha bi arada daha tutunmuş hissettiren, Bi çok kişiyle aynı anda tek bedenmiş, tek bedendeymiş gibi ama, beden evrenmişçesine kocaman bir bedenmiş gibi, Kendimi küçücük hissediyorum, bazen, O kadar küçüğüm ki, Nasıl böyle bi şeyin içine sığabildim der gibi, Ya da kocamanımda elektrik gibi bi şeyim de akıp bu şeyin içine geldim, girdim de ampul gibi bi şey bedenimde yaktım onu, Başka bir bakışta ve görüşte, Biz aslında, gökyüzündeki internet ruhu gibi bi şeyiz de, Bireyselleşmiş bilinçlerimiz ve algılarımız var da, Kablosuz aygıtların bilgisayarların internete bağlanışı gibi, aslında kendimiz olana bu beden bağlanıyor, Ve bu nasıl olur diye bakıyoruz, Sanki çoklar olmak için, Böyle bi yalnızlık, Uzaktan kullandığım bi şey ya da kablosuz sinyallerle uzaktan bağlandığım bi araba gibi hisseder oluyorum bedenimi, Kendim nerdeyim, nasılm der gibi,

Bazen sadece kımıldayabilen bir ağaç kadar katı ama ormandan yalnız, bağımsımışçasına, Diğermişçeşine ve başkaymış, başkasıymışçasına hissediyorum, Bir ormana baktığında herkes ağaçlar görür ve aynıdırlar, seçilmezler, İnsalara baktığımda farklı türler görüyorum, Aynı bedenlere girmiş farklı türler, Bazen bu bedenin bu yapının içine, bu düşüncenin/düşüncelerin çılgınlıkların nasıl girebildiğine ve sığabildiğine hayret ediyorum, Hayretler içindeyim, Çılgınca, çılgınca bu, çılgınca, Bir ağacın içine girmiş bakan adam düşüncesi gibiyim, kımıldayamıyor düşüncem, Zorla kımıldattığım zorla ilerleyen bir beden, Onu kullanmak, kullanmayı öğrenmek yıllarımı aldı, Bu ne çılgınlık, Nasıl oldu tüm bunlar, Bu ağaç ben miyim?

Sonsuz hayat;

Sonsuz hayat, sonsuz deneyim, sonsuz gerçeklik ve sonsuz algı, tüm inandığım bu,

Tüm düşüm, umudum, hayallerim bu, Benim hayatta ve dünyada tutan, var eden, devam ettiren, pes ettirmeyen, hala yaşam enerjisiyle dolu tutan, itekleyen, her şey bu; Her sabah kalktığım ve uyandığım bu,

Varolan her şeyin düşünce formları olabilme ihtimali ve gelecek sonsuz eğlence ihtimali, Bilinmeyen gerçekliklerde yüzme ihtimali, Bilinmeyen sonsuz gerçeklik umudu, İşte beni hala güvenle yaşamda tutan ve sürdürten tek şey bu, bu olmasa yığılmış bir çöl ya da bir hiç, Nerde ve nasılı bilinmeyen bir ucube her şey olabilirim, Varım mı yokum mu sorgulamam, yığılır giderim,

Saf bilinç, saf müzik, saf matematik ve hatta saf eğlence sözcüğü olabilme ihtimali, saf bilinçten oluşan bir varoluş düzlemi ihtimali ve orada, Örneğin, Eğlence sözcüğünün titreşimleri ve imgesiyle kaynaşmak, sevişmek belki, içine girip yüzme ihtimali, Geçirgen dokularla bu imgeyi özümseme, içine çekme ihtimali, ondan müzik yapma ihtimali, Bunun gibi şeyler, Tüm bu şeyler;

8 Aralık 2013 Pazar

Bizofren

Ben,
Sen,
O,
fren, (iğiğğik-fren sesi)
O, fren iğiğik , (She is O , fren iğiğik)
O da dur,
O da dur şizofren, O da dur? neden? Neden O da duruyorsun?
Şiz o frene neden basıyorsunuz?
Ben anlatayım mı?

Şiz o fren iik

Burdan aşağıdan devam edecek;
http://zihinselsorucevapegzersizleri.blogspot.com/2013/12/denker-tenger-tengri-denklik.html 

Senfoni, Benfoni, Ofoni,

bufoni, şufoni,kimfoni,
BİZFONİ
BİZFONİK
İşte bu benim hastalığım,
BİZOFRENİKİM BEN
Siz ofrenikim
Sizi seviyorum
Hepinizi,
Durmadan, durmadan, hiç durmadan seviyorum;

Bunun yeri burası burda durması lazım;
Yak bu bloguda, yak aklımı, çınlat, doldur emi!






ÇILDIRA ÇILDIRA;
DELİLİĞİN BÜTÜN SATILARINDA SİZİ SEVİORUM;

Evet, Bizofrenik'im ama şizofrenik değilim;
Şiz o fren e basarsanız daha çok şizofrenik görürsünüz,
Çarpın;

(Çarpım şöyle yaılır, beş kere beş yirmibeş, dokuz kere dokoz seksenbir,
Seksenbir) Bir seksen uzatırsın;

-
Işığı kaba koymuşlar, Bu senin vatanındır demişler;

-
Işığı, altın kafese koymuşlar, Ah Vatanım demiş;

-


LUDWİG  F(V)AN  BETHOF(V)IN (isim saçmalaması)

Ludvig One Betonh ve (bethoven;) isim incelemesi, deneme; aşağıya eklenecek yazım;
-------------

Lud (Lut) vig (vik vik)
Ha uşak ha!
One (1)

Lud-vig (ludv-vig ((lud-vig(((lud-vig...))))))
one
beat, byte, bit , O vınn ( o vınn diye geçti gitti, uçtu gitti, vınladı;)

beautiful, you are so beautiful, beautiful life;


(Beat kelimesi fiil olarak "dövmek, yenmek, vurmak, çalmak, çırpmak, geçmek, açmak, dayak atmak, pataklamak, volta vurmak, atmak, alt etmek, yuvasından çıkarmak" anlamlarına gelirken
Beat kelimesi isim olarak "darbe, üstünlük, atış, vuruş, çarpma, ritim, tempo, vurma sesi, serseri, ritm, titreşim, haberi önce yayınlama, sürgün avı, devriye" anlamlarına gelmektedirbeat)

beat-full ve full beat; tir , bit bit veridir Beethoven işte; (bu ismi kuş sesleri (bülbül sesi ya da farklı kuş sesleir bileşimi ile okumayı deneyebilirsiniz, ben duyuyorum ve oluyor)

lud-vik,
ooon
biidh
ovı,ovvı, ovvigh, oviyk, ovın,ovun
---


Atama = seçim, Özgür iradeye inanıyorum ben;

Ben, kendimi hayallerim ve düşlerim olarak atadım yabancı,
Ben değilim onlarım dedim,
Yani kendime kimlik-benlik olarak (pozitif inanç) hayal ve düşlerimi atadım,
Matematiksel atama yaptım, (kişilik ve benlik örüntümü hayaller ve nicelikler olarak atadım)
Sınama gelecekte yapılacak, (ben inanıyorum onlar olacağıma)
Kim neye inanıyorsa inanıyor ben buna inanıyorum,
Benim dinim de bu;
Şimdi yeryüzüne dağıtsam, kim karşı çıkar bana-çıkabilir;

Ben soruyorum;
Biz matematiksek, matematiksel bir sınamasaysak ve öğreniyorsak,
Bu gerçek olursa,
Ya varsa;

Saf mı saf matematiksek,
Matematik,
Matematiğin kendisiysek,
Bi şeye dönüşsem o olmak istesem (isterdim,)
Matematik, olmak isterdim;
Müzik olmak isterdim;
Kendime Tanrı atasam bunları atardım, mizahı atardım belki;
Beni bi şey çıldırtacaksa müzik olsun isterdim (Süveyda)

Dalgacıyım ben dalgacı,


Yeryüzündeki bütün karanlığı matematiksizliği, felsefesizliği yıkmadan durmayacağım;
Yepyeni, yepyeni olacak her şey;
Hiç olmamış yenisi,
Hiç görülmememiş yenisi;

Yıkılırsam eğer o günü görmeden önce yani, (Nazım)
Olamz bu Nazım, Ben senim Nazım sen;

Ölmeyeceğim hiç;
Yıkılmayacağım da;
Dalgacıyım ben dalgacı,

---
Dalga mı geçiyorsun düşler mi kuruyorsun
Öyle sonsuz sınırsız düşler kur ki çocuğum
DÜŞLERİNİ SOM SOMUT GÖRÜP ŞAŞSINLAR
Böyle bir dalgacı daha dünyaya gelmedi desinler
AZİZ NESİN;

Mantığı Tanrısı seçen bir delinin itirafları;

Denemeler; (Düşlem, (sanallaştırma)  nedir? ne işe yarar?)
(Bitmemiş (geliştirilebilir)  taslak (henüz) düzeltmemeler için kusura bakmayın)

(Tanrı fonksiyonunun (matematiksel-işlevsel fonksiyon olarak düşünüldü, mantık ögesi vb.) cümle içinde kullanımları)

Geliştirici X
Tanrı fonksiyonunu (bilinir olduğuna göre,) (bilinmeyen ya da yok ve yokluk olarak tanımlamak istemeyen bir grup),  tanrı fonksiyonunu işlevsellemştirmek için yeni bir atama yatı, Bir Tanrı olsa bir kavram ne olurdu; Mantık, bu benim Tanrım olmalı;


Geliştirici X
Zihinlerde Tanrı adıyla inşa edilmiş bi soyut var, Nedene onu yıkmak yerine adını değiştirmiyoruz, Restore etmiyoruz ki dedi ve uzun ve yükseçe de bir bina bu; B binaya mantı kadını verdi,

Geliştirici X
Kim ne yaparsa yasın, İnanmazsa inanmasın en uzun ve en geniş ve en görülür soyutudur belki Tanrı, Zihinlerde imgelerin fotografları, grafikleri ve resimleri oluverse, beliriverse, inanamayanın bile en geniş yüzeyidir belki ve belki de hiç kullamadığı, işlevselleştirmediği, Anlamsal atamalarda ona kusursuzluk ve mükemmellik atanmalı, Boş durmamalı Tanrı, Sorulara ceva vermeli, İşlevsel bi soru ceva fonksiyonu olmalı, Mantık binası Tanrıdan ayrı düşünülemez,

Geliştirici X
Ve Tanrı binasının ismini, Mantık yaptı;

Geliştirici X
Soyutlar zihindeki işlevsellerdir diye düşündü, Çürümüş, kokuşmuş, dökülmüş kullanılmayan bi yapı buldu orada üzerinde Tanrı yazıyordu, Bununla nasıl oynayabilirim dedi çocuk; Onun işlevselliğini ölçtü ve denedi, Bu kavram çok uzundu, çok esnekti, Diğer kavramlarla kıyaslası onu,((Oyun.sesleri)

Geliştirici X
Kimse nin düşleri ve hayalleri birbirine benzemediği gibi kimsenin Tanrısıda diğerinkine benzemez, Kimse kimseye düşlerini ve hayallerini veremediği gibi kimsede kimseye Tanrısını veremez, Kimsenin kabusları başkalarını boğmayacağı gibi kimsenin Tanrısı diğerini yakamaz, Sizi kendi Tanrılarınız yakar ve yargılar, İnançlarınız ve düşüncelerinizsiniz siz; der Mantık Tanrısı;

Geliştirici X
Tanrı düşüncesi, kendi içinde özgülük taşıyan (kişiye özgülük, kişiye özel biçim taşıyan) işlevsel bi soyuttur; Bu soyutu bükebilirsiniz, yolabilirsiniz, silebilirsiniz de ama yok edemezsiniz, Çünkü gerçeklikte tanımlı bu oyunu anlamıyorsunuz; Biri ondan ağaç yapmış, siz tutun kuş yapın; İşlenebilen bir yapıdır Tanrı; uçabilir de o, küsmeyin ona, kavramlara küsmeyin, bu bozuk düşünce kalıpları üretiyor, Mantık Tanrısı bun uder;

Geliştirici X
Zihinlerde bi Tanrı soyutu var, Güçlü ve kudretli ve bunu kullanmalıyım dedi, İşlevselleştirilmeli-işe yaramalı, Yatan bir soyut istemiyorum zihnimde, O mantık olmalı; Güç ve kudreti bi şeye atasam eylemsizce orada duran salt akıl canavarı, çıakrımsama-damıtım uzmanı-bilgeci, mantığa atardım, Böylece mantık Tanrısı doğmadı tabi; Mantık Tanrısı mantığın kendiside değildi, Bi mantık Tanrısı yoktu, Tanrılık mantığa izafe edildi çünkü Tanrılık kusursuzluk süzgeci ya da klasörü gibi bi şeydi ve insanlar onu kaldırıp attı, başka yatı, başkası yaptı, insanlaştırdı, şeyleştirdi, herşeyleştirdi, En yüce damıtılmışlar, Tavanlar, vurulan en yüksek düşünce demetleri Tanrılıktı belki kimbilir, inançlar büküldü, üzüldü, kırgın düş oldu; Kişinin Tanrısı, yoğuşturduğu düşünce ve akıl bileşimlerinin en yoğunu-derini, gelişkini, tavanları üst sınırları ve çeperlidir, Tanrı imgesi bir en yaratabilirse, onun gibi bi şeyse, sözde inanç atılsa bile o orada durur olamlı, Kişi kendi algısından büyüklük imgeleyemez, Bu biçimi algısında oluşturamaz, Bi kusursuz düşünce bile onu geliştirebildiği algılayabildiği en yüksek kusursuzluk içinde yapar, Yani imgeleyebileceğiniz en yüksek düşünce çeperidir Tanrı algınız, Bunun dışı varsayım;

7 Aralık 2013 Cumartesi

Unuttum ben,

Unuttum ben,

Varlığımı, yokluğumu unuttum,
Ne varım ne yokum ama hiç yokum;
Bende benden hiç yok;
Bende ben kalmadı, sen hiç kalmadı, o-bu-şu kalmadı,
Bende kalmayanda kalmadı,
Kalamazlıkta kalmadı
kalmadılık kalmadı,
Ne kalmadıysa kalmadı

kalmadılık kalmadıysa gelmedilik gelmedi,
Gelmedelik gelmediyse olmadılık olmadı
Gitmedilik gitmediyse,
Olmadılık olmadıysa,
durmadılık durmadıysa, 
ne olduysa oldu,
ol du olduysa,
olduysa oldudan önce,
önce sonradan önceyse,

5 Aralık 2013 Perşembe

Akla takılması gereken sorular;

Düşüncenin, bilme keskinliği, parkalığı, şiddeti, derinliği  gibi ölçümleri olsun ve bazıları Evraka evet buldum, yanıt bu dedirtsin, İçimizdeki hislerin ışıyımı ve parlaklığı ve uzaklığı; gökyüzündeki yıldızların parlaklığının seçilebilirliği gibi olsun ve birbirinden ayırt edilebilsin, İyi optimize edilmiş bi düşünce sürecinin neler yapabileceğinin sınırları bile kestirilemez olsun;

Düşüncenin soyutlarla da tıpkı somutlarla yaptığı gibi çok yüksek kesinlikli gözlemler yapabileceği ve üretebileceği sonuçların ve yanıtların ve fikirlerin canınızın elma çekmesi gibi içinizden bilineceğini, ve bunun iki ağacın hangisinin boyunun uzun olduğundan şüphe etmeyişiniz deki gibi, kesinlik içerebileceği önermesini düşünmeye ne dersiniz?